İtalyan sinemasının ve televizyonunun en dikkat çekici isimlerinden, 'Gomorrah' ve 'Sicario: Day of the Soldado' gibi yapımlarıyla tanınan Stefano Sollima, yeni Netflix dizisi 'Floransa Canavarı' ile izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Venedik Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapan dizi, 22 Ekim'de Netflix'te yayınlanacak. Festival bu yıl, Sollima'nın bu dikkat çekici yapımının yanı sıra, Gazze'deki insanlık dramına odaklanan ve Brad Pitt ile Joaquin Phoenix gibi Hollywood yıldızlarının yapımcılığını üstlendiği 'The Voice of Hind Rajab' gibi güçlü dramalarla, festivalin küresel siyasi gerilimleri de sahnesine taşıdığı bu yıl, yönetmen Julian Schnabel'in yeni filmi 'In the Hand of Dante'nin gösterimi öncesi, başrol oyuncuları Gal Gadot ve Gerard Butler'a yönelik İsrail yanlısı duruşları nedeniyle yapılan boykot çağrıları da festivalin önemli gündem maddelerindendi. Yüzlerce uluslararası sinemacı ve sanatçının Gazze'deki savaşı kınama ve bu ünlülerin festivalden çıkarılması talepleri üzerine Schnabel, sanatsal özgürlüğü savunarak "Sanatçıları boykot etmek için hiçbir sebep yok," açıklamasını yaptı. Venedik Film Festivali'ndeki bu tartışmalı anlar ve Julian Schnabel'in boykot çağrılarına yanıtı hakkında daha fazla detay için buraya tıklayınız. Festival yönetimi oyuncuların çıkarılmadığını teyit etse de, ne Gadot ne de Butler'ın festivalde boy göstermemesi dikkat çekti. Bu gelişmelerin yanı sıra, Çin sinemasının usta ismi Cai Shangjun'un Venedik'te dünya prömiyerini yapan ve ardından Toronto ile Busan festivallerine de uzanacak olan yeni filmi 'The Sun Rises on Us All' ve sekiz yıl aradan sonra geri dönen Oscar ödüllü yönetmen Kathryn Bigelow'un nükleer savaş tehdidini ele alan gerilim filmi 'A House of Dynamite' gibi önemli yapımlarla da dünya gündemine oturdu. Sollima, bir yıldan uzun süren detaylı bir araştırmanın ardından, İtalya'nın en bilinen ve hâlâ çözülememiş seri katil vakalarından biri olan 'Floransa Canavarı'nın peşine düşüyor.
82. Venedik Film Festivali, Sollima ve Bigelow gibi önemli isimlerin yanı sıra, sinema dünyasının efsanevi yüzlerini ve çeşitli öne çıkan yapımlarını da bir araya getirdi. Francis Ford Coppola'nın Werner Herzog'a Yaşam Boyu Başarı İçin Altın Aslan ödülünü takdim etmesi ve jüri başkanlığını Alexander Payne'in üstlenmesi gibi unutulmaz anlara sahne oldu. Asya sinemasının tanınmış isimlerinden Shu Qi, otuz yıllık oyunculuk kariyerinin ardından ilk yönetmenlik denemesi 'Girl' ile Venedik'te dünya prömiyerini yaparken, Oscar ödüllü yönetmen Charlie Kaufman da yeni kısa filmi 'How to Shoot a Ghost' ile yarışma dışı özel bir gösterimle gündeme geldi. Kore sinemasının usta ismi Park Chan-wook'un son filmi 'No Other Choice' ise Yazarlar Birliği (WGA) grevi kurallarını ihlal ettiği iddialarıyla tartışmalara yol açtı. Ayrıca müzik dünyasının ikonik ismi Marianne Faithfull'ın hayatına odaklanan 'Broken English' belgeseli ve Julia Roberts'ın “After the Hunt” filmiyle katıldığı basın toplantısındaki #MeToo ve iptal kültürü tartışmaları da festivalin önemli gündem maddeleri arasındaydı. Hollywood'un sivri dilli isimlerinden Seth Rogen ise Apple TV+'ın beğenilen yapımı 'The Studio'nun ikinci sezonu için Venedik Film Festivali'nde adeta bir 'araştırma gezisine' çıkarak dikkatleri üzerine çekti ve Dwayne Johnson'ın filminin prömiyerini yakından takip etti. Rogen'ın bu dikkat çekici 'araştırma' gezisi hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Bu çeşitlilik, festivalin sadece sinematik değil, toplumsal gündemi de yakaladığını gösterdi.
'Floransa Canavarı' lakaplı seri katil, 1960'ların sonundan 1980'lerin ortalarına kadar 17 yıl boyunca sekiz çifte cinayet işlemişti. Kurbanlarını genellikle Floransa çevresindeki ıssız bölgelerde park halindeki arabalarda bulunan çiftler arasından seçen katil, her cinayette aynı silahı, yani .22 kalibrelik Beretta'yı kullanmıştı. Dört bölümlük bu sınırlı dizi, büyük ölçüde Floransa ve çevresinde çekildi ve Sollima'yı 'Gomorrah'taki yazar Leonardo Fasoli ve görüntü yönetmeni Paolo Carnera ile yeniden bir araya getirdi.
