Cronos: The New Dawn: Korku Oyunu Mu, Sabır Sınavı Mı?

Haber Merkezi

04 September 2025, 12:23 tarihinde yayınlandı

Cronos: The New Dawn İncelemesi: Korkudan Çok Hayal Kırıklığı Sunan Bir Deneyim

Korku oyunu denince akla gelen ilk stüdyolardan biri olan ve yakın zamanda Silent Hill 2 Remake ile de adından söz ettiren Bloober Team, Layers of Fear ve The Medium gibi yapımlarla rüştünü ispatlamış bir isim. Bu nedenle, zaman yolculuğu, zombiler ve Polonya'nın Nowa Huta bölgesinin post-apokaliptik atmosferini birleştiren yeni hayatta kalma korku oyunları Cronos: The New Dawn, büyük bir beklentiyle karşılandı. Ancak oyun, vaat ettiği omurga ürperten gerilimi sunmak yerine, oyuncuları mekanik sorunlarla dolu sinir bozucu bir mücadeleye davet ediyor. Peki, bu iddialı yapım nerede parlıyor, nerede tökezliyor?

Öne Çıkanlar

  • Savaş Mekanikleri: Oyunun en zayıf halkası. Düşmanlar korkutucu olmaktan uzak ve onlarla savaşmak kaynaklarınızı tüketip sizi hayal kırıklığına uğratıyor.
  • Bulmacalar ve Keşif: Zamanı geri sarma ve yerçekimi çizmeleri gibi mekanikler, oyuna keyifli ve yaratıcı anlar katıyor.
  • Atmosfer: Nowa Huta'nın yıkık dökük manzaraları ve zaman anomalileriyle dolu dünyası görsel olarak etkileyici.
  • Hikaye Anlatımı: Ağır bir başlangıç yapıyor ve ilgi çekici zaman yolculuğu temalarına çok geç odaklanıyor.

Oyun hakkındaki farklı görüşleri ve genel eleştirmen kanısını görmek için Cronos: The New Dawn incelemeleri derlememize göz atabilirsiniz.

Kâğıt Üzerinde Harika Fikirler: Bulmacalar ve Atmosfer

Cronos: The New Dawn'ın en parlak anları, silahlı çatışmalardan uzaklaşıp zihninizi kullanmanızı istediği anlarda ortaya çıkıyor. Oyunda, zaman anomalilerine ateş ederek çevrenin belirli kısımlarını geçmişteki hallerine döndürebiliyorsunuz. Yıkılmış bir köprüyü yeniden inşa etmek veya çökmüş bir çatıya tırmanabilmek için onu eski haline getirmek gibi bulmacalar, oyuna taze bir soluk getiriyor. Bu anlar, savaşın yarattığı bıkkınlıktan harika bir kaçış sunuyor. Oyun, atmosferiyle Dead Space, Resident Evil ve Silent Hill gibi klasiklerden ilham alsa da, Nowa Huta tasviriyle kendine has, rahatsız edici bir dünya yaratmayı başarıyor.

Oyunun ilerleyen aşamalarında edindiğiniz yerçekimi çizmeleri ise bir diğer başarılı mekanik. Duvarlarda ve tavanlarda yürümenize olanak tanıyan bu özellik, hem keşfi eğlenceli hale getiriyor hem de Nowa Huta'nın post-apokaliptik manzarasını farklı açılardan deneyimlemenizi sağlıyor. Bu bölümlerde oyun, bir hayatta kalma korku oyunundan çok, başarılı bir bulmaca-platform oyununa dönüşüyor ve bu dönüşüm aslında hiç de fena hissettirmiyor.

En Büyük Korku: Savaş ve Kaynak Yönetimi

Ne yazık ki, Cronos'un bu parlak anları, temel oynanış döngüsündeki ciddi sorunlar tarafından gölgeleniyor. Bir hayatta kalma korku oyununda düşmanların yarattığı gerilim esastır. Ancak Cronos'taki 'Yetimler' olarak adlandırılan zombi benzeri yaratıklar, korkutmaktan çok can sıkıyor. Yavaş hareketleri, tahmin edilebilir saldırı animasyonları ve uzaktan duyulabilen sesleri, gerilim unsurunu neredeyse tamamen ortadan kaldırıyor. Bir düşman gördüğünüzde içinizi korku değil, 'yine mi?' bıkkınlığı kaplıyor.

