Otomotiv Devleri AB'nin 2035 İçten Yanmalı Motor Yasağına Karşı Ayakta: Bir Sanayi Ölür mü?

Haber Merkezi

10 September 2025, 11:03 tarihinde yayınlandı

BMW ve Mercedes'ten AB'ye Sert Uyarı: 2035 İçten Yanmalı Motor Yasağı Otomotiv Sektörünü Çökertir mi?
```html

Küresel otomotiv endüstrisi, Avrupa Birliği'nin (AB) 2035 yılı itibarıyla içten yanmalı motorlu (ICE) araçların satışını yasaklama kararına karşı derin bir endişe içinde. BMW ve Mercedes-Benz gibi sektörün önde gelen markaları, bu kararın potansiyel yıkıcı etkileri konusunda sert uyarılarda bulunuyor. Lüks segmentin bu devleri, planlanan yasağın sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik sonuçları olabileceğini ve AB'nin bu kararını tekrar gözden geçirmesi gerektiğini savunuyor.

BMW'nin Esnek Yaklaşımı ve Endişeleri: Müşteri Tercihi Odakta

Audi, Porsche, Mercedes ve Volvo gibi birçok rakibinin aksine, BMW hiçbir zaman belirli bir tarihe kadar tamamen elektrikli olma sözü vermedi. Bu arada, başlangıçta 2030'a kadar tamamen elektrikli olmayı hedefleyen Mercedes-Benz gibi rakipleri de, pazar gerçekleri karşısında bu hedeflerini gözden geçirerek içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıkladı. **Marka aynı zamanda, lüks sedan segmentindeki iddialı temsilcisi C-Serisi'nin tamamen elektrikli versiyonundan ilk ipuçlarını paylaşarak, 2026 yılında yollara çıkması beklenen bu modelle de elektrikli otomobil atağını sürdürdüğünü gösterdi.** Münih merkezli dev, her zaman müşterilerine seçim özgürlüğü sunmayı tercih ettiğini belirtiyor. Şirket, 2030 yılına kadar içten yanmalı ve elektrikli araçlara olan talebin eşit oranda dağılacağını öngörüyor. BMW Teknoloji Sorumlusu (CTO) Joachim Post, Avustralya'dan CarExpert dergisine verdiği demeçte, bu kararın nihayetinde AB'nin değil, müşterilerin vermesi gerektiğini vurguladı.

Bu esnek yaklaşım, BMW'nin elektrikli geleceğe yatırım yapmadığı anlamına gelmiyor; aksine, marka, uzun süredir merakla beklenen yeni elektrikli amiral gemisi iX3 modelini, 2025 Münih Otomobil Fuarı (IAA Mobility) kapsamında, 9-14 Eylül tarihleri arasında tüm dünyanın beğenisine sunmaya hazırlanıyor. Bu süreçte, lüks SUV segmentinin bir diğer önemli oyuncusu Mercedes-Benz de, GLC'nin tamamen elektrikli yeni versiyonunu, IAA Mobility Show öncesinde, 7 Eylül Pazar günü resmi olarak tanıttı ve bu model, ABD pazarına sunulacak ilk tam elektrikli GLC olma unvanını taşıyor. **Marka, Münih'teki IAA Mobility Show'da (9-14 Eylül 2025) sadece elektrikli GLC'yi tanıtmakla kalmayıp, 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX'in ve elektrikli/hafif hibrit seçeneklerle CLA Shooting Brake modellerinin de halka açık ilk gösterimini yapmaya hazırlanıyor. Bu etkinlikte ayrıca, 2026 yılında yollara çıkması beklenen elektrikli C-Serisi'nin gölgeli bir görüntüsü de ilk kez gözler önüne serildi. Aynı fuarda, Porsche de 2026 model yılı için tamamen yenilenen 911 Turbo S'in hibrit versiyonunu ve tamamen elektrikli Cayenne'in prototipini sergileyecek. Porsche'nin bu hamlesi, markanın hem elektrikli geleceğe yatırım yaptığını hem de ikonik spor otomobil mirasını hibrit teknolojisiyle geleceğe taşıdığını gösteriyor. 2026 Porsche 911 Turbo S Hibrit Gücüyle Sahneye Çıktı haberimizden daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.** iX3, markanın tamamen elektrikli araçlara özel olarak geliştirdiği yeni nesil 'Neue Klasse' platformunu kullanan ilk model olma özelliğini taşıyor ve aynı zamanda markanın ikonik tasarım dilinde köklü bir değişimi de beraberinde getiriyor. Bu platform, BMW'nin elektrikli mobiliteye olan stratejik taahhüdünün bir göstergesi olarak, gelecekte efsanevi 3 Serisi sedanın elektrikli versiyonu da dahil olmak üzere birçok yeni elektrikli modele ev sahipliği yapacak. Bu stratejik hamle, markanın yeni nesil elektrikli 3 Serisi olarak konumlandırdığı ve önceki kompakt şehir otomobili i3'ten tamamen farklı bir yapıda olan, çığır açan BMW i3 elektrikli 3 Serisi döneminin başlangıcını işaret ediyor. Gelecek yıl yollarda olması beklenen bu model, BMW'nin elektrikli araç piyasasındaki iddiasını bir üst seviyeye taşıyor.

