Busan Film Festivali 30. Yılında Tarihi Bir Adım Atıyor: Na Hong-jin Başkanlığında Yıldızlarla Dolu Uluslararası Jüri

Haber Merkezi

03 September 2025, 10:19 tarihinde yayınlandı

Busan Film Festivali'nin Yeni Yarışma Bölümü Jürisi Belli Oldu: Na Hong-jin Başkanlığında Ünlü İsimler Bir Arada

Asya sinemasının kalbinin attığı adreslerden biri olan Busan Uluslararası Film Festivali, 30. yıl dönümüne özel tarihi bir adım atarak yepyeni bir yarışma bölümü başlattı. Bu prestijli bölümün jüri başkanlığına, eleştirel başarısıyla tanınan Koreli yönetmen Na Hong-jin getirildi. Yedi kişilik jüri kadrosu, festivalin bu önemli yeniliğine uluslararası bir boyut katmak üzere sinema dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getiriyor.

Na Hong-jin'e eşlik eden jüri üyeleri arasında Hong Kong'un efsanevi aktörü Tony Leung Ka-fai, Hintli oyuncu ve yönetmen Nandita Das, İran Yeni Dalga sinemasının önemli temsilcilerinden Marziyeh Meshkiny, Amerikalı eleştirmenlerin gözdesi yönetmen Kogonada, Endonezyalı yapımcı Yulia Evina Bhara ve Koreli yıldız Han Hyo-joo gibi isimler bulunuyor. Festival yönetimi, bu genişletilmiş jüri ile (geleneksel beş üye yerine yedi) "yılın en seçkin Asya filmlerini" değerlendirmeyi amaçlıyor.

Festival direktörü Jung Hanseok, "Bu yeni açılan bir bölüm olduğu için, seçici gözlere, cesur bakış açılarına ve uluslararası etkiye sahip jüri üyeleri atamaya çalıştık. Değerlendirme kapsamını genişletmek amacıyla bu yıl paneli beşten yedi üyeye çıkardık. Jüri başkanı Na Hong-jin liderliğindeki bu değerli üyelerin, yılın en seçkin Asya filmlerinden hangilerini seçeceğini gerçekten merak ediyorum," ifadelerini kullandı.

Yeni "Busan Ödülü" ve Kategori Detayları

Yeni yarışma bölümü kapsamında verilecek olan "Busan Ödülü", toplamda 110 milyon KRW (yaklaşık 79.000 ABD Doları) nakit para ödülü ile beş farklı kategoride sahiplerini bulacak. Bu ödüller, Asya sinemasındaki en parlak yetenekleri ve yapımları onurlandırmayı hedefliyor:

  • En İyi Film
  • En İyi Yönetmen
  • En İyi Erkek Oyuncu
  • Özel Jüri Ödülü
  • Sanatsal Katkı Ödülü

Jüri Üyeleri: Küresel Sinemanın Farklı Sesleri

Bu güçlü jüri kadrosunun her bir üyesi, kendi alanlarında önemli başarıları ve benzersiz bakış açılarını beraberinde getiriyor:

Na Hong-jin: "Chaser", "Sarı Deniz" ve doğaüstü gerilim filmi "The Wailing" gibi türler arası filmleriyle tanınan Na Hong-jin, özellikle "The Wailing" ile uluslararası alanda büyük beğeni topladı. Son olarak Tayland-Kore ortak yapımı "The Medium" filminin yapımcılığını üstlenen yönetmen, şu anda Hwang Jung-min, Zo In-sung ve "Squid Game" yıldızı Hoyeon'un yanı sıra Alicia Vikander ve Michael Fassbender'ın da rol aldığı "Hope" filminin post prodüksiyon aşamasında.

Tony Leung Ka-fai: Hong Kong sinemasının efsanevi aktörlerinden biri olan Tony Leung Ka-fai, kariyerine 1983 yapımı "Reign Behind a Curtain" ile En İyi Erkek Oyuncu dalında Hong Kong Film Ödülü'nü kazanan en genç aktör olarak başladı. "Dragon Inn," "Ashes of Time" ve "Cold War" serisi gibi yaklaşık 200 filmden oluşan kariyeri, onun sinema dünyasındaki derin deneyimini kanıtlıyor.

Nandita Das: Hem oyunculuk hem de yönetmenlik kariyerleriyle öne çıkan Nandita Das, Deepa Mehta'nın "Fire" ve "Earth" filmleri de dahil olmak üzere 40'tan fazla yapımda rol aldı. Yönetmenlik çalışmaları arasında Cannes'da "Belirli Bir Bakış" seçkisine giren "Manto" ve Toronto Film Festivali'nde prömiyer yapan "Zwigato" bulunuyor. Fransa'nın önemli kültürel nişanı olan Ordre des Arts et des Lettres ile onurlandırılan Das, Cannes jürisinde iki kez görev almasıyla da dikkat çekiyor.

Marziyeh Meshkiny: İran sinemasının Yeni Dalga hareketinin önemli temsilcilerinden Marziyeh Meshkiny, Makhmalbaf Film Okulu'ndan mezun. "The Day I Became a Woman" filmiyle Venedik'ten birçok ödül ve 2000 yılında BIFF'in Yeni Akımlar Ödülü'nü kazanarak uluslararası alanda tanındı.

