Hollywood'da Çift Başarılı Hafta: "Conjuring: Son Ayin" Gişeyi Sallarken, Emmy'ler Geleceği Tartışıyor

Haber Merkezi

09 September 2025, 09:12 tarihinde yayınlandı

Conjuring: Son Ayin Gişede Rekor Kırdı, Emmy'lerde Yıldızlar Konuştu: Hollywood'un Geleceği Tartışılıyor

Hollywood'da geçtiğimiz hafta hem gişe hem de prestijli ödül cephesinde dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Warner Bros.'un merakla beklenen korku serisi "Conjuring: Son Ayin", beklentilerin üzerinde bir gişe başarısı elde ederek stüdyonun zorlu bir dönemin ardından yakaladığı yükselişi perçinledi. Öte yandan, Creative Arts Emmy Ödülleri sahne arkasında, sektörün önde gelen isimleri sinemanın geleceği ve üretim dinamikleri hakkında cesur tartışmalar başlattı. Bu iki olay, Hollywood'un mevcut durumu ve gelecekteki potansiyeli hakkında önemli ipuçları sunuyor.

"Conjuring: Son Ayin" Gişede Beklentileri Aştı: Warner Bros. İçin Tarihi Bir Seri

Korku filmi "Conjuring: Son Ayin", ilk hafta sonunda gişede tüm tahminleri altüst ederek 83 milyon doların üzerinde hasılat elde etti. Bu, tahmin edilenin yaklaşık 20 milyon dolar üzerinde bir başarıydı. Filmin, özellikle bir korku yapımı için nadir görülen IMAX gösterimlerinde de güçlü performans sergilemesi dikkat çekti. Bu başarı, Warner Bros. Pictures için üst üste yedinci kez 40 milyon doların üzerinde açılış yapan bir filmi işaret ediyor – stüdyo tarihinde daha önce görülmemiş bir seri.

Bu serinin önemi, stüdyonun 2024 sonu ve 2025 başına "Mickey 17" ve "Alto Knights" gibi filmlerde yaşadığı hayal kırıklıklarının ardından gelmesidir. Ancak "A Minecraft Movie", "Sinners", "Final Destination Bloodlines", "Superman" ve "Weapons" gibi yapımlarla toparlanan Warner Bros., "Conjuring: Son Ayin" ile zirveye tırmandı. Variety'nin gişe şefi Rebecca Rubin'e göre, bu başarıda stüdyo yöneticileri Pamela Abdy ve Michael De Luca'nın "yönetmen odaklı, orijinal yapımlara verdikleri önemin" büyük payı var. Rubin, "Sinners" ve "Weapons" gibi orijinal korku filmlerinin büyük gişe sürprizleri yapmasını örnek göstererek, güçlü vizyona sahip yönetmenlere yatırım yapmanın stüdyonun pazarlama stratejisinin itici gücü olduğunu belirtiyor.

Bu başarılı tablo, küresel eğlence sektöründe farklı dinamiklerin de yaşandığını gösteriyor. Örneğin, Hindistan'da sinema salonları yeniden canlanırken, bölgesel ve Bollywood filmleri de güçlü bir toparlanma sergiliyor. Ormax Media CEO'su Shailesh Kapoor'a göre, Hintçe Bollywood endüstrisi bu yıl gişe gelirlerinde 2023'e kıyasla daha derin bir toparlanma kaydediyor, özellikle 150-200 crore Rupi (yaklaşık 17-22 milyon dolar) bandında bir dizi orta ölçekli filmin başarısıyla sektör daha istikrarlı bir büyüme sergiliyor. Bu durum, bir veya iki yıldıza ya da franchise'a daha az bağımlılıkla daha sağlıklı bir büyüme türüne işaret ediyor.

Benzer şekilde, Afrika sinema endüstrisi, özellikle de dünya genelinde yükselişini sürdüren Nijerya'nın Nollywood'u, uluslararası arenada kendine daha geniş bir yer bulma yolunda önemli bir adım attı. Nijeryalı dağıtım şirketi Nile Entertainment, İngiliz Sovereign Films'in tür odaklı markası Action Xtreme ile kapsamlı bir 'first-look' (ilk bakış) anlaşması imzalayarak bu küresel yükselişi perçinledi. Bu stratejik ortaklık, Afrika'da çekilecek aksiyon filmleri ve dizilerinin hem ortak yapımını hem de dağıtımını hedefliyor ve otantik Afrika hikayelerini dünya sahnesine taşırken, Nollywood'un yetenekli oyuncu ve ekibine uluslararası yapımlarda çalışma fırsatları sunmayı amaçlıyor. Bu iş birliğinin ilk meyvesi, Lagos'ta geçecek aksiyon-gerilim filmi 'Son of the Soil' olacak. Bu önemli anlaşma ve Nollywood'un küresel sahneye taşınması hakkında daha fazla bilgi için tıklayabilirsiniz.

Eleştirel Bakış: Gişe Başarısı Sürdürülebilir mi?

Warner Bros.'un bu başarısı takdire şayan olsa da, sektördeki bazı eleştirmenler, bu tür "seri" başarıların stüdyolar için sürdürülebilir bir model olup olmadığını sorguluyor. Özellikle riskli görünen orijinal yapımlara yönelme stratejisi, her zaman aynı başarıyı getirmeyebilir. Gelecekteki projelerde de bu dengeyi tutturmak, Warner Bros. için önemli bir sınav olacak.

Creative Arts Emmy Ödülleri'nde İlk Sonuçlar ve Tarihi Bir An

Ana Emmy törenine sayılı günler kala Creative Arts Emmy Ödülleri'nde ilk kazananlar belli oldu. Variety editörleri Michael Schneider ve Jazz Tangcay'in sahne arkasından aktardığı bilgilere göre, drama dalında "Severance" ile "The Pitt", komedi dalında ise "Hacks" ile "The Studio" arasındaki rekabet iyice kızışmış durumda. Misafir oyuncu kategorilerinde ise denge dikkat çekiyor; her iki dalda da ödüller eşit olarak bölündü, bu da ana törende yaşanacak çekişmenin habercisi.

Gecenin en dokunaklı anlarından biri, "Severance"taki çalışmasıyla bir saatlik programda sinematografi dalında Emmy kazanan ilk kadın olan Jessica Lee Gagné'nin zaferiydi. Senior artisans editörü Jazz Tangcay, "Daha önce hiçbir kadının bu kategoride ödül almamış olması inanılmaz" diyerek bu anın önemini vurguladı. Gagné'nin bu başarısı, sinema sektöründe çeşitliliğin ve kapsayıcılığın artırılması adına önemli bir adım olarak görülüyor.

Bu önemli adımın yanı sıra, sektördeki sosyal adalet ve kapsayıcılık tartışmaları da devam ediyor. Hollywood'un yükselen yıldızlarından Ayo Edebiri, son filmi 'After the Hunt'ın Venedik Film Festivali'ndeki tanıtımında, tartışmalı bir röportaj anıyla gündeme geldi. 'The Bear' dizisindeki performansıyla Emmy kazanan Edebiri, başrol arkadaşları Julia Roberts ve Andrew Garfield ile birlikte ArtsLife TV'ye verdiği demeçte, bir gazetecinin #MeToo ve Black Lives Matter (BLM) hareketlerinin Hollywood'daki durumu hakkındaki sorularını yalnızca beyaz oyuncu arkadaşlarına yöneltmesiyle rahatsız edici bir durum yaşadı. Edebiri, sorunun kendisine yöneltilmemesine rağmen duruma müdahale ederek, bu hareketlerin kesinlikle 'bitmediğini' net bir dille ifade etti ve aktivistlerin çalışmalarının devam ettiğini vurguladı. Andrew Garfield da Edebiri'yi destekleyerek her iki hareketin de 'kesinlikle hala canlı' olduğunu belirtti. Edebiri'nin bu cesur çıkışı, toplumsal adalet konusundaki duruşunu pekiştirirken, aynı zamanda sektördeki farkındalık eksikliğine de dikkat çekti. Luca Guadagnino'nun yönettiği ve Roberts, Edebiri ile Garfield'ın rol aldığı 'After the Hunt' filmi de #MeToo hareketini doğrudan ele alıyor; bir üniversite profesörünün (Roberts) geçmişiyle yüzleşmesini konu alıyor ve bu ay sonunda New York Film Festivali'nin açılışını yapacak. Ayo Edebiri'nin bu güçlü açıklamaları ve Venedik'teki olaya dair daha fazla detay için Ayo Edebiri'nin #MeToo ve Black Lives Matter açıklamaları haberimize göz atabilirsiniz.