BMW tarihinde 'Neue Klasse' ismi, 1960'larda 1500 sedan ve ikonik 2002 gibi modellerle markayı bugünkü prestijli konumuna taşıyan bir dönüm noktasını temsil eder. Şimdi bu önemli adı yeniden canlandırarak piyasaya sürülen iX3, Tesla modellerini geride bırakacak bir verimlilik sunacağı, ABD'deki en hızlı elektrikli araçlar kadar iddialı şarj sürelerine sahip olacağı ve tüm araç dinamik sistemlerinin entegrasyonunda devrim niteliğinde bir yaklaşım sergileyeceği vaat ediyor. Rakibi Mercedes-Benz GLC de 800 volt mimarisiyle Avrupa WLTP döngüsünde 713 kilometreye (443 mil) varan menzil sunarken, 330 kilovat şarj kapasitesiyle 10 dakikada 303 kilometre menzil kazanımı sağlıyor. **Mercedes'in elektrikli C-Serisi ise WLTP döngüsüne göre tam 800 kilometre menzil sunarak GLC EQ Technology'nin 713 kilometrelik menzilini 87 kilometre geride bırakıyor ve sedanın daha alçak, aerodinamik gövde yapısı sayesinde bu alanda önemli bir avantaj elde ediyor. Bu menzil, BMW'nin Neue Klasse platformu üzerine inşa edilen iX3 50 xDrive modelinin yaklaşık 640 kilometre (EPA) olan menzilini de geride bırakıyor.** Bu değerler, Mercedes-Benz GLC Elektrikli SUV modelini de sınıfının en iddialı elektrikli araçlarından biri haline getiriyor. Mevcut BMW modellerinin aksine, iX3 içten yanmalı motorlu ve elektrikli versiyonları aynı platformda sunma geleneğinden saparak, bataryalı elektrikli araçlar için sıfırdan tasarlanmış, verimliliği en üst düzeye çıkarırken BMW'nin imzası haline gelmiş sürüş dinamiklerinden ödün vermemeyi hedefleyen tamamen elektrikli Neue Klasse platformu üzerine inşa edilen ilk araç olma özelliğini taşıyor. Bu stratejik değişiklik, geleneksel içten yanmalı motorlu araç platformlarının elektrikliye uyarlanmasının ötesine geçerek ağırlık dağılımı, batarya entegrasyonu ve elektrik motoru performansı optimize ediyor. Daha fazla detaylı teknik özellikler, fiyat ve menzil bilgileri için BMW iX3 Neue Klasse Elektrikli SUV Özellikleri, Fiyat, Menzil makalemizi inceleyebilirsiniz. Bu performans ve verimlilik yarışında, 2026 Porsche 911 Turbo S ise hibrit güçle adeta bir canavar olarak sahneye çıkıyor. 701 beygir gücüyle önceki Turbo S'e göre 61 hp'lik önemli bir artış sunan bu model, 0'dan 100 km/s hıza sadece 2.4 saniyede ulaşıyor ve Nürburgring Nordschleife pistini önceki modelden tam 14 saniye daha hızlı, 7:03.92'de tamamlayarak gelmiş geçmiş en güçlü yol 911'i oluyor. Çift elektrikli turboşarj sistemi ve 1.9 kilovat saatlik, 400 voltluk lityum-iyon bataryası sayesinde 'turbo gecikmesini' tarihe gömen bu araç, teknolojik sınırları zorluyor. Tüm bu yeni teknoloji ve artan performansın bir sonucu olarak, yeni 911 Turbo S'in ağırlığı 180 pound (yaklaşık 82 kg) artarak 1.737 kg'a (3,829 pound) ulaşmış durumda. Bu devasa gücün ve teknolojinin bir bedeli var: Fiyat. Turbo S Coupe modeli 272.650 dolardan başlarken, Cabriolet versiyonu 286.650 dolarlık bir etikete sahip ki bu, önceki modellere göre 30.000 doların üzerinde bir artış anlamına geliyor. Ancak unutulmamalıdır ki, Turbo S gibi modeller, teknolojik sınırları zorlamak ve markanın geleceğine yön vermek için tasarlanıyor.

Öne Çıkan BMW iX3 50 xDrive Özellikleri

  • Menzil: Yaklaşık 640 kilometre (400 mil)
  • Güç: 463 beygir gücü (Mercedes-Benz GLC ise en güçlü konfigürasyonunda 483 bg üretiyor)
  • Tork: 641 Nm (473 pound-feet)
  • 0-100 km/s Hızlanma: 4.7 saniye (0-60 mph)
  • Azami Hız: 209 km/s (130 mph)
  • Tahmini Başlangıç Fiyatı: Yaklaşık 60.000 Dolar

Bu fiyatlandırma, mevcut dört silindirli X3'ten yaklaşık 10.000 dolar daha yüksekken, altı silindirli X3 M50'den ise yaklaşık 5.000 dolar daha uygun bir konumda yer alıyor. Elektrikli GLC'nin ise ABD pazarında 2026'nın ikinci yarısında satışa sunulması ve standart benzinli GLC'den (50.800 dolar) biraz daha yüksek bir fiyat etiketine sahip olması bekleniyor. Önde gelen otomotiv yayınlarından InsideEVs'in iX3 prototipini test eden editörleri, özellikle menzil ve şarj kapasitesi hedeflerinden oldukça etkilendiklerini belirtmişlerdi. Ayrıca, arkadan itişli (RWD) ve dört tekerlekten çekişli (AWD) seçeneklerin yanı sıra, daha güçlü bir M Sport modelinin de piyasaya sürülmesi planlanıyor. Ancak iX3'ün sunduğu çok daha yüksek güç ve üstün verimlilik göz önüne alındığında, rekabetçi bir teklif sunduğu söylenebilir.

iX3'ün teknolojik altyapısı da dikkat çekiyor; araç, BMW'nin ilk 800 voltluk mimarisi üzerine inşa edildi. Bu teknoloji sayesinde iX3, 400 kilovat'a kadar şarj hızı sunarak, uyumlu bir DC hızlı şarj istasyonunda sadece 10 dakikada yaklaşık 370 kilometre (230 mil) menzil kazanabiliyor ve bu da onu Amerika'da satışa sunulan en hızlı şarj olan elektrikli araçlardan biri yapıyor. Karşılaştırıldığında, Mercedes-Benz GLC de 800 volt mimarisiyle maksimum 330 kilovat şarj kapasitesi sunarak 10 dakikada 303 kilometre menzil kazanımı sağlayabiliyor. **Elektrikli C-Serisi'nin de 94 kWh'lik batarya paketi ve 800 volt mimarisiyle GLC EQ Technology modelini yansıtarak 330 kW'a kadar şarj kapasitesi sunması bekleniyor.** Yeni BMW i3'ün de Neue Klasse platformu sayesinde benzer 800 volt mimarisi, yüksek performans ve şarj kapasitesi hedeflerini taşıması bekleniyor.

