Sinema dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olan Hamptons Uluslararası Film Festivali, bu yıl kapılarını ünlü oyuncu Elizabeth Olsen'ın başrolünde yer aldığı 'Eternity' filmiyle açmaya hazırlanıyor. Long Island'ın gözde tatil belgesi Hamptons'ta her yıl sinemaseverleri ve sektör profesyonellerini bir araya getiren festival, 3-13 Ekim tarihleri arasında zengin bir programla izleyicilerin karşısına çıkacak.
Bu yıl sinema takviminde öne çıkan bir başka dev etkinlik ise, dünyanın en eski ve prestijli organizasyonlarından Venedik Film Festivali oldu. İtalya'nın büyülü atmosferinde gerçekleşen festival, Oscar ödüllü yönetmen Paolo Sorrentino'nun "La Grazia" adlı filmiyle genel açılışını yaparken, yönetmenin bu eserinde ideal bir politikacının portresini çizme arayışı ve festivalin açılışında Werner Herzog gibi usta isimlerin onurlandırılması da dikkat çekti. Ufuklar bölümünü Noomi Rapace'in Rahibe Teresa'yı canlandırdığı "Mother" filmiyle başlattı. Venedik, aynı zamanda çarpıcı kırmızı halı geçitleri ve uluslararası yapımlarıyla da adından sıkça söz ettirdi.
László Nemes'ten "Orphan": Kişisel Bir Sırrın Evrensel Yankıları
Macar sinemasının uluslararası alanda en tanınmış simalarından, Oscar ödüllü yönetmen László Nemes, yeni filmi 'Orphan' ile Venedik Film Festivali'nde sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Özellikle Holokost temalı çarpıcı filmi 'Son of Saul' ve Birinci Dünya Savaşı'na ışık tutan 'Sunset' ile eleştirmenlerden tam not alan Nemes, bu kez oldukça kişisel ve bir o kadar da evrensel bir hikayeyi beyaz perdeye taşıyor. Filmin merkezinde, yönetmenin kendi babasının gençlik yıllarındaki derin bir sır bulunuyor: Babasının 12 yaşındayken ailesinin gizemli geçmişiyle yüzleşmesini ve asıl babasının aslında hiç tanımadığı biri olduğunu öğrenmesini konu alıyor. Film, 1957 yılında, başarısızlıkla sonuçlanan Macar Ayaklanması'ndan sadece birkaç ay sonraki döneme odaklanarak, dönemin komünist baskısını Andor adında inatçı bir çocuğun gözünden anlatıyor. Nemes, babasının bu kişisel travmasının İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkileriyle birleşerek hayatını nasıl derinden şekillendirdiğini ve bunun sadece bir aile sırrı olmanın ötesinde, savaş sonrası nesillerin ortak hafızasına kazınan bir acıyı temsil ettiğini vurguluyor. Yönetmen, bu öyküde Oedipus veya Hamlet'in ikilemlerine benzer, neredeyse arketipsel evrensel temalar bulduğunu belirtiyor. Nemes'in ilgisi sadece nesiller arası travma ile sınırlı değil; 'Orphan' filmi, İkinci Dünya Savaşı'nın son günlerinde doğan bir çocuğun hikayesi aracılığıyla 20. yüzyıl Avrupa'sının sistemik baskılarını ve toplumsal dönüşümlerini gözler önüne seriyor. Yönetmen, bu duruma 'büyülü gerçekçilik' yerine 'büyülü sosyalizm' adını vererek, kendi özgün üslubunu ortaya koyuyor. Nemes'in geçmişte olanın geçmişte kalmadığı fikrini sinematik bir dille sorguladığı bu derinlemesine filmi ve yönetmenin sinema felsefesi hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
"Babam, babasının aslında gerçek babası olmadığını öğrendi. Kapılarını çalan adam ise, beklediği kişi değildi. Bu kişisel travma ve üzerine İkinci Dünya Savaşı'nın hayatını dramatik bir şekilde şekillendirmesi onu adeta avladı. Sonrasında bu beni de avladı." — László Nemes
