Dünyanın en prestijli sinema etkinliklerinden biri olan Venedik Film Festivali, bu yıl sadece Latin Amerika sinemasının güçlü seslerinden Daniel Hendler'ın merakla beklenen üçüncü uzun metraj filmi "A Loose End" (Un cabo suelto) dünya prömiyeri ve Meksika sinemasının önemli isimlerinden Diego Luna'nın yapımcılığını üstlendiği 'On the Road' (En el camino) gibi dikkat çekici yapımlarla da öne çıkan gösterime girecek filmleriyle değil, küresel gündemin en yakıcı konularından biri olan Gazze'deki insani krizle de konuşuluyor. Özellikle, sinema dünyasının en büyük isimlerinden Brad Pitt ve Joaquin Phoenix'in yönetici yapımcılığını üstlendiği, 6 yaşındaki Hind Rajab'ın trajik gerçek hikayesini anlatan 'Hind Rajab'ın Sesi' (The Voice of Hind Rajab) adlı drama filminin Venedik'teki prömiyeri, bu tartışmaların odağına yerleşti. Yönetmenliğini Kaouther Ben Hania'nın üstlendiği bu yapım, daha festival başlamadan Hollywood'un dikkatini çekmeyi başardı ve Alfonso Cuarón, Rooney Mara ile Jonathan Glazer gibi sektörün önemli figürlerinden de destek gördü. Festivalin jüri başkanı ve Oscar ödüllü yönetmen Alexander Payne'in basın toplantısında sergilediği diplomatik duruş ve festival yönetiminin bu konudaki tutumu, sanat dünyasında devam eden 'sanat siyasetten bağımsız olabilir mi?' tartışmasını bir kez daha alevlendirdi.
Basın mensuplarının Gazze'deki duruma ilişkin kişisel görüşlerini sorması üzerine Payne, oldukça ihtiyatlı bir yanıt vererek, “Açıkçası, bu soruya biraz hazırlıksız yakalandığımı hissediyorum. Ben buraya sinemayı yargılamak ve konuşmak için geldim. Siyasi görüşlerimin çoğunuzun görüşleriyle örtüştüğünden eminim” ifadelerini kullandı. Bu açıklaması, festivalin sanatsal misyonuna odaklanma çabasını ve aynı zamanda küresel olaylar karşısında sanatçılardan beklenen duruş arasındaki hassas dengeyi gözler önüne serdi.
'Hind Rajab'ın Sesi': Gazze Dramasının Evrensel Yankısı
Kaouther Ben Hania'nın kaleme aldığı ve yönettiği 'Hind Rajab'ın Sesi' filmi, Gazze'de İsrail güçlerinin saldırısına uğrayan bir araçta mahsur kalan ve daha sonra hayatını kaybeden 6 yaşındaki Hind Rajab'ın yürek burkan gerçek hikayesini ele alıyor. Film, Hind Rajab ile ambulans çağırmak için ona ulaşmaya çalışan Kızılhaç gönüllüleri arasındaki acil durum telefon görüşmelerini, yani gerçek ses kayıtlarını kullanarak olayları izleyiciye aktarıyor. Bu otantik yaklaşım, filmin insani boyutunu ve etkileyiciliğini katlayarak artırıyor.
Yönetmen Ben Hania, filmin kalbinde çok basit ve yaşanması çok zor bir şeyin olduğunu belirterek, “Bir çocuğun yardım çağrısı yaptığı ve kimsenin gelmediği bir dünyayı kabul edemem. Bu acı, bu başarısızlık hepimize ait. Bu hikaye sadece Gazze hakkında değil, evrensel bir acıya hitap ediyor” ifadelerini kullandı. Daha önce 'Dört Kız Kardeş' ve 'Derisini Satan Adam' filmleriyle iki Oscar adaylığı kazanan Tunuslu yönetmen, sinemanın özellikle doğrulanmış, acı veren gerçek olaylardan beslendiğinde en güçlü araç olduğuna inanıyor ve filmin Hind Rajab'ın sesinin duyulmasını ve hafızanın korunmasını sağlamasını umuyor.
