Mercedes-Benz GLC'nin Gizli Ekranı: Dokunmatik Olmayan Bir 'Lüks'

Haber Merkezi

09 September 2025, 09:25 tarihinde yayınlandı

Mercedes-Benz GLC'nin Üçüncü Ekranı Dokunmatik Değil: Lüks Deneyimden Kısmi Feragat mı?
```html

Otomotiv dünyası, günümüzde her zamankinden daha fazla ekranla dolu. Üreticiler, özellikle yolcuları eğlendirmek amacıyla araç içlerine üçüncü ekranlar ekleme eğiliminde. Ancak Mercedes-Benz'in yeni GLC modelinde standart olarak sunulan bu üçüncü ekranın dokunmatik özellikten yoksun olması, hem teknoloji meraklıları hem de lüks araç alıcıları arasında önemli bir tartışma konusu yarattı.

GLC'nin Ekran Düzeni ve Beklentilerin Ötesindeki Detay

Yeni GLC, standart olarak üç ekranla birlikte geliyor: 10.3 inçlik sürücü ekranı, 14.0 inçlik bilgi-eğlence ekranı ve ön yolcu tarafında konumlandırılan 'dijital animasyonlu bir trim paneli'. Tüm bu ekranlar tek bir cam yüzeyin altında estetik bir bütünlük sunuyor. Ancak dikkat çeken nokta, ön yolcunun karşısındaki bu üçüncü panelin standart olarak dokunmatik olmaması. Bu durum, aracın iç mekânında modern bir hava yaratsa da, interaktif bir deneyim bekleyen kullanıcılar için hayal kırıklığı yaratabilir.

Yükseltme Seçenekleri ve Maliyet Faktörü

Mercedes, bu üçüncü ekranı tam işlevsel bir dokunmatik panele dönüştürmek isteyen müşterileri için çeşitli yükseltme seçenekleri sunuyor. Eğer üçüncü ekranın 14.0 inçlik dokunmatik bir ekrana dönüşmesini isterseniz, markanın 'Superscreen' kurulumuna yükseltme yapmanız gerekiyor. Daha da ileri gitmek isteyenler için ise, Mercedes GLC EQ Technology modelinde sütundan sütuna uzanan ve tüm ön paneli kaplayan, tam 39.1 inç (99.3 santimetre) köşegen uzunluğa sahip, bin adetten fazla bireysel LED barındıran devasa bir ekran sunan yeni 'Hyperscreen' seçeneği mevcut. Bu gelişmiş ekran, Microsoft ve Google'dan yapay zeka desteğiyle güçlendirilmiş Mercedes-Benz'in en yeni MBUX bilgi-eğlence sistemini çalıştırıyor. Mercedes, bu 'görkemli, yüzen ekranın' dikkat dağıtıcı olmadığını iddia ederken, kullanıcıların dahili kaydırıcılar sayesinde ekranın iki bölümünü aynı anda ayarlayabildiğini belirtiyor. Hyperscreen, 2022 EQS modelinde tanıtılmış ve o dönemde de opsiyonel bir özellik olarak sunulmuştu; daha uygun fiyatlı versiyonlarda geleneksel gösterge paneli ve daha az ekran alanı bulunacağı da eklenmeli.

Mercedes-Benz'in bu stratejisi, kullanıcılara daha fazla seçenek sunma potansiyeli taşırken, temel bir özelliğin bile ücretli bir yükseltmeye tabi tutulması, 'lüks' tanımını yeniden sorgulatıyor.

Sektördeki Geniş Resim: Dokunmatik Olmayan Ekranlar ve Yükseltme Stratejileri

Dokunmatik olmayan bir ekranın lüks bir Mercedes modelinde yer alması ilk başta kulağa tuhaf gelse de, bu durum otomobil üreticilerine satış sonrası ek gelir elde etme fırsatları sunabilir. Ancak Mercedes, iç mekandaki odak noktası devasa ekranlar olsa da, orta konsol, direksiyon simidi ve kapı içlerinde hala fiziksel tuşlara yer vererek tüm kontrolleri tamamen dijitalleştirmekten kaçınıyor. Birçok marka, temel özelliklerin veya gelişmiş fonksiyonların abonelik servisleri ya da ekstra ödeme duvarları ardına gizlenmesi gibi stratejiler benimsemeye başladı. Bu durum, özellikle lüks bir deneyim vaat eden markalar için 'ucuz bir hareket' olarak algılanabilir.

