Bentley'den Radikal Hamle: Hibrit Olmayan, Arkadan Çekişli Continental Supersports Yolda!

Haber Merkezi

26 August 2025, 08:28 tarihinde yayınlandı

Bentley'den Radikal Hamle: Hibrit Olmayan, Arkadan Çekişli Continental Supersports Yolda!

Bentley'nin Dönüşüm Rüzgarları: Hibrit Olmayan, Arkadan Çekişli Continental Supersports Yolda!

Lüks otomobil dünyasının ikonik markalarından Bentley, yeni CEO'su Dr. Frank-Steffen Walliser'ın liderliğinde radikal bir dönüşümün eşiğinde. Autocar'ın haberine göre, marka yakında mevcut Continental GT serisinin geleneksel hibrit güç aktarımından ve dört tekerlekten çekiş sisteminden arındırılmış, safkan performansa odaklanan yeni bir Continental Supersports modelini tanıtacak. Bu hamle, Bentley'nin köklü yarış mirasını modern bir yorumla canlandırma arzusunu net bir şekilde ortaya koyuyor ve lüks segmentte beklenmedik bir heyecan yaratıyor.

Performansın Mimarı İş Başında: Dr. Walliser'ın Etkisi

Geçtiğimiz yıl Bentley'nin CEO'luk koltuğuna oturan Dr. Frank-Steffen Walliser, otomobil dünyasında "hardcore" performans odaklı projeleriyle tanınan bir isim. Porsche'deki önceki görevlerinde efsanevi 918 Spyder'ın geliştirme ekibine liderlik etmesi, Motorsport departmanını yönetmesi ve 718 ile 911 serilerinin başına geçmesi, onun performans genetiğine ne kadar hakim olduğunu gösteriyor. Walliser'ın Bentley'deki ilk büyük adımı olarak görülen bu yeni Supersports projesi, markanın tarihinde cesur bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Onun liderliğindeki Bentley, sadece konfor ve zarafet sunmanın ötesine geçerek, sürüş dinamiklerinde de zirveyi hedeflediğini gösteriyor.

Dr. Walliser'ın Porsche'deki kariyeri, Bentley'nin safkan performansa yönelme isteğini açıklıyor. Marka, lüks ve konforun yanı sıra şimdi de sürüş dinamiklerinde sınırları zorlamayı hedefliyor gibi görünüyor.

Yeni Supersports'un Beklenen Özellikleri: Gelenekselden Radikale

Geleneksel Bentley Continental GT modelleri, genellikle konfor ve dört mevsim performansı için dört tekerlekten çekiş sistemine ve mevcut nesilde hibrit V8 motorlara güveniyordu. Ancak Autocar'ın raporlarına göre, yeni Continental Supersports bu geleneği yıkıyor ve markanın performans algısını yeniden tanımlıyor:

  • Arkadan Çekiş: Bu, tarihteki ilk arkadan çekişli Continental GT modeli olacak. Sadece arka tekerleklere güç göndermek, otomobile daha keskin bir sürüş hissi ve daha direkt bir yol tepkisi kazandırarak, safkan spor otomobil deneyimini ön plana çıkaracak.
  • Hibrit Olmayan V8 Motor: Mevcut Continental GT'deki hibrit güç aktarımı yerine, Supersports'un 640 beygir gücünde saf bir V8 motora sahip olması bekleniyor. Bu, hem ağırlık tasarrufu sağlayacak hem de daha ham, doğrudan bir güç aktarımı sunarak sürücü ile otomobil arasındaki bağı güçlendirecek.
  • "Hardcore" Felsefesi: Walliser'ın "hardcore" otomobillere olan düşkünlüğü göz önüne alındığında, yeni Supersports'un hafifletilmiş bir yapı, belki de arka koltuk iptali gibi ağırlık azaltıcı önlemler, daha agresif aerodinamik öğeler ve sürüş odaklı donanımlar sunması şaşırtıcı olmayacaktır. Geçmişteki GT3-R örneği, bu felsefenin Bentley için yeni olmadığını gösteriyor.

Bentley'nin Yarış Mirası ve "Supersports" Adının Kökeni

Bentley'nin lüks ve konfor imajının ardında, köklü bir yarış geçmişi yatar. Marka, 1924-1930 yılları arasında Le Mans 24 Saat yarışını beş kez kazanmış, bu başarıyı 2003 yılında bir kez daha tekrarlamıştır. "Supersports" adı da Bentley tarihinde iki kez kullanılmış, her iki model de W12 motorlu, yüksek performanslı ve serinin zirvesinde yer alan versiyonlar olmuştur. Ancak yeni Supersports'un V8 motoru kullanacak olması, markanın motor tercihlerindeki değişimi ve daha hafif, çevik bir performansa odaklanma arzusunu da simgeliyor.

