Macaristan film endüstrisi, son yıllarda sergilediği kayda değer gelişimle uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Bu yükselişin en çarpıcı örneklerinden biri, ülkenin Venedik Film Festivali'ndeki güçlü temsiliyeti oldu. Oscar ödüllü yönetmen László Nemes'in "Orphan" ve Berlin Altın Ayı ödüllü yönetmen Ildikó Enyedi'nin "Silent Friend" adlı filmleri, festivalin en prestijli ödülü olan Altın Aslan için yarışarak Macaristan'ın sinematik gücünü bir kez daha kanıtladı. **Bu yılki festivalin açılış töreni ise sinema dünyasının iki dev ismi, usta yönetmenler Francis Ford Coppola ve Werner Herzog'un unutulmaz anlarına sahne oldu. Efsanevi Coppola, Alman Yeni Sineması'nın öncülerinden Herzog'a, kendisinin de bir zamanlar layık görüldüğü Yaşam Boyu Başarı İçin Altın Aslan ödülünü takdim etti. İki usta ismin yarım asra yayılan dostluğunun da kutlandığı bu özel anlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz. Festival, açılışını ise İtalyan sinemasının usta ismi Paolo Sorrentino'nun yeni filmi "La Grazia" ile yaparak sinemaseverlere görkemli bir başlangıç sundu. Sorrentino'nun alışıldık barok dünyasından sıyrılarak daha sade ve içsel bir dramaya yöneldiği "La Grazia" hakkında daha fazla bilgi edinmek için buradaki incelememizi okuyabilirsiniz.**
Bu iki önemli yapımın ortak noktası, her ikisinin de çok uluslu ortak yapımlar olması. Günümüz bağımsız sinema dünyasının zorlu ekonomik koşullarında, vergi teşvikleri, ulusal fonlama kuruluşlarından sağlanan 'yumuşak para' ve özel sermaye gibi finansman yapıları, projelerin hayata geçirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Bu durum, Macaristan'ın Ulusal Film Enstitüsü (NFI) tarafından beş yıl önce başlatılan stratejik yeniden yapılanmanın ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor.
NFI'nin Stratejisi: Ortak Yapımlarla Genişleme ve Esneklik
Macaristan film komisyoneri Csaba Káel, Venedik prömiyerlerini, NFI'nin daha fazla fon ve esneklik sunan yeni sistemini tanıttığı beş yıl önceki stratejilerinin bir kanıtı olarak değerlendiriyor. Káel, ortak yapımların Macaristan film endüstrisinin canlılığı için vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak, NFI'nin bugüne kadar yaklaşık 40 ortak yapımı desteklediğini belirtiyor. Bu ortaklıklar arasında Vietnam, Fas, Bhutan ve Moğolistan gibi geleneksel işbirliklerinin ötesine geçen yeni coğrafyalar da bulunuyor.
'Euro-Pudding'den Kaçınmak: Orijinallik ve Ortak Vizyon
Ortak yapımların başarısında en önemli faktörlerden biri, farklı ülkelerden gelen taleplerle bir 'Euro-pudding' (belirsiz ve tutarsız Avrupa yapımı) oluşturmaktan kaçınmak. Budapeşte merkezli Pioneer Stillking Films'ten deneyimli yapımcı Ildikó Kemény, "Orphan" filmi için ortaklarının aynı vizyonu paylaştığından emin olduklarını belirtiyor. Film büyük ölçüde Budapeşte çevresindeki mekanlarda ve NFI Stüdyoları'nda çekildi ve Macarca dilinde kaldı. Bu, hikayenin özgünlüğünü korumak adına atılan önemli bir adımdı.
"Orphan" Filminin Finansman Dağılımı ve Katkılar:
- Macaristan: Film bütçesinin %70'ini karşıladı.
- Birleşik Krallık: %10 katkı sağladı. Good Chaos, Automatik aracılığıyla post-prodüksiyon (VFX) ve Premier PR firmasıyla tanıtım desteği verdi.
- Fransa: %10 katkı sağladı. Başrol oyuncusu Gregory Gadebois, besteci Evgueni Galperine ve makyaj tasarımcısı Odile Fourquin gibi önemli yetenekleri projeye dahil etti.
- Almanya: %10 katkı sağladı. ARRI kamera ve ışık kiralama hizmetleri sundu.