Bu stratejilerin ortasında, Mercedes-Benz'in lüks SUV segmentindeki popüler temsilcisi GLC, tamamen elektrikli bir dönüşümle otomobil dünyasına adım atıyor. Markanın uzun süredir en çok satan modellerinden biri olan GLC, 'EQ Teknolojisi'ne sahip yeni elektrikli versiyonuyla ABD pazarına sunulacak ilk tam elektrikli GLC olma unvanını taşıyor. Bu yeni model, Mercedes-Benz GLC Elektrikli SUV Özellikleri, Menzil, Teknoloji, Fiyat gibi detaylarıyla öne çıkarken, Audi Q6, Porsche Macan ve BMW'nin elektrikli geleceğine yön verecek, tamamen elektrikli araçlara özel tasarlanmış devrim niteliğindeki Neue Klasse platformunu kullanan yeni BMW iX3 gibi güçlü rakipleriyle doğrudan rekabet edecek.

Öte yandan, Jeep Wagoneer, Lucid ve Porsche gibi markalar da belirli modellerinde yolcu ekranları sunmuştu. Ancak bu ekranların bazı eleştirmenler tarafından 'gösterişten ibaret' olduğu yorumları yapılıyor. Akıllı telefonlarımızın cebimizde her an kullanıma hazır olduğu bir çağda, araçtaki üçüncü bir ekranın gerçekten ne kadar katma değer sağladığı tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Mercedes'in yeni CLA modeli de dik bir konsolda üç ayrı ekran kullanarak dijitalleşmeye ağırlık verdiğini gösterirken, rakip markalar da boş durmuyor. BMW, akıllı telefon kullanıcılarını cezbetmek amacıyla dev ekranlara büyük yatırım yapıyor; örneğin, yeni BMW iX3, yeni nesil iDrive ile birlikte 17.9 inçlik dokunmatik ekran ve ön camın tabanında sütundan sütuna bir projeksiyonla piyasaya çıkıyor. Bu modelde "Panoramik iDrive" adı verilen fütüristik bir kabin deneyimi sunulurken, BMW'nin tamamen elektrikli araçlara özel geliştirdiği devrim niteliğindeki Neue Klasse platformu da temelini oluşturuyor. Audi ve Porsche gibi diğer lüks markalar da Çin pazarında zaten norm haline gelmiş ekran yoğunluğunu benimsemiş durumda; Audi'nin 'Concept C' elektrikli spor otomobil konsepti ve Porsche'nin tamamen elektrikli Cayenne prototipi bu yöndeki adımlara örnek teşkil ediyor.

Peki Bu Ne Anlama Geliyor?

Bu durum, Mercedes'in finansal hedefleriyle marka imajı arasında bir denge kurma çabasını yansıtıyor olabilir. Standart bir özellik olarak dokunmatik bir ekran sunmak yerine, bunu bir yükseltme seçeneği olarak konumlandırmak, aracın başlangıç fiyatını daha rekabetçi tutarken, kâr marjlarını artırma potansiyeli taşıyor. Ancak bu yaklaşım, markanın 'olağanüstü lüks deneyimi' beklentisini karşılamakta yetersiz kalabilir ve uzun vadede müşteri sadakatini etkileyebilir. Müşteriler, bir lüks markadan her detayın en üst seviyede olmasını beklerler.

Sonuç: Lüks ve Fonksiyonellik Arasındaki Çatışma

Mercedes-Benz GLC'deki bu üçüncü dokunmatik olmayan ekran, otomotiv sektöründeki daha geniş bir trendin parçası. Üreticiler, araçları daha çekici kılmak için ileri teknolojiyi kullanırken, maliyetleri yönetme ve ek gelir sağlama baskısı altındalar. Ancak lüks bir segmentte, temel işlevselliğin yükseltmeye tabi tutulması, müşteri memnuniyeti ve marka algısı açısından riskler taşıyabilir. Mercedes'in bu hamlesinin uzun vadedeki etkilerini ve sektördeki benzer uygulamaların nasıl karşılandığını yakından takip etmeye devam edeceğiz.

Yeni nesil Mercedes-Benz GLC EQ Technology modelinin tam tanıtımı, Münih'teki IAA Mobility Show öncesinde, 7 Eylül Pazar günü yapıldı. Bu tanıtımla birlikte modelin dış tasarımı ve tüm teknik detayları da ortaya çıktı. Elektrikli GLC, kalbinde 94.0 kilowatt-saat kullanılabilir kapasiteye sahip güçlü bir lityum-iyon batarya paketi barındırıyor ve en güçlü konfigürasyonunda 483 beygir gücüne kadar güç üretebiliyor. 800 volt mimarisi sayesinde Avrupa WLTP döngüsünde 713 kilometreye (443 mil) varan oldukça iddialı bir menzil sunarken, maksimum 330 kilowatt şarj kapasitesiyle sadece 10 dakikada 303 kilometreye kadar menzil kazanımı sağlanabiliyor. S-Serisi'nden ödünç alınan isteğe bağlı Airmatic süspansiyon, Car-to-X işleviyle akıllı süspansiyon kontrolünü birleştirerek olağanüstü bir sürüş kalitesi vadediyor. Ayrıca, 4.5 dereceye kadar arka aks yönlendirmesi ile manevra kabiliyeti artırılmış. Dış tasarımda opsiyonel olarak sunulan ve 942 adet aydınlatmalı noktaya sahip büyük ızgara dikkat çekerken, iç mekanda artırılan dingil mesafesi sayesinde ön diz mesafesi 1.3 cm, arka diz mesafesi 4.8 cm gibi önemli genişlemeler ve 127 litre hacminde bir ön bagaj (frunk) bulunuyor. Kargo alanı ise arka koltuklar dik konumdayken 570 litre, koltuklar katlandığında 1.740 litreye ulaşıyor. Güvenlik tarafında ise Adaptif hız sabitleyici ve eller serbest sürüş teknolojisine sahip MB.Drive gibi kapsamlı özellikler mevcut. Elektrikli GLC'nin ABD pazarında 2026'nın ikinci yarısında satışa sunulması beklenirken, tahmini fiyat etiketi standart benzinli GLC'den biraz daha yüksek olacak.

Bu etkinlikte sadece elektrikli GLC değil, aynı zamanda 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX ve elektrikli/hafif hibrit seçeneklerle CLA Shooting Brake gibi diğer önemli Mercedes modelleri de ilk kez halka açık olarak sergilendi. Ayrıca, aynı fuarda BMW'nin elektrikli geleceğine yön verecek, devrim niteliğindeki Neue Klasse platformu üzerinde yükselen, ABD standartlarına göre yaklaşık 640 kilometre (400 mil) menzil sunması beklenen, yeni tasarım dili ve Panoramik iDrive gibi fütüristik iç mekan detaylarıyla dikkat çeken rakip BMW iX3'ün de resmi tanıtımı gerçekleştirildi; bu da elektrikli geleceğe yönelik rekabeti daha da kızıştırdı. BMW iX3'ün 0-100 km/s hızlanmasını 4.7 saniyede tamamladığı ve azami hızının 209 km/s (130 mph) olduğu belirtiliyor. Ayrıca 400 kilovat'a kadar şarj hızı sunarak, uyumlu bir DC hızlı şarj istasyonunda sadece 10 dakikada yaklaşık 370 kilometre (230 mil) menzil kazanabildiği belirtiliyor. BMW iX3'ün tahmini başlangıç fiyatının yaklaşık 60.000 Dolar olması beklenirken, ABD pazarında 2026'nın ikinci yarısında satışa sunulacak. BMW iX3'ün teknik özellikleri ve fiyatı hakkında daha fazla bilgi için tıklayın. Ayrıca, Türkiye'nin yerli otomobili Togg'un Avrupa pazarına açılma hedefleri, Ford'un yeni bir kompakt SUV'u ve Volkswagen'in ID.2all konseptinin crossover versiyonu olarak geliştirilen uygun fiyatlı yeni bir elektrikli SUV konsepti gibi birçok önemli yenilik de bu fuarda otomotiv dünyasıyla buluştu. Bu fuar, sektörün elektrikli geleceğe yönelik adımlarını ve dijitalleşme trendlerini yakından görmek için önemli bir platform oldu. BMW iX3'ün Neue Klasse platformu, markanın elektrikli araçlara yaptığı stratejik bir yatırımın ürünü olup, bataryalı elektrikli araçlar için sıfırdan tasarlanmış ve verimliliği en üst düzeye çıkarırken, BMW'nin imzası haline gelmiş sürüş dinamiklerinden ödün vermemeyi hedefliyor. Geleneksel içten yanmalı motorlu araç platformlarının elektrikliye uyarlanmasının ötesine geçerek, ağırlık dağıtımı, batarya entegrasyonu ve elektrik motoru performansı optimize eden bu yaklaşım, elektrikli araç deneyimini yeni bir seviyeye taşıma potansiyeli taşıyor. Ayrıca, iX3'ün arkadan itişli (RWD) ve dört tekerlekten çekişli (AWD) seçeneklerinin yanı sıra, daha güçlü bir M Sport modelinin de piyasaya sürülmesi planlanıyor.

Ancak lüks segmentteki elektrikli araç dönüşümünde bazı gecikmeler ve revizyonlar da dikkat çekiyor. Hem Audi hem de Porsche, elektrikli araç hedeflerini gözden geçirerek geçişin planlanandan daha uzun süreceğini kabul etti. Bu durum, markaların önümüzdeki on yılın büyük bir bölümünde içten yanmalı motorlu modeller üretmeye devam edeceği anlamına geliyor. Mercedes-Benz'in de daha önce belirlediği 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak, içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıklaması ve Mercedes-Benz CEO'su Ola Källenius'un AB'ye 2035 içten yanmalı motor yasağını gözden geçirme çağrısı gibi çıkışlar, bu dönüşümün gerçekçi zorluklarını ortaya koyuyor.

Kaynak: Motor1.com

```