Hindistan sineması, kadın yönetmenlerin küresel sahnedeki temsilini güçlendirecek tarihi bir adımla Toronto Film Festivali'ne hazırlanıyor. Toronto Film Festivali'nin, Annemarie Jacir'in merakla beklenen tarihi epik filmi 'Filistin 36'nın dünya prömiyerine ev sahipliği yapmasıyla uluslararası sinemaya kapılarını açtığı bu dönemde, Hint sinemasından gelen bu güçlü kadın sesi özellikle dikkat çekiyor. Women in Film (WIF) India tarafından düzenlenen ve ülke genelinden bir hafta içinde 200'den fazla başvurunun geldiği yoğun bir sürecin ardından, altı yetenekli kadın yönetmen, Hindistan'ı uluslararası platformda temsil etmek üzere seçildi.
Toronto'ya Giden Altı Güçlü Ses ve Projeleri
Uluslararası bir jüri tarafından titizlikle seçilen bu isimler, Hindistan'ın zengin ve çeşitli film endüstrilerinden farklı bakış açılarını temsil ediyor. İşte Toronto Film Festivali'nde ülkelerini temsil edecek o isimler ve projeleri:
- Arshaly Jose: A Dandelion’s Dream
- Deepa Bhatia: Rabbit Hole
- Katyayani Kumar: Sons of The River
- Madhumita Sundararaman: The Guest House
- Paromita Dhar: Ulta
- Pramati Anand: A Late Autumn Dream
Küresel İş Birlikleri ve Temsil Hedefi
Hindistan Enformasyon ve Yayıncılık Bakanlığı'nın WAVES Bazaar platformunun bir parçası olan ve Ulusal Film Geliştirme Kurumu (NFDC) tarafından desteklenen bu girişim, Hindistanlı kadın yönetmenlerin ülkenin sinematik peyzajını Toronto'da ilk kez kolektif bir şekilde temsil etmesi açısından bir ilk olma özelliği taşıyor.
Programın temel amacı, sinema sektöründeki temsil boşluklarını kapatmak ve Hindistanlı kadın film yapımcılarına küresel iş birlikleri, finansman ve dağıtım fırsatlarına erişim için uzun vadeli yollar açmak. Katılımcılar, festival boyunca uluslararası görünürlük, mentorluk, özel ağ oluşturma ve proje sunum eğitimleri alacak.
Titiz Bir Seçim Süreci ve Uluslararası Jüri
Başvurular Uttar Pradesh, Sikkim, Meghalaya, Manipur, Karnataka, Maharashtra, Delhi, Batı Bengal ve Çandigarh gibi Hindistan'ın farklı eyaletlerinden ve çeşitli film sektörlerinden akın etti. 23 kısa listeye alınan proje arasından, Akademi Ödüllü filmlerde ve küresel film pazarlarında deneyimli yapımcılar, kültür liderleri ve endüstri uzmanlarından oluşan uluslararası bir jüri tarafından son altı isim belirlendi.
Sürdürülebilir Başarı İçin Mentorluk Desteği
Delegasyon, daha önce WIF India ile Cannes etkinliği için iş birliği yapan ABD'li yaratıcı strateji firması Product of Culture ile koordineli bir şekilde hareket edecek. Hindistan'ın kadın hikaye anlatıcılarının küresel görünürlüğünü sağlamak amacıyla WIF India, WIF LA, Oscar ödüllü yapımcı Guneet Monga Kapoor ve seçim jürisi tarafından sürekli mentorluk desteği sağlanacak.
Neden Önemli: Hindistan Sinemasında Kadın Temsili ve Küresel Etki
Bu delegasyon, Hint hükümetinin kadınların güçlendirilmesi yönündeki daha geniş politika hedeflerinin bir parçası olarak, sinemada kadın liderliğini teşvik etme taahhüdünü yansıtıyor. WIF India'nın Mayıs ayındaki Cannes Film Festivali'ndeki uluslararası ilk varlığı üzerine inşa edilen bu girişim, organizasyonu küresel sahnede Hint sinemasında kadın temsilinin kilit savunucusu olarak konumlandırıyor.
Ancak bu tür girişimler ne kadar değerli olursa olsun, asıl zorluk uzun vadeli ve sistematik değişiklikleri sağlamaktır. Tek bir festivaldeki varlık, sektördeki derin eşitsizlikleri bir anda ortadan kaldırmaz. Önemli olan, bu tür platformların sunduğu momentumu sürdürülebilir mentorluk programları, eşit fırsat yasaları ve finansman erişiminde şeffaflıkla desteklemektir. Hindistan sineması için bu, sadece filmlerin kalitesini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda hikaye anlatımının çeşitliliğini zenginleştirerek küresel izleyiciye daha geniş bir perspektif sunacaktır.