Bu dağılım, ortak yapımların sadece finansal değil, aynı zamanda yaratıcı ve teknik destek açısından da ne kadar zenginleştirici olabileceğini gösteriyor.
Good Chaos'tan Mike Goodridge, günümüzün zorlu satış ortamında ve temkinli sermaye koşullarında çok uluslu işbirliklerinin "vazgeçilmez" olduğunu belirtiyor. Goodridge, "Bu yılki Venedik yarışmasındaki filmlerin hiçbirinin Avrupa ortak yapımı olmadan orada olacağını sanmıyorum" diyerek ortak yapımların kritik önemini vurguluyor.
Genişleyen Başarı Hikayeleri: Mars'tan Belgrad Kuşatması'na
Macaristan'ın ortak yapım başarıları "Orphan" ile sınırlı değil. Yönetmen Lili Horvát'ın İngilizce ilk filmi, Andrew Scott ve Greta Lee'nin başrollerini paylaştığı Macaristan-Avusturya-ABD ortak yapımı "My Notes on Mars" ve Robert Lantos'un yapımcılığını üstlendiği epik televizyon dizisi "Rise of the Raven" de Macaristan'da çekildi. "Rise of the Raven", 1456'daki Belgrad Kuşatması'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'ya ilerleyişini durduran Macar komutan Janos Hunyadi'nin gerçek hikayesini anlatıyor.
Lantos, hikayenin özgünlüğünü korumak ve "Macar karakterini seyreltmeyi reddetmek" için aynı inancı paylaşan ortaklara ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Bu, Almanya'dan Beta, Avusturya'dan ORF ve İtalya'dan RAI gibi uluslararası ortaklarla sağlandı. Oyuncu seçimlerinde, tarihi karakterlerin kendi ülkelerinden yeteneklere yer verilmesi, dönemin kültürel mozaiğini sadık bir şekilde yansıtmayı mümkün kıldı. Dizi, Avrupa'da yayınlandıktan sonra eleştirel ve ticari başarı elde etti ve Macaristan'da son yılların en yüksek reytingli televizyon draması oldu.
Macaristan: Küresel Bir Çekim Merkezi
Macaristan, sadece ortak yapımlarla değil, aynı zamanda uluslararası prodüksiyonlar için cazip bir çekim destinasyonu olarak da yükselişini sürdürüyor. Ülke, rekabetçi ve etkili %30'luk vergi teşviki, yüksek nitelikli ve uygun maliyetli ekipleri ve bol miktardaki ses stüdyolarıyla öne çıkıyor. Bu avantajlar, Macaristan'ı dünya çapında en iyi hizmet veren destinasyonlardan biri haline getiriyor.
Yakın zamanda Macaristan'da çekilmesi planlanan önemli yapımlar arasında Mona Fastvold'un Amanda Seyfried'li "The Testament of Ann Lee", James Vanderbilt'in Rami Malek ve Russell Crowe'lu "Nuremberg" ve iki kez Altın Palmiye ödüllü Ruben Östlund'un yeni filmi "The Entertainment System Is Down" bulunuyor. Östlund'un uzun menzilli bir uçuşta geçen filmi için büyük ve çok yönlü bir set inşa etmek üzere Avrupa'da ideal bir merkez arayan yapımcı Erik Hemmendorff, Macaristan'ın sunduğu imkanlara hayran kaldığını belirtiyor.
Hemmendorff, Macaristan'daki yerel ekibin "yaratıcı düşünme" yeteneğini övgüyle anlatıyor: "Macaristan'da her şeye bir çözüm var. İnsanların kalitesi bizi büyüledi. Ne desek geri adım atmadılar. Sanatçılığı hissettiniz. İşlerini ve kültürlerini gerçekten ciddiye alıyorlar. Hala harika film yapımcılığına ilgi duyuyorlar."
Sonuç: Ortak Yapımlarla Geleceğe Yönelik Model
Macaristan film endüstrisinin Venedik'teki başarısı ve küresel prodüksiyonlar için tercih edilen bir merkez haline gelmesi, sadece tekil başarıların ötesinde, stratejik bir vizyonun ve doğru politikaların sonucudur. Ortak yapımların getirdiği finansal, yaratıcı ve teknik sinerjiyi ustalıkla kullanan NFI'nin yaklaşımı, bağımsız sinemanın geleceği için örnek teşkil ediyor. Özgünlüğe, kültürel kimliğe ve uluslararası işbirliğine verilen önem, Macaristan'ı dünya sinemasının parlayan yıldızlarından biri yapmaya devam edecek.