Kogonada: Amerikalı bağımsız sinemanın önemli isimlerinden Kogonada, Sundance 2017'de "Columbus" ve Cannes 2022'de "After Yang" filmleriyle beğeni topladı. Ayrıca Apple TV+'ın "Pachinko" dizisindeki çalışmalarıyla da adından söz ettiren yönetmen, Margot Robbie ve Colin Farrell'ın rol aldığı "A Big Bold Beautiful Journey" filmiyle 19 Eylül'de ABD sinemalarında olacak.

Yulia Evina Bhara: KawanKawan Media çatısı altında Güneydoğu Asya sinemasını temsil eden Endonezyalı yapımcı Yulia Evina Bhara, Venedik ödüllü "Autobiography", Cannes ödüllü "Tiger Stripes" ve bu yılın Cannes katılımcısı "Renoir" gibi filmlerin yapımcılığını üstlendi. Kendisi, Variety tarafından 2023 yılında "Etkili Uluslararası Kadınlar" arasında gösterildi.

Han Hyo-joo: Geniş bir kariyere sahip olan Han Hyo-joo, tarihi drama "Dong Yi" ile çıkış yaptıktan sonra Disney+'ın "Moving" ve Netflix'in "Romantic Anonymous" gibi küresel yayın platformlarındaki popüler yapımlarda rol alarak Kore eğlence sektörünün uluslararası erişimini kanıtladı.

Yeni Yarışma Bölümü: Asya Sineması İçin Ne Anlama Geliyor?

Busan Film Festivali'nin bu hamlesi, sadece festivalin 30. yıl dönümünü kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda Asya sinemasının küresel sahnedeki yerini daha da güçlendirme arzusunu da gösteriyor. Yeni yarışma bölümü ve uluslararası, genişletilmiş jüri kadrosu, festivalin seçkisindeki filmlere daha fazla uluslararası görünürlük ve prestij kazandırabilir. Ancak bu yenilik, aynı zamanda festivalin geleneksel yapısını koruma ve yeni formatın başarısını sürdürme gibi beklentileri de beraberinde getiriyor. Jüri üyelerinin farklı kültürel ve sinematik geçmişleri, ödül değerlendirmelerine zengin bir perspektif katacak olsa da, bazen farklı estetik anlayışlar arasında uzlaşma sağlamak zorlayıcı olabilir. Yine de bu adım, Asya sineması için yeni yetenekleri keşfetme ve dünya sahnesine taşıma adına heyecan verici bir fırsat sunuyor.

Asya sinemasının nabzını tutan Busan gibi festivallerin yanı sıra, sinema dünyasının 'Büyük Üçlü'sünden biri olan 82. Venedik Film Festivali de Oscar yarışının önemli bir başlangıç noktası olarak öne çıkıyor. Bu prestijli etkinlik, tıpkı Busan gibi, yeni yetenekleri ve özgün hikayeleri dünya sahnesine taşıyor.

Bu küresel sinema şölenine katılan bir diğer önemli etkinlik ise 50. Toronto Film Festivali oldu. Festival, Yönetmen Eimi Imanishi'nin merakla beklenen ilk uzun metrajlı filmi 'Nomad Shadow'un dünya prömiyerine ev sahipliği yaptı. Batı Sahra'nın benzersiz kültürel dokusu içinde geçen bu dram, sınır dışı edilmenin ve aidiyet arayışının zorluklarını cesurca ele alıyor. Film, yıllar önce terk ettiği topraklar olan Batı Sahra'ya İspanya'dan sınır dışı edilen genç bir kadının hikayesini konu alırken, protagonistin kaçmaya çalıştığı kültürel ortamdan ve ailesinden gelen çifte bir reddedişle yüzleşmesini gözler önüne seriyor. Bu durum, göçün sadece bir yer değiştirme değil, aynı zamanda derin bir psikolojik ve kültürel travma olduğunu çarpıcı bir şekilde işliyor. Başrolünde kendi yaşanmışlıklarından ilham alan Nadhira Mohamed'in yer aldığı 'Nomad Shadow', dünya genelinde milyonlarca insanın yaşadığı bu gerçeğe ayna tutarak, izleyicilere empati kurma ve göçmenlik olgusuna farklı bir pencereden bakma fırsatı sunuyor. Bu önemli yapım hakkında daha fazla bilgi için Nomad Shadow Toronto Film Festivali Batı Sahra Göç Filmi Kimlik Arayışı haberimizi ziyaret edebilirsiniz.

