İspanyol film dağıtım şirketi Latido Films, Dominik Cumhuriyeti yapımı aile draması “Pérez Rodríguez”in dünya çapındaki satış haklarını satın alarak filmi uluslararası sinema arenasına taşıyor. Humberto Tavárez'in ilk yönetmenlik denemesi olan bu yapım, prestijli Toronto Film Festivali'nde (TIFF) pazar tanıtımını yapmaya hazırlanıyor. Bu festival, Kamboçya'dan Oscar adayı olan "Tenement" gibi psikolojik korku gerilim filmlerinin ve genel olarak Asya sinemasının artan görünürlüğüne ev sahipliği yaparak bölgesel sinemalardaki çeşitliliğin ve yeniliğin değerini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, siyasi ve ekonomik zorluklara rağmen son yıllarda şaşırtıcı bir yükseliş grafiği çizen Balkan sineması da Venedik, Toronto ve Sundance gibi prestijli festivallerde adından söz ettirerek bu çeşitliliği zenginleştirmektedir. Bu bağlamda, Fransız sinemasından Vanessa Paradis, M83'ten Anthony Gonzalez ve yönetmen Yann Gonzalez'i buluşturan gotik drama 'I'll Forget Your Name' de Venedik Gap-Financing Market'e seçilerek uluslararası festival sahnesindeki çeşitliliğin önemli bir parçası haline gelmiştir. Yönetmen Yann Gonzalez'in Venedik'te dikkat çeken projesi hakkında daha fazla bilgi edinin. Dominik'in önde gelen yapım şirketlerinden Lantica Studios tarafından üretilen film, nesiller arası çatışmaların ve bir ailenin sırlarının çarpıcı bir portresini sunuyor.
“Pérez Rodríguez”: Bir Ailenin Sırları ve Nesil Çatışmaları
Trajik bir olay sonrasında, ailenin reisi olan babanın gayrimeşru oğlunun eve dönüşü, özenle korunmuş dış görünüşlerini paramparça ediyor. Bu durum, uzun süredir bastırılmış gerilimleri ve ikiyüzlülükleri gün yüzüne çıkarıyor. Film, üç ayrı kutlama yemeği üzerinden Dominik kimliğine, orta sınıfın kendine özgü hallerine ve bir aileyi bir arada tutan kırılgan bağlara nükteli bir bakış atıyor. Yönetmen Tavárez, bu incelikli portreyle hem yerel bir hikaye anlatıyor hem de evrensel aile dinamiklerine dokunuyor.
Latido Films ve Lantica Studios'tan İşbirliği Vurgusu
Latido Films'in başkanı Antonio Saura, “Pérez Rodríguez”i “Latin Amerika'daki zengin ailelerin iç çelişkilerini nadiren bu kadar keskin bir şekilde irdeleyen olağanüstü bir film” olarak nitelendirdi. Filmin oyunculuklarını, yönetmenliğini ve özellikle sürpriz sonunu öven Saura, “Film baştan sona dikkatinizi canlı tutuyor ve kimseyi etkilemeden bırakmayacak parlak bir sona ulaşıyor,” diyerek Lantica Studios ile bu yeni işbirliğinden duyduğu gururu dile getirdi.
Lantica Studios yapım başkan yardımcısı Rafael Muñoz ise, “Pérez Rodríguez”in yerel sinemalarda 13 hafta boyunca gösterimde kalarak pandemi sonrası dönem için etkileyici gişe rakamlarına ulaştığını belirtti. Filmi “topluma ve bazen bir aile içindeki toksik dinamiklere ayna tutan keskin bir hiciv” olarak tanımlayan Muñoz, yönetmen Humberto'nun vizyonunu desteklemekten gurur duyduklarını ve filmin dünya çapında izleyicilerle buluşması için sabırsızlandıklarını ekledi.
Dominik Cumhuriyeti Sinemasının Yükselişi ve Lantica Studios'un Öncü Rolü
Son on yılı aşkın süredir her yıl ortalama iki ila üç orijinal film üreten Lantica Studios, Karayipler'deki yerel film yapımcılığının önemli bir itici gücü olmuştur. Şirket, ülkenin devasa su tankı tesisini de işletiyor. Mayıs 2024'te Pinewood Studios'un azınlık hissesini Dominikli Lantica Media'ya satmasıyla adı Lantica Studios olarak değiştirilen bu tesis, bölgenin en modern film üretim altyapılarından birini sunuyor.
Dominik Cumhuriyeti'nin sunduğu rekabetçi vergi teşvikleri de yerel yapımları canlandırmış ve birçok yüksek profilli uluslararası projeyi ülkeye çekmiştir. Dominik'te yapılan tüm nitelikli harcamaların %25'ine eşdeğer aktarılabilir vergi kredisi ve mal ve hizmetlerde %18 KDV muafiyeti gibi avantajlar, ülke sinema endüstrisinin büyümesinde kilit rol oynamaktadır. Bu tür teşvikler, “Pérez Rodríguez” gibi yerel yeteneklerin küresel platformlara ulaşmasına zemin hazırlıyor.
Bu bağlamda, Tayvan Yaratıcı İçerik Ajansı (TAICCA) gibi kurumlar da stratejik desteklerle küçük ve orta ölçekli sinema endüstrilerinin küresel arenada rekabet gücünü artırmakta, özellikle kadın yönetmenlerin öncülüğünde çeşitliliğe ve uluslararası işbirliğine yatırım yaparak uluslararası görünürlüğü artırmayı hedeflemektedir.
Lantica ve Latido'nun Geçmiş Başarıları
- José María Cabral'ın Miami Film Festivali'nde Knight Marimbas Ödülü kazanan “Hotel Coppelia”sı.