Yönetmen Nemes'in Sinema Felsefesi ve Gelecek Planları
László Nemes, kariyeri boyunca 'geçmişte olanın geçmişte kalmadığı' fikrini sinematik bir dille sorguluyor. Filmlerinde her zaman en karanlık yerlerde bile insanı yüceltecek ve insancıl kalmasını sağlayacak bir umut kırıntısı arıyor. Ancak Nemes'in çağdaş konulara yönelme konusundaki çekingenliği dikkat çekici. Teknoloji çağının hayatları istila etmesi nedeniyle güncel bir film çekmekten henüz hazır olmadığını belirtmesi, sanatsal üretimde teknolojinin rolü ve yönetmenlerin yeni gerçekliklere adaptasyonu konusunda da bir tartışma alanı yaratıyor. 'Orphan'ın ardından Nemes'in gündeminde Fransa Direnişi'nin kahramanlarından Jean Moulin'i konu alan 'Moulin' adlı yeni bir proje bulunuyor. Eylül ayında çekimlerine başlanacak ve Gilles Lellouche'un başrol oynayacağı bu film de yine 1943 yılında geçiyor. Nemes, bu filmin bir Holokost filmi değil, bir Direniş filmi olacağını ve Moulin'in Almanlar tarafından nasıl yakalandığını detaylı bir şekilde göstereceğini belirtiyor. Uzun zamandır İngilizce bir film yapma arayışında olan Nemes, bu konuda zorluklarla karşılaştığını dile getiriyor. Sebebinin, materyali üzerindeki kontrolü elinde tutma arzusundan kaynaklandığını düşünen yönetmen, Avrupa sineması bağlamında film yapmaya devam etmekle birlikte, tanınmış aktörlerle İngilizce bir film yapmanın da planları arasında olduğunu vurguluyor.
"Orphan" Filminin Yapım Künyesi
- Yapımcı Şirketler: Pioneer Prods., Good Chaos, Mid March Media, AR Content
- Uluslararası Satış (Ortak): New Europe Film Sales ve Charades
'Eternity' ile Perde Açılışı ve Elizabeth Olsen'ın Özel Katılımı
David Freyne'in yönetmen koltuğunda oturduğu 'Eternity', Elizabeth Olsen'ın yanı sıra Miles Teller ve Callum Turner gibi dikkat çeken isimleri bir araya getiriyor. Filmin ABD prömiyeriyle birlikte festivalin açılışını yapacak olması, şimdiden büyük bir merak uyandırmış durumda. Dramatik komedi türündeki yapım, öbür dünyaya doğru yolculuk eden ve kendine ebedi ruh eşini seçmek için bir haftası olan bir kadının hikayesini anlatıyor.
Elizabeth Olsen, filmin prömiyerini desteklemek amacıyla festivale katılacak ve 4 Ekim'de özel bir söyleşiyle sinemaseverlerle buluşacak. Olsen'ın bu özel katılımı, festivalin açılış gecesine ayrı bir yıldız ışıltısı katacak.
Programın Öne Çıkan Diğer Yıldızları ve Ödüllü Yapımlar
Hamptons Uluslararası Film Festivali, 'Eternity' dışında da sinema dünyasından önemli yapımları ve yetenekleri ağırlayacak. Festivalin ilk açıklanan seçkilerinde yer alan bazı filmler ve özel etkinlikler şöyle:
- Richard Linklater'dan 'Blue Moon': Ünlü yönetmen Richard Linklater'ın müzik dünyasının efsanevi söz yazarı Lorenz Hart'ın hayatına odaklandığı 'Blue Moon', festivalin merakla beklenen yapımlarından. Ethan Hawke'ın başrolünde olduğu film, tek bir akşamda, New York'un efsanevi mekânı Sardi's'te geçiyor ve Hart'ın eski iş ortağı Richard Rodgers'ın 'Oklahoma!' müzikalinin açılış gecesinde yaşadığı kederi konu alıyor. Hawke da filmi ve kariyeri üzerine özel bir söyleşi için Hamptons'a gelecek. Margaret Qualley, Bobby Cannavale ve Andrew Scott da filmin oyuncu kadrosunda yer alıyor.
