Garajda Bir Servet Yatıyor: Neredeyse Sıfır Kilometredeki Ferrari, BMW ve Ford GT Gün Yüzüne Çıktı

Haber Merkezi

19 August 2025, 09:04 tarihinde yayınlandı

Yıllardır Unutulan Servet: Garajdan Çıkan Sıfır Kilometredeki BMW M5, Ferrari ve Ford GT Şoke Etti

Otomobil tutkunlarının hayallerini süsleyen “garaj keşfi” hikayelerine bir yenisi daha eklendi. Ancak bu seferki keşif, sıradan bir klasik otomobil buluşundan çok daha fazlası. Kaliforniya Newport Beach'te 88 yaşındaki bir koleksiyoncunun garajında, on yıllardır gün ışığı görmemiş, üzerleri kalın bir toz tabasıyla kaplı üç modern efsane bulundu: Bir Ferrari 550 Maranello, bir BMW E39 M5 ve bir Ford GT. Bu üçlü, adeta bir zaman kapsülünden çıkmışçasına orijinal ve düşük kilometreli halleriyle görenleri hayrete düşürdü.

Kanadalı otomobil galerisi Silver Arrow Cars tarafından ortaya çıkarılan bu koleksiyon, otomotiv dünyasının farklı dönemlerinden üç ikonik modeli bir araya getiriyor. Her biri kendi sınıfının zirvesini temsil eden bu otomobillerin yıllarca bir garajda unutulmuş olması, hem şaşırtıcı hem de heyecan verici bir durum.

Zamana Meydan Okuyan Tozlu Efsaneler

Keşfedilen otomobillerin her biri, inanılmaz derecede iyi korunmuş durumda ve neredeyse hiç kullanılmamış. Gelin bu üç özel otomobile ve özelliklerine daha yakından bakalım:

ModelKilometreÖne Çıkan ÖzellikMotor ve Güç
Ferrari 550 MaranelloSadece 907 km25 yıldır hiç hareket etmemiş. Nart Mavisi renk.5.5L V12 / 478 HP
2002 BMW E39 M5Sadece 6.838 kmBirçok otoriteye göre 'tarihin en iyi sedanı'.4.9L V8 / 394 HP
2006 Ford GTSadece 1.159 kmHiç tescil edilmemiş, 'sıfır' statüsünde.5.4L Supercharged V8 / 550 HP

Ferrari 550 Maranello, 25 yıl boyunca tek bir metre bile yol yapmamış. İkonik Nart Mavisi rengi ve taba rengi deri iç mekanıyla, Ferrari'nin V12 motorlu grand tourer geleneğini yeniden başlatan önemli bir model. Bu V12 mirası, günümüzde de markaların en değerli varlıklarından biri olmaya devam ediyor; nitekim Lamborghini, hibrit teknolojisi sayesinde ikonik V12 motorunu 2030 sonrasına taşıyacağını doğrulayarak bu geleneğe sahip çıkıyor. BMW E39 M5 ise 'kurt postuna bürünmüş kuzu' tanımının tam karşılığı. Sadece 6.838 kilometredeki bu canavar, döneminin en hızlı ve en yetenekli sedanlarından biriydi. Koleksiyonun en genç ama belki de en değerli parçası olan 2006 Ford GT ise adeta fabrikadan yeni çıkmış gibi. Sadece 1.159 kilometredeki araç, galeriye göre 'hiç tescil edilmemiş ve plakası çıkarılmamış'. Bu durum, onu koleksiyonerler için eşsiz bir parça haline getiriyor.

Milyon Dolarlık Soru: Bu Otomobillerin Değeri Ne Kadar?

Peki, bu tozlu hazinelerin değeri ne kadar? Bu soruya net bir cevap vermek zor olsa da, tahminler dudak uçuklatıyor. Galerinin Instagram paylaşımına göre, BMW E39 M5 kısa süre içinde açıklanmayan bir fiyata satıldı bile. Uzmanlar, bu kadar düşük kilometreli bir örneğin rahatlıkla altı haneli rakamlara (dolar bazında) ulaşabileceğini, hatta bir rekor kırabileceğini belirtiyor.

Ferrari 550 Maranello için benzer kondisyondaki örnekler müzayedelerde 150.000 ila 250.000 dolar arasında alıcı buluyor. Ancak bu aracın 25 yıldır hiç kullanılmamış olması, onu çok daha özel bir konuma taşıyor.

Ancak modern koleksiyoner dünyasında değer kavramı çok daha uç noktalara ulaşabiliyor. Bunun en çarpıcı örneği, kısa süre önce bir hayır müzayedesinde satılan ve türünün son örneği olan özel bir Ferrari Daytona SP3 modelinin ulaştığı 26 milyon dolarlık akıl almaz rakam oldu. Bu satış, bir otomobilin değerini belirleyen faktörlerin sadece kilometre veya kondisyonla sınırlı olmadığını, aynı zamanda üretim adedi, hikayesi ve satış amacının da ne kadar kritik rol oynadığını gözler önüne seriyor.