Öne Çıkanlar:

  • Bentley CEO'su Dr. Frank-Steffen Walliser, markayı safkan performansa yöneltiyor.
  • Yeni Continental Supersports, hibrit olmayan 640 HP V8 motor ve ilk kez arkadan çekiş sistemiyle gelecek.
  • Bu, tarihteki ilk arkadan çekişli Continental GT olacak ve Porsche Panamera ile paylaştığı platformdaki en güçlü arkadan çekişli araç olacak.
  • Modelin, yıl sonundan önce tanıtılması bekleniyor.

Beklentiler, Eleştiriler ve Pazar Tepkisi: Şeytanın Avukatı

Bir lüks markanın "hardcore" performansa yönelmesi kulağa ilk başta ilginç gelse de, Bentley'nin GT3-R gibi modellerle zaten bu alanda adımlar attığını biliyoruz. Ancak günümüzde otomotiv endüstrisi elektrikli araçlara doğru hızla ilerlerken, Bentley'nin hibrit olmayan, büyük V8 motorlu ve arkadan çekişli bir modelle gelmesi, bazı çevrelerce "geleneğe bağlı" veya "çağın gerisinde" olarak yorumlanabilir.

Bu bağlamda, Mercedes-AMG'nin yeni Concept AMG GT XX modeliyle elektrikli otomobil rekorlarını adeta yeniden yazması, bu alandaki ilerlemenin en çarpıcı göstergelerinden biri. İtalya'daki ünlü Nardò test pistinde gerçekleşen devasa denemede, iki Concept AMG GT XX aracı toplamda 24.901 mil (yaklaşık 40.076 kilometre) yol kat ederek, sekiz günden kısa sürede 25 farklı uzun mesafe rekoruna imza attı. Formula 1 pilotu George Russell'ın da aralarında bulunduğu 17 sürücünün görev aldığı bu maraton, markanın 800 voltluk AMG.EA platformu ve 1.360 beygir gücünden fazla üreten üç eksenel akılı motoruyla elektrikli performans araçlarının dayanıklılığını ve hızını bir kez daha kanıtladı. Mercedes-AMG'nin bu başarısı, elektrikli araçların sadece kısa mesafelerde değil, zorlu ve uzun soluklu koşullarda da sınırları nasıl zorlayabileceğinin somut bir örneğini sunuyor.

Yeni bir dönem başlatan bu yenilikçi yaklaşımlara örnek olarak, İtalyan tasarım devi Pininfarina ve yeni nesil otomotiv markası Vittori'nin iş birliğiyle ortaya çıkan 'Turbio' adlı hiper otomobil öne çıkıyor. 'Dünyanın ilk yapay zeka hiper otomobili' unvanını taşıyan bu model, şasi ve gövde bileşenlerinin üretiminde yapay zeka destekli 3D baskı tekniklerini (karbon ve titanyum kullanarak) devreye sokuyor. Geleneksel ve modern teknolojiyi birleştiren hibrit güç ünitesiyle (6.8 litrelik V-12 benzinli motor ve ön aksa entegre bir elektrik motoru), toplam 1.110 beygir gücü üreten Turbio, 0'dan 100 km/s hıza sadece 2.5 saniyede ulaşıyor. Sadece 50 adetle sınırlı üretilecek olan ve 4 Ekim'de Miami'de tanıtılması beklenen bu araç, yapay zekanın otomotiv tasarım ve üretim süreçlerinde nasıl bir devrim yaratabileceğinin somut bir göstergesi olarak dikkat çekiyor. Daha fazla detay için Pininfarina Vittori Turbio yapay zeka hiper otomobili detaylarına göz atabilirsiniz.

Öte yandan, otomotiv sektörünün bu değişken ortamında, bazı ultra-lüks markalar beklentilerin çok ötesinde bir planlama esnekliğine sahip. Örneğin, hiper otomobil devi Bugatti, CarBuzz'a konuşan Tasarım Direktörü Frank Heyl'in ifadeleriyle, en yeni modellerine olan yoğun talep sayesinde 2029 yılına kadar üretim takvimini tamamen doldurmuş durumda. Bu durum, markaya sadece finansal istikrar sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki Ar-Ge yatırımları ve yeni modeller için eşsiz bir zaman dilimi sunuyor. Markanın yeni nesil ikonik modeli Tourbillon'un, 8.4 litrelik V-16 motorunu üç elektrik motoruyla birleştiren hibrit güç aktarımıyla 1.800 beygir gücü üretmesi ve 0-100 km/s hızlanmasını sadece 2.0 saniyede tamamlaması, yüksek performansın artık hibrit teknolojileriyle de nasıl zirveye taşınabileceğinin somut bir örneği olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 4 milyon dolarlık başlangıç fiyatına rağmen, Tourbillon gibi modellerin yıllar öncesinden tükenmesi, ultra-lüks segmentte bekleme süresinin bir ayrıcalığa dönüştüğünü gösteriyor.