- 'Kiss of the Spider Woman' ve Tonatiuh'ya Ödül: Bill Condon'ın Sundance Film Festivali'nde büyük beğeni toplayan 'Kiss of the Spider Woman' adlı filmi de programda yer alıyor. Filmdeki performansıyla dikkat çeken Tonatiuh, UBS Çığır Açan Oyuncu Ödülü'nün sahibi olacak. Jennifer Lopez'in canlandırdığı diva La Luna'nın hayatını canlandırarak radikal hücre arkadaşıyla (Diego Luna) bağ kurmaya çalışan Arjantinli bir mahkumu konu alan film, festivalin ilgi çeken yapımlarından biri olacak.
- Eva Victor'dan 'Sorry, Baby' ve Yönetmenlik Ödülü: Sundance'ten bir başka önemli isim, 'Sorry, Baby' filminin yazarı, yönetmeni ve başrol oyuncusu Eva Victor, UBS Çığır Açan Yönetmen Ödülü'ne layık görüldü. Modern aşk, hırs ve kendini sabote etme temalarını cesur ve samimi bir dille ele alan bu yapım, festivalin genç ve yetenekli isimlerini destekleme misyonunu pekiştiriyor.
Bu yılki Venedik Film Festivali'nin zengin programında da Julia Roberts, George Clooney, Emma Stone gibi dünya yıldızlarını bir araya getiren yapımlar öne çıktı. İşte festivalde izleyiciyle buluşan veya prömiyerini yapan bazı önemli isimler ve projeleri:
- Julia Roberts, Andrew Garfield ve Ayo Edebiri: Luca Guadagnino'nun yönettiği “After the Hunt” filmi için.
- George Clooney ve Adam Sandler: Noah Baumbach'ın “Jay Kelly” filmiyle sinema sahnesine geri döndüler.
- Emma Stone: Yorgos Lanthimos'un yeni filmi “Bugonia” ile festivalde yer aldı.
- Dwayne Johnson ve Emily Blunt: Benny Safdie imzalı “The Smashing Machine” filmiyle Venedik'teydi.
- Jacob Elordi ve Oscar Isaac: Guillermo del Toro'nun fantastik yorumu “Frankenstein” için Venedik'e çıkarma yaptılar.
- 'Hind Rajab'ın Sesi': Gazze'deki trajik bir olayı konu alan ve Brad Pitt, Joaquin Phoenix, Alfonso Cuarón, Rooney Mara ve Jonathan Glazer gibi Hollywood yıldızlarının da desteklediği bu drama, festivalin en çok konuşulan yapımlarından biri oldu.
Paolo Sorrentino'nun "La Grazia"sı: İdeal Bir Politikacının Portresi
82. Venedik Film Festivali'nin açılışını yapan Oscar ödüllü yönetmen Paolo Sorrentino'nun "La Grazia" filmi, sinema eleştirmenleri ve izleyiciler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. "Muhteşem Güzellik" ve "Tanrı'nın Eli" gibi eserleriyle tanınan Sorrentino, bu kez alışılmadık derecede sade, dikkatli ve içsel bir dramayla izleyicilerin karşısına çıktı. Yönetmenin vazgeçilmez ilham perisi Toni Servillo, filmde görev süresinin son günlerinde ölümle yüzleşen ve Katolik bir ülkede ötanaziye izin verecek bir yasa tasarısını imzalamak konusunda şüpheler içinde kalan kurgusal İtalyan başkanı Mariano De Santis'i canlandırıyor. Servillo, bu rolündeki 'titiz ve garip bir şekilde pasif-domine edici' performansıyla karaktere "betonarme" lakabını kazandırdı. Sorrentino, film öncesi yaptığı açıklamada, günümüz siyasetindeki acelecilik ve güç gösterilerinin aksine, "bir politikacının nasıl olması gerektiğini tasvir etmek" istediğini dile getirdi. Filmin adı "La Grazia" (Lütuf/İnayet), De Santis’in karşı karşıya kaldığı temel ahlaki ikilemleri anlamak için bir anahtar sunuyor; ötanaziye destek verme ve eşlerini öldüren iki kişiyi affetme talepleri arasında vicdanıyla mücadele ediyor. Bu derin drama, Lido'daki Sala Grande Tiyatrosu'nda tam dört dakika boyunca ayakta alkışlandı.