- Leticia Tonos'un Rotterdam'da yarışan “Aire” filmi.
- Israel Cardenas ve Laura Amelia Guzman'ın Berlinale'de Teddy Ödülü alan “Holy Beasts”i.
“Hotel Coppelia”nın önümüzdeki yıl Barselona-Sant Jordi (BCN) Film Festivali'nde Avrupa prömiyerini yapması bekleniyor.
Değer Katma: Küresel İzleyici İçin Yerel Bir Hikaye
“Pérez Rodríguez”in başarısı, spesifik bir kültürel bağlama otursa da evrensel temaları ele alan hikayelerin nasıl küresel çapta yankı uyandırabileceğinin önemli bir örneği. Nesiller arası çatışmalar, aile sırları ve kimlik arayışı gibi konular, dünyanın her yerindeki izleyicilerle derin bir bağ kurma potansiyeli taşıyor. Toronto Film Festivali gibi uluslararası bir platformda tanıtılması, filmin bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmesi için mükemmel bir fırsat sunuyor. Bu durum, aynı zamanda Latin Amerika sinemasının çeşitliliğini ve zenginliğini de gözler önüne seriyor.
Asya sinemasının da Tokyo, Busan, Venedik ve Toronto gibi önde gelen uluslararası film festivallerindeki artan görünürlüğü ve başarısı, bu küresel eğilimi pekiştiriyor. Özellikle Toronto Film Festivali gibi etkinliklerde kadın yönetmenlerin ön plana çıkması, bölgesel sinemalarda çeşitliliğin ve yeniliğin değerini vurguluyor.
Benzer şekilde, Güneydoğu Avrupa'dan çıkan Balkan sineması da özgün hikayeleriyle uluslararası sahnede güçlü bir varlık gösteriyor. Romanyalı Radu Jude'un "Dracula" gibi provokatif eserleri, Slovenyalı Urška Djukić'in "Little Trouble Girls" ile yükselişi, Kuzey Makedonyalı Georgi M. Unkovski’nin Sundance ödüllü “DJ Ahmet”i ve Hırvat Igor Bezinović’in Rotterdam’da zafer kazanan "Fiume O Morte!" gibi yapımlar, bu bölgenin sanatsal direnişini ve çeşitliliğini kanıtlar nitelikte. Ayrıca, Teona Strugar Mitevska ve Tamara Kotevska gibi Kuzey Makedonyalı yönetmenlerin Venedik'teki başarıları, Stephan Komandarev (Bulgaristan) ve Mihai Mincan (Romanya) gibi isimlerin eserleri de bölgesel sinemanın küresel festivallerdeki yerini sağlamlaştırmaktadır. Sırbistan’dan Goran Stanković’in Toronto’da ilk uzun metrajıyla prömiyer yapması da bu yükselişin devamı niteliğindedir. Balkan sinemasının yükselişi ve uluslararası festivallerdeki başarıları hakkında daha fazla bilgi edinin.
Fransız sineması da bu küresel çeşitliliğe önemli katkılar sunuyor; Yann Gonzalez'in yönettiği, Vanessa Paradis ve M83'ten Anthony Gonzalez'in iş birliğiyle ortaya çıkan gotik drama "I'll Forget Your Name" filmi, Venedik Gap-Financing Market'e seçilerek büyük ilgi topladı. Yönetmen Gonzalez, bu filmi "kendi yaşımdaki bir kadına odaklanarak hayatın bu aşamasındaki arzu, yaşlandıkça yakınlık ve bağlantıyı nasıl yönettiğimiz ve ölümün yaklaşması" gibi derin ve kişisel temaları işleyen bir yapım olarak tanımlıyor. Fransız görsel-işitsel sektörünün uluslararası alandaki gücünü yansıtan bu başarı, aynı zamanda Fransız TV ihracatının drama dizileri öncülüğünde son 30 yılın en yüksek ikinci seviyesine ulaşmasıyla da destekleniyor. Film, İtalyan sinemasının stilize edilmiş cinayet gizemleri ve psikolojik gerilim öğeleriyle bilinen giallo türüne yaptığı göndermelerle de dikkat çekiyor. Vanessa Paradis'li 'I'll Forget Your Name' filminin Venedik'teki başarısı ve Fransız sinemasının yükselişi hakkında daha detaylı bilgi için tıklayın.
Toronto Film Festivali, aynı zamanda Oscar adayı Polonyalı yönetmen Jan Komasa'nın İngilizce ilk filmi 'Good Boy' gibi farklı türden yapımların da dünya prömiyerlerine ev sahipliği yaparak, uluslararası sinema sahnesinin çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Stephen Graham, Andrea Riseborough ve Anson Boon gibi güçlü oyuncuları bir araya getiren bu gerilim filmi, izleyicileri insan doğasının karanlık yönlerine ve ahlaki sınırların muğlaklığına odaklanan rahatsız edici bir hikayenin içine çekiyor. Komasa, 'Suicide Room' ve 'Corpus Christi' gibi eleştirmenlerden tam not alan önceki Polonya yapımlarından farklı olarak bu filmle sanatsal yönünü değiştirerek 'düşündürücü bir tür karışımı' sunuyor.
4-14 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Toronto Film Festivali, “Pérez Rodríguez”in uluslararası alanda adını duyurması ve global izleyiciyle buluşması için ilk adım olacak. Benzer şekilde, Yann Gonzalez'in Venedik'te dikkat çeken 'I'll Forget Your Name' filmi de, derinlikli temaları ve güçlü oyuncu kadrosuyla 2026 ilkbaharında sinemaseverlerle buluşmak için gün sayıyor. Yönetmen Yann Gonzalez'in yeni filmi ve Fransız sinemasının yükselişi hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: variety.com