Tasarım açısından iX3, Neue Klasse ve Neue Klasse X konsept otomobillerinden ve 1960'ların orijinal BMW modellerinden ilham alıyor. Kamuflajlı görsellerden anlaşıldığı üzere, yeni i3'ün de iX3'e benzer, ancak daha sade ve akıcı bir çizgiye sahip olması bekleniyor. Böbrek ızgaraları küçülerek daha minimal ve dikey bir forma bürünürken, aydınlatmalı bir yapıya sahip olması fütüristik bir dokunuş katıyor. Bu minimalist yaklaşıma karşılık, Mercedes-Benz GLC'nin dış tasarımında ise opsiyonel olarak sunulan ve 942 adet aydınlatmalı noktaya sahip büyük ızgara ile tamamen aydınlatılabilen üç köşeli yıldız logosu dikkat çekiyor. **Bu "yeniden tasarlanmış ikonik ızgara" konsepti, kontur aydınlatmalı ve füme cam görünümlü kafes yapısıyla elektrikli C-Serisi'nde de yerini alacak ve markanın karakteristik kimliğini pekiştirecek. Ayrıca, elektrikli C-Serisi'nin arka kapıların ötesinde konumlandırılan çeyrek camı, benzinli versiyonuna göre daha uzun bir aks mesafesine sahip olacağının güçlü bir işareti olarak dikkat çekiyor; bu da iç mekanda artan konfor ihtimalini beraberinde getiriyor.** İç mekanda ise geleneksel BMW tasarımından daha büyük bir ayrılık söz konusu; özellikle "Panoramik iDrive" gösterge panelinin ilk üretim uygulaması olan ön camın altındaki ince, geniş ekran, minimalizmi ve teknolojiyi bir araya getiren bir yaklaşımla tasarlanmış. İki farklı seviyede düzenlenmiş bu fütüristik arayüz, sürücüye kapsamlı bilgi sunarken, ne yazık ki birçok BMW tutkununun favorisi olan klasik iDrive kontrol düğmesi bu modelde yer almıyor. Altıgen şekilli merkezi dokunmatik ekran BMW'nin en yeni bilgi-eğlence sistemi olan Operating System X'i çalıştırıyor, ancak klasik iDrive kontrol düğmesi bu modelde yer almıyor. Öte yandan, elektrikli GLC'nin kabin merkezinde sütundan sütuna uzanan ve tüm ön paneli kaplayan devasa 39.1 inçlik Hyperscreen yer alıyor. Bin adetten fazla ayrı LED'i barındıran bu ekran, Microsoft ve Google'dan yapay zeka desteğiyle güçlendirilmiş MBUX bilgi-eğlence sistemini çalıştırıyor. **Bu Hyperscreen'in elektrikli C-Serisi'nin iç mekanında da yer alması neredeyse kesinleşti ve sürücü ile yolculara üst düzey bir dijital etkileşim sunacak. Ancak bu mega ekranın opsiyonel bir özellik olduğu ve daha uygun fiyatlı versiyonlarda fiziksel kontrollerin korunacağı da belirtiliyor.** Ayrıca, iX3 dışarıdan görünmeyen yazılım tanımlı araç (SDV) mimarisiyle de öne çıkıyor; Tesla ve Rivian gibi markaların başlattığı bu trendi takip ederek, araç fonksiyonlarını kontrol etmek için daha az sayıda, ancak daha güçlü bilgisayarlar kullanıyor.

"Eğer Avrupa Komisyonu 2035'te içten yanmalı motoru kesme planları olduğunu söylüyorsa, müşterilere veya elektrikli araç şarj altyapısının nasıl geliştiğine, enerji fiyatlarının ne olduğuna ve tüm bu faktörlere bakmıyorlar. Bunu bu şekilde yapmak aptalca. Ve bu şekilde bir endüstriyi öldürebilirsiniz."

Post'un bu endişeleri, yasağın yürürlüğe girmesi durumunda sektör üzerinde devasa yansımaları olabileceği fikrini destekliyor. Otomobil üreticileri, sadece çevresel hedeflere odaklanmanın, ekonomik gerçekleri ve altyapı yetersizliklerini göz ardı etme lüksüne sahip olmadığını dile getiriyor.

Mercedes de Tehlike Çanları Çalıyor: Rotadan Sapma ve Yeni Yatırımlar

BMW'nin endişelerine Mercedes-Benz CEO'su Ola Källenius da katılıyor. Källenius, yakın zamanda Avrupa otomobil endüstrisinin "tam hızla bir duvara çarptığını" ve AB politikasını yeniden düşünmezse "çökebileceğini" belirtti. Bu açıklama, Mercedes'in başlangıçta planladığından daha uzun süre içten yanmalı motorları piyasada tutmak için bir "rota düzeltmesi" yapmak zorunda kaldığını itiraf etmesinden kısa bir süre sonra geldi. Bu 'rota düzeltmesine' rağmen Mercedes, lüks SUV segmentindeki popüler temsilcisi GLC'nin tamamen elektrikli versiyonunu, 'EQ Teknolojisi'ne sahip ilk tam elektrikli GLC olarak ABD pazarına sunmaya hazırlanıyor. **Marka ayrıca, 2026 yılında yollara çıkması beklenen, lüks sedan segmentindeki iddialı temsilcisi tamamen elektrikli C-Serisi'nden ilk ipuçlarını paylaşarak, elektrikli otomobil atağını bu segmentte de sürdüreceğini gösterdi.** 94.0 kilovat-saat kullanılabilir kapasiteye sahip güçlü lityum-iyon bataryası, 483 beygir gücüne kadar güç üretimi, Avrupa WLTP döngüsünde 713 kilometreye (443 mil) varan menzili ve 800 volt mimarisiyle elektrikli GLC, markanın elektrikli geleceğe olan bağlılığını gösteriyor. **Elektrikli C-Serisi'nin ise WLTP döngüsünde 800 kilometreye varan menzil sunması ve çift motorlu konfigürasyonunda 483 beygir gücüyle dikkat çekmesi bekleniyor.** Tüm bu detaylara Mercedes-Benz GLC Elektrikli SUV Özellikleri, Menzil, Teknoloji, Fiyat sayfamızdan ulaşabilirsiniz. Şirket, geleneksel motorlara yatırım yapmaya devam ediyor; hatta AMG'den tamamen yeni bir V8 motorunun yolda olduğu biliniyor. Mercedes-Benz'in teknoloji şefi Markus Schäfer, markanın efsanevi V-12 motorların üretimini bir süre daha sürdüreceğini duyurdu. Şu anda yalnızca ultra lüks Maybach S680 modelinde sunulan 6.0 litrelik çift turbo beslemeli V-12 motor, 621 beygir gücü üretiyor. Schäfer'ın "motorlar" ifadesiyle çoğul kullanması, birden fazla V-12 seçeneğinin olabileceğine işaret ediyor ve bu kararın özellikle Orta Doğu ve Çin gibi daha az katı emisyon düzenlemelerine sahip pazarlara yönelik stratejik bir hamle olduğu düşünülüyor. Ayrıca şirket, daha önce AMG C63'te kullanılan dört silindirli turbo motor gibi güç aktarma organı seçimlerinde bazı yanlış adımlar attığını kabul etmiş ve V-8 motorların da talep olduğu sürece üretimde kalacağını belirtmişti. Bu durum, piyasa dinamiklerinin ve müşteri taleplerinin tahminlerden farklı seyrettiğini açıkça ortaya koyuyor ve AB'nin tek yönlü elektrikli araç dayatmasının ne denli gerçekçi olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Mercedes-Benz'in V12 motorlara veda etmiyor: Lüks, Güç, Gelecek haberimizden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Elektrikli Araç Piyasasının Gerçekleri ve Pazar Payı

Peki, elektrikli araçlar Avrupa'da gerçekten ne durumda? Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) tarafından açıklanan en son rakamlara göre, yılın ilk sekiz ayında AB'deki toplam araç satışlarının yalnızca %15.6'sını bataryalı elektrikli araçlar (BEV'ler) oluşturdu. Birleşik Krallık ve İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre'den oluşan Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri dahil edildiğinde ise bu oran %17.4'e yükseliyor.