Bu tür delegasyonlar, kadın yönetmenlerin görünürlüğünü artırırken, gerçek değişimin sektördeki yapısal engellerin kaldırılmasıyla mümkün olacağını unutmamalıyız. Bu, bir başlangıç noktasıdır, varış noktası değil.
Bu minvalde, Toronto Film Festivali gibi prestijli etkinlikler, sadece Hint sinemasına değil, Ortadoğu sinemasından Annemarie Jacir'in 'Filistin 36' gibi İngiliz Mandası dönemindeki Filistin ayaklanmasını konu alan tarihi ve hassas yapımlara da kapı aralayarak, küresel hikaye anlatımının çeşitliliğini ve derinliğini gözler önüne seriyor. Aynı şekilde, Venedik Film Festivali de dünya sinemasına yön veren etkinliklerden biri olarak, sekiz yıllık aranın ardından yeni filmi 'A House of Dynamite' ile geri dönen Oscar ödüllü yönetmen Kathryn Bigelow gibi önemli isimlere ev sahipliği yaparak nükleer savaş tehdidi gibi küresel insanlık dramlarını gündeme taşıyor. Kathryn Bigelow'un filmi 'A House of Dynamite' hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Bu tür filmler, farklı coğrafyaların ve dönemlerin insanlık dramlarını uluslararası bir platforma taşıyarak, sinemanın birleştirici gücünü ve evrensel yankısını vurguluyor.
Hindistan sineması adına atılan bu önemli adım, kadınların hem kamera arkasında hem de önünde daha fazla yer alması için ilham verici bir örnek teşkil ediyor. Toronto Film Festivali, bu yetenekli yönetmenlerin küresel sinemada hak ettikleri yeri bulmaları için mükemmel bir platform sunacak. Festival, aynı zamanda Ortadoğu sinemasının önemli isimlerinden Annemarie Jacir'in, İngiliz Mandası dönemindeki Filistin ayaklanmasını ele alan 'Filistin 36' gibi tarihi ve epik yapımlara da ev sahipliği yaparak, farklı coğrafyalardan gelen güçlü hikayelerin uluslararası platformlarda yankı bulmasını sağlıyor.
Bu gelişmelerin yanı sıra, Hint sineması genelinde farklı türlerde de heyecan verici projeler dikkat çekiyor. Örneğin, Netflix'in beğenilen korku serileri "Ghoul" ve "Betaal"ın yaratıcısı Patrick Graham, gerçek bir Hint trajedisinden esinlenerek kaleme aldığı yeni bir korku filmiyle uzun bir aranın ardından sinemaya iddialı bir dönüş yapmaya hazırlanıyor. Not Out Entertainment çatısı altında Khyati Madaan ve Prashant Gunjalkar'ın yapımcılığını üstlendiği ve genç yetenek Ahan Shetty'nin başrolünde yer aldığı bu proje, korku ve romantizmi harmanlayarak sinemaseverlere benzersiz bir deneyim sunmayı hedefliyor. Blumhouse Television gibi global korku uzmanlarıyla da ilişkisini sürdüren Graham'ın bu yeni filmi, Hindistan sinemasının çeşitliliğini ve türler arası denemelerini de gözler önüne seriyor. Hint sinemasının bu küresel açılımına paralel olarak, diğer büyük festivaller de farklı coğrafyalardan gelen özgün seslere yer veriyor. Örneğin, 82. Venedik Film Festivali'nde Hint sinemasının yeni nesil yeteneklerinden Anuparna Roy, ilk uzun metraj filmi 'Songs of Forgotten Trees' ile Ufuklar bölümüne seçilerek büyük ilgi gördü. Ayrıca, genç İsviçre-Kenyalı yönetmen Damien Hauser, yapay zekayı bir anlatım aracı olarak kullandığı 'Prenses Mumbi'nin Anıları' filmiyle teknolojinin sinemadaki rolüne dair derin tartışmaları tetiklerken, Asya sinemasının tanınmış yüzlerinden Shu Qi de ilk yönetmenlik denemesi 'Girl' ile hem Venedik hem de Toronto'da beğeni topladı. Mona Fastvold'un yönettiği, 18. yüzyıldaki Shaker tarikatının kurucusu Ann Lee'nin az bilinen hikayesini anlatan 'The Testament of Ann Lee' gibi epik müzikal dramalar da, sinemanın farklı kadın hikayelerini merkeze alma çabasının bir göstergesi oldu.
Kaynak: Variety.com