Koleksiyonun yıldızı ise şüphesiz Ford GT. Emsalsiz kondisyondaki örnekleri 700.000 dolardan başlayıp 1 milyon doları aşan fiyatlara satılabiliyor. Bu aracın hiç tescil edilmemiş olması, doğru alıcı için onu rahatlıkla 'milyon dolarlık kulübe' sokabilir.

Bu değer, modelin üretim serüveninin de sonuna gelinmesiyle daha da anlam kazanıyor. Nitekim Ford, Le Mans galibi efsanevi atasından ilham alan bu modern ikonun üretimini, sadece pistler için geliştirilen ve 820 beygirden fazla güce sahip sadece 67 adet üretilen GT Mk IV versiyonuyla sonlandırdığını duyurdu. 1.7 milyon dolarlık fiyat etiketine sahip bu özel seri, Ford GT efsanesinin koleksiyonerler için ne denli önemli bir yerde durduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Markanın performans mirasını ise artık, 815 beygir gücündeki motoru ve tek bir damla boya barındırmayan ham karbon fiber gövdesiyle bir sanat eserine dönüşen Ford Mustang GTD Liquid Carbon gibi özel versiyonlarla zirveye taşınan Mustang devralıyor. Bu mirası, efsanevi modifiye firması Shelby American da bir adım öteye taşıyor; marka, Mustang Dark Horse'u temel alarak geliştirdiği ve süperşarjlı V8 motorundan 850 beygirden fazla güç üreten yeni Shelby Super Snake-R ile Amerikan kas gücünün sınırlarını yeniden çiziyor.

Şeytanın Avukatı: Sadece Tozunu Almak Yetmez

Bu tür keşifler heyecan verici olsa da, madalyonun bir de diğer yüzü var. Bir otomobilin on yıllarca hareketsiz kalması, mekanik aksam için ciddi riskler barındırır. Lastikler, kauçuk contalar, hortumlar ve keçeler zamanla sertleşip çürüyebilir. Motor yağı, fren hidroliği ve benzin gibi sıvılar özelliklerini yitirir. Bu nedenle, bu otomobilleri tekrar yola çıkarmak, sadece kontak çevirmekten çok daha fazlasını gerektiriyor. Motorun tamamen sökülüp elden geçirilmesi, tüm sıvıların ve yıpranmış parçaların değiştirilmesi gibi işlemler, on binlerce dolarlık ek bir maliyet anlamına gelebilir. Yani bu hazineyi yola çıkarmak, yeni sahibine hem zaman hem de ciddi bir bütçe gerektirecek.

Bir Tutkunun Mirası

Bu inanılmaz keşif, bir koleksiyoncunun tutkusunun yıllar sonra nasıl bir servete dönüşebileceğinin en güzel örneklerinden biri. Aynı zamanda, otomobil dünyasının ikonik modellerinin zamana nasıl meydan okuduğunu da gözler önüne seriyor. Bu durum, sadece geçmişte kalmış bir olgu değil; markalar, geleceğin klasiklerini bugünden bilinçli olarak yaratıyor. Örneğin, BMW'nin 8 Serisi'ne veda ederken çıkardığı ve 90'ların efsanevi E31 kasasına göndermeler yapan sadece 500 adetle sınırlı "Edition M Heritage" serisi, tam da bu amaca hizmet ediyor. Bu yaklaşımın belki de en zirve noktasını ise otomotiv dehası Gordon Murray temsil ediyor. Murray, 30 yıl önce Le Mans'ı kazanan efsanevi F1 GTR'a modern selamlar niteliğindeki projeleriyle adeta zaman makinesi yaratıyor. Bu projeler arasında tamamı tek bir koleksiyonere satılan pist odaklı GMA S1 LM gibi ultra özel serilerin yanı sıra, aynı zaferin anısına geliştirilen ve 12,100 devir çeviren V12 motoruyla kulakların pasını silen sadece 24 adetle sınırlı T.50s Le Mans GTR gibi başyapıtlar da bulunuyor. Benzer bir bilinçli efsane yaratma hamlesi, Lexus'tan da geldi; ancak bu hamle, otomotiv dünyasındaki güncel dalgalanmaları da yansıtıyor. Markanın, efsanevi LFA'nın mirasını devralması beklenen yeni süper otomobili, ilk olarak tamamen elektrikli bir konsept olarak tanıtılmıştı. Ancak son gelişmeler, Lexus'un yavaşlayan EV pazarı nedeniyle bu iddialı elektrikli projeyi rafa kaldırarak, onun yerine V8 motor çağına görkemli bir veda niteliği taşıyacak içten yanmalı motorlu LFR Sport Concept'e yöneldiğini gösteriyor. Bu üç efsanenin yeni sahiplerinin elinde tekrar yollara dönüp dönmeyeceği ise merak konusu.

Bu haberin oluşturulmasında Motor1 tarafından sağlanan bilgilerden yararlanılmıştır.