Festival Üzerindeki Siyasi Baskı: Açık Mektup, Çağrılar ve Gösteriler
Alexander Payne'in diplomatik duruşu, festival öncesinde yüzlerce İtalyan ve uluslararası sinemacı ile sanatçının Venedik organizatörlerine gönderdiği açık mektubun gölgesinde yaşandı. Bu mektupta, İsrail hükümeti ve ordusu tarafından Gazze'de devam eden 'soykırım' ve 'etnik temizlik' kınanması talep ediliyor, ayrıca Julian Schnabel'in 'In the Hand of Dante' adlı dramasında rol alan ve İsrail'e açık destek veren Gal Gadot ve Gerard Butler gibi isimlerin festivalden davetlerinin geri çekilmesi isteniyordu. Bu tür çağrıların yanı sıra, Gazze gündeminin festivaldeki ağırlığı, yerel aktivistler tarafından düzenlenen Filistin yanlısı bir gösterinin de festival haftası içinde yapılması planlanmasıyla daha da arttı. Bu gelişmeler, kültürel etkinliklerin politikleşmesi ve sanatçıların duruşlarının mercek altına alınması eğiliminin uluslararası arenada ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor.
Alberto Barbera'dan Yanıt: Sanat Özgürlüğü ve İnsani Durum Dengesi
Festivalin başkanı Alberto Barbera, açık mektuptaki taleplere ilişkin net bir yanıt verdi. Barbera, “Sanatçılara gönderilen davetleri geri çevirmemiz istendi; bunu yapmayacağız. Eğer festivale katılmak isterlerse, burada olacaklardır” diyerek, festivalin sanatçı özgürlüğüne ve kapsayıcılığa verdiği önemi vurguladı. Ancak Barbera, aynı zamanda Gazze ve Filistin'de yaşananlar karşısındaki 'büyük üzüntülerini ve acılarını' açıkça dile getirmekten çekinmedi. Özellikle sivillerin ve çocukların ölümünü 'henüz kimsenin sona erdiremediği bir savaşın ikincil zararı' olarak nitelendirdi ve Biennale'nin bu konudaki duruşundan şüphe duyulmaması gerektiğini ekledi. Bu açıklama, festival yönetiminin sanatın bağımsızlığını korurken, insani krizlere karşı da duyarsız kalmadığını gösteren hassas bir dengeyi temsil ediyor.
“Sanatçılara gönderilen davetleri geri çevirmemiz istendi; bunu yapmayacağız. Eğer festivale katılmak isterlerse, burada olacaklardır. Öte yandan, Gazze ve Filistin'de yaşananlar karşısındaki büyük üzüntümüzü ve acımızı açıkça ilan etmekten asla çekinmedik. Sivillerin ve özellikle çocukların ölümleri, henüz kimsenin sona erdiremediği bir savaşın ikincil zararıdır. Biennale'nin bu konudaki pozisyonundan hiçbir şüphe olmadığını düşünüyorum.” — Alberto Barbera, Venedik Film Festivali Başkanı
Festival Jürisi: Sinemanın Uluslararası Yüzleri
Bu yılın Venedik Film Festivali jürisi, sinema dünyasının farklı coğrafyalarından önemli isimleri bir araya getiriyor. Alexander Payne başkanlığındaki jüri, festivalin ana yarışma bölümündeki filmleri değerlendirecek:
- Alexander Payne (Başkan) - ABD, Yönetmen ('The Holdovers', 'Sideways')
- Fernanda Torres - Brezilya, Aktris ('I'm Still Here')
- Mohammad Rasoulof - İran, Yönetmen ('The Seed of the Sacred Fig')
- Cristian Mungiu - Romanya, Yönetmen ('4 Months, 3 Weeks and 2 Days')
- Stéphane Brizé - Fransa, Yönetmen ('Out of Season')
- Maura Delpero - İtalya, Yönetmen ('Vermiglio')
- Zhao Tao - Çin, Aktör-Yapımcı ('Caught by the Tides')
Basın toplantısında tüm jüri üyeleri hazır bulunsa da, panelde konuşan tek isim Alexander Payne oldu. Bu durum, festivalin odağını ve basın toplantılarındaki resmi sözcüleri belirleme stratejisini de yansıtıyor.
