Nissan Küresel Otomobil Satışlarında Büyük Düşüş Yaşadı: İlk 10'dan Çıktı, BYD ve Suzuki Bile Geçti

Haber Merkezi

29 August 2025, 07:18 tarihinde yayınlandı

Nissan Küresel Otomobil Satışlarında İlk 10'dan Düştü: BYD ve Suzuki Bile Geride Bıraktı

Otomotiv dünyasının köklü markalarından Nissan, 2025 yılının ilk yarısında küresel satışlarda kritik bir gerileme yaşayarak dikkatleri üzerine çekti. Japon devi, 16 yıl aradan sonra ilk kez en çok satış yapan ilk 10 otomobil üreticisi listesinden düşerek sektörde şaşkınlık yarattı. Finansal sorunlar, üretim tesislerindeki işten çıkarmalar ve özellikle yenilikçi ancak kronik arızalı VC-Turbo motorlarından kaynaklanan büyük bir geri çağırma ve sınıf davası gibi hatalı motorlarla ilgili toplu davalarla boğuşan şirketin bu düşüşü, satış rakamlarına da doğrudan yansıdı.

Nissan'ın Küresel Satış Performansı: Rakamlar Ne Anlatıyor?

MarketLines araştırma firmasının Nikkei Asia tarafından ilk kez raporlanan verilerine göre, Nissan'ın küresel satışları 2025'in ilk yarısında %6,0 oranında düşüşle 1,61 milyon adede geriledi. Bu düşüş, Nissan'ı Toyota ve Volkswagen Grubu gibi sektör liderlerinin oldukça gerisinde bırakmakla kalmadı, aynı zamanda Çinli elektrikli araç devi BYD ve uzun süredir rakibi olan Suzuki'nin de gerisine düşmesine neden oldu.

Özellikle dikkat çeken bir diğer gelişme ise, BYD'nin satışlarını %33 oranında artırarak listenin sekizinci sırasına yükselmesi oldu. BYD, bu başarısıyla Nissan'ı geride bıraktı. Ayrıca, Japonya'daki uzun süreli rakibi Suzuki de 1,63 milyon araç satışı gerçekleştirerek Nissan'ı (1,61 milyon) kıl payı, yaklaşık 20.000 adetle geride bıraktı. Bu durum, Suzuki'nin 2004 yılından bu yana ilk kez Nissan'ı geride bırakması anlamına geliyor.

İlk Yarı Küresel Satış Performansları (Örnek Karşılaştırmalar)

Marka Satış Adedi (İlk Yarı 2025) Değişim (Önceki Yıla Göre)
Nissan 1.61 milyon % -6.0
Suzuki 1.63 milyon *Yukarıda Nissan'ı geçti
BYD *Nissan'ı geçerek 8. sıraya yükseldi % +33.0

*Detaylı BYD ve Suzuki değişim oranları orijinal kaynakta doğrudan tablo olarak verilmemiştir. Tablo, Nissan'ın durumunu ve rakipleriyle olan farkı vurgulamak amacıyla oluşturulmuştur.

Dört Çeyrektir Süren Kayıp Serisi: Finansal Baskı Artıyor

Nisan-Haziran ayları arasında Nissan, 15,7 milyar yen (yaklaşık 105 milyon dolar) net zarar bildirerek üst üste dördüncü çeyrekte de kayıp yaşamış oldu. Bu durum, şirketin geçen yılın aynı döneminde elde ettiği 28,5 milyar yen (yaklaşık 191 milyon dolar) kâra kıyasla keskin bir tezat oluşturuyor. Bu finansal zorluklar, sadece satış rakamlarıyla sınırlı kalmayıp, üretim tesislerindeki işten çıkarmalar ve hatalı motor iddialarıyla ilgili açılan toplu davalar gibi operasyonel sorunlarla da birleşince markayı daha da zora sokuyor.

