San Francisco sokaklarında otonom araçlarla yapılan yolculuklar, teknolojinin getirdiği özgürlük hissiyle birlikte belirli kurallar çerçevesinde ilerlemek zorunda. Ancak, bu seviyeye ulaşmanın hem maliyet hem de teknolojik açıdan ne kadar zorlu olduğu, önde gelen otomotiv devlerinin bile otonom sürüş geliştirme planlarını gözden geçirmesiyle ortaya konuluyor. Örneğin, Stellantis gibi büyük gruplar, Seviye 3 otonom sürüş geliştirme planlarını yüksek maliyetler ve karşılaşılan zorluklar nedeniyle dondurduğunu duyurdu. Bu tür gelişmeler, küresel EV arenasındaki kritik gelişmeleri de beraberinde getiriyor; zira bir yandan Rivian gibi iddialı elektrikli araç üreticileri 2026 yılına kadar 'eller serbest, noktadan noktaya' sürüş desteği sunmayı hedeflerken, diğer yandan otonom taksi devi Waymo'nun New York sokaklarına girişi gibi gelişmeler sektördeki dönüşümün hızını ve yönünü belirliyor. Bu durum, otonom teknolojinin sadece operasyonel güvenliği değil, aynı zamanda gelişim süreçlerini de kapsayan geniş bir güvenlik ve sorumluluk çerçevesine ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Son zamanlarda bir Waymo yolcusunun TikTok paylaşımı, bu kuralların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Alisia Cat Blair adlı bir kullanıcı, Waymo aracından vücudunun bir kısmını dışarı uzatırken ve yüksek sesle şarkı söylerken çekilen görüntülerini yayınladı. Bu durum, otonom araçlarda yolcu davranışlarının sınırlarını ve güvenlik protokollerinin hassasiyetini tartışmaya açtı.
Blair'in TikTok videosu, aracın seyir halindeyken kendisinin ve yolcuların şarkı söylediğini ve aracın içindeki müziğin aniden durdurulduğunu gösteriyor. Yaptığı yorumda, Waymo'nun kendilerini aradığını ve durumu bu şekilde sonlandırdığını belirtti. Bu olay, otonom araçların sadece sokaklarda değil, kabin içinde de anlık olarak izlendiğini kanıtlar nitelikte.
Waymo'nun Güvenlik Önlemleri ve İç Kamera Sistemi
Google'ın sürücüsüz taksileri olan Waymo araçları, sadece dış dünyayı algılamak için değil, aynı zamanda kabin içinde yaşananları da kaydetmek üzere birçok kamerayla donatılmış durumda. Şirketin Sıkça Sorulan Sorular sayfasında belirtildiği üzere, bu iç kameralar aracın temizliğini kontrol etmek, tüm yolcuların emniyet kemerlerini taktığından emin olmak ve yolculuk sonunda herhangi bir eşyanın unutulup unutulmadığını denetlemek amacıyla kullanılıyor. Blair'in videosunda emniyet kemeri takmadığı görülmesi, Waymo'nun onboard kamera sisteminin tehlikeli yolcu davranışlarını tespit etme kabiliyetini de akıllara getiriyor.
