Sinema dünyasının en büyük isimlerinden Brad Pitt ve Joaquin Phoenix, Gazze'de yaşanan trajik bir olayı konu alan ve büyük ilgi görmesi beklenen 'Hind Rajab'ın Sesi' (The Voice of Hind Rajab) adlı drama filminin yönetici yapımcıları arasına katıldı. Kaouther Ben Hania'nın yönetmenliğini üstlendiği yapım, Venedik Film Festivali'ndeki prömiyeri öncesinde Hollywood'un dikkatini çekmeyi başardı.
Film, sadece Brad Pitt ve Joaquin Phoenix gibi A-list oyuncuların değil, aynı zamanda ‘Roma’ filminin yönetmeni Alfonso Cuarón, ünlü aktris Rooney Mara, ‘İlgi Alanı’ (The Zone of Interest) filminin yönetmeni Jonathan Glazer ve Pitt’in yapım ortağı Dede Gardner ile Jeremy Kleiner gibi sektörün önemli figürlerinin de desteğini aldı. Bu isimlerin filmin arkasında durması, 'Hind Rajab'ın Sesi'nin uluslararası arenadaki görünürlüğünü ve etkisini artıracak önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
'Hind Rajab'ın Sesi': Trajik Bir Hikayenin Perdeye Yansıması
Kaouther Ben Hania'nın kaleme aldığı ve yönettiği 'Hind Rajab'ın Sesi', Gazze'de İsrail güçlerinin saldırısına uğrayan bir araçta mahsur kalan ve daha sonra hayatını kaybeden 6 yaşındaki Hind Rajab'ın gerçek hikayesini ele alıyor. Film, Hind Rajab ile ambulans çağırmak için ona ulaşmaya çalışan Kızılhaç gönüllüleri arasındaki acil durum telefon görüşmelerini, yani gerçek ses kayıtlarını kullanarak olayları izleyiciye aktarıyor. Bu yaklaşım, filmin insani boyutunu ve etkileyiciliğini katlayarak artırıyor.
Yönetmen Ben Hania, filmle ilgili yaptığı açıklamada, “Bu filmin kalbinde çok basit ve yaşanması çok zor bir şey var. Bir çocuğun yardım çağrısı yaptığı ve kimsenin gelmediği bir dünyayı kabul edemiyorum. Bu acı, bu başarısızlık hepimize ait. Bu hikaye sadece Gazze hakkında değil. Evrensel bir acıya hitap ediyor” ifadelerini kullandı. Ben Hania, sinemanın özellikle doğrulanmış, acı veren gerçek olaylardan beslendiğinde en güçlü araç olduğuna inanıyor ve filmin Hind Rajab'ın sesinin duyulmasını ve hafızanın korunmasını sağlamasını umuyor.
Kaouther Ben Hania'nın Yönetmenlik Vizyonu ve Geçmiş Başarıları
Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania, uluslararası alanda tanınan ve daha önce iki Oscar adaylığı kazanmış önemli bir isim. Yönetmenin 2023 yapımı 'Dört Kız Kardeş' (Four Daughters) filmi, Libya'da DEAŞ savaşçılarına katılmak üzere ayrılan iki kız çocuğunun ardından parçalanan bir ailenin dramını anlatarak büyük beğeni toplamıştı. Diğer Oscar adayı filmi 'Derisini Satan Adam' (The Man Who Sold His Skin) de sanat, özgürlük ve insan onuru üzerine çarpıcı bir hikaye sunuyordu. Ben Hania'nın bu güçlü filmografisi, 'Hind Rajab'ın Sesi' filminin sanatsal derinliğini ve mesajının önemini daha da pekiştiriyor.
Sinema ve Gerçeklik Arasındaki Köprü: Eleştirel Bir Bakış
Sanatın, özellikle de sinemanın, acı gerçekleri dile getirme ve toplumsal belleği canlı tutma konusunda paha biçilmez bir gücü vardır. 'Hind Rajab'ın Sesi' gibi filmler, sıklıkla 'haber' başlıklarında kaybolan veya hızlıca unutulan trajedileri, insanlara daha derinlemesine hissettirme ve empati kurdurma potansiyeli taşır. Hollywood'un bu tür projelere destek vermesi, küresel vicdanın ve farkındalığın artırılmasına katkı sağlarken, aynı zamanda sanatın sadece eğlence değil, bir vicdan ve hafıza aracı olduğunu da hatırlatır. Ancak bu tür hassas konularda, anlatının tarafsızlığı ve tüm boyutlarıyla olayları yansıtma çabası, filmin etkisini ve kabulünü belirleyen kritik unsurlardır. Sinema, acıyı evrenselleştirirken, karmaşık gerçeklikleri de basitleştirmemeyi hedeflemelidir.
Sinema Dünyasında Etik Finansman Tartışmaları: Mubi Örneği
Bu bağlamda, sinema dünyasının finansman kaynakları ve etik sorumlulukları da önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Sanat filmlerinin önde gelen dağıtıcısı Mubi, geçtiğimiz mayıs ayında Sequoia Capital'dan aldığı 100 milyon dolarlık yatırım nedeniyle ciddi eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Tartışmanın odağında, Sequoia'nın İsrail istihbarat birimlerinden veteranlar tarafından kurulan ve 7 Ekim olayları sonrası Gazze'deki işgalde aktif rol oynayan savunma teknolojileri şirketi Kela'ya yaptığı yatırım bulunuyor. Bu bağlantı, Mubi'nin sanat ve etik değerlerle olan ilişkisini sorgulayan geniş bir sanatçı ve sektör çalışanı topluluğunun tepkisine yol açtı. Aralarında Radu Jude, Aki Kaurismäki ve Joshua Oppenheimer gibi önemli isimlerin bulunduğu 100'den fazla sinemacı, Mubi'nin Sequoia ile ortaklığını şiddetle eleştiren bir mektup imzaladı.