Noomi Rapace'ten Rahibe Teresa Portresi: "Mother" Filmi Ufuklar Bölümünü Açıyor
Venedik Film Festivali, genel açılış filmi "La Grazia"nın yanı sıra, kutsal kabul edilen figürlere derinlemesine ve alışılmadık bir bakış açısı sunan yapımlara da ev sahipliği yapıyor. Bu yıl festivalin prestijli Ufuklar (Horizons) bölümünün açılışını, ünlü oyuncu Noomi Rapace'in ikonik Rahibe Teresa'yı canlandırdığı "Mother" filmi yaparken, Latin Amerika sinemasından Daniel Hendler'ın "A Loose End" gibi dikkat çekici dünya prömiyerlerine de ev sahipliği yapıyor. Yönetmen Teona Strugar Mitevska'nın imzasını taşıyan "Mother", tarihin en karmaşık dini figürlerinden birinin oluşum dönemine ışık tutuyor. Ağustos 1948'de Hindistan'ın Kalküta şehrinde geçen film, geleceğin azizesinin manastırından ayrılma ve yeni bir dini düzen kurma iznini endişeyle beklediği yedi kritik günü ele alıyor. Yönetmen Mitevska, Rahibe Teresa'yı geleneksel bir azize olarak değil, "neredeyse çok uluslu bir şirketin acımasız ve hırslı bir CEO'su olarak" konumlandırdığını belirterek, karakterin hırsını ve inancını sorgulatan zorlu bir ikilemle yüzleştiği bu dönüm noktasını merkezine alıyor. İngilizce çekilen drama, dini liderliğin ve kadınların kamusal alandaki rolünün karmaşıklığını sorgulatıyor. Filmde Noomi Rapace'e, Sylvia Hoeks ve Nikola Ristanovski eşlik ediyor. Belçika ve Kuzey Makedonya ortak yapımı olan filmin senaryosu, Goce Smilevski, Teona Strugar Mitevska ve Elma Tataragić tarafından kaleme alınmış.
Öne Çıkan Detaylar: "Mother" Filmi
- Film Adı: Mother
- Yönetmen: Teona Strugar Mitevska
- Başrol: Noomi Rapace (Rahibe Teresa)
- Açılış Festivali: Venedik Film Festivali, Ufuklar (Horizons) Bölümü
- Konu: 1948 Kalküta'da Rahibe Teresa'nın yeni dini düzen kurma mücadelesi
- Öne Çıkan Tema: Teresa'nın ruhani yolculuğu, hırsı ve inancı arasındaki ikilem, tartışmalı yönleri
Noomi Rapace'in Rahibe Teresa'yı canlandırdığı "Mother" filmi hakkında daha fazla bilgi ve Venedik açılışına dair fragman detayları için buraya tıklayabilirsiniz.