Sen,Nexus Perspektifi: Sanat ve Siyaset Arasındaki Çatışma
Venedik Film Festivali'nde yaşanan bu gelişmeler, sanat dünyasının küresel olaylara nasıl tepki vermesi gerektiği sorusunu yeniden gündeme getiriyor. Bir yanda, festivallerin apolitik kalması, sadece sanatsal başarıya odaklanması gerektiği argümanı var. Bu görüşe göre, siyasi pozisyon almak, sanatsal özgürlüğü kısıtlayabilir ve farklı görüşteki sanatçılar için dışlayıcı olabilir. Diğer yanda ise, özellikle büyük insani krizler karşısında kültürel kurumların ve sanatçıların sorumluluk alması, seslerini yükseltmesi gerektiği savunuluyor. Gazze örneği, bu iki bakış açısı arasındaki gerilimin somut bir göstergesi. Festival yönetimi, hem sanatçıları koruma hem de insani acıyı görmezden gelmeme çabasıyla karmaşık bir denge arayışında olduğunu gösterdi. Bu durum, gelecekteki büyük kültürel etkinliklerin de benzer baskılarla karşılaşacağının ve 'sanat için sanat' ile 'sorumlu sanat' arasındaki tartışmanın süreceğinin işareti olabilir.
Bu tartışmanın bir başka somut örneği de, son dönemde sanat filmleri dağıtıcısı Mubi'nin Sequoia Capital'dan aldığı yatırım sonrası yaşadığı etik krizdir. Sequoia'nın, İsrail istihbarat birimlerinden veteranlar tarafından kurulan ve Gazze'deki işgalde aktif rol oynayan savunma teknolojileri şirketi Kela'ya yaptığı yatırım, Mubi'nin sanat ve etik değerlerle olan ilişkisini sorgulatan geniş çaplı bir sanatçı tepkisine yol açtı. Mubi CEO'su Efe Cakarel, eleştirilere yanıt olarak "Etik Fonlama ve Yatırım Politikası" ile "Sanatçı Danışma Konseyi" kuracaklarını ve Filistinli sinemacılar da dahil olmak üzere "Risk Altındaki Sanatçılar Fonu" oluşturacaklarını açıkladı. Ancak, Film İşçileri İçin Filistin (FWP) gibi kolektifler, Cakarel'in açıklamasını "soykırım" kelimesini kullanmaktan kaçınması ve İsrail'i fail olarak adlandırmaması nedeniyle yetersiz bularak eleştirdi. Sanatçılar, Mubi'den Sequoia Capital'ı kınamasını ve yönetim kurulundaki bağlantılı isimleri çıkarmasını talep ederken, imza atan sinemacı sayısı 100'ü aştı. Bu olay, kültürel kurumların finansal ortaklıklarının etik boyutlarını ve sanatçıların artan politik duyarlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Mubi'nin bu krizle ilgili detaylı tartışmaları buradan okuyabilirsiniz.
Venedik Film Festivali, önümüzdeki günlerde dünya sinemasının en yeni ve iddialı yapıtlarına ev sahipliği yapmaya devam edecek. Ancak bu açılış konuşmaları ve 'Hind Rajab'ın Sesi' gibi politik ve insani odaklı yapımların programdaki yer alması, festivalin sadece filmlerle değil, aynı zamanda küresel vicdanın bir yansıması olarak da anılacağını gösteriyor.
Kaynaklar
Bu haberin hazırlanmasında Variety.com adresindeki orijinal metin kullanılmıştır.
```