Mubi CEO'su Efe Cakarel, bu eleştirilere yanıt olarak, Mubi'nin "Gazze'de yaşanan olaylara ortak olduğu" iddialarını reddetti ve gelecekte etik standartları belirleyecek bir "Etik Fonlama ve Yatırım Politikası" ile "Sanatçı Danışma Konseyi" kuracaklarını, ayrıca "Risk Altındaki Sanatçılar Fonu" oluşturacaklarını duyurdu. Ancak Film İşçileri İçin Filistin (FWP) gibi kolektifler, Cakarel'in açıklamasını "şaşırtıcı ve hayal kırıklığı yaratıcı" buldu. FWP, Mubi'nin açıklamasında "soykırım" suçunun açıkça anılmamasını ve "İsrail'in fail olarak adlandırılmamasını" eleştirerek, vaat edilen etik politikanın "anlamlı bir etik standart" içermediği takdirde "sadece bir PR gösterisi" olacağını belirtti. Bu olay, kültürel kurumların finansal ortaklıklarını seçerken karşılaştığı etik ikilemleri ve sanatçıların artan politik duyarlılığını açıkça ortaya koymaktadır. Mubi-Sequoia etik yatırım tartışması ve sanatçı tepkileri hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın.
Venedik Film Festivali'nde Gazze Gündemi
Çarşamba günü başlayan Venedik Film Festivali'nin bu yılki programında Gazze'deki savaşın önemli bir yer tutması bekleniyor. 'Hind Rajab'ın Sesi' filminin yanı sıra, yerel aktivistler tarafından düzenlenen Filistin yanlısı bir gösterinin de festival haftası içinde yapılması planlanıyor. Bu durum, filmin sadece sanatsal değeriyle değil, aynı zamanda güncel politik ve insani tartışmalarla da kesişen önemli bir nokta olacağını gösteriyor. Film, 3 Eylül'de Venedik'te dünya prömiyerini yaptıktan sonra, Kuzey Amerika prömiyeri için Toronto Film Festivali'ne geçecek.
Bu yılki Venedik Film Festivali, 'Hind Rajab'ın Sesi' gibi politik ve insani odaklı yapımların yanı sıra, sinema dünyasının önde gelen isimlerinin yeni projelerine de ev sahipliği yaptı. Noah Baumbach'ın George Clooney ve Adam Sandler'ı bir araya getiren "Jay Kelly" filmi dünya prömiyerini 28 Ağustos'ta Venedik'te gerçekleştirirken, aynı zamanda Meksika sinemasının önde gelen isimlerinden Diego Luna'nın yapımcılığını üstlendiği ve David Pablos'un yönettiği 'On the Road' (En el camino) adlı çarpıcı drama da festivalin 'Horizons' bölümünde sinemaseverlerle buluştu. Noah Baumbach'ın "Jay Kelly" filmi hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın. Bu çeşitlilik, festivalin hem güncel olaylara duyarlılığını hem de sanatsal derinliğini gözler önüne serdi.
Bu yüksek profilli destek ve uluslararası festivallerdeki gösterimler, 'Hind Rajab'ın Sesi' filminin sadece sinema eleştirmenleri arasında değil, geniş kamuoyunda da yankı uyandıracağını ve Gazze'deki insani duruma dikkat çekmede önemli bir rol oynayacağını gösteriyor.
Uluslararası festivaller sadece "Hind Rajab'ın Sesi" gibi güçlü dramalara değil, aynı zamanda sinemanın farklı türlerindeki önemli yapımlara da sahne oluyor. Örneğin, Locarno Film Festivali'nde Ivana Mladenović'in Rumen komedisi 'Sorella di Clausura' ve Zhannat Alshanova'nın Kazakistan gençlik draması 'Becoming' eleştirmenlerden tam not alırken, Berlin Film Festivali'nde ise Gael García Bernal'in başrolünde yer aldığı bilim kurgu draması 'Another End' büyük beğeni topladı. Ayrıca Guillermo del Toro'nun Netflix için çektiği Frankenstein uyarlaması ve Emma Thompson'ın rol aldığı aksiyon-gerilim 'Dead of Winter' gibi projeler de sinema dünyasının bu yılki hareketliliğini gözler önüne seriyor.
Sinema dünyasının sadece gişe filmlerine değil, aynı zamanda toplumsal farkındalığı artıran ve hafızayı koruyan projelere verdiği destek, çeşitli inisiyatiflerle de pekişiyor. Bağımsız belgesel sinemasının en prestijli desteklerinden biri olan **Diane Weyermann Bursu**, son edisyonunda üç çığır açıcı projeye toplamda 300.000 dolarlık sınırsız hibe ve 18 aylık kapsamlı yaratıcı destek sağlayacağını duyurdu. Merhum Diane Weyermann'ın bağımsız belgesellerin küresel çapta yaygınlaşmasında, sanatsal gelişiminde ve sosyal etkisinde kilit rol oynayan mirasını onurlandıran bu burs, zamanın ruhunu yakalayan ve acil temalara odaklanan sinematik belgesellerin üretilmesine olanak tanıyor. Bu tür destekler, 'Hind Rajab'ın Sesi' gibi gerçek olaylardan esinlenen filmlerin ve genel olarak bağımsız sinemanın gücünü artırarak, önemli hikayelerin daha geniş kitlelere ulaşmasına yardımcı oluyor. Diane Weyermann Bursu hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın.
Kaynak: Variety