David Pablos'un "On the Road": Meksika Sinemasından Cesur Bir Bakış
Meksika sineması, dünya festivallerinde adından sıkça söz ettirmeye devam ederken, David Pablos imzalı "On the Road" filmi bu yükselişin son örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Film, Venedik Film Festivali'nin prestijli Ufuklar (Horizons) Bölümü'nde dünya prömiyerini yapacak. Bu çarpıcı drama-gerilim, izleyiciyi Meksika'nın kuzeyindeki hiper-erkekçi uzun yol kamyonculuk dünyasına davet ediyor. Filmin merkezinde, yol kenarı lokantalarında kamyon şoförleriyle takılan isyankar genç bir serseri olan Veneno karakteri yer alıyor. Acilen bir yolculuğa ihtiyacımız varken, içine kapanık ve sert bir şoför olan Muñeco ile tanışır. Veneno, Muñeco'yu kendisini bu zorlu yolculuğa çıkarmaya ikna eder ve ikili arasında beklenmedik bir yakınlaşma başlar. Ancak Veneno'nun geçmişinden gelen gölgeler, ikisinin de hayatını riske atacak şekilde yeniden su yüzüne çıkar. Başrollerinde profesyonel olmayan aktör Victor Miguel Prieto ve deneyimli oyuncu Osvaldo Sánchez (“Pedro Páramo”) yer alıyor. Filmin yapımcılığını, Meksika sinemasının önde gelen figürlerinden Inna Payán ve “Andor” dizisinin yıldızı Diego Luna gibi isimler üstleniyor. “On the Road” filminin İtalyan dağıtım şirketi I Wonder Pictures tarafından dünya prömiyeri öncesinde satın alınması, filmin uluslararası arenadaki potansiyelini gözler önüne seriyor. Şirket, filmin "Cesur, auteur odaklı sinema, az temsil edilen sesleri yükseltir ve baskın anlatılara meydan okur" editoryal çizgisini yansıttığını belirtti. David Pablos’un “On the Road” filmi ve I Wonder Pictures anlaşması hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Festivalin Kalbinden Öne Çıkanlar: Francis Ford Coppola ve Werner Herzog'a Onur Ödülleri
Venedik Film Festivali'nin açılış gecesi sadece Sorrentino’nun filmiyle sınırlı kalmadı. Sinema dünyasının iki dev ismi, usta yönetmenler Francis Ford Coppola ve Werner Herzog, bu yılki festivalin açılış töreninde unutulmaz bir an yaşattı. "Baba" filminin efsanevi yönetmeni Coppola, Alman Yeni Sineması'nın öncülerinden Herzog'a, kendisinin de bir zamanlar layık görüldüğü Yaşam Boyu Başarı İçin Altın Aslan ödülünü takdim etti. Bu tören, sadece bir ödül takdiminden öte, iki büyük sanatçının yarım asra yayılan dostluğunun ve sinemaya eşsiz katkılarının bir kutlaması niteliğindeydi. Kalp ameliyatı geçirdikten sonra ilk kez kamuoyu önüne çıkan Francis Ford Coppola, Herzog’u “sinemanın her köşesinde çalışan sınırsız bir fenomen” olarak nitelendirerek büyük ustanın önemini vurguladı. Herzog’un “Yaşam Belirtileri”, “Nosferatu Vampir”, “Aguirre, Tanrı’nın Gazabı” ve “Fitzcarraldo” gibi eserleri sinema tarihinde önemli bir yer tutuyor. Coppola, konuşmasında Herzog'u "sınırsız bir fenomen" olarak tanımlarken, "Beni geçebilirseniz geçin" diyerek meydan okuduğunu belirtti. Herzog da ödülünü ayakta alkışlarla alırken, Coppola'nın kariyerinin başlarında kendisine nasıl destek olduğunu anımsadı ve parasız olduğu dönemlerde Coppola'nın San Francisco'daki evinde kalarak "Fitzcarraldo" filminin senaryosunu yazdığını açıkladı. Bu sinema efsanelerinin buluşması ve Venedik'teki anlamlı anları hakkında daha fazla detaya sitemizden ulaşabilirsiniz.
Venedik Film Festivali ve Usta Yönetmenler: Önemli Anlar
- Francis Ford Coppola: 1992 yılında Yaşam Boyu Başarı Altın Aslan Ödülü'nü almıştı.
- Werner Herzog:
- 1991: "Scream of Stone" prömiyeri
- 2005: "The Wild Blue Yonder" prömiyeri
- 2009: "Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans" (kara komedi) ve "My Son, My Son, What Have Ye Done?" (suç draması) filmleriyle Altın Aslan için yarıştı.
- Güncel Katılımlar: Coppola "Megadoc" belgeseliyle, Herzog ise "Ghost Elephants" belgeselinin galası ve bir masterclass ile festivalde yer alıyor.
