Yoon Ga-eun'dan 'The World of Love': Toronto'da Görücüye Çıkan Bir Gençlik Hikayesi ve Yönetmenin Radikal Kararı

Haber Merkezi

05 September 2025, 16:24 tarihinde yayınlandı

Yoon Ga-eun'un 'The World of Love' Filmi: Hikaye Anlatımında Yeni Bir Dönüm Noktası ve Toronto Prömiyeri

Güney Kore sinemasının dikkat çeken yeteneklerinden yönetmen Yoon Ga-eun, altı yıl aradan sonra 'The World of Love' (Se-gye-ui Joo-in) adlı yeni filmiyle Toronto Film Festivali'nin Platform bölümünde 7 Eylül'de izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Ga-eun'un bu filmi, kariyerinde önemli bir hikaye anlatım evrimine işaret ediyor: birinci şahıs anlatımından üçüncü şahıs bakış açısına radikal bir geçiş.

Yoon Ga-eun'un filmi gibi, 50. yıl dönümünü kutlayan Toronto Film Festivali (TIFF), bu yıl önemli bir belgeselin de dünya prömiyerine ev sahipliği yaptı. Kanadalı komedi dehası John Candy'nin hayatına odaklanan, Tom Hanks'in oğlu Colin Hanks'in yönetmenliğini ve Kanadalı yıldız Ryan Reynolds'ın yapımcılığını üstlendiği "John Candy: I Like Me" belgeseli, festivalin açılış gecesinde izleyiciyle buluştu. Festivalde dikkat çeken bir diğer prömiyer ise, 'There's Something About Mary' ve 'Dumb and Dumber' gibi klasikleriyle tanınan usta yönetmen Bobby Farrelly'nin R-dereceli yeni komedisi 'Driver's Ed' oldu. Hollywood'da komedi filmlerinin azaldığı bir dönemde Farrelly'nin bu bağımsız yapımı, Sam Nivola, Molly Shannon ve Kumail Nanjiani gibi isimleri bir araya getirerek sinemaseverlere taptaze bir kahkaha vaat ediyor. Bu özel yapım hakkında daha fazla detay için John Candy: I Like Me Belgeseli Toronto Film Festivali Prömiyeri haberimizi inceleyebilirsiniz. Bobby Farrelly'nin 'Driver's Ed' filmi ve Hollywood'da komedinin geleceği üzerine daha fazla bilgi için Bobby Farrelly'nin R Dereceli Komedi Dönüşü Toronto Film Festivali başlıklı haberimizi okuyabilirsiniz.

Birinci Şahıstan Üçüncü Şahısa: Algıların Dünyası

Variety'ye verdiği röportajda Yoon Ga-eun, önceki filmlerinin genellikle başkahramanın her sahnede yer aldığı, onun doğrudan deneyimlemediği başka tecrübeleri göstermeyen birinci şahıs odaklı yapımlar olduğunu belirtiyor. Ancak 'The World of Love' ile bu kalıbı kırarak, karakterleri uzaktan gözlemleyen, yani üçüncü şahıs bir bakış açısı benimsediğini açıklıyor. Ga-eun, bu yöntemle 'başkahraman bir şey yaparken diğer karakterlerin ne yaptığını ve bunlar birbirini görmese bile nasıl etkilendiğini' ortaya koymayı amaçladığını söylüyor. Bu, izleyiciye yalnızca kahramanın gözünden değil, dünyanın ona nasıl baktığı, onu nasıl yorumladığı ve yargıladığı üzerinden çok daha katmanlı bir deneyim sunmayı hedefliyor.

“Bu filmde, elbette hala başkahramanın bakış açısını takip ediyoruz, ancak dünyanın başkahramanı nasıl gördüğünü, hakkında nasıl konuştuğunu ve yargıladığını göstermek ve bunun sorular ortaya çıkarmasını sağlamak da eşit derecede önemliydi. Bu yüzden üçüncü şahıs anlatımı hikayede vazgeçilmez hissettirdi.” - Yoon Ga-eun

Lee Jooin'in Dünyası ve Yetenekli Oyuncular

Film, 17 yaşındaki öngörülemez lise öğrencisi Lee Jooin (Seo Su-bin) merkezinde şekilleniyor. Jooin'in öfkeli bir patlamasının tüm çevresinde yarattığı dalgalanma etkileri hikayenin temelini oluşturuyor. Yoon Ga-eun, bu anlatı değişiminin, insanları nasıl algıladığımız ve yargıladığımız üzerine anlatmak istediği hikaye için kritik olduğunu vurguluyor.