Öne Çıkanlar:

  • BMW ve Mercedes, AB'nin 2035 içten yanmalı motor yasağının sektöre yıkıcı etkiler yapabileceği konusunda uyarıyor.
  • BMW, müşteri tercihine odaklanarak esnek bir yaklaşım sergiliyor ve içten yanmalı motorların karlılığını vurguluyor.
  • Mercedes CEO'su, Avrupa otomotiv endüstrisinin "duvara çarpmak" üzere olduğunu belirtiyor ve "rota düzeltmesi" yaptıklarını açıklıyor.
  • Avrupa'da elektrikli araç pazar payı hala düşük seviyelerde: AB'de %15.6, UK ve EFTA dahil %17.4.
  • Yasak, milyonlarca iş kaybına ve milyarlarca euroluk ekonomik zarara yol açabilir.

Bu rakamlar, otomobil üreticilerinin herkesi bir EV'nin direksiyonuna geçirmesi için daha kat etmesi gereken uzun bir yol olduğunu gösteriyor. Bu durum, Post'un AB'nin planına yönelik sert eleştirilerini daha da anlamlı kılıyor. BMW, Rolls-Royce markası için V12 dahil olmak üzere üç, dört, altı ve sekiz silindirli motorları satmaya devam ediyor ve hatta bazılarını Toyota, Land Rover ve Ineos Automotive gibi üçüncü taraflara tedarik ediyor. "M" harfi Almanca "Motoren" (Motorlar) anlamına geliyor ve marka, bu mirastan vazgeçmeye henüz hazır değil. Ancak şirket, elektrikli geleceğini sadece batarya teknolojisiyle değil, aynı zamanda hidrojen yakıt hücresi teknolojisinde yeni nesil sistemlerle devrim yaparak da şekillendiriyor; üçüncü nesil hidrojen yakıt hücresi sisteminin prototip üretimini başlatan marka, bu alandaki kararlılığını gösteriyor ve 2028 yılında seri üretime geçmeyi hedefliyor.

BMW'nin hidrojen yakıt hücresi teknolojisine olan bağlılığı, üçüncü nesil sistemin prototip üretimini başlatmasıyla daha da pekişiyor. Marka, 2028 yılında seri üretime geçmeyi hedeflediği bu yeni sistemin yaklaşık yüzde 25 daha kompakt, daha yüksek güç yoğunluğuna, artırılmış menzile, daha yüksek çıkış gücüne ve "önemli ölçüde daha verimli" olmasını bekliyor. Ayrıca "BMW Energy Master"ın hidrojen özel versiyonuyla Neue Klasse modelleriyle bile yüksek derecede entegrasyon sağlayacağı belirtiliyor. Markanın bu hidrojen macerası, yakıt hücrelerinin Toyota tarafından sağlandığı uzun soluklu bir işbirliğinin parçası olarak devam ediyor.

Elektrikli ve İçten Yanmalı: BMW'nin İki Yönlü Yol Haritası

BMW Yönetim Kurulu Başkanı Oliver Zipse, iX3 tanıtımında yaptığı açıklamada, yeni i3'ün ilk 3 Serisi varyantı olacağını ve ardından ayrı bir platformda benzinli motorlu modellerin geleceğini belirtti. Mevcut G20 kasa 3 Serisi 2018'de tanıtılmış ve 2022'de makyajlanmıştı. Bu strateji, BMW'nin elektrikli dönüşüme hız verirken, geleneksel içten yanmalı motorlu araçlara olan talebi de göz ardı etmediğini gösteriyor. Bu durum, elektrikli araçlara geçişte hala tereddütleri olan veya şarj altyapısı konusunda endişeleri bulunan tüketicilere bir güvence sunabilirken, diğer yandan markanın kaynaklarını iki farklı teknolojiye bölmesinin uzun vadede rekabetçiliğini nasıl etkileyeceği sorusunu da akıllara getiriyor. Zipse ayrıca, BMW'nin 2027 yılı sonuna kadar 40 yeni veya güncellenmiş model piyasaya süreceğini ifade etti. Münih'teki fabrikalar için oldukça yoğun bir dönemin başlayacağı bu açıklama, markanın ürün gamını sürekli yenileme ve genişletme hedefinin bir göstergesi.

Ekonomik ve İstihdam Boyutu: Bir Sanayinin Kaderi

Şirketin elektrikli araç serisi ivme kazanırken bile, içten yanmalı motorlar son derece kârlı bir iş olmaya devam ediyor. Eğer yasak yürürlüğe girerse, Avrupa pazarının önemi göz önüne alındığında, şirket bilançolarında büyük yankı uyandıracak ve sektöre genelinde milyonlarca iş kaybına yol açabilecek devasa sonuçlar doğurabilir. Yalnızca BMW Grubu (MINI ile birlikte) yılın ilk yarısında Avrupa kıtasında yaklaşık 500.000 araç satışı gerçekleştirerek Asya ve ABD'yi geride bıraktı. Bu durum, Avrupa pazarının otomobil üreticileri için ne denli hayati olduğunu gözler önüne seriyor.