Savaşlar o kadar sinir bozucu ki, oyundaki en korkutucu şeyin düşmanların kendisi değil, onlarla savaşma zorunluluğu olduğunu söyleyebiliriz. Kaynaklar aşırı kısıtlı ve bazı güçlü düşmanlar, saatlerce biriktirdiğiniz tüm cephaneyi ve sağlık kitlerini tek bir çatışmada tüketmenize neden olabiliyor.

Ancak bu eleştirilere rağmen, tüm eleştirmenlerin savaş sistemini yerden yere vurmadığını da belirtmek gerek. Örneğin bazı incelemelerde, kısıtlı kaynakların oyuncuyu düşman gruplarını bir araya toplamak gibi daha stratejik ve yaratıcı çözümler bulmaya ittiği, bu durumun da gerilimi artırdığı ifade ediliyor. Bu durum, oyunun modern aksiyon beklentilerinden ziyade, klasik hayatta kalma-korku türünün sabır gerektiren yapısını seven oyunculara daha çok hitap ettiğini gösteriyor.

Bu durumu daha da kötüleştiren şey ise sorunlu kayıt (checkpoint) sistemi. Oyunun otomatik kayıtları sizi bazen kaçınılmaz bir ölüm döngüsüne hapsedebiliyor. Düşük canla bir kayıt noktasına ulaştığınızda, yeniden doğduğunuz an tek bir darbeyle tekrar ölmek, ilerlemenin tek yolunun çok daha önceki bir manuel kayda dönmek olmasına neden oluyor. Bu da oyuncunun emeğini hiçe sayan bir tasarım hatası olarak öne çıkıyor.

Geç Kalan Hikaye ve Yorgun Anlatım Biçimleri

Cronos'un hikayesi, potansiyeli yüksek bir konsepte sahip olmasına rağmen, bu potansiyele ulaşmakta çok yavaş kalıyor. Oyunun ilk sekiz saati, son yıllarda fazlasıyla işlenmiş olan karantina, sosyal kısıtlamalar ve salgın temalarına odaklanıyor. Bu durum, hikayenin özgün ve ilgi çekici zaman yolculuğu unsurlarının sahneye çıkmasını geciktiriyor. Oyun, asıl kozunu oynamak için çok uzun süre bekliyor.

Hikaye anlatımında etrafa bırakılmış notlara ve günlük yazılarına aşırı derecede başvurulması da bir başka eleştiri konusu. Bu yöntem, artık oyun dünyasında yorgun bir klişe haline gelmiş durumda ve Cronos, bu klişeyi fazlasıyla kullanarak hikayenin etkisini zayıflatıyor.

Oyun Künyesi ve Sonuç

Cronos: The New Dawn, parlak fikirleri ve sinir bozan mekanikleri arasında sıkışıp kalmış bir yapım. Yaratıcı bulmacaları ve etkileyici atmosferiyle oyuncuyu içine çektiği anlar olsa da, bu anlar tatmin edici olmayan savaşlar ve acımasız kaynak yönetimi tarafından sürekli baltalanıyor. Korku unsurlarını geri plana iterek oyuncuyu sabır testine sokan oyun, Bloober Team'in önceki işlerinin kalitesine ulaşmaktan maalesef uzak kalıyor.

ÖzellikDetay
Oyun AdıCronos: The New Dawn
GeliştiriciBloober Team
YayıncıBloober Team SA
Çıkış Tarihi5 Eylül 2025
PlatformlarPC
Fiyat$59.99 / £49.99

Bu derleme haberin oluşturulmasında, PCGamer'da yayınlanan orijinal incelemeden elde edilen bilgiler temel alınmıştır.