Mercedes-Benz'den BMW Motor İddialarına Kesin Yalanlama: "Kendi Motorlarımızla Geleceğe Hazırız"

Haber Merkezi

12 September 2025, 16:18 tarihinde yayınlandı

Mercedes ve BMW Motor İş Birliği İddiaları Reddedildi: Stuttgart Kendi Yolunda İlerliyor

Mercedes-Benz ve BMW arasında potansiyel tarihi bir motor tedarik anlaşması olabileceği yönündeki spekülasyonlar, Mercedes-Benz'den gelen resmi bir açıklamayla son buldu. Şirketin Baş Teknoloji Yöneticisi (CTO) ve Yönetim Kurulu Üyesi Markus Schaefer, dışarıdan motor, özellikle de doğrudan bir rakipten motor kullanma niyetlerinin olmadığını net bir şekilde belirtti.

Geçtiğimiz Ağustos ayında ortaya çıkan bu söylentiler, Mercedes'in gelecekteki kompakt araçları ve C-Serisi ile E-Serisi'nin plug-in hibrit versiyonlarında BMW'nin turboşarjlı 2.0 litrelik benzinli motoru (B48) kullanabileceğini iddia ediyordu. Bu iş birliğinin, geliştirme maliyetlerini düşürmeyi ve yaklaşan Euro 7 emisyon düzenlemelerine uyumu sağlamayı amaçladığı konuşuluyordu.

Mercedes'in Net Durumu: Kendi Mühendisliğimize Güveniyoruz

Markus Schaefer, Münih'teki IAA Mobility Show sırasında bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Schaefer, "Bu iddiaların hiçbir doğruluk payı yok. Kendi yeni modüler motor ailemizi, FAME'yi (Family of Modular Engines) geliştirdik. Bu aile, tüm motor hacimlerini kapsıyor ve şimdiden AB7, Çin 7 ve ABD düzenlemelerine uyumlu," şeklinde konuştu. Bu açıklama, iki dev Alman otomobil üreticisi arasındaki olası bir iş birliği dedikodularına noktayı koydu.

Yaklaşık dört yıl önce tanıtılan FAME platformu, dört, altı, sekiz ve on iki silindirli motorları içeriyor ve sektörün elektrifikasyona yönelmesine rağmen güncel kalacak şekilde tasarlandı. Schaefer, en sıkı emisyon düzenlemelerine tamamen uygun, yeni bir yüksek performanslı V8 motorun tamamlanmak üzere olduğunu ve V12 motorların da Mercedes'in ürün gamında yer almaya devam edeceğini doğruladı. "V12'leri ve V8'leri sunmaya devam edeceğiz. Geleceğe hazır, eksiksiz, şirket içi, güncellenmiş bir termal motor yelpazemiz var," ifadelerini kullandı. Bu karar, lüks segmentteki talebi ve özellikle Orta Doğu ile Çin gibi daha az katı emisyon düzenlemelerine sahip pazarların önemini vurguluyor. Şu anda Mercedes-Benz, V12 motor tipini sadece ultra lüks Maybach S680 modelinde, 6.0 litrelik çift turbo beslemeli ve 621 beygir gücü üreten bir motorla sunuyor. Kaynak metinde belirtildiği üzere, Euro 7 emisyon standartlarının Avrupa Birliği tarafından bir miktar yumuşatılmasına rağmen 2026'da yürürlüğe girecek yeni kurallar, V12 motorların Avrupa pazarındaki bulunabilirliğini sınırlasa da, Mercedes-Benz V12 motorlara tamamen veda etmiyor. Bu konudaki detaylı bilgiye Mercedes-Benz V12 motorlara veda etmiyor: Lüks, Güç ve Gelecek başlıklı haberimizden ulaşabilirsiniz.

Değer Katma: Stratejik Bir Reddiye

Aslında, böylesine büyük iki rakibin motor geliştirme yükünü paylaşması, sektörde artan regülasyonlar ve elektrifikasyon maliyetleri düşünüldüğünde, ilk bakışta mantıklı bir strateji gibi görünebilirdi. Özellikle Euro 7 gibi katı emisyon standartları, üreticiler üzerinde önemli bir finansal yük oluşturuyor. Ancak Mercedes'in bu kararı, markanın kendi mühendislik kimliğini ve "Made in Stuttgart" felsefesini koruma konusundaki kararlılığını vurguluyor. Bu, kısa vadeli maliyet avantajlarından ziyade, uzun vadeli marka imajı ve teknik bağımsızlığa verilen önemin bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Elektrifikasyon ve İçten Yanmalı Motorlar Arasında Denge

Mercedes'in bu reddiyeyi, şirketin elektrifikasyon stratejisini hızlandırdığı, ancak içten yanmalı motorları tamamen terk etmediği kritik bir dönemde yapması dikkat çekici. Yeni GLC'nin hem elektrikli hem de içten yanmalı versiyonlarının benzer fiyatlarla sunulacak olması, şirketin her iki teknoloji arasında bir denge kurma çabasını açıkça gösteriyor. Bu durum, otomotiv endüstrisinin geçiş sürecinde olduğu ve firmaların farklı müşteri taleplerine cevap vermek zorunda kaldığı gerçeğini yansıtıyor. Mercedes, kendi motor portföyünü güncel tutarak, bu geçiş sürecinde esnekliğini korumayı hedefliyor gibi görünüyor. Nitekim şirket, 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak, içten yanmalı motor üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıkladı. Hatta CEO Ola Källenius, Avrupa Birliği'nin 2035 içten yanmalı motor yasağını yeniden gözden geçirme çağrısında bulunarak, lüks segmentteki elektrikli araçlara yönelik talebin beklenenden yavaş seyrettiğini vurguladı. Källenius, bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada Avrupa otomobil endüstrisinin "tam hızla bir duvara çarptığını" ve AB politikasını yeniden düşünmezse "çökebileceğini" de belirtti. Bu durum, sektörde milyonlarca iş kaybına ve milyarlarca euroluk ekonomik zarara yol açabilecek potansiyel yıkıcı etkiler yaratabilir. AB'nin 2035 içten yanmalı motor yasağının sektöre potansiyel etkileri hakkında daha fazla bilgi için BMW Mercedes AB 2035 İç Yanmalı Motor Yasağı Sektörü Çökertir mi? başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz. Bu stratejik değişiklik, sadece Mercedes-Benz'e özgü değil; Lamborghini'nin elektrikli modelini 2029'a ertelemesi, Audi'nin içten yanmalı motor üretimini en az 10 yıl daha sürdürme kararı, Lotus'un elektrikli spor otomobil lansmanını ertelemesi ve McLaren'ın da içten yanmalı motorlara olan bağlılığını yinelemesi gibi örneklerle de destekleniyor. Mercedes-AMG gibi performans markaları da mevcut modellerinden daha güçlü 'elektrik destekli' V8 motorlar üzerinde çalışarak, geleneksel performansı farklı bir formda yaşatmaya devam etme sinyalleri veriyor.

"Şirketimizin motor kimliği %100 'Stuttgart Yapımı' olmaya devam edecek."

Dolayısıyla, uzun süredir konuşulan bu iddiaların aksine, Mercedes-Benz'in motor kimliği %100 "Stuttgart Yapımı" kalmaya devam edecek. Şirket, kendi mühendislik gücüne güvenerek hem mevcut pazarın hem de geleceğin emisyon ve performans beklentilerini karşılayacak çözümler üretmeye devam ediyor.

Kaynak: Motor1.com