Piyasa Dinamikleri ve BMW i3'ten Beklentiler

Yeni BMW i3, markanın en ikonik modellerinden biri olan 3 Serisi'nin elektrikli versiyonu olarak büyük bir beklenti yaratıyor. Premium elektrikli sedan pazarında Tesla Model 3, Mercedes-Benz EQE ve yakında tanıtılacak Audi A4 e-tron gibi güçlü rakiplerle mücadele edecek. iX3 ise Mercedes-Benz EQ serisi, Audi e-tron modelleri ve kendi uygun fiyatlı elektrikli aracının lansmanını bir kez daha erteleyen Tesla gibi köklü rakiplerle doğrudan rekabete girecek. Bu segmentte, Mercedes-Benz'in yeni elektrikli GLC modeli de 94.0 kWh bataryası, 483 hp gücü, 713 km WLTP menzili ve 800 volt mimarisiyle güçlü bir rakip olarak öne çıkıyor. **Mercedes-Benz'in 2026'da piyasaya sürmeyi planladığı ve WLTP döngüsünde 800 kilometreye varan menzil sunması beklenen elektrikli C-Serisi de bu segmentteki rekabeti kızıştıracak.** 'Tesla'yı geride bırakma' iddiası, BMW'nin bu pazarda ne kadar iddialı olduğunu gösteriyor. Ancak lüks performans segmentinde elektrikli araçlara yönelik ilk büyük heyecanın ardından bazı zorluklar ortaya çıkmaya başladı. Örneğin, Lamborghini tamamen elektrikli modelinin gelişini 2029'a erteledi ve Lotus da elektrikli spor otomobil lansmanını beklemeye aldı. Bu kervana İngiliz lüks spor otomobil üreticisi McLaren de katılıyor; şirketin yeni CEO'su Nick Collins, tam elektrikli bir model piyasaya sürmek için acele etmediklerini, içten yanmalı motorların "bu markanın büyük rolünü gerçekten uzun bir süre oynamaya devam edeceğini" vurguladı. Hatta Audi ve Porsche gibi üreticiler de elektrikli araç hedeflerini gözden geçirerek, içten yanmalı motorlu modeller üretmeye önümüzdeki on yılın büyük bir bölümünde devam edeceklerini açıkladı. Mercedes-Benz'in de daha önce belirlediği 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak, içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıklaması bu zorlukların bir göstergesi. Rimac CEO'su Mate Rimac gibi sektör liderleri, üst düzey alıcıların pahalı elektrikli araçlardan uzaklaştığını gözlemleyerek, bu durumu 'istemediğimiz şeyleri dayatan düzenlemelere' bağlamıştı. Bu bağlamda, Mercedes-AMG ise ikinci nesil AMG GT'nin daha 'yumuşak' bulunması eleştirilerine meydan okuyan, pistlere özel bir canavarla karşılık verdi. Orijinal modelin ruhunu taşıyan ve 'C190' kod adlı ilk jenerasyonun üzerine inşa edilen 2025 Mercedes-AMG GT2 Edition W16, elektrik desteği olmadan tam 818 beygir gücü ve 1.000 Nm tork üreten ikiz turbo beslemeli 4.0 litrelik V8 motoruyla, Mercedes-AMG'nin bugüne kadarki en güçlü müşteri yarış otomobili olarak dikkat çekiyor. Bu safkan pist otomobili, modern otomotiv dünyasında geleneksel sürüş dinamiklerinin ve sınırsız performans arayışının hala ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı niteliğinde. Mercedes-AMG GT2 Edition W16 hakkında detaylı bilgi için tıklayınız. Bu bağlamda, BMW'nin Neue Klasse platformuna yaptığı bu denli güçlü yatırım, sektördeki genel eğilimin aksine dikkat çekiyor. i3'ün sunduğu 800 volt mimarisi, yüksek performans ve lüks iç mekan, onu bu rekabette öne çıkaracak anahtar özellikler arasında yer alıyor. Özellikle Avrupa pazarında Çinli otomobil üreticilerinin güçlü varlığı ve yeni model tanıtımları ile Türkiye'den Togg'un Avrupa'daki büyüme hedefleri de dikkat çekiyor. BMW'nin hem elektrikli hem de içten yanmalı M3 versiyonlarını sürdürecek olması, geleneksel hayran kitlesini korurken, yeni elektrikli performans meraklılarına da hitap etme amacını taşıyor.

Bu çeşitlilik ve pazar dinamikleri içinde, Japon otomotiv devi Nissan da iddialı bir hamle yaparak hibrit motor teknolojilerinde önemli bir yenilikle öne çıkıyor. Markanın üçüncü nesil E-Power hibrit sistemi için geliştirdiği ZR15DDTe kodlu yeni motor, özellikle termal verimlilik konusunda dikkat çekici başarılara imza atıyor. Nissan, bu motorunda dünyanın ilk soğuk sprey yöntemiyle doğrudan silindir kapağına uygulanan valf yuvalarını kullanıyor. Geleneksel preslenmiş valf yuvalarının aksine, bu teknoloji metal tozların süpersonik hızda püskürtülmesiyle valf yuvalarını oluşturarak, emme portu şeklini optimize ediyor ve yanma odasına giren havanın türbülansını azaltıp ideal bir “tumble akışı” oluşturuyor. Bu da doğrudan yakıt verimliliğini ve motor performansını artırıyor. Nissan'ın iddia ettiği %42'lik termal verimlilik oranıyla sektördeki rakiplerini geride bırakıyor; karşılaştırma yapmak gerekirse, Toyota ve Hyundai'nin hibrit motorları genellikle %41 civarında termal verimlilik sunuyor. Bu yenilikçi motorun Kuzey Amerika'daki ilk çıkışını 2027'de dördüncü nesil Rogue modelinde yapması bekleniyor ve markanın hibrit pazarındaki konumunu güçlendirme potansiyeli taşıyor. Nissan'ın bu çığır açan soğuk sprey teknolojisi, hem çevre dostu çözümler arayan hem de yüksek performans beklentisi olan tüketiciler için cazip bir seçenek sunuyor. Daha fazla detay için Nissan Hibrit Motor Termal Verimlilik ve Soğuk Sprey Teknolojisi haberimize göz atabilirsiniz.

AB Üzerindeki Baskı ve Gelecek

Otomobil üreticilerinden AB'ye, 2035 yasağını yeniden gözden geçirmesi yönünde artan bir baskı var. Gelecek bir gözden geçirme, içten yanmalı motorların "idam" cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verebilir. AB, Mart ayında pozisyonunu teyit etmiş olsa da, yasak henüz kesinleşmiş değil. BMW ve diğer köklü otomobil üreticileri, Brüksel'i rotayı değiştirmeye çağırıyor. Aksi takdirde, sektör, yasağın büyük bir kaosa ve sektör genelinde devasa iş kayıplarına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Bu karmaşık süreçte, hem çevresel hedeflere ulaşmak hem de istikrarlı bir ekonomiyi sürdürmek adına dengeli bir yaklaşımın kritik öneme sahip olduğu aşikar.

