Otomotiv dünyasında bir modelin ismi, en az motor gücü veya tasarımı kadar kritik bir rol oynar. Mustang, Bronco, Explorer gibi isimlerle hafızalara kazınan Ford, şimdi de elektrikli araç (EV) devriminde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Ancak bu yeni sayfanın başlıkları, alıştığımız Ford isimlendirmesinden çok daha farklı olabilir. Şirketin ABD ve Avrupa'da yaptığı son patent başvuruları, gelecekteki elektrikli modellerin 'Fathom', 'Mythic' gibi oldukça ilginç isimler taşıyabileceğini gösteriyor.
Geleceğin Ford'larına İlham Verebilecek Yeni İsimler
ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi (USPTO) ile Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi'ne (EUIPO) yapılan başvurular, Ford'un dört yeni isim üzerinde hak iddia ettiğini ortaya koyuyor. Bu isimler, şirketin gelecekteki elektrikli otomobil, kamyonet ve SUV modelleri için ayrılmış durumda.
- Fathom: İngilizcede 'derinlemesine anlamak' veya bir su derinliği birimi anlamına gelen bu isim, belki de teknolojik derinliğe sahip bir modeli işaret ediyor olabilir.
- Fuze: 'Sigorta' veya 'kaynaşmak' anlamlarına gelen bu isim, enerji ve teknolojinin birleşimini temsil eden bir model için uygun görünüyor.
- Hive: 'Kovan' anlamına gelen Hive, özellikle şehir içi kullanımına yönelik, bağlantılı ve akıllı bir aracı akla getiriyor.
- Mythic: 'Mistik' veya 'efsanevi' demek olan bu isim ise, muhtemelen yüksek performanslı veya amiral gemisi bir elektrikli model için düşünülüyor. Aslında Ford, sadece elektrikli araçlarda değil, ikonik içten yanmalı modellerinde de performans sınırlarını zorlamaya devam ederek bu 'efsanevi' statüsünü günümüzde, 815 beygir gücündeki süperşarjlı V8 motora sahip Mustang GTD'nin boyasız karbon fiber gövdeli Liquid Carbon versiyonu gibi, tekerlekli bir sanat eserine dönüşen özel modellerle zaten somutlaştırıyor. Hatta, Ford'un 'efsanevi' performans arayışı sadece içten yanmalı motorlarla sınırlı değil; şirketin tamamen elektrikli ve piste özel olarak geliştirilmiş Transit temelli tek seferlik üretimi SuperVan 4.2, Fransız yarış pilotu Romain Dumas direksiyonunda Nürburgring'de 6 dakika 48.42 saniyelik inanılmaz bir tur süresi elde ederek Mustang GTD'den tam dört saniye daha hızlı olduğunu kanıtladı. Bu, Ford'un elektrikli araçlarla da performans sınırlarını zorlayabileceğini gözler önüne seriyor. **Markanın bu 'efsanevi' performans arayışının en son ve belki de en sıra dışı örneği ise, CEO Jim Farley'nin bizzat önderlik ettiği, pist ve asfalt yerine çakıl, kum ve toprak yollarda sınırları zorlamak üzere tasarlanacak 1000 beygir gücünde hibrit bir off-road süper otomobil projesidir. Bu iddialı vizyon hakkında daha fazla bilgi için Ford'un 1000 Beygirlik Hibrit Off-Road Süper Otomobil Projesi haberimizi inceleyebilirsiniz.**
Sadece Yeni İsimler Değil, Efsaneler de Geri Dönebilir
Ford'un patent hamleleri sadece bu dört yeni isimle sınırlı değil. Şirket aynı zamanda geçmişin ikonik ismi **Ranchero** için de yeniden patent başvurusunda bulundu. Bu başvurunun, Ford'un 30.000 dolarlık uygun fiyatlı bir elektrikli kamyonet üzerinde çalıştığı haberlerinden hemen sonra gelmesi, akıllara 'Acaba efsanevi Ranchero elektrikli olarak mı geri dönüyor?' sorusunu getiriyor. Ayrıca, daha önce Çin'de bir SUV modeli ve 2011'de bir konsept olarak karşımıza çıkan **Evos** isminin de yeniden canlandırılması dikkat çekici. Bu tür geri dönüşler, Ford'un geçmişteki performans mirasından ne denli güç aldığını gösteriyor; nitekim S650 jenerasyonunun en tepesine yerleşmesi beklenen ve büyük olasılıkla yeni Shelby GT500 olacak, Detroit sokaklarında test edilirken casus kameralara yakalanan bir canavar Mustang prototipi bile markanın performans köklerine bağlılığının en güncel kanıtı. Özellikle supercharger destekli V8 motorundan çıkan o tok ve hırıltılı ses, performans tutkunlarının beklentisini şimdiden yükseltiyor. Yeni Ford Mustang Shelby GT500'ün casus videosunu ve motor sesini dinlemek için tıklayın. Zira markanın efsanevi modifiye firması Shelby American tarafından geliştirilen ve süperşarj ile 850 beygirin üzerine çıkarılan Mustang Dark Horse tabanlı Super Snake-R gibi canavarların varlığı veya yakın zamanda Kaliforniya'da ortaya çıkan, içerisinde hiç tescil edilmemiş, sadece 1.159 kilometredeki bir 2006 Ford GT'nin de bulunduğu milyon dolarlık bir garaj keşfi, bu mirasın ne kadar zengin ve değerli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Şeytanın Avukatı: Bu İsimler Gerçekten Yola Çıkacak mı?