Yolcu Davranışları ve Waymo'nun Kural Mekanizmaları
Otonom araçlarda emniyet kemeri kullanımı konusu, Waymo'nun güvenlik politikalarının temelini oluşturuyor. Reddit'teki bir Waymo forumunda, bazı kullanıcılar daha önce emniyet kemerlerinin kilitli olduğunu ve yolcuların kemerleri takılıyormuş gibi görünüp üzerine oturduğunu fark ettiklerini belirtiyor. Ancak Waymo, bu tür durumlar için net protokollere sahip. Bir kullanıcı, emniyet kemerini takmayı unuttuğunda aracın uyarı vermeye başladığını ve ardından bir Waymo çalışanının arayıp kemer takmaları konusunda uyardığını paylaşıyor. Bu uyarıya uyulmaması halinde ise aracın yolcunun kurallara uyması ya da araçtan inmesi için kenara çekeceği belirtiliyor. Bu durum, Waymo'nun yolcu güvenliğini ne denli ciddiye aldığının önemli bir göstergesi. Otonom sürüş teknolojileri genelinde, SAE (Society of Automotive Engineers) tarafından belirlenen farklı otonomi seviyeleri bulunmakta olup, Waymo gibi robotaksi hizmetleri daha yüksek seviyelerde (çoğunlukla Seviye 4 veya 5) faaliyet gösterirken, piyasadaki pek çok binek araçta hala sürücünün sürekli denetimini gerektiren Seviye 2 sistemler (örneğin Tesla'nın "Full Self-Driving" veya GM'nin Super Cruise gibi) bulunmaktadır. Bu farklılık, her seviyede farklı güvenlik protokolleri ve yolcu/sürücü sorumlulukları gerektirmektedir.
Otonom Sürüş Seviyeleri (Kısa Bir Bakış):
- Seviye 0-1: Hiç otomasyon yok veya temel sürüş yardımları (hız sabitleyici).
- Seviye 2 (Kısmi Otomasyon): Araç belirli durumlarda direksiyon ve hızlanma/frenlemeyi kontrol eder, ancak sürücü her an denetlemeli ve hazır olmalıdır (örnek: Tesla Autopilot, GM Super Cruise).
- Seviye 3 (Koşullu Otomasyon): Araç, belirli koşullar altında sürüşü tamamen devralabilir, ancak sistem bir uyarı verdiğinde sürücünün müdahale etmesi gerekir. Sürücü bu süreçte yoldan gözünü ayırabilir.
- Seviye 4 (Yüksek Otomasyon): Araç, belirli bir operasyonel tasarım alanı içinde (coğrafi alan veya hava koşulları gibi) sürüşü tamamen kendi başına yapar ve sürücünün müdahalesine gerek kalmaz. Sistem arıza yapsa bile güvenli bir şekilde kenara çekebilir.
- Seviye 5 (Tam Otomasyon): Araç, her türlü koşulda, insan sürücünün yapabileceği tüm sürüş görevlerini yerine getirebilir.
Kural İhlallerinin Potansiyel Sonuçları: Ek Ücretler ve Sorumluluk
Yolcuların Waymo araçlarında uyması gereken kurallara uymaması, sadece güvenlik riskleri taşımakla kalmıyor, aynı zamanda ek ücretlendirmelere de yol açabiliyor. Capital One tarafından yapılan bir paylaşımda, Waymo yolcularının yolculuk paylaşım hizmetinin güvenlik kurallarına uymamaları halinde ek ücretlerle karşılaşabileceği belirtiliyor. Bu kurallar arasında camdan eşya atmak ve emniyet kemeri takmamak gibi ihlaller yer alıyor. Blair'in durumunda ise camdan vücut uzatma eylemi, bu tür bir ihlalin açık bir örneği olarak kabul edilebilir. Otonom araçların sağladığı konfor ve yenilik, beraberinde yolcu sorumluluğunu da getirmektedir.
Otonom Araçlarda Yolcu Davranışlarının Geleceği
Bu tür olaylar, otonom araçların yaygınlaşmasıyla birlikte yolcu davranışlarına dair yeni standartların ve beklentilerin oluşacağını gösteriyor. Sürücüsüz bir ortamda 'özgürlük' algısı, güvenlik protokolleriyle dengelemek zorunda.
Otonom sürüş pazarındaki "otonom sürüş savaşları", Google'ın Waymo'su ve Elon Musk'ın Tesla'sı gibi iki dev oyuncunun bambaşka stratejileriyle şekilleniyor. Waymo, kameralar, radar ve Lidar gibi kapsamlı bir sensör paketi ve sensör füzyonu ile "süper insan güvenliği"ni hedefleyen temkinli bir yaklaşım sergilerken; Tesla, Lidar ve radarın "sensör çelişkisi" yarattığını savunarak sadece kameralara ve yapay zekaya dayalı bir çözüm sunuyor. Ancak bu temkinli veya iddialı yaklaşımlar bile kusursuz operasyon garantisi vermiyor. Örneğin, Waymo araçlarının Austin'de sel sularına girmesi, yetkililerin el sinyallerini göz ardı etmesi veya bir polis memurunun etrafından dolaşmaya çalışması gibi olaylar, otonom araçların beklenmedik insan etkileşimleri ve zorlu çevre koşulları karşısında ne kadar esnek olabileceği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Alphabet'in devasa mali gücüne rağmen Waymo'nun milyarlarca dolar kaybetmesi ve New York gibi kaotik şehirlerde henüz tam kapasiteyle hizmete başlayamaması, gerçek dünya zorluklarının boyutunu gözler önüne seriyor.
Sektör genelinde, Seviye 3 otonom sürüş gibi ara seviyelerin getirdiği sorumluluk belirsizlikleri ve geliştirme maliyetleri nedeniyle Stellantis gibi firmaların bu planlarını dondurması, Rivian gibi iddialı oyuncuların 2026 yılına kadar 'eller serbest, noktadan noktaya' sürüş desteği sunmayı hedeflemesi ve Honda gibi geleneksel devlerin Helm AI ile ortaklık kurarak 2027'den itibaren Seviye 4 otonom sürüş teknolojilerini sunma hedefleri gibi gelişmeler, teknolojinin evrimindeki belirsizlikleri ve her seviyenin kendi içinde barındırdığı zorlukları gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, otonom taksi devi Waymo'nun New York sokaklarına girişiyle patlak veren ve yüz binden fazla kişiye istihdam sağlayan taksi şoförleri arasında büyük endişe yaratan tartışmalar gibi olaylar, otonom teknolojinin toplumsal etkilerini de gözler önüne seriyor. Başka bir olayda, bir Waymo aracında uyuyakalan bir yolcunun polisi araca çağırması gibi durumlar, otonom araçların karmaşık senaryolarla nasıl başa çıktığını ve yolcuların da bu süreçte aktif bir rol oynaması gerektiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, otomotiv endüstrisinin 'akıllı telefonlaşma' takıntısına karşı yükselen 'Otomobil, tekerlekli bir telefon değildir' eleştirisi de önem kazanıyor; zira üreticilerin minimalist tasarım uğruna kanıtlanmış ergonomi kurallarını göz ardı etmesi, sürücü güvenliği açısından ciddi riskler barındırırken, Tesla'nın bile Model 3'te kaldırdığı fiziksel sinyal kolunu kullanıcı şikayetleri üzerine geri getirmesi, sektördeki bu 'dijitalleşme' hatasından bir dönüş sinyali olarak kabul edilebilir. Waymo ve benzeri firmalar, bu teknolojiye olan güveni artırmak için güvenlik ve kurallara uyumu birinci öncelik olarak belirlemekte. Tam otonom sürüşe geçiş, sadece teknolojik yeterlilikle değil, aynı zamanda etik, yasal düzenlemeler ve kamu güvenliği endişeleriyle de dolu bir yolculuk; sistemlerin beklenmedik durumlara nasıl tepki vereceği, kaza sorumluluğunun kimde olacağı ve siber güvenlik riskleri gibi konular, hala tam anlamıyla çözüme kavuşturulmuş değil.
Sonuç olarak, Waymo'nun otonom araçlarında yaşanan bu olay, yolcuların eğlence ve özgürlük arayışları ile şirketin sarsılmaz güvenlik politikaları arasındaki hassas dengeyi bir kez daha vurguluyor. Otonom teknolojinin başarısı, sadece teknik ilerlemelere değil, aynı zamanda yolcuların kurallara ve sisteme olan saygısına da bağlıdır. Geleceğin ulaşımında, her yolcunun bu sorumluluğun bilincinde olması, teknolojinin tam potansiyeline ulaşmasını sağlayacaktır.
Kaynak: InsideEVs
```