Ancak bu durum, otomotiv dünyasında 'saf, filtresiz ve tamamen sürücü odaklı bir deneyimin' hala çok değerli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bentley'nin bu hamlesi, tıpkı Formula 1 efsanesi Ayrton Senna'nın mühendisi Steve Nichols tarafından tasarlanan ve 650 beygir gücünde atmosferik V8 motoru ile 900 kg'lık hafif yapısını birleştiren Nichols N1A ICON 88 gibi otomobillerin temsil ettiği 'analog direniş' akımına bir selam duruşu niteliğinde. Bu akımın en yeni temsilcilerinden biri de, S650 jenerasyonunun en tepesine yerleşmesi beklenen ve Detroit sokaklarında supercharger destekli 5.2 litrelik "Predator" kod adlı V8 motorunun hırıltılı sesiyle dikkat çeken yeni Ford Mustang Shelby GT500 (veya potansiyel halefi) prototipi olabilir. Casus videolarda farklı egzoz konfigürasyonları test edilirken, önceki GT500 modelinde 765 beygir, GTD'de ise 815 beygir güç üreten bu motorun güncellenmiş versiyonunun 850 beygirin üzerine çıkma potansiyeliyle safkan bir performans makinesi olacağı şimdiden kesin. Bu tür modeller, modern teknolojilerin getirdiği konfor ve yardımların ötesinde, sürücüyü merkeze alan ham ve doğrudan bir deneyim vaat ediyor.

Bu 'analog direniş' eğilimine katılan bir başka marka da Japon lüks otomobil üreticisi Infiniti olabilir. Markanın, daha önce planladığı elektrikli Q50 modelini rafa kaldırarak, bunun yerine manuel şanzımanlı, benzinli bir spor sedanla geri döneceği iddiaları sektörde yankı uyandırdı. Kaynaklara göre, yeni Q50'nin, Nissan Z modelinde kullanılan çift turbo beslemeli 3.0 litrelik V-6 motorunun 450 beygirin üzerinde bir güçle arka tekerleklere aktarıldığı ve manuel şanzımanla kontrol edildiği bir konfigürasyona sahip olması bekleniyor. Infiniti Amerika Başkan Yardımcısı Tiago Castro'nun 'özür dilemeyen ve beklenmedik' olarak nitelendirdiği bu yaklaşım, markanın saf sürüş deneyimine odaklanarak elektrikli geleceğe karşı cesur bir duruş sergilediğini gösteriyor. Infiniti'nin bu radikal planları hakkında daha fazla bilgi için Infiniti Q50 manuel şanzımanlı spor sedan ve elektrikli planları başlıklı haberimize göz atabilirsiniz.

Bu genel pazar dinamikleri içinde, bazı markalar SUV hakimiyetine karşı duruş sergileyerek geleneksel spor otomobil ve sedan kimliklerini koruma çabasında. Honda'nın lüks kolu Acura da bu markalardan biri. Her ne kadar son dönemde TLX sedan ve ikonik NSX spor otomobilin üretimi sonlansa da, Honda Otomobil Operasyonları Baş Sorumlusu Katsushi Inoue, "SUV her şey değil" diyerek markanın spor gövde şekillerini sürdürme ve gelecekte "NSX benzeri" bir spor model tanıtma arzusunu net bir şekilde dile getirdi. Bu yaklaşım, Acura'nın pazarın genel eğilimlerinden farklılaşarak kendi DNA'sını muhafaza etme stratejisini gözler önüne seriyor. Acura'nın bu konudaki kararlılığını daha detaylı incelemek için Acura'nın SUV çağında spor otomobil ve sedan kimliğinden vazgeçmeme stratejisi başlıklı haberimize göz atabilirsiniz.

Örneğin, Ford'un tamamen elektrikli ve piste özel olarak geliştirilmiş Transit temelli SuperVan 4.2 ile Nürburgring'de 6 dakika 48.42 saniyelik inanılmaz bir tur süresi elde etmesi, performansın artık sadece geleneksel spor otomobillerle sınırlı olmadığını ve elektrikli araçların da bu alanda iddialı olabileceğini gösteriyor. Hatta bu elektrikli van, Ford'un 815 beygir gücündeki süperşarjlı 5.2 litrelik V8 motorlu Mustang GTD'sinden bile 4 saniye daha hızlı bir zaman yaparak otomotiv dünyasında şaşkınlık yaratmıştır. Bu tür gelişmeler, 'çağın gerisinde' kalma endişelerini körüklerken, performansın tanımının da ne kadar genişlediğini gözler önüne seriyor.