Venedik Film Festivali'nden Küresel Gündem: Sanat, Politika ve İnsani Krizler
Macaristan'ın Venedik Film Festivali'ndeki etkileyici varlığının yanı sıra, festival küresel sinemanın ve güncel olayların bir aynası olarak dikkatleri üzerine çekti. Festivalde, Paolo Sorrentino'nun açılış filmi "La Grazia" ile başlayan süreçte, Ufuklar (Horizons) bölümünün açılışını Noomi Rapace'in ikonik Rahibe Teresa'yı canlandırdığı 'Mother' filmi yaparken, aynı bölümde Meksikalı yönetmen David Pablos’un “On the Road” filmi de dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Bu çarpıcı drama-gerilim, daha şimdiden İtalyan dağıtım şirketi I Wonder Pictures tarafından satın alınarak küresel bir yolculuğa çıkacağının sinyallerini verdi. Festival ayrıca, Latin Amerika sinemasının güçlü seslerinden Daniel Hendler'ın merakla beklenen üçüncü uzun metraj filmi “A Loose End” (Un cabo suelto) gibi dikkat çekici dünya prömiyerlerine de ev sahipliği yaptı.
Ayrıca, Brad Pitt, Joaquin Phoenix ve Alfonso Cuarón, Rooney Mara ve Jonathan Glazer gibi Hollywood yıldızlarının desteklediği, 6 yaşındaki Hind Rajab'ın trajik hikayesini anlatan 'Hind Rajab'ın Sesi' (The Voice of Hind Rajab) adlı drama, yönetmen Kaouther Ben Hania'nın 'evrensel bir acıya' hitap eden sözleriyle sinemanın insani krizlere ışık tutma gücünü vurguladı. Bu yapımlar, festivalin sadece sanatsal başarıları değil, aynı zamanda küresel vicdanı harekete geçiren ve zorlu gerçeklikleri sinema perdesine taşıyan bir platform olduğunu gösterdi.
Festival, bu önemli gösterimlerin yanı sıra, Gazze'deki duruma ilişkin artan siyasi baskılarla da gündeme geldi. Oscar ödüllü yönetmen Alexander Payne'in jüri başkanı olarak sergilediği diplomatik duruş ve festival başkanı Alberto Barbera'nın sanatçı özgürlüğünü vurgulayan açıklamaları, sanat ve siyasetin kesişim noktasında kültürel etkinliklerin rolünü bir kez daha tartışmaya açtı. Bu gerilim, Mubi'nin Sequoia Capital ile etik fonlama tartışmaları gibi güncel olaylarla da pekişerek, sanat kurumlarının finansal ortaklıklarının ve politik duruşlarının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Venedik Film Festivali'nin Gazze konusundaki tutumu, Alexander Payne'in duruşu ve sanat-siyaset gerilimi hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz.
David Pablos'un "On the Road": Bağımsız Sinemanın Cesur Temaları
David Pablos’un yönetmenliğini üstlendiği “On the Road” filmi, Venedik Film Festivali'nde büyük ilgi gördü. Bu çarpıcı yapıma dair tüm detayları ve I Wonder Pictures ile olan anlaşmasını buradaki haberimizde okuyabilirsiniz. Film, izleyiciyi Meksika'nın kuzeyindeki hiper-erkekçi uzun yol kamyonculuk dünyasına davet ediyor. Filmin merkezinde, yol kenarı lokantalarında kamyon şoförleriyle takılan isyankar genç bir serseri olan Veneno karakteri yer alıyor. Acilen bir yolculuğa ihtiyaç duyarken, içine kapanık ve sert bir şoför olan Muñeco ile tanışır. Veneno, Muñeco'yu kendisini bu zorlu yolculuğa çıkarmaya ikna eder ve ikili arasında beklenmedik bir yakınlaşma başlar. Ancak Veneno'nun geçmişinden gelen gölgeler, ikisinin de hayatını riske atacak şekilde yeniden su yüzüne çıkar. Başrollerinde profesyonel olmayan aktör Victor Miguel Prieto ve deneyimli oyuncu Osvaldo Sánchez (“Pedro Páramo”) yer alıyor. Filmin yapımcılığını, Meksika sinemasının önde gelen figürlerinden Inna Payán ve “Andor” dizisinin yıldızı Diego Luna gibi isimler üstleniyor. Payán'ın şirketi Animal de Luz'un yanı sıra La Corriente del Golfo, The Maestros Cine, EFD Studios, Terminal Films ve Producciones Año Bisiesto ortak yapımı olarak hayat bulan film, Meksika'nın Eficine vergi teşviki ve CNC desteğiyle finanse edildi.