Öne Çıkanlar:

  • Yenilikçi Anlatım: Yönetmen Yoon Ga-eun, üçüncü şahıs bakış açısıyla hikaye anlatımına yeni bir soluk getiriyor.
  • Unutulmaz Karakter: Seo Su-bin'in canlandırdığı Lee Jooin, karmaşık karakter derinliğiyle dikkat çekiyor.
  • Benzersiz Kadro Seçimi: Yönetmenin alışılmışın dışında doğaçlama atölyeleriyle oyuncu seçimi, filmin otantikliğine katkı sağlıyor.
  • Global Perspektif: Film endüstrisinin küreselleşmesine ve evrensel hikayelere odaklanan bir vizyon.

Alışılmışın Dışında Bir Kadro Süreci

Ga-eun, başrol oyuncusu Seo Su-bin'i geleneksel seçmeler yerine doğaçlama atölyeleriyle keşfetmiş. Oyuncuların rollerini başlangıçta bilmediği bu süreçte, filmin temasını anlamaları ve karakterleriyle bütünleşmeleri hedeflenmiş. Yoon, 'oyunculuğun nihayetinde birisinin eserin temasını ne kadar derinden anladığına ve diğer oyuncularla ne kadar yakın etkileşim kurduğuna, tepki verdiğine ve birlikte nefes aldığına bağlı olduğuna' inanıyor. Seo Su-bin'in işbirlikçi içgüdüleri ve diğerlerini dikkatle gözlemleyip eş zamanlı tepki verme yeteneği, yönetmeni etkileyen en önemli faktör olmuş.

Yönetmenin Felsefesi: İzleyicinin Gözünden Sinema

Yoon Ga-eun'un yönetmenlik yaklaşımı, oyunculara geniş bir alan tanıma üzerine kurulu. Özellikle Seo Su-bin ile çalışırken 'fazla bir şey yapmadığını' söyleyen yönetmen, oyuncusuna 'her sahnede sadece kendin olarak var olursan, nefes alıp tepki verirsen, bu Jooin'in gerçekliğini yaratacaktır' şeklinde bir yönlendirme yapmış. Bu durum, Yoon'un belirli beklentileri veya oyuncuların nasıl performans sergileyeceğine dair sabit bir imajı olmayan bir yönetmen olduğunu gösteriyor. 'Onların iyi iş çıkaracağına güveniyorum ama bunun tam olarak neye benzeyeceği hakkında hiçbir fikrim yok, bu yüzden daha çok izleyicinin bir parçası gibi hissediyor, ne göreceğimi bekliyor ve merak ediyorum' ifadeleri, onun sanatsal özgürlüğe olan inancını pekiştiriyor.

Tanıdık Bir Yüz: Chang Hyae-jin

Film, yönetmenin daha önceki iki filminde de anne rolleriyle izleyici karşısına çıkan Chang Hyae-jin'i yeniden bir araya getiriyor. Ga-eun, Hyae-jin'in tipik veya klişe 'birinin annesi' imajından sıyrılarak, kendi ritmi ve kişiliği olan gerçek, tamamlanmış bir birey olan bir anneyi canlandırdığını belirtiyor.

Filmin Başlığı ve Yönetmenin Küresel Vizyonu

'The World of Love'ın Korece başlığı 'Se-gye-ui Joo-in', hem 'Dünyanın Jooin'i' hem de 'Dünyanın Sahibi/Efendisi' olarak iki farklı şekilde yorumlanabiliyor. Yoon Ga-eun, bu küçük, sıradan kızın aslında 'kendi hayatının gerçek efendisi, kendi dünyasını tamamen kucaklayan kişi' olarak algılanmasını umduğunu belirtiyor. Film yapım süreci boyunca, başkahraman Jooin'in dünyadan derin yaralar alsa da bu dünyanın bir parçası olarak yaşamaya devam edeceğini güçlü bir şekilde hissettiğini ekliyor.

Yönetmen, Abbas Kiarostami ve Hirokazu Kore-eda gibi isimlere duyduğu hayranlığın yanı sıra, son zamanlarda Ken Loach, Dardenne Kardeşler, Mike Leigh ve Lee Chang-dong gibi yönetmenlerin güncel ve acil konuları ele alış biçimlerinden etkilendiğini ifade ediyor. Bu durum, Ga-eun'u 'yaşadığı çağda ele alınması gereken en önemli sorunlar nelerdir ve bir yaratıcı olarak bunları nasıl gözlemleyip ifade edebilirim?' sorusunu sormaya itmiş.

Film endüstrisinin giderek küreselleştiğini belirten Yoon Ga-eun, 'Dünyanın gerçekten de bir bütün haline geldiği güçlü bir hissim var. Yerli ve uluslararası filmler arasındaki ayrımın giderek bulanıklaştığı görülüyor' diyor. Bu anlayışla, izleyicