H-1B Vizesinde Büyük Dönüşüm: Yeni Sistem Startup'ların Teknoloji Yeteneği Elde Etmesini Nasıl Engelliyor?

Haber Merkezi

09 October 2025, 09:28 tarihinde yayınlandı

ABD H-1B Vizesi Değişiklikleri: Startup'ların Küresel Yetenek Avını Baltalayan Yeni Kurallar

Amerika Birleşik Devletleri'nde teknoloji sektörünün can damarı olarak kabul edilen H-1B vizesi programı, ülkeye yüksek nitelikli yabancı işgücünün girişini sağlıyor. Ancak bu programda son dönemde yapılan değişiklikler, özellikle yeni kurulan teknoloji şirketleri (startup’lar) için büyük bir kâbusa dönüşme potansiyeli taşıyor. TechCrunch'ın 'Equity' podcast yayınında ele alınan bu karmaşık düzenlemeler, ABD'deki teknoloji yeteneğinin geleceğine dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.

Göçmenlik Politikası Direktörü Jeremy Neufeld’in analizlerine göre, yeni kurallar sadece bürokrasiyi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda vize tahsisinde mantık dışı bir öncelik kaymasına neden oluyor. Bu durum, ABD'nin küresel teknoloji rekabetinde geri kalmasına yol açabilir.

Yeni Ücret Sistemi: Yapay Zeka Doktorları Yerine Akupunkturcular mı?

H-1B vizesi sistemindeki en tartışmalı değişikliklerden biri, vize slotlarının dağıtımını belirleyen yeni ücret sistemidir. Eskiden daha çok yüksek maaşlı pozisyonlara odaklanılırken, yeni düzenlemeler, maaşın kendisinden ziyade deneyim ve pozisyonun genel ücret seviyesine odaklanıyor. Bu durum, çarpıcı bir sonuç yaratıyor:

Yeni kurallar altında, 200.000 dolar kazanan taze mezun bir Yapay Zeka (AI) doktora öğrencisinin vize başvurusunun, aynı maaşı almayan ancak daha uzun süredir sektörde olan deneyimli bir akupunkturcunun başvurusu karşısında şansı düşebiliyor. Sistem, yüksek teknoloji alanındaki kritik, ancak yeni mezun yeteneği göz ardı etme eğilimi gösteriyor.

Startup'lar İçin Felaket Senaryosu

Startup'lar genellikle küresel havuzdan en iyi, en yenilikçi ve en yetenekli genç mezunları yüksek maaşlarla transfer etmeye çalışır. Eğer yeni ücretlendirme ve önceliklendirme sistemi, bu genç ve yüksek potansiyelli yeteneklerin önünü keserse, startup'lar kritik personel bulmakta zorlanacak ve bu da ABD'deki inovasyon hızını yavaşlatacaktır. Bu politikaların uzun vadede Amerika'nın teknoloji liderliğini koruma hedefine hizmet etmeyebileceği eleştirisi yaygındır.

80'lik Açık: 100.000 Dolarlık Ücret Muamması

Değişikliklerin odağındaki bir diğer önemli husus ise yüksek miktarda potansiyel ücretlerdir. Analizlere göre, başvuru sahiplerinin %80'ine kadarının, yasal düzenlemelerdeki büyük bir boşluk (loophole) sayesinde tahmini 100.000 dolarlık bu ücret yükümlülüğünden tamamen kaçınabildiği iddia ediliyor. Bu durum, sistemin hem gelir elde etme hem de eşitlik ilkesi açısından ne kadar dengesiz çalıştığını gösteriyor.

Değer Katma ve Eleştirel Bakış:

Devlet politikalarının temel amacı genellikle istikrarı sağlamaktır. Hükümet, bu yeni sistemle belki de H-1B vizesinin suistimal edilmesini (düşük ücretli pozisyonlarla yetenek sömürüsünü) engellemeyi hedeflemiş olabilir. Ancak, mevcut haliyle, politika, 'deneyim'i 'yenilikçi potansiyel'e tercih ederek, startup ekosistemini cezalandırmış görünüyor. Bu, kısa vadede yerel işgücünü koruma çabası olarak görülse de, uzun vadede küresel yetenek akışının Kanada veya Avrupa gibi rakiplere kaymasına neden olabilir.

Üniversiteler ve Araştırma Merkezleri İçin Belirsizlik

Göçmenlik politikalarındaki bu belirsizlikten etkilenen yalnızca özel sektör değil. Üniversiteler ve ulusal laboratuvarlar da bu yeni ücret yükümlülüklerine tabi olsalar bile, ödeme prosedürlerinin ve kesin kuralların ne olduğu konusunda hala netlik kazanmış değiller. Bu 'bekleme' durumu, hayati önem taşıyan bilimsel araştırmaları ve akademik projeleri riske atıyor, uluslararası araştırmacıların işe alınma süreçlerini durma noktasına getiriyor.

Bu bağlamda, küresel yapay zeka (AI) rekabetinin hızı, ABD'nin nitelikli göçmen politikasının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösteriyor. Örneğin, OpenAI, amiral gemisi ürünü ChatGPT'yi 800 milyon haftalık aktif kullanıcısı olan yeni nesil bir işletim sistemine dönüştürme ve Yapay Genel Zekâyı (AGI) geniş kitlelere ulaştırma vizyonuyla hareket ederken, CEO Sam Altman'ın Nvidia ve AMD gibi yonga üreticileriyle yaptığı devasa anlaşmalarla, yalnızca Stargate projesi kapsamında 500 milyar dolarlık altyapı taahhüdü verdiği ve agresif stratejisinin toplamda 1 trilyon dolara ulaştığı belirtiliyor (OpenAI Sam Altman altyapı stratejisi Stargate Nvidia AMD anlaşmaları). Bu devasa projeler için ihtiyaç duyulan üst düzey araştırmacı ve mühendislerin H-1B vizesi engelleriyle karşılaşması, ABD'deki inovasyon hızını tehdit ediyor.

Bu karmaşık durum, Amerika Birleşik Devletleri'nin göçmenlik politikasını sadece giriş kapısında değil, aynı zamanda ülke içinde de teknolojiyi kullanarak yönetme eğilimini ortaya koyuyor. Örneğin, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE), deportasyon süreçlerini hızlandırmak ve vize süresini aşanları tespit etmek için Palantir'in geliştirdiği 'Investigative Case Management' (ICM) gibi kapsamlı veri yönetim sistemlerini ve hücresel ağları taklit eden IMSI yakalayıcılar gibi gelişmiş gözetim teknolojilerini kullanmaktadır. ABD’deki yetenek göçü politikalarının arka planında uygulanan bu ileri düzey gözetim sistemleri ve analizleri hakkında daha fazla bilgi için ICE deportasyon teknolojileri gözetim sistemi analiz yazımızı inceleyebilirsiniz.

Sonuç olarak, H-1B vizesi programındaki bu köklü değişiklikler, ABD'deki teknoloji ve akademik çevreler için büyük bir baş ağrısı yaratmış durumda. Startup'ların geleceği ve ülkenin inovasyon kapasitesi, bu karmaşık ve dengesiz politikaların hızla çözülmesine bağlı olacak.

Kaynak: TechCrunch Podcast Analizi: ABD H-1B Vizesi Programındaki Son Gelişmeler