Bu dengeli yaklaşımın bir göstergesi olarak, birçok otomobil üreticisi, 2025 Münih Otomobil Fuarı (IAA Mobility) gibi büyük etkinliklerde hem yeni elektrikli modellerini hem de içten yanmalı veya hibrit motorlu araçlarını sergileyerek piyasanın çeşitliliğini koruma stratejilerini ortaya koyuyor. Bu dinamik ortamda, bazı markalar elektrikli geleceğe yönelik stratejilerini yeniden şekillendirirken, bazıları da hibrit çözümlere odaklanıyor. Örneğin, Audi gibi köklü üreticiler, başlangıçtaki iddialı elektrikli araç planlarını gözden geçirerek benzinli motor üretimini en az 10 yıl daha sürdüreceğini açıklarken, model portföyünde de radikal adımlar atıyor. Volkswagen Polo tabanlı A1 supermini ve Q2 kompakt crossover modelleri, mevcut jenerasyonlarının ömrünü tamamlamasının ardından üretimden kaldırılacak. A3 modeli markanın en uygun fiyatlı modeli konumuna gelirken, Audi 2026 yılında pazara sunacağı yeni bir giriş seviyesi elektrikli araç ile farklı bir strateji izleyecek. Performans meraklıları için ise, ABD pazarında 2026 yılı itibarıyla sportif fastback modelleri Audi A7 ve S7 satıştan çekilirken, RS7 modeli 2026 yılı ve sonrasında da Amerika'da sunulmaya devam edecek. Tüm bu dönüşümde, 'Concept C' adını verdiği tamamen elektrikli spor otomobil konseptini 2027'de yollara çıkaracağını duyurdu. Bu yeni konseptle markanın tasarım dilini radikal bir sadeliğe taşıyan Audi, Concept C'yi markanın 'az daha çoktur' felsefesiyle öne çıkarıyor. İç mekanda kaliteye odaklanarak fiziksel tuşların geri dönüşü ve dokunmatik hassasiyeti tartışmalı parlak siyah yüzeylerden uzaklaşma gibi adımlar atıyor. Marka, 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda (IAA Mobility) amiral gemisi SUV'si yeni Q7'nin lansmanını yapabilir; ayrıca plug-in hibrit aktarma organına sahip RS6 Avant ve elektrik motorlu V6'ya sahip RS5 gibi performanslı modellerini de sergileyecek. Bu genel eğilimin aksine, Güney Koreli üretici Kia, piyasadaki zorluklara rağmen Ağustos 2025'te tarihindeki en iyi aylık satış raporunu açıklayarak bir rekora imza attı ve tek bir ayda 80.000'den fazla araç satmayı başardı. Geçtiğimiz aya göre satışlarını %10,4 oranında artıran Kia, yılbaşından bugüne kadar ise toplam satışlarını %8,4 yükselterek yarım milyardan fazla otomobil sattı. Ancak bu genel başarıya rağmen, markanın elektrikli araç (EV) segmentinde düşüşler gözlemlendi; Kia EV9 modeli Ağustos ayında en iyi satış ayını yaşamasına rağmen yılın ilk sekiz ayında toplam satışlarda düşüş gösterirken (2024'te 13.874 adet, 2025'te 9.354 adet), EV6 modeli ise hem aylık bazda hem de geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla önemli ölçüde geride kaldı. Bu durum, yüksek başlangıç maliyetleri, şarj altyapısı kaygıları ve ekonomik dalgalanmalar gibi faktörlerin elektrikli araç talebini hala etkileyebileceğine işaret ediyor. Kia'nın bu karmaşık satış performansı ve elektrikli araç stratejilerine dair detaylara Kia Ağustos 2025 rekor satışları ve elektrikli araçlardaki durumu haberimizden ulaşabilirsiniz. Benzer şekilde, Mercedes-Benz de 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak, içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıkladı. Ancak bu geri adıma rağmen marka, 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda tamamen yeniden tasarlanmış ve tamamen elektrikli aktarma organına sahip yeni nesil GLC'yi, 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX'i ve elektrikli/hafif hibrit seçeneklerle CLA Shooting Brake modellerini halka açık ilk kez gösterecek. Lüks SUV segmentindeki popüler temsilcisi olan ve 7 Eylül Pazar günü IAA Mobility Show öncesinde resmi tanıtımı yapılan Mercedes-Benz GLC EQ Teknolojisi, 94.0 kilovat-saat kullanılabilir kapasiteye sahip bataryasıyla en güçlü konfigürasyonunda 483 beygir gücüne kadar güç üretebiliyor. 800 volt mimarisi sayesinde Avrupa WLTP döngüsünde 713 kilometreye (443 mil) varan menzil sunarken, 330 kilovat şarj kapasitesiyle sadece 10 dakikada 303 kilometre menzil kazanımı sağlıyor. Opsiyonel çeki demiri ile 2.400 kg çekme kapasitesi, S-Serisi'nden ödünç alınan akıllı Airmatic süspansiyon, 4.5 dereceye kadar arka aks yönlendirmesi ve kabinde sütundan sütüna uzanan devasa 39.1 inçlik Hyperscreen gibi özellikleriyle öne çıkıyor. Ayrıca, kaputun altında 127 litre hacminde küçük bir ön bagaj (frunk) da barındırıyor. Tüm bu detaylara Mercedes-Benz GLC Elektrikli SUV Özellikleri, Menzil, Teknoloji, Fiyat makalemizden ulaşabilirsiniz. ABD pazarında ise 2026'nın ikinci yarısında satışa sunulacak bu model, standart benzinli GLC'ye göre daha yüksek bir fiyat etiketine sahip olması bekleniyor. Markanın CEO'su Ola Källenius, AB'nin 2035 yılı itibarıyla içten yanmalı motora sahip yeni araçların satışını yasaklama kararının yeniden gözden geçirilmesi çağrısıyla sektördeki gerçekçi zorlukları dile getirmişti. Mercedes CEO'su Källenius'un AB'ye 2035 içten yanmalı motor yasağını gözden geçirme çağrısı hakkında daha fazla bilgi edinin. Porsche de 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda tamamen elektrikli Cayenne'in prototipini sergileyecek olsa da, benzinli Cayenne'in üretimine en az 2030'a kadar devam edeceği belirtiliyor. Bu hibrit ve elektrikli dönüşüm rüzgarında, Japon devi Honda da