Her patent başvurusunun bir üretim modeline dönüşmediğini unutmamak gerek. Otomobil üreticileri, potansiyel isimleri koruma altına almak ve rakiplerinin kullanmasını engellemek için sık sık bu tür toplu başvurular yapar. Bu nedenle Fathom, Mythic veya diğer isimlerin bir konseptten öteye gidememe ihtimali de her zaman masada. Bu durum, son dönemde elektrikli araç pazarında yaşanan yavaşlama ve birçok otomobil üreticisinin, tıpkı Lexus'un tamamen elektrikli süper otomobil projesini erteleyip içten yanmalı bir versiyona odaklanması gibi, iddialı EV hedeflerini yeniden gözden geçirmesiyle daha da anlam kazanıyor. Hatta bu stratejik yeniden değerlendirme, sadece EV projelerini ertelemekle kalmıyor; bazı markalar, mirasını korumak için farklı yollar arıyor. Örneğin, Lamborghini, hibrit teknolojisi sayesinde ikonik V12 motorunu 2030'dan sonra da yaşatacağını duyurarak, geleneksel gücün elektrikli gelecekte de bir yeri olabileceğinin sinyalini veriyor. Diğer uçta ise, 90 yıllık mirasını bir kenara bırakıp tüm mevcut modellerini durdurarak 2026'dan itibaren ultra lüks bir elektrikli marka olarak yeniden doğmayı planlayan Jaguar gibi çok daha cüretkar adımlar atanlar da var. **Bu durum, Ford'un kendisi için de geçerli. Şirket, yeni elektrikli isimler üzerinde çalışırken, bir yandan da efsanevi "Shelby GT500" gibi içten yanmalı performans modelleri için ikonik isimleri kullanıp kullanmama konusunda bir "isim krizi" yaşıyor. Ford'un atmosferik motorlu en güçlü güncel Mustang için "Dark Horse" adını seçerek "daha genç bir kitleye hitap etmek" amacını belirtmesi, "Shelby" gibi köklü ve tarihi isimlerden yavaş yavaş uzaklaşarak yeni nesil müşteriler için daha modern ve akılda kalıcı isimlere yönelip yönelmediği sorusunu akıllara getiriyor. Hatta Le Mans efsanesi Ford GT efsanesinin bile en güçlü pist versiyonu Mk IV'ün son siparişleriyle resmen sona eriyor olması, bu değişimin en somut örneklerinden biri olarak gösterilebilir. Tüm bu stratejik adımların ve isim arayışlarının ötesinde, Ford CEO'su Jim Farley'nin bizzat dile getirdiği, 1000 beygir gücünde hibrit bir off-road süper otomobil geliştirme vizyonu da, markanın geleceğe dair sınırları zorlama ve geleneksel kalıpların dışına çıkma arzusunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Bu proje, tıpkı Mustang GTD gibi niş ve yüksek fiyatlı bir "halo" modeli olma hedefiyle, markanın performans mirasını farklı bir boyuta taşıma potansiyeli taşıyor. Bu tür cesur projeler, otomotiv dünyasındaki genel belirsizlik ortamında, Ford'un risk alma ve yeni pazarlar yaratma iştahını da gösteriyor.** Tüm bu stratejik adımların yanı sıra, 2025 yılının ilk sekiz ayında tam 104 farklı geri çağırma programı başlatarak yaklaşık iki milyon aracı etkileyen rekor sayıdaki kalite sorunlarıyla mücadele ediyor.** Özellikle elektrik sistemleri ve geri görüş kameralarında yoğunlaşan bu problemler, markanın müşteri güveni ve itibarı üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Ford CEO'su Jim Farley, bu geri çağırmaların müşteri güvenliğini önceliklendirme stratejilerinin bir parçası olduğunu ve sahada daha fazla sorun tespit ettikçe sayının artabileceğini belirtse de, bu durum gelecekteki EV imajı ve genel marka algısı için önemli bir meydan okuma teşkil ediyor. Ford'un yaşadığı rekor geri çağırma sorunları ve detayları hakkında daha fazla bilgi almak için Ford 2025 Rekor Geri Çağırma Listesi ve Nedenleri haberimizi okuyabilirsiniz.** Bu, standart bir yasal süreçten ibaret de olabilir.
Nexus Yorumu: İsimlendirme Stratejisi Neden Bu Kadar Önemli?
Ford'un son zamanlarda bir 'İsimlendirme Stratejisti' pozisyonu için iş ilanı açması, bu konuya ne kadar önem verdiğinin bir kanıtı. Elektrikli araç pazarı, geleneksel otomotiv dinamiklerinden çok farklı. Markalar, sadece teknoloji ve menzil ile değil, aynı zamanda yarattıkları kimlik ve hikaye ile rekabet ediyor. Mustang Mach-E gibi mevcut bir efsaneye 'elektrik' eki getirmek bir başlangıçtı. Ancak Fathom ve Mythic gibi tamamen yeni ve soyut isimler, Ford'un sıfırdan yeni bir elektrikli kimlik inşa etme arzusunu gösteriyor. Bu, Tesla gibi yerleşik EV oyuncularına ve pazara hızla giren yeni markalara karşı daha güçlü bir marka algısı yaratma çabası olarak okunabilir.
Sonuç olarak, bu patent başvuruları Ford'un elektrikli geleceğine dair heyecan verici bir pencere aralıyor. Bu isimlerden hangilerinin metal ve bataryaya bürünüp yollara çıkacağını zaman gösterecek, ancak kesin olan bir şey var: Ford'un bir sonraki elektrikli araç serisi, sadece performansıyla değil, taşıdığı isimle de adından söz ettirecek gibi duruyor.
Bu haberde yer alan bilgiler, otomotiv dünyasının önde gelen kaynaklarından Motor1'ın derlediği patent başvuru verilerine dayanmaktadır.
```