Hollywood'un Geleceği: Sektör Liderlerinden Cesur Çözümler

Creative Arts Emmy sahne arkasında, kazananlar ve sunucular sektörün karşı karşıya olduğu temel sorunları da dile getirdi. "The Pitt" dizisindeki performansıyla drama dalında misafir oyuncu ödülünü kazanan Shawn Hatosy, Los Angeles'taki prodüksiyon kayıplarına dikkat çekti. Hatosy, deneyimli yerel ekiplerin önemini vurgulayarak, kendi dizilerinin düşük maliyetli olmasına ve Los Angeles'ta çekilmesine rağmen kazandığı başarının, karar vericilere yerel üretimi teşvik etmeleri için bir model sunabileceğini belirtti.

Sunucu Giancarlo Esposito ise sinema salonlarına geri dönüşü sağlamak için radikal bir öneride bulundu. Pandemi sonrası azalan sinema seyircisi sayısına dikkat çeken Esposito, stüdyoların ve sinema işletmecilerinin bilet fiyatlarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi. Dahası, Esposito, izleyicinin sinemaya olan tutkusunu yeniden canlandırmak için dev şirketlerin belirli bir hafta sonu tüm filmleri ücretsiz sunmasını önerdi. "Patlamış mısır ve sodadan para alın, ama biletler ücretsiz olsun," diyen Esposito, bu sayede insanların sinema deneyimini yeniden keşfedeceğini savundu.

Değer Katma: Esposito'nun Önerisi Gerçekçi mi?

Giancarlo Esposito'nun "biletler bedava, yiyecek içecek ücretli" modeli, ilk bakışta cüretkar görünse de, bazı perakende modellerinde (örneğin ücretsiz girişli müzeler veya etkinlikler) başarıyla uygulanabiliyor. Ancak sinema endüstrisinin mevcut kar marjları ve stüdyo-dağıtıcı-salon zinciri karmaşık yapısı düşünüldüğünde, bu modelin uygulanabilirliği ciddi finansal ve operasyonel zorluklar barındırıyor. Yine de, Esposito'nun bu önerisi, sektörün geleneksel iş modellerini sorgulamasını ve yenilikçi çözümler aramasını teşvik eden önemli bir tartışma noktası oluşturuyor.

Ancak sinema salonları için çözüm arayışları sürerken, küresel ölçekte dijital yayın platformları ise farklı bir zorlukla karşı karşıya. Özellikle Hindistan gibi büyük pazarlarda abonelik sayılarında bir durgunluk yaşanıyor. Ormax Media CEO'su Shailesh Kapoor, Hindistan'daki 100 milyon abonelik sayısının bir doygunluk noktasına ulaştığını ve gelecekteki büyümenin reklam destekli modellerden gelmesi gerekeceğini belirtiyor. Bu durum, platformların film satın alma maliyetlerini neredeyse %50 oranında azaltmasına yol açarak üretim ekonomisini yeniden şekillendiriyor. Ayrıca, dünya çapında artan rekabet, geleneksel TV yayınlarının da önemini koruduğunu gösteriyor. Kapoor'a göre televizyon hala 900 milyona yakın izleyiciye sahip ve hafife alınmamalıdır. Geleceğin formatları olarak ise akıllı telefon öncelikli pazarlar için kısa, dikey içerikler ve mikro-dramalar öne çıkıyor. Bu arada, Hollywood filmlerinin uluslararası pazarlardaki etkisi de devam ediyor; "F1", "Superman" ve "Jurassic World" gibi yapımlar Hindistan gibi pazarlarda iyi performans göstererek uluslararası içeriğin global gişedeki gücünü bir kez daha kanıtladı. Hindistan eğlence sektöründeki bu dinamikler hakkında daha fazla bilgi edinin.

Hollywood, bir yandan gişe ve ödül başarılarıyla parlamaya devam ederken, diğer yandan sektörün köklü sorunlarına çözümler arıyor. "Conjuring: Son Ayin" gibi filmler gişenin hala canlı olduğunu gösterirken, Emmy sahne arkasındaki tartışmalar ve Jessica Lee Gagné'nin tarihi zaferi, sektörün çeşitlilik ve sürdürülebilirlik arayışında olduğunu gözler önüne seriyor. Bu gelişmeler, sinema ve televizyon dünyasının geleceğine dair umut ve zorlukları bir arada sunuyor.

Kaynak: Variety - Hollywood'un Önde Gelen Haberleri ve Analizleri: variety.com