Toronto Film Festivali ayrıca, Faslı yönetmen Maryam Touzani'nin Venedik Film Festivali'nde büyük beğeni toplayan 'Calle Malaga' filminin de Kuzey Amerika prömiyerine sahne oldu. Bu tür güçlü bağımsız yapımlar, sinemanın küresel çaptaki etkileyiciliğini ve farklı coğrafyalardan gelen hikayelerin uluslararası platformlarda nasıl yankı bulduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Örneğin, "Narcos: Mexico" dizisindeki performansıyla tanınan yetenekli oyuncu Mayra Hermosillo, ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi "Vanilla" ile Venedik Film Festivali'nde boy göstermeye hazırlanıyor. Hermosillo'nun kendi çocukluğundan ilham alan, 1980'lerin sonu Meksika'sında geçen ve tamamı kadınlardan oluşan ailesinin mücadelesini anlatan "Vanilla", 3 Eylül'de festivalin önde gelen bölümlerinden Venice Days kapsamında dünya prömiyerini yapacak. Bu tür filmler, sinemanın sadece eğlence değil, aynı zamanda kişisel iyileşme ve toplumsal meselelere ışık tutma aracı olabileceğini bir kez daha kanıtlıyor. Mayra Hermosillo'nun "Vanilla" filmi ve Venedik Film Festivali'ndeki diğer detaylar hakkında daha fazla bilgi edinmek için Mayra Hermosillo'nun Vanilla Filmi Venedik Film Festivali Yönetmenlik Debutu haberimize göz atabilirsiniz.

Benzer şekilde, Ekvador sinemasının dikkat çeken sesi Ana Cristina Barragán da üçüncü uzun metrajlı filmi "Hiedra" (The Ivy) ile 3 Eylül'de Venedik Film Festivali'nin prestijli Ufuklar (Horizons) bölümünde dünya prömiyerini yapmaya hazırlanıyor. Yönetmen, "Alba" ve "Octopus Skin" gibi önceki kişisel filmlerinde olduğu gibi, yine genç karakterlerin iç dünyasına odaklanarak, aidiyetsizlik ve geçmişin gölgeleri temalarını derinlemesine işliyor. Barragán'ın filmleri aile ve ergenlik temalarını ele alırken, utangaçlıkları, sosyal arka planları, yalnızlıkları veya terk edilmişlikleri nedeniyle çevrelerindeki dünyaya tam olarak uymayan karakterleri takip ediyor. Özellikle terk edilme temasının bedende nasıl iz bıraktığına ve travma sonrası stresin istismar deneyimlerinden sonra nasıl kalıcı olabileceğine odaklanarak, çocukluk yaralarını beden aracılığıyla keşfetmeyi amaçlıyor. Filmin ismi, Barragán'ın karakterlerine benzettiği, plansızca büyüyen, bazen istenmeyen ve hafif zehirli olabilen, ancak inkar edilemez derecede güzel, yenilenme yeteneğine sahip sarmaşık bitkisinden geliyor. Ana Cristina Barragán'ın "The Ivy" filmi ve çocukluk yaraları üzerine detaylı incelemesi hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.

Bu yılki Venedik Film Festivali, aynı zamanda birçok çarpıcı performansa ve dünya prömiyerine ev sahipliği yaptı. Başrolünde Amanda Seyfried'ın yer aldığı epik müzikal drama 'The Testament of Ann Lee', 15 dakikalık aralıksız alkış alarak festival rekoru kırdı ve Shaker hareketinin az bilinen kurucusu Ann Lee'nin hayatına ışık tuttu. Aksiyon filmlerinin yıldızı Dwayne 'The Rock' Johnson ise 'The Smashing Machine' ile dramatik bir role soyunarak UFC Ağır Sıklet Şampiyonu Mark Kerr'i canlandırdı ve Hollywood'un kendisini belirli bir kategoriye hapsetme eğilimine meydan okudu. Hollywood'un yükselen yıldızlarından Alan Ritchson da 'Motor City' filmiyle dünya prömiyerini yaparken, James Gunn'ın kendisiyle ilgili Batman dedikodularına da netlik getirdi ve DC Evreni'nde farklı bir rol için umutlu olduğunu belirtti.

Festival, aynı zamanda sinema dünyasının efsanevi isimlerini de onurlandırdı. 92 yaşındaki efsanevi aktris Kim Novak, Yaşam Boyu Başarı Altın Aslanı ile ödüllendirilirken, Oscar ödüllü yönetmen Guillermo del Toro tarafından yapılan duygu dolu bir övgü konuşmasıyla sahneye çıktı. Çinli usta yönetmen Jia Zhangke de düzenlediği kapsamlı masterclass ile sinemanın teknolojiyle evriminden yapay zekanın geleceğine kadar pek çok konuya değindi ve kendi dağıtım şirketi Unknown Pleasures Pictures ile uluslararası sanat filmlerini Çin pazarıyla buluşturma vizyonunu paylaştı. Bu tür etkinlikler, Venedik'in sadece bir film festivali olmakla kalmayıp, küresel sinema endüstrisinin geleceğini şekillendiren bir platform olduğunu bir kez daha gösterdi.

30. Busan Uluslararası Film Festivali, 17-26 Eylül tarihleri arasında Busan Sinema Merkezi ve liman kentindeki diğer mekanlarda gerçekleşecek. Eş zamanlı olarak 20. Asya İçerik ve Film Pazarı ise 20-23 Eylül tarihlerinde düzenlenecek.

Bu haber, Variety'nin orijinal haberinden derlenmiştir.