Festival Jürisi: Sinemanın Uluslararası Yüzleri
Bu yılın Venedik Film Festivali jürisi, sinema dünyasının farklı coğrafyalarından önemli isimleri bir araya getiriyor. Alexander Payne başkanlığındaki jüri, festivalin ana yarışma bölümündeki filmleri değerlendirecek:
- Alexander Payne (Başkan) - ABD, Yönetmen ('The Holdovers', 'Sideways')
- Fernanda Torres - Brezilya, Aktris ('I'm Still Here')
- Mohammad Rasoulof - İran, Yönetmen ('The Seed of the Sacred Fig')
- Cristian Mungiu - Romanya, Yönetmen ('4 Months, 3 Weeks and 2 Days')
- Stéphane Brizé - Fransa, Yönetmen ('Out of Season')
- Maura Delpero - İtalya, Yönetmen ('Vermiglio')
- Zhao Tao - Çin, Aktör-Yapımcı ('Caught by the Tides')
Basın toplantısında tüm jüri üyeleri hazır bulunsa da, panelde konuşan tek isim Alexander Payne oldu. Bu durum, festivalin odağını ve basın toplantılarındaki resmi sözcüleri belirleme stratejisini de yansıtıyor.
Venedik Film Festivali: Kırmızı Halıdaki Göz Kamaştıran Anlar
Sinema dünyasının en prestijli etkinliklerinden olan Venedik Film Festivali, filmlerin yanı sıra kırmızı halıdaki şıklık yarışıyla da her yıl büyük ilgi topluyor. Yıldızların adeta moda ikonlarına dönüştüğü bu özel platform, tasarımcıların en iddialı kreasyonlarına ev sahipliği yapıyor. Bu yıl da Cate Blanchett'in zarafeti, Leni ve Heidi Klum'un anne-kız uyumu, Tilda Swinton'ın özgün tarzı ve Rose Villain'in cesur seçimi gibi birçok an kırmızı halıya damgasını vurdu. Venedik'in kırmızı halısı, sadece sinema dünyasının değil, aynı zamanda moda endüstrisinin de önemli bir buluşma noktası haline gelerek festivalin görkemini pekiştirdi. Kırmızı halıdaki tüm göz alıcı anları ve yıldızların geçit törenini buradan takip edebilirsiniz.
Festivalin Gücü ve Bağımsız Sinemaya Katkısı
Hamptons Uluslararası Film Festivali gibi etkinlikler, büyük stüdyo yapımlarının gölgesinde kalabilen bağımsız ve sanatsal değeri yüksek filmler için kritik bir vitrin görevi görüyor. Elizabeth Olsen, Ethan Hawke gibi tanınmış isimlerin bu tür projelere dahil olması ve festivallerde yer alması, hem bu filmlerin geniş kitlelere ulaşmasına yardımcı oluyor hem de sinemanın sanatsal çeşitliliğini kutluyor. Ancak bu tür festivallerin aynı zamanda, küresel rekabet ortamında ayakta kalabilmek ve her yıl özgün bir seçki sunabilmek gibi önemli zorluklarla da karşı karşıya olduğu unutulmamalıdır.
Yılda bir kez düzenlenen bu etkinlik, Artemis Rising Foundation, Audi, UBS ve IL Buco gibi önemli sponsorların yanı sıra Variety gibi medya sponsorları ve New York Eyaleti Sanat Konseyi ile Suffolk County Film Komisyonu gibi destekçiler sayesinde sinema sanatına önemli katkılar sunmaya devam ediyor. Bu tür festivaller, özellikle Venedik Film Festivali örneğinde olduğu gibi, 'Hind Rajab'ın Sesi' gibi Gazze'deki insani krizi ele alan ve Brad Pitt, Joaquin Phoenix gibi isimlerin desteklediği filmlere platform sunarak, sinemanın güncel olaylara ışık tutma ve küresel vicdanı harekete geçirme gücünü de ortaya koyuyor. Ancak Venedik Film Festivali, bu yıl Gazze’deki duruma ilişkin artan siyasi baskılarla da gündeme geldi. Festival öncesinde yüzlerce İtalyan ve uluslararası sinemacı, organizatörlere bir açık mektup göndererek İsrail hükümeti ve ordusu tarafından Gazze’de devam eden "soykırım"ın kınanmasını talep etti. Mektupta ayrıca, İsrail’e açık destek veren Julian Schnabel’in ‘In the Hand of Dante’ dramasında rol alan Gal Gadot ve Gerard Butler gibi isimlerin festivalden davetlerinin geri çekilmesi isteniyordu. Yerel aktivistler tarafından düzenlenen Filistin yanlısı gösterilerin de festival haftası içinde yapılması planlanmasıyla bu tür çağrılar daha da güçlendi.