I Wonder Pictures temsilcisi Giorgia Fassiano, “'On the Road', I Wonder Pictures'ın editoryal çizgisini mükemmel bir şekilde yansıtan, korkusuz ve duygusal açıdan çiğ bir yolculuk: Cesur, auteur odaklı sinema, az temsil edilen sesleri yükseltir ve baskın anlatılara meydan okur. Şiirsel yoğunluğu ve radikal dürüstlüğü, izleyiciyi etkileyen, rahatsız eden ve filmin bitiminden çok sonra bile akıllarda kalan filmlere olan bağlılığımızla örtüşüyor.” diyerek filmin önemini vurguladı. Şirket daha önce “Everything Everywhere All at Once,” “The Zone of Interest,” ve “Eddington” gibi eleştirel ve ticari başarılar elde etmiş yapımları da dağıtmıştı.
Yönetmen David Pablos'un Etkileyici Filmografisi
David Pablos, önceki çalışmalarıyla da uluslararası alanda tanınan bir isim. İşte öne çıkan bazı yapımları:
- The Chosen Ones (Las Elegidas): Cannes Film Festivali (Un Certain Regard) ve San Sebastián Film Festivali (Horizontes Latinos) gibi büyük uluslararası festivallerde gösterildi ve En İyi Ibero-Amerikan Film dalında Goya adaylığı kazandı.
- Dance of the 41 (El Baile de los 41): Tarihi bir drama olarak beğeni topladı.
- The Head of Joaquín Murrieta: Amazon Western dizisinin ilk dört bölümünü yönetti.
David Pablos ve Inna Payán gibi isimlerin uluslararası alanda kazandığı bu başarılar, Meksika sinemasının derinliğini ve çeşitliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. “On the Road”, bu değerli mirasın yeni ve heyecan verici bir parçası olarak Venedik'te sinemaseverlerle buluşmaya devam ediyor.
Sinema Efsaneleri Venedik'te: Coppola ve Herzog'un Yarım Asırlık Dostluğu ve Mirası
Venedik Film Festivali ve Usta Yönetmenler: Önemli Anlar
- Francis Ford Coppola: 1992 yılında Yaşam Boyu Başarı Altın Aslan Ödülü'nü aldı.
- Werner Herzog:
- 1991: "Scream of Stone" prömiyeri
- 2005: "The Wild Blue Yonder" prömiyeri
- 2009: "Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans" ve "My Son, My Son, What Have Ye Done?" filmleriyle Altın Aslan için yarıştı.
- Güncel Katılımlar: Coppola "Megadoc" belgeseliyle, Herzog ise "Ghost Elephants" belgeselinin galası ve bir masterclass ile festivalde yer alıyor.
Sinemanın Dünü, Bugünü ve Yarınına Dair Bir Düşünce
Francis Ford Coppola ve Werner Herzog gibi isimleri onurlandırmak, modern sinema endüstrisi için bir dönüm noktası görevi görüyor. Gişe rekortmeni filmlerin ve dijital platformların yükselişiyle birlikte, auteur sinemasının ve bağımsız yapımların geleceği sıkça tartışma konusu olmakta. Bu tür ödüller, sadece geçmişin başarılarını kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda genç nesil sinemacılara, vizyoner ve cesur olmanın ödüllendirildiğini hatırlatarak ilham veriyor. Bazıları, sektörün yeni yetenekleri yeterince öne çıkarmadığını savunsa da, bu efsanevi isimlerin varlığı ve ödüllendirilmesi, genç yetenekler için de bir motivasyon kaynağı oluyor.
Kaynak: Variety - Macaristan Film Endüstrisi Ortak Yapımlarla Zirveye Çıkıyor