iddialı bir hamle yaparak 2026 Prelude ile geri dönüyor. Coupe segmentinin genel düşüşüne rağmen, Civic Hybrid altyapısı üzerine inşa edilen 200 beygir gücündeki iki motorlu hibrit sisteme sahip bu model, markanın "tutkunların ruhunu kaybettiği" eleştirilerine bir yanıt niteliğinde. Bu iddialı geri dönüş, henüz yollara çıkmadan efsanevi tuning firması Mugen Motorsports'tan da özel dokunuşlar almayı başardı. Mugen, yeni Prelude için etkileyici bir gövde kiti ve performans odaklı bileşenleri duyurarak Honda'nın hibrit stratejisi ve geleceği hakkında bazı tutkunlar arasında süregelen endişelere rağmen otomobil dünyasında heyecan yarattı. Ayrıca, yol tutuşunu artırmak amacıyla Yamaha ile ortaklaşa geliştirilen şasi destek sistemi ve tork yönlendirmesini minimize etmek için Civic Type R'dan alınan çift eksenli ön süspansiyon gibi detaylar, Prelude'un hibrit bir spor coupe olarak performans beklentilerini karşılamasına yardımcı oluyor. Yeni Honda Prelude Mugen performans kitleri hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız. 2026 Honda Prelude Hibrit geri dönüş incelemesi için tıklayın. İngiliz lüks otomobil üreticisi Jaguar ise 'Type 00' adını verdiği ultra lüks elektrikli coupe modeliyle dönüşümünü sürdürürken, test sürüşlerinde yapay V8 motor sesiyle geleneksel spor otomobil deneyimini elektrikli çağa taşımaya çalışıyor. Bir zamanlar ultra-kompakt şehir otomobilleriyle tanınan Smart, köklerine geri dönerek efsanevi iki kişilik ForTwo modelini tamamen elektrikli Smart #2 adıyla 2026 yılı sonunda yeniden canlandırıyor. Ford Mustang ise tamamen elektrikli bir versiyonunu yakın zamanda üretmeyi planlamadığını ve benzinli Mustang üretimini 2030'lu yıllara kadar sürdüreceğini net bir şekilde belirtmişti; ancak 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda EcoSport'un halefi olarak hem hibrit hem de tamamen elektrikli güç aktarma organları sunacak yeni bir kompakt SUV ile dikkat çekebilir. Volkswagen ise 'Halkın Otomobili' felsefesiyle elektrikli araçlara erişimi genişletme misyonunu sürdürürken, geleceğin uygun fiyatlı elektrikli SUV'sine işaret eden ID. Cross konseptiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Mevcut T-Cross modeline benzer kutuvari formuyla ve 2025'te seri üretime geçecek modelin habercisi olan ID. Cross, özellikle fiziksel düğmelere geri dönüş sözünü tutarak kullanıcı deneyimine verdiği önemi vurguluyor. Orta konsolda klima kontrolü için ayrı düğmeler bulunurken, direksiyon simidi de çok sayıda tuşla donatılmış. Volkswagen ID. Cross konsepti ve fiziksel düğmelerin geri dönüşü hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın. Marka ayrıca, 'ID. Polo' adını vereceği 25.000 Euro altı fiyat etiketli elektrikli hatchback ve ID.1 adını vereceği 20.000 Euro altı şehir otomobiliyle piyasaya girmeye hazırlanıyor. Bu segmentte, 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda resmi tanıtımı yapılabilecek yeni Twingo EV gibi güçlü rakiplerle karşılaşacak olan marka, fuarda ayrıca yeni hibrit motor seçeneğiyle gelecek kompakt SUV T-Roc'u da sergileyecek. Türkiye'nin yerli ve milli otomobili Togg da, Avrupa pazarına açılma hedefleri doğrultusunda 2025 Münih Otomobil Fuarı'nı, pazar büyümesini ve ürün yelpazesini genişletme planlarını duyurmak için ideal bir sahne olarak görüyor. Bu çeşitlilik, pazarın henüz tam elektrikli araçlara hazır olmadığı ve farklı stratejilerin benimsendiği bir geçiş sürecini işaret ediyor. Bu fuarda Audi yeni Q7'nin lansmanını yaparken, Mercedes-Benz de tamamen elektrikli yeni nesil GLC ve 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX gibi modelleri sergileyecek.

Sektör Genelinde Elektrikli Araç Gecikmeleri ve Revize Edilen Stratejiler

Elektrikli araçlara geçiş sürecinde, yeni modellerin yanı sıra klasik araçların modern teknolojiyle yeniden yorumlanması olan 'restomod' kültürü de dikkat çekiyor. Bu alanda öne çıkan İngiliz firma Halcyon, 20. yüzyılın ikonik Rolls-Royce ve Bentley modellerinden sadece 60 adedini, tamamen elektrikli güç aktarım sistemleriyle dönüştürerek benzersiz bir deneyim sunmayı hedefliyor. Bu özel serinin ilk örneği olan 'Highland Heather' adlı Corniche cabriolet, eski V-8 motorunun yerini 800 voltluk batarya paketiyle çalışan, yaklaşık 500 beygir gücünde bir elektrik motoruna bırakıyor. Bu sayede tek şarjla yaklaşık 402 kilometre (250 mil) menzil sunan bu araçlar, modern konfor (hız sabitleyici, ısıtmalı/havalandırmalı koltuklar, Apple CarPlay) ile analog kontrol dokunuşlarını bir araya getiriyor. Yarım milyon doları bulan maliyetiyle her biri eşsiz olacak bu dönüşüm, elektrikli çağın lüks ve zahmetsiz sürüş deneyimini klasik bir zarafatle harmanlıyor. Bu özel elektrikli dönüşüm hakkında daha fazla detaya Rolls-Royce Corniche elektrikli restomod haberimizden ulaşabilirsiniz.

Elektrikli araçlara geçişte yaşanan bu yavaşlama ve markaların planlarını revize etmesi genel bir eğilim olarak öne çıkıyor. Birçok büyük üretici, başlangıçtaki iddialı elektriklenme hedeflerini gözden geçirmek durumunda kaldı:

  • Lamborghini: Tamamen elektrikli modelinin lansmanını 2029'a erteledi.
  • Audi: İçten yanmalı motor üretimini en az 10 yıl daha sürdüreceğini açıkladı ve 2032'ye kadar tamamen elektrikli olma hedefinden geri adım attı.