Performansın sınırlarını zorlayan bu çeşitliliğe bir başka örnek de, Ford CEO'su Jim Farley'nin üzerinde çalıştığı iddialı proje. Farley, mühendislerinden, henüz kimsenin denemediği bir konsept üzerinde düşünmelerini istedi: çakıl, kum ve toprak yollara özel olarak tasarlanmış, 1000 beygir gücünde ve kısmen elektrikli (hibrit) bir off-road süper otomobil. Bu vizyon, Ford'un sadece pist odaklı elektrikli canavarlar veya geleneksel V8 gücüyle değil, aynı zamanda benzersiz bir arazi deneyimi sunarak performans dünyasına yeni bir boyut katma arzusunu gösteriyor. Bu proje hakkında daha fazla bilgi için Ford'un 1000 beygirlik hibrit off-road süper otomobil projesi detaylarına göz atabilirsiniz.

Bu bağlamda, Jaguar'ın lüks segmentteki elektrikli konsepti Type 00 ve markanın super-lüks pazara yönelik radikal dönüşümü de dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor. Ferrari F430, BMW X5 ve ilk modern Mini gibi ikonik tasarımlara imza atmış ünlü tasarımcı Frank Stephenson, Type 00'ı "neredeyse her açıdan unutulabilir" ve "bitmemiş" olarak nitelendirerek tasarıma sert eleştiriler getirdi. Jaguar'ın bu hamlesi, ortalama işlem fiyatını iki katına çıkararak yaklaşık 130.000 dolarlık bir fiyat etiketi belirlemeyi ve hatta mevcut müşteri tabanının %85'ini kaybetmeyi göze almayı içeriyor. Şirket, daha az araç satarak birim başına kar marjını artırmayı ve Bentley gibi markalarla super-lüks segmentte rekabet etmeyi hedefliyor. Bu strateji, otomotiv dünyasında marka konumlandırması ve radikal dönüşümlerin getirdiği riskler açısından önemli bir vaka çalışması sunuyor. Frank Stephenson'ın Jaguar Type 00 tasarımına yönelik eleştirileri ve Jaguar'ın bu cesur dönüşüm planları hakkında daha fazla detayı buradan okuyabilirsiniz.

Şeytanın Avukatı: Bu radikal dönüşüm, Bentley'nin geleneksel müşteri kitlesi arasında nasıl karşılanacak? Safkan sürüş keyfi arayanlar için bir nimet olabilirken, markanın imajını daha mı spor hale getirecek, yoksa konfor ve lüks beklentisini mi aşındıracak? Özellikle emisyon standartlarının giderek sıkılaştığı ve karbon ayak izinin büyük önem taşıdığı bir dünyada, hibrit olmayan bir V8 motor, uzun vadede markanın sürdürülebilirlik hedefleriyle çelişebilir mi? Bu modelin satış hacimleri ne seviyede olacak ve Bentley'nin genel stratejisi içinde nasıl bir yere oturacak?

Ancak Walliser'ın geçmişteki başarıları ve Continental GT'nin halihazırda sunduğu mükemmel sürüş deneyimi göz önüne alındığında, yeni Supersports'tan beklentiler oldukça yüksek. Bu model, Bentley'nin lüks segmentteki performans çıtasını nereye taşıyacağını merakla bekleyenler için heyecan verici bir gelişme.

Geleceğin Bentley'si: Miras ve İnovasyon Arasındaki Denge

Yeni Continental Supersports, Bentley'nin Volkswagen Grubu çatısı altında performansa daha da odaklanmasını sağlayan bir adım olarak okunabilir. Continental GT'nin Porsche Panamera ile paylaştığı platform, arkadan çekişli güçlü bir versiyona ev sahipliği yapma potansiyelini her zaman barındırıyordu. Panamera'nın 348 hp'lik baz modelinde bile arkadan çekiş sunması, bu altyapının ne kadar esnek olduğunu gösteriyor. Bu yeni model, hem markanın zengin geçmişine bir saygı duruşu hem de gelecekteki performans odaklı modeller için bir öncü olabilir. Bentley'nin bu kararı, markanın sadece geçmişine değil, aynı zamanda gelecek nesil sürüş tutkunlarına da hitap etme arzusunu yansıtıyor.

Continental Supersports'un yıl sonundan önce tanıtılması bekleniyor. Bu, lüks ve performans tutkunları için 2024'ün en heyecan verici haberlerinden biri olmaya aday. Bentley'nin bu cesur hamlesi, markanın sadece geçmişine değil, aynı zamanda geleceğine de nasıl bir yön vereceği konusunda önemli ipuçları sunuyor ve otomotiv dünyasında merakla beklenen bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.

Kaynak: motor1.com