"Sanatçılara gönderilen davetleri geri çevirmemiz istendi; bunu yapmayacağız. Eğer festivale katılmak isterlerse, burada olacaklardır. Öte yandan, Gazze ve Filistin’de yaşananlar karşısındaki büyük üzüntümüzü ve acımızı açıkça ilan etmekten asla çekinmedik. Sivillerin ve özellikle çocukların ölümleri, henüz kimsenin sona erdiremediği bir savaşın ikincil zararıdır. Biennale’nin bu konudaki pozisyonundan hiçbir şüphe olmadığını düşünüyorum." — Alberto Barbera, Venedik Film Festivali Başkanı
Eleştirel Bakış: Sanat ve Siyaset Arasındaki İnce Çizgi
Sanat ve Siyaset Arasındaki İnce Çizgi
Festivalin jüri basın toplantısı, güncel siyasi konuların sanatsal platformlara yansımasını açıkça gösterdi. Jüri başkanı Alexander Payne, Gazze’deki devam eden savaşla ilgili bir soruyu geçiştirerek, “Bu soruya biraz hazırlıksız yakalandım. Buraya sinemayı yargılamak ve konuşmak için geldim” dedi. Bu durum, sanat ve siyasetin iç içe geçtiği bir dünyada, festivallerin toplumsal meselelere ne kadar müdahil olması gerektiği konusunda tartışmaları beraberinde getiriyor. Payne’in “filmlere hem bir profesyonelin hem de ilk kez film gören bir çocuğun gözleriyle bakmak” çağrısı, sinemanın evrensel dilini ve saf izleyici deneyimini vurgulasa da, güncel olayların kültürel etkinlikler üzerindeki etkisini tamamen göz ardı etmenin veya bir festival platformunda bu tür bir duruş sergilemekten kaçınmanın, bazı kesimlerce eleştirel bir boşluk olarak algılanabileceğini de ortaya koyuyor.
Venedik Film Festivali’nde yaşanan bu gelişmeler, sanat dünyasının küresel olaylara nasıl tepki vermesi gerektiği sorusunu yeniden gündeme getiriyor. Bir yanda, festivallerin apolitik kalması, sadece sanatsal başarıya odaklanması gerektiği argümanı var. Bu görüşe göre, siyasi pozisyon almak, sanatsal özgürlüğü kısıtlayabilir ve farklı görüşteki sanatçılar için dışlayıcı olabilir. Diğer yanda ise, özellikle büyük insani krizler karşısında kültürel kurumların ve sanatçıların sorumluluk alması, seslerini yükseltmesi gerektiği savunuluyor. Gazze örneği, bu iki bakış açısı arasındaki gerilimin somut bir göstergesi. Festival yönetimi, hem sanatçıları koruma hem de insani acıyı görmezden gelmeme çabasıyla karmaşık bir denge arayışında olduğunu gösterdi. Bu durum, gelecekteki büyük kültürel etkinliklerin de benzer baskılarla karşılaşacağının ve 'sanat için sanat' ile 'sorumlu sanat' arasındaki tartışmanın süreceğinin işareti olabilir.