Sollima'nın Vaka Karşısındaki Benzersiz Yaklaşımı
Sollima, bu projeyi seçmesinin nedenini, dava hakkında okuduğu tüm kitapların kendi tezlerini desteklemek için gerçeği bir ölçüde eğip bükmesinden kaynaklandığını belirtiyor. Yönetmen, 'Karmaşık bir hikaye, ancak sıradan olmayan bir şekilde anlatılmalı' diyerek, tek bir soruşturma teorisini benimsemeden, uzun bir döneme yayılan bu gizemi anlatmanın yollarını aramış. Bu karmaşıklık, ekibi her bölümde farklı bir şüpheliye odaklanma fikrine götürmüş. Böylece dizi, 'Floransa Canavarı' avının ötesine geçerek, insan doğasındaki 'canavarlığı' daha geniş bir mercekten inceleme fırsatı bulmuş. Karakterlerin samimi, ailevi ve arkadaşlık ilişkilerindeki kötülükleri, dizinin asıl odağı haline gelerek, olayın sadece bir suç hikayesi olmaktan çıkıp 'insanın ve kötülüğün taşıyıcısı oluşunun bir araştırması' haline gelmesini sağlamış.
Editörün Notu: True crime türünde genellikle tek bir fail ya da baskın bir teori üzerine yoğunlaşan yapımlara alışkınız. Sollima'nın bu kararı, izleyiciye olayın çok yönlülüğünü ve insan psikolojisinin katmanlarını sunarak, sadece 'kim yaptı?' sorusundan ziyade 'neden ve nasıl bu noktaya gelindi?' sorularına odaklanıyor. Bu, türün klişelerinden sıyrılıp derinlikli bir analiz sunma potansiyeli taşıyor.
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Soruşturmadaki Önyargılar
Dizinin dikkat çekici unsurlarından biri, kadın bir soruşturma yargıcının şiddetin özellikle kadınlara yönelik olduğunu belirtmesi. Sollima, ilk cinayetle ilgili belgeleri yeniden okuduklarında, soruşturmacıların mevcut önyargılarını net bir şekilde fark ettiklerini ifade ediyor. Ölen bir kadının sevgilisiyle birlikte bulunması, dedektiflerin otomatik olarak başka bir sevgili arayışına girmesine yol açmış. Bu önyargı, soruşturmanın seyrini etkileyerek belki de kilit olabilecek başka parçaların gözden kaçırılmasına neden olmuş. Ayrıca, kurbanların bulunma şekli de şiddetin kadınlara özgü doğasını sembolize etmiş.
Gerçekçilik ve Estetik Arasında Bir Denge
Sollima, 'Gomorrah' ile 'Floransa Canavarı' arasındaki ton farkına da değiniyor. 'Gomorrah' gerçek olaylardan ilham alsa da karakter isimleri kurgusaldı, bu da onlara yaratıcı özgürlük tanımıştı. Ancak 'Floransa Canavarı'nda gerçek protagonistlerin isimlerinin kullanılması, Sollima'nın dramatikleştirme veya yaratıcı müdahale alanını büyük ölçüde sınırlamış. Bu durum, olayı anlatma biçimini daha çok materyali anlatısal olarak organize etme üzerine yoğunlaştırmış.
Cinayetlerin fiziksel tasviri konusunda ise Sollima, kurbanlara olan saygı gereği aşırıya kaçmaktan kaçındıklarını belirtiyor. Adli tıp fotoğraflarını görmenin kendisi için bile 'gerçekten acı verici' olduğunu söyleyen yönetmen, 'cinayetleri bir gösteriye dönüştürdünüz mü?' sorusuna 'Kesinlikle hayır' yanıtını veriyor. Bunun yerine, hikayenin atmosferini anlamak için kesinlikle gerekli olanları anlatarak, daha ölçülü bir yol izlemişler. Şiddet, detaylı kanlı sahneler yerine, karakterlerin psikolojik keşfi üzerinden işlenmiş.
Karanlığın Görüntü Yönetmenliği: Paolo Carnera'nın Dokunuşu
Dizinin görsel estetiği, Sollima'nın 'Gomorrah'tan da tanıdığı usta görüntü yönetmeni Paolo Carnera tarafından şekillendirilmiş. Hikayenin büyük ölçüde gece geçmesi, üretim açısından bir sınırlama oluştursa da, Carnera bu zorluğun üstesinden ustaca gelmiş. 'Canavar'ın ay ışığı olmayan gecelerde kurbanlarını seçmesi, doğal olarak neredeyse tam bir karanlık gerektiriyordu. Carnera, bu karanlığı doğal bir fotoğrafik yaklaşımla koruyarak, ancak bir yandan da sahnelerin izleyici için görünür olmasını sağlayarak benzersiz bir görsel dil yaratmış. Sollima, Carnera'yı 'gece sinematografisinin ustalarından ve dünya çapında bir isim' olarak niteliyor ve yıllardır süregelen işbirliklerinin getirdiği içgüdüsel bir uyumdan bahsediyor.
'Floransa Canavarı', çözülememiş bir seri cinayet davasının ötesinde, insan doğasının karanlık yüzüne, toplumsal önyargılara ve adalet sistemindeki kusurlara derinlemesine bir bakış sunan, titizlikle araştırılmış bir gerçek suç draması olarak öne çıkıyor. Stefano Sollima'nın özgün vizyonuyla, bu dört bölümlük dizi, gerçek suç meraklıları ve derinlemesine hikaye anlatımını sevenler için kaçırılmaması gereken bir yapım olacak.
Kaynak: Daha fazla bilgi için Variety makalesini inceleyebilirsiniz.