Sinema dünyasının en özgün ve düşünmeye sevk eden isimlerinden biri olan Oscar ödüllü yönetmen Charlie Kaufman, yeni kısa filmi “How to Shoot a Ghost” ile tekrar gündemde. Uzun süredir merakla beklenen bu projenin ilk fragmanı nihayet izleyiciyle buluşurken, film 1 Eylül’de sinema sanatının en prestijli etkinliklerinden 82. Venedik Film Festivali'nde yarışma dışı özel bir gösterimle dünya prömiyerini yapmaya hazırlanıyor. Özellikle psikolojik derinlikleri ve varoluşsal sorgulamaları işleyen filmleriyle tanınan Kaufman’ın bu son eseri, sinemaseverlerde büyük bir heyecan uyandırdı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sinema sanatının en yeni ve çarpıcı örneklerine ev sahipliği yapan festival, aynı zamanda yaklaşan ödül sezonunun ilk önemli işaretlerini vererek distribütörler için Oscar kampanyalarının temelini atma fırsatı sunan kritik bir platform haline geliyor.
“How to Shoot a Ghost”: Ölüm Sonrası Bir Varoluş Hikayesi
27 dakikalık sürükleyici bir yapım olan “How to Shoot a Ghost”, oyuncu kadrosunda Jessie Buckley ve Josef Akiki gibi yetenekli isimleri bir araya getiriyor. Filmin resmi özeti, izleyicileri oldukça ilginç bir senaryoya davet ediyor: Atina sokaklarında karşılaşan, hayata yeni veda etmiş iki genç karakterin hikayesi anlatılıyor. Biri çevirmen, diğeri fotoğrafçı olan bu iki “dışlanmış” ruh, ölüm sonrası dünyada arzularının ve hatalarının tortularıyla yüzleşiyor. Kentte birlikte dolaşırken, varoluşun zorlu güzelliğinde ve ardında bıraktıklarında bir teselli bulmaya çalışıyorlar.
“Hayatta dışlanmışlardı; ölümde ise uzun zamandır süregelen özlemlerinin ve hatalarının kalıntılarıyla mücadele ediyorlar. Şehirde birlikte dolaşıyor, varoluşun ve sonrasının zorlu güzelliğinde teselli buluyorlar.” — Filmin Resmi Özeti
Charlie Kaufman Sinemasının Derinlikleri ve Kısa Filmin Potansiyeli
Kaufman, “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” ile 2004 yılında En İyi Özgün Senaryo Oscar'ını kazanmış, “Being John Malkovich” ve animasyon filmi “Anomalisa” gibi eserleriyle zihin açıcı, deneysel anlatısıyla sinema dünyasında kendine eşsiz bir yer edinmiştir. Onun filmleri genellikle kimlik, hafıza, gerçeklik ve insan ruhunun karmaşıklığı üzerine odaklanır. “How to Shoot a Ghost” da bu temaları ölüm sonrası bir perspektiften ele alarak Kaufman’ın alametifarikası olan felsefi derinliği ve sorgulayıcı yaklaşımı yansıtacağının sinyallerini veriyor.
Sen,Nexus Editöründen Yorum: Kısa Film Formatının Gücü
27 dakikalık bir kısa filmin, ölüm ve varoluş gibi bu denli ağır ve kapsamlı temaları ne kadar işleyebileceği bazı izleyicilerde soru işaretleri yaratabilir. Ancak Charlie Kaufman gibi bir dahinin ellerinde, bu kısıtlı sürenin, konuyu daha yoğun, keskin ve çarpıcı bir şekilde ele almak için eşsiz bir fırsat olabileceğini unutmamak gerekir. Ticari kaygılardan uzak, tamamen sanatsal bir ifade alanı sunan kısa film formatı, Kaufman'a deneysel anlatımını en saf haliyle sunma özgürlüğü tanıyor olabilir. Belki de bu kısacık süre, bize insan ruhuna dair derin ve unutulmaz bir pencere açacaktır.
Jessie Buckley ve Josef Akiki: Perdedeki İkili
Filmdeki başrol performanslarıyla dikkat çekecek Jessie Buckley, son yılların en parlak yükselen yıldızlarından biri. Maggie Gyllenhaal’ın yönettiği 2021 yapımı psikolojik drama “Kayıp Kız” (The Lost Daughter) ile Oscar adaylığı kazanan Buckley, kariyerine Chloe Zhao’nun “Hamnet” ve Gyllenhaal’ın “The Bride!” (Frankenstein’ın Gelini olarak) gibi iddialı projelerle devam ediyor. “The Bride!” filminin, bu yıl Venedik'te Guillermo del Toro'nun merakla beklenen 'Frankenstein' yorumuyla birlikte festival programında yer alması, klasik hikayelerin modern sinemadaki etkileşimine de vurgu yapıyor. Lübnanlı oyuncu Josef Akiki ise yakın zamanda Dwan Kaoukji’nin ödüllü kısa filmi “Canary in a Coal Mine” ve Samer El Berwaki’nin uzun metrajlı filmi “Al Hayba”da rol alarak dikkatleri üzerine çekmişti. Bu iki oyuncunun, Kaufman’ın vizyonu altında nasıl bir kimya yakalayacağı merak konusu.
Venedik Film Festivali ve Kaufman'ın Bağlantısı
Venedik Film Festivali, Kaufman’ın kariyerinde özel bir yere sahip. Yönetmen, yaptığı açıklamada, “'How to Shoot a Ghost' ile Venedik'e gidecek olmaktan dolayı çok memnunum. Kalbimde çok özel bir yeri olan harika bir festival. ‘Being John Malkovich’ 1999'da orada prömiyer yapmıştı ve Venedik senaristlik kariyerimi başlatmamda etkili olmuştu. Elbette 2015'te ‘Anomalisa’ ile de orada harika vakit geçirmiştik,” ifadelerini kullandı. Bu özel bağ, filmin festivaldeki atmosferini daha da anlamlı kılacağa benziyor.
Venedik, bu yıl sadece Kaufman'ın filmiyle değil, aynı zamanda sinema dünyasının önde gelen isimlerinden merakla beklenen birçok dünya prömiyerine de ev sahipliği yapıyor. Bu önemli yapımlar arasında, müzik dünyasının asi ruhu Marianne Faithfull'ın hayatına odaklanan, Iain Forsyth ve Jane Pollard yönetmenliğindeki 'Broken English' belgeseli de yer alıyor. Faithfull'ın son stüdyo performansı ve sanat, hayatta kalma ve miras üzerine samimi düşüncelerini aktaran bu belgesel, 30 Ağustos'ta festivalin Yarışma Dışı bölümünde dünya prömiyerini yapacak. İtalyan dağıtım şirketi I Wonder Pictures tarafından İtalya hakları alınan yapımda, Tilda Swinton ve George MacKay'in 'Unutulmayanlar Bakanlığı' araştırmacıları olarak Faithfull'ın hikayesini ele alması dikkat çekerken, Nick Cave ve Courtney Love gibi ünlü isimler de belgesele katkı sunuyor. Marianne Faithfull'ın 'Broken English' belgeseli hakkında daha fazla bilgiyi Nexus Haber'de bulabilirsiniz. Ayrıca festival programında Yorgos Lanthimos'un 'Bugonia'sı (Emma Stone, Jesse Plemons), Noah Baumbach'ın 'Jay Kelly'si (George Clooney), Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein'ı, Luca Guadagnino'nun 'After the Hunt'ı ve Benny Safdie'nin 'The Smashing Machine'i gibi iddialı yapımlar dikkat çekiyor. Altın Aslan yarışmasında ise Oscar ödüllü Macar yönetmen László Nemes'in 'Orphan' filmi ve Berlin Altın Ayı ödüllü Ildikó Enyedi'nin 'Silent Friend' adlı yapımı öne çıkıyor. Festivalin açılış töreni de sinema dünyasının iki dev ismi, usta yönetmenler Francis Ford Coppola ve Werner Herzog'un unutulmaz anlarına sahne oldu; efsanevi Coppola, Alman Yeni Sineması'nın öncülerinden Herzog'a, kendisinin de bir zamanlar layık görüldüğü Yaşam Boyu Başarı İçin Altın Aslan ödülünü takdim etti. Bu yılki dikkat çeken gelişmelerden biri de Hollywood'un karizmatik yüzü George Clooney'nin, 'Jay Kelly' filminin basın toplantısına sinüs enfeksiyonu nedeniyle katılamamasıydı. Mona Fastvold, Kathryn Bigelow, Paolo Sorrentino, Jim Jarmusch, Park Chan-wook gibi usta isimlerin yeni filmleri de izleyiciyle buluşuyor. Özellikle Gazze'deki trajik bir olayı konu alan ve Brad Pitt, Joaquin Phoenix gibi Hollywood yıldızlarının da yapımcılığını veya desteğini üstlendiği 'Hind Rajab'ın Sesi' gibi dikkat çekici dünya prömiyerleri de festivalin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Macaristan gibi ülkelerin çok uluslu ortak yapımlarla festivalde zirveye çıkışı da bağımsız sinemanın zorlu ekonomik koşullarında vergi teşvikleri ve ulusal fonlama gibi finansman yapılarının kritik rolünü bir kez daha vurguladı. Bu geniş yelpaze, Venedik'in sinema sanatının her alanına kucak açtığının bir göstergesi.
Bu yıl festivalde sadece sanatsal başarılar değil, aynı zamanda hararetli tartışmalar da yaşandı. Özellikle, Hollywood'un efsanevi isimlerinden Julia Roberts'ın, Luca Guadagnino yönetmenliğindeki yeni filmi “After the Hunt” ile katıldığı basın toplantısı gündeme bomba gibi düştü. Yüksek öğrenim dünyasında geçen bir gerilim olan film, Roberts'ın canlandırdığı saygın bir profesörün, mentisinin (Ayo Edebiri) arkadaşı ve meslektaşı (Andrew Garfield) hakkındaki "sınırı aştığı" suçlamasıyla yüzleşmesini konu alıyor. Filmin #MeToo hareketi ve iptal kültürü üzerine yaptığı çıkarımlar, toplantıda yoğun tartışmalara yol açtı. Roberts, "insanlık olarak konuşma sanatını kaybediyoruz" diyerek günümüz toplumunda diyalog kurma yeteneğinin azaldığına dikkat çekti. Bazı eleştirmenler filmin feminist hareketi baltaladığı yönünde eleştiriler dile getirse de, Roberts filmin bu zorlu konular etrafında samimi ve derinlemesine tartışmalar yaratmasını istediğini belirtti. Yarışma dışı özel bir gösterimle yer alan "After the Hunt", Guadagnino'nun Venedik'teki köklü geçmişine rağmen (daha önce Daniel Craig'in başrolünde olduğu “Queer”, “Bones and All” gibi filmlerle festivalde yer almıştı), Julia Roberts, Andrew Garfield ve Ayo Edebiri için bir Venedik prömiyeri olma özelliği taşıyor. Bu tartışmalı yapım hakkında daha fazla bilgiye Nexus Haber'den ulaşabilirsiniz.
Şair ve yazar Eva H.D. tarafından kaleme alınan “How to Shoot a Ghost” filminin yapımcı kadrosunda Halsey, Avan Jogia gibi isimlerin yanı sıra Anthony Li, Afroditi Panagiotakou, Andrew Ostapchenko, Elli Papadiamanti, Fil Ieropoulos, Foivos Dousos, Franklin P. LaViola, Jason Chayse Tyrrell, John Henry Hinkel, Kyle Mann, Matt Hartley, Nathan Mardis, Nicholas LaViola ve Simos Manganis gibi çok sayıda yönetici yapımcı bulunuyor. Emily McCann Lesser ve Isabelle Deluce yapımcılığı üstlenirken, Zola Elgart Glassman ve Jared Ian Goldman yardımcı yapımcı, Daniel Lugo ise ortak yapımcı olarak görev aldı.
Charlie Kaufman hayranları ve bağımsız sinema meraklıları için “How to Shoot a Ghost”, yılın en çok konuşulacak yapımlarından biri olmaya aday. Filmin Venedik'teki ilk gösteriminin ardından gelen tepkiler, bu özgün eserin sinema dünyasında nasıl bir yankı uyandıracağını gösterecek.
Kaynak: Variety