  • Lotus: Elektrikli spor otomobil lansmanını erteledi ve hibrit Emira'nın geleceği konuşuluyor.
  • Tesla: Uygun fiyatlı elektrikli aracının lansmanını bir kez daha erteledi.
  • Stellantis (Ram): Elektrikli Ram 1500 ve Ramcharger modellerinin lansmanını tekrar erteledi.
  • Toyota: Elektrikli araç yol haritasında yavaşlama sinyalleri verdi.
  • Mercedes-Benz: 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak içten yanmalı motor üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıkladı; hatta teknoloji şefi Markus Schäfer, efsanevi V-12 motorların üretimini bir süre daha sürdüreceklerini belirtti.
  • BMW: Diğer birçok markanın aksine, 'Neue Klasse' platformuna yaptığı büyük yatırımla tamamen elektrikli iX3 modelini tanıttı ve elektrikli geleceğe olan kararlı adımlarını sürdürüyor.

Bu genel yavaşlama ve revizyonlara rağmen, Alman otomotiv devi BMW ise elektrikli geleceğine olan bağlılığını 'Neue Klasse' platformuyla güçlendiriyor. BMW, Neue Klasse mimarisine tüm geleceğini bağlayarak, diğer bazı otomotiv üreticilerinin aksine, elektrikli araç hedeflerini gözden geçirmek yerine bu alandaki yatırımını artırma yolunu seçiyor. Tamamen elektrikli araçlara özel olarak sıfırdan geliştirilen bu yeni nesil platform, iX3 modeliyle tanıtılarak markanın verimlilik, sürüş dinamikleri ve şarj hızı hedeflerini yeni bir seviyeye taşıyor. Markanın ilk 800 voltluk mimarisine sahip olan Neue Klasse platformu, batarya entegrasyonu ve elektrik motoru performansı optimize ederek verimliliği en üst düzeye çıkarırken, aynı zamanda BMW'nin imzası haline gelmiş sürüş dinamiklerinden ödün vermemeyi hedefliyor. Örneğin, iX3 50 xDrive versiyonu 463 beygir gücü ve 641 Nm tork üreterek 0'dan 100 km/s hıza 4.7 saniyede ulaşıyor. Yaklaşık 640 kilometrelik iddialı menzili ve 400 kW şarj kapasitesiyle sadece 10 dakikada yaklaşık 370 kilometre menzil kazanımı sağlayan bu platform, Tesla modellerini geride bırakacak bir verimlilik ve ABD'deki en hızlı şarj süreleri vadediyor. Bu platform aynı zamanda, daha önceki kompakt şehir otomobili i3'ten farklı olarak, tamamen bir elektrikli 3 Serisi olarak konumlandırılan yeni nesil i3 modeline de temel oluşturacak. Tasarımında radikal sadeliği benimseyen ve 1960'ların efsanevi Neue Klasse modellerine gönderme yapan daha minimal böbrek ızgaraları, Hofmeister kink detayı ve iç mekanda geniş Panoramik iDrive ekranıyla dikkat çeken bu modeller, yeni nesil iDrive ile birlikte 17.9 inçlik dokunmatik ekran ve ön camın tabanında sütundan sütuna uzanan bir projeksiyonla fütüristik bir kabin deneyimi sunacak ve yazılım tanımlı araç (SDV) mimarisiyle de geleceğin sürüş deneyimini sunacak. Bu stratejik adım hakkında daha fazla bilgi için BMW iX3 ve Neue Klasse platformu haberimize göz atabilirsiniz.

Tüm bu gelişmeler ışığında, otomotiv dünyasının merakla beklediği bir etkinlik de yaklaşıyor. Mercedes-Benz, GLC ile EQ Technology modelinin iç mekanını gözler önüne serdikten sonra, aracın tam tanıtımını önümüzdeki hafta Münih'teki IAA Mobility Show öncesinde, 7 Eylül Pazar günü yapacak. Bu fuarda sadece yeni nesil GLC'nin tüm teknik detayları ve dış tasarımı açıklanmayacak; aynı zamanda markanın 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX ve elektrikli/hafif hibrit seçeneklerle CLA Shooting Brake modelleri de halka açık ilk kez gösterilecek. Bu etkinlik, elektrikli geleceğe yönelik atılan adımları ve sektördeki rekabeti daha da heyecanlı hale getirecek.

Nexus Haber Yorumu: Elektrikli GLC, lüks elektrikli SUV segmentine güçlü bir oyuncu olarak giriyor. Özellikle uzun menzil iddiası ve hızlı şarj kapasitesi dikkat çekici. Ancak WLTP menzil değerinin EPA'da nasıl bir karşılık bulacağı ve iddialı tasarım dilinin tüketici tarafından ne kadar benimseneceği, modelin pazar başarısında belirleyici faktörler olacak. Mercedes'in bu adımı, markanın elektrikli geleceğe olan bağlılığını net bir şekilde gösteriyor. **Aynı zamanda, 2026 yılında yollara çıkması beklenen tamamen elektrikli C-Serisi'nin 800 kilometreye varan menzili ve Hyperscreen gibi gelişmiş iç mekan teknolojileriyle premium elektrikli sedan pazarındaki rekabeti daha da artıracağı öngörülüyor. Markanın büyük ve aydınlatmalı ızgara tasarımının ise minimalist yaklaşımları tercih eden bazı otoriteler tarafından nasıl karşılanacağı merak konusu.**

Öne Çıkan Özellikler ve Beklentiler

  • Neue Klasse Platformu: BMW'nin 800 volt mimarisine sahip ilk EV platformu.
  • Geliştirilmiş Menzil: iX3 ile benzer şekilde 640 km'ye (400 mil) varan EPA menzili.
  • Hızlı Şarj: 400 kW şarj hızı ile 10 dakikada yaklaşık 370 km (230 mil) menzil.
  • Yüksek Performans: 463 hp ve 473 lb-ft tork üreten altıncı nesil elektrik motorları.
  • Yenilikçi İç Mekan: Geniş ekranlı dijital kokpit ve BMW Operating System X.
  • Çeşitli Versiyonlar: Daha verimli tek motorlu seçeneklerin yanı sıra M versiyonu da yolda.

Kaynak: Daha fazla bilgi için Motor1.com'un BMW'nin 2035 İçten Yanmalı Motor Yasağına İlişkin Uyarıları Haberini inceleyebilirsiniz.

```