Bu tartışmanın bir başka somut örneği de, son dönemde sanat filmleri dağıtıcısı Mubi’nin Sequoia Capital’dan aldığı yatırım sonrası yaşadığı etik krizdir. Sequoia’nın, İsrail istihbarat birimlerinden veteranlar tarafından kurulan ve Gazze’deki işgalde aktif rol oynayan savunma teknolojileri şirketi Kela’ya yaptığı yatırım, Mubi’nin sanat ve etik değerlerle olan ilişkisini sorgulatan geniş çaplı bir sanatçı tepkisine yol açtı. Mubi CEO’su Efe Cakarel, eleştirilere yanıt olarak "Etik Fonlama ve Yatırım Politikası" ile "Sanatçı Danışma Konseyi" kuracaklarını ve Filistinli sinemacılar da dahil olmak üzere "Risk Altındaki Sanatçılar Fonu" oluşturacaklarını açıkladı. Ancak, Film İşçileri İçin Filistin (FWP) gibi kolektifler, Cakarel’in açıklamasını "soykırım" kelimesini kullanmaktan kaçınması ve İsrail’i fail olarak adlandırmaması nedeniyle yetersiz bularak eleştirdi. Sanatçılar, Mubi’den Sequoia Capital’ı kınamasını ve yönetim kurulundaki bağlantılı isimleri çıkarmasını talep ederken, imza atan sinemacı sayısı 100’ü aştı. Bu olay, kültürel kurumların finansal ortaklıklarının etik boyutlarını ve sanatçıların artan politik duyarlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Mubi’nin bu krizle ilgili detaylı tartışmaları buradan okuyabilirsiniz.
Sen,Nexus Yorumu: Sinemanın Nabzı Festivallerde Atıyor
Hamptons Film Festivali'nin bu yılki programı, hem Hollywood'un sevilen yüzlerini hem de bağımsız sinemanın yükselen yıldızlarını bir araya getirerek dengeli ve zengin bir deneyim vaat ediyor. Elizabeth Olsen'ın 'Eternity' ile açılışı yapması, festivalin hem ticari hem de sanatsal açıdan iddialı olduğunun bir göstergesi. Bu tür festivaller, sadece ödül sezonu için bir başlangıç noktası olmakla kalmıyor, aynı zamanda farklı hikayelerin anlatılmasına olanak tanıyarak sinema sanatının canlılığını korumasına büyük katkı sağlıyor. Özellikle 'Kiss of the Spider Woman' gibi cesur ve özgün yapımların öne çıkarılması, festivalin sanatsal vizyonunu da ortaya koyuyor. Venedik Film Festivali gibi köklü etkinlikler de bu misyonu bir adım öteye taşıyarak, 'La Grazia' gibi büyük yönetmenlerin eserlerini ve 'Hind Rajab'ın Sesi' gibi küresel vicdanı sarsan yapımları dünya gündemine taşıyor. Sinemanın sadece bir eğlence aracı olmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal vicdanı sorgulama ve hareketlendirme gücüne sahip olduğu gerçeği, bu tür festivallerin önemini daha da artırıyor.
3 Ekim'de başlayacak olan Hamptons Uluslararası Film Festivali, 13 Ekim'e kadar sürecek ve sinemaseverlere birbirinden değerli yapımları izleme ve sektörün önemli isimleriyle buluşma fırsatı sunacak.
Paolo Sorrentino'nun "La Grazia" Filminin Yapım Künyesi ve Teknik Detaylar
- Vizyon Tarihi (Festival): 21 Ağustos 2025, Post Lab 1, New York (Venedik Film Festivali, Yarışma Bölümü)
- Süre: 131 dakika
- Yapım Şirketleri: Fremantle, The Apartment production, Numero 10, PiperFilm.
- Yapımcılar: Annamaria Morelli, Paolo Sorrentino, Andrea Scrosati, Massimiliano Orfei, Luisa Borella, Davide Novelli.
- Yönetmen ve Senaryo: Paolo Sorrentino
- Görüntü Yönetmeni: Daria D’Antonio
- Kurgu: Cristiano Travaglioli
- Oyuncular:
- Toni Servillo
- Anna Ferzetti
- Orlando Cinque
- Massimo Venturiello
- Milvia Marigliano
- Giuseppe Gaiani
- Giovanna Guida
- Alessia Giuliani
- Roberto Zibetti
- Vasco Mirandola
- Linda Messerklinger
- Rufin Doh Zeyenouin
Kaynak: Variety
```