Bu finansal ve operasyonel baskılar, sadece Nissan'a özgü olmayıp, küresel otomotiv sektörünün genelini etkileyen yapısal sorunların bir yansımasıdır. Örneğin, efsanevi İngiliz spor otomobil üreticisi Lotus da, ana vatanı İngiltere'deki Hethel merkezinde toplamda yaklaşık 1.300 çalışanından 550'sini işten çıkarma kararı alarak dikkat çekti. Şirket, bu kararı küresel otomotiv pazarındaki hızlı değişimler, artan tarifeler ve ekonomik belirsizlikler gibi nedenlerle 'sürdürülebilir bir gelecek için gerekli' olarak açıklamıştır. Lotus'un bu adımı, sektörde yaşanan benzer zorlukların ve maliyet düşürme arayışlarının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Konuyla ilgili daha fazla detay için Lotus İngiltere'de İşten Çıkarma: Otomotiv Sektöründe Belirsizlik haberimizi inceleyebilirsiniz.

Bu mali ve operasyonel baskılara ek olarak, Nissan'ın otomotiv dünyasına iddialı bir mühendislik harikası olarak sunduğu değişken sıkıştırma oranlı VC-Turbo motorları da markayı büyük bir krizin içine sürükledi. Yenilikçi yapısıyla yakıt verimliliği ve performansı bir arada sunmayı hedefleyen bu motorlar, rulman ve bağlantı elemanlarındaki kronik arızalar nedeniyle ani motor arızalarına yol açabildiği ortaya çıktı. Haziran 2025'te ABD'de yaklaşık 450.000 aracı kapsayan devasa bir geri çağırma duyurusu yapmak zorunda kalan şirket, motor yağında metal talaşı bulunan veya motor arızası yaşayan araçların tamirini veya motor değişimini taahhüt etti. Ancak geri çağırma, mağdurların tamamının sorunlarını çözmeye yetmedi ve Delaware eyaletinde dört VC-Turbo sahibi/kiracısı tarafından Nissan'a karşı bir sınıf davası açıldı. Davacılar, Nissan'ın bu motorlardaki sorunları 2019 gibi erken bir tarihten itibaren bildiğini, buna rağmen kusurlu araçları satmaya devam ettiğini ve garanti kapsamındaki arızaları reddettiğini iddia ediyor. Bu dava süreci, 2019-2022 Infiniti QX50, 2022 Infiniti QX55, 2021-2024 Nissan Rogue ve 2019-2020 Nissan Altima gibi VC-Turbo motorlu modelleri doğrudan etkiliyor. Nissan'ın bu teknoloji krizi, sadece maliyetleri artırmakla kalmıyor, aynı zamanda tüketici güvenini ve marka itibarını da ciddi şekilde zedeliyor. Bu krize dair daha fazla detay ve sınıf davasının seyri hakkında bilgi edinmek için Nissan VC-Turbo Motor Krizi: Geri Çağırma ve Sınıf Davası haberimizi inceleyebilirsiniz.

Bu tür motor arızaları ve buna bağlı geri çağırmalar, sadece Nissan'a özgü bir sorun değil; otomotiv sektörünün dev markaları da benzer sorunlarla yüzleşebiliyor. Nitekim, Honda ve lüks markası Acura'ya ait yaklaşık 1.4 milyon aracı kapsayan geniş çaplı bir federal soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma, markanın yaygın olarak kullandığı 3.5 litrelik V6 motorlarda meydana gelen biyel kolu yatağı arızalarına odaklanıyor. Yüzlerce kullanıcı şikayetinin ardından Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından açılan bu inceleme, Honda'yı yeni bir devasa geri çağırmanın eşiğine getirebilir ve sektörde motor güvenliği tartışmalarını yeniden alevlendirebilir. Konuyla ilgili daha fazla bilgi için Milyonlarca Honda ve Acura Aracında Motor Arızası İddiaları: Federal Soruşturma haberimizi okuyabilirsiniz.

Benzer şekilde, otomotiv devi Ford da bu yıl ardı ardına gelen geri çağırmalarla gündemden düşmüyor. Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından açıklanan son dört yeni geri çağırma kararı ile birlikte Ford'un bu yılki geri çağırma sayısı 108'e ulaşırken, sektör genelindeki toplam geri çağırmaların neredeyse %40'ını tek başına oluşturması dikkat çekiyor. Son çağrılardan yaklaşık 1,17 milyon Ford ve Lincoln marka aracın etkilenmesi, şirketin güvenlik standartları ve kalite kontrol süreçleri hakkında ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bu tür geniş çaplı geri çağırmalar, sektördeki kalite kontrol süreçlerinin ne denli hayati olduğunu ve büyük üreticilerin bile bu tür sorunlarla karşılaşabileceğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Ford'un yaşadığı bu geri çağırma krizi hakkında daha fazla detay için Ford Geri Çağırma Kabusu: 1 Milyon Araç Güvenlik Endişeleriyle Servise Çağrıldı haberimizi inceleyebilirsiniz.

Bu finansal darboğazdan çıkış yolu arayan şirket, "Re:Nissan" olarak adlandırılan kapsamlı bir yeniden yapılanma planını uygulamaya koydu. Maliyet düşürme ve karlılığı artırma hedefiyle yedi fabrikanın kapatılması, 20.000 kişilik istihdam azaltımı, parça karmaşıklığının %70 oranında azaltılması ve platform sayısının 13'ten 7'ye indirilmesi gibi radikal adımlar atılıyor. Tüm bu adımlar, Nissan'ın kaynaklarını daha verimli kullanma ve sürdürülebilir bir geleceğe ulaşma çabasının bir parçasıdır.

Kilit Pazarlardaki Kan Kaybı: Çin, Japonya ve ABD

Nissan'ın küresel düşüşünde, kilit pazarlardaki performansı büyük rol oynuyor. Özellikle şirketin en büyük pazarı olan Çin'de işler hiç de yolunda gitmiyor. Yılın ilk yarısında Çin'deki satışlar %18 düşüşle sadece 270.000 adede geriledi. Oysa 2018'deki zirve döneminde Nissan, Çin'de 720.000 araç satmıştı. Çin pazarındaki bu keskin düşüş, yerel elektrikli araç markalarının agresif yükselişi ve değişen tüketici tercihleri gibi faktörlerle birleştiğinde, Nissan için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Japonya'daki satışlar da %10'luk bir düşüşle 220.000 adede gerileyerek, şirketin 1993'ten bu yana en düşük iç pazar satış rakamını kaydetmesine neden oldu. ABD pazarında ise araç satışları genel olarak durgun seyrederken, şirketin küresel stratejilerinin bu önemli pazarda da istenen etkiyi yaratmadığı görülüyor.

Nissan'ın Toparlanma Yolu: Yeni Modeller ve Pazar Stratejileri

2025'e zorlu bir başlangıç yapmasına rağmen Nissan, gidişatı tersine çevirmek amacıyla iddialı adımlar atıyor ve ürün gamını yenilemeye odaklanıyor. ABD pazarında rekabetçi başlangıç fiyatına sahip yeni Leaf EV'yi tanıtan şirket, yenilenen Kicks modelinin de ilk yarıda 50.000 adetten fazla satılmasıyla ivme kazanıyor. Ayrıca, ikonik Xterra SUV modelini 2028 yılında hibrit bir güç aktarım sistemiyle geri getirme planları olduğu da konuşuluyor.

Şirketin en çok zorlandığı Çin pazarında ise Nisan ayında piyasaya sürülen N7 EV sedan (yaklaşık 16.727 dolardan başlayan fiyatlarla) güçlü bir başlangıç yaptı. Nissan, bu bölgede yakın gelecekte daha fazla elektrikli araç modeli sunmayı planlıyor.

Sen,Nexus Editör Yorumu: Toparlanma Yeterli Mi?

Nissan'ın yeni elektrikli ve SUV modellerle pazarlara girme stratejisi umut vaat etse de, özellikle Çin gibi rekabetin çok yoğun olduğu ve yerel markaların büyük avantajlara sahip olduğu bir pazarda bu hamlelerin ne kadar kalıcı başarı getireceği belirsiz. Şirketin maliyet kesintileri ve kalite sorunları iddiaları, tüketici güvenini etkileyebilir. Ayrıca, küresel çip krizi ve tedarik zinciri sorunları gibi dış faktörler de toparlanma sürecini zorlaştırabilir. Uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme için sadece yeni modeller değil, marka imajının güçlendirilmesi ve operasyonel verimliliğin artırılması da kritik önem taşıyor.

Otomotiv Sektöründe Nissan'ın Geleceği: Yeniden Zirveye Çıkış Mümkün Mü?

Nissan'ın yaşadığı bu düşüş, otomotiv sektöründeki hızlı dönüşümün ve rekabetin ne kadar çetin olduğunun bir göstergesi. Elektrikli araçlara geçiş, yeni pazarların yükselişi ve tüketici beklentilerinin değişmesi gibi faktörler, köklü markaları bile zorlu sınavlarla karşı karşıya bırakıyor. Bu hızlı dönüşümün en çarpıcı örneklerinden biri, Çinli otomotiv devi BYD'nin lüks alt markası Yangwang'ın, U9 Track Edition modeliyle Almanya'da 472.4 km/saat hıza ulaşarak 'dünyanın en hızlı elektrikli otomobili' unvanını alması oldu. Bu rekor, elektrikli araç teknolojilerinin ulaştığı akıl almaz performans seviyesini ve sektördeki rekabetin boyutunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Konuyla ilgili daha fazla bilgi için dünyanın en hızlı elektrikli otomobili Yangwang U9 Track Edition haberimizi inceleyebilirsiniz. Bu zorluklara, ikonik İngiliz spor otomobil üreticisi Lotus'un Çin'de üretilen elektrikli modelleri Emeya ve Eletre'nin artan tarifeler ve pazar dinamikleri nedeniyle beklenen popülariteye ulaşamaması da bir örnek teşkil ediyor. Nissan'ın geçmişteki güçlü konumu ve mühendislik birikimi, şirketin bu zorlu süreci atlatması için önemli bir dayanak oluşturabilir. Ancak, gelecekteki başarısı; adaptasyon hızına, elektrikli araç teknolojilerindeki yeniliklerine ve küresel pazarlara yönelik stratejilerinin etkinliğine bağlı olacak.

Bu bağlamda, Nissan'ın efsanevi spor otomobili GT-R'ın geleceği, markanın yüzleştiği bu ikilemin somut bir örneği haline geldi. 18 yıllık üretim serüveninin ardından GT-R R35'in yollara vedasıyla birlikte, bir sonraki nesil R36'nın benzinli mi yoksa tamamen elektrikli mi olacağı tartışmaları alevlendi. Nissan CEO'su Ivan Espinosa, "Bu GT-R'a sonsuza dek bir veda değil; GT-R isminin bir gün geri dönmesi bizim hedefimizdir," sözleriyle markanın bu ikonik modele olan bağlılığını vurgularken, 'GT-R'ın Babası' olarak bilinen Hiroshi Tamura'nın, R36 için hala içten yanmalı bir motoru tercih etmesi, bu kararın ne denli hassas olduğunu gösteriyor. Tamura-san'ın kişisel tercihi olsa da, bu açıklama, Nissan'ın 1.341 beygir gücündeki tamamen elektrikli Hyper Force konseptiyle çizdiği vizyonun yanı sıra, markanın performans mirasını koruma arayışını da yansıtıyor. Bu durum, Mercedes-AMG'nin yeni "elektrik destekli" V8 motorlar üzerinde çalışması, Ford Mustang'in 2030'lu yıllara kadar benzinli motor üretimini sürdürme kararı veya Infiniti'nin manuel şanzımanlı V6 spor sedana dönüş iddiaları gibi sektördeki benzer eğilimlerle de paralellik gösteriyor. Hatta Mercedes-Benz'in daha önce 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atması da, sektördeki bu dönüşümün tek yönlü olmadığının ve içten yanmalı motorların beklendiğinden daha uzun süre piyasada kalabileceğinin bir göstergesi. Nissan'ın GT-R için vereceği karar, sadece bir modelin geleceğini değil, aynı zamanda markanın performans DNA'sını ve gelecekteki teknoloji yol haritasını da şekillendirecek kritik bir eşik olacak. Nissan GT-R R35'in sona ermesi ve R36'nın benzinli/elektrikli tartışması hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın.

"Otomotiv endüstrisi, tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir dönüşüm yaşıyor. Nissan gibi devlerin bile bu değişime ayak uydurmakta zorlanması, sektördeki her oyuncu için bir uyarı niteliğinde." - Bir Otomotiv Sektörü Analisti

Kaynak: Bu haberin derlemesinde Motor1.com'da yayınlanan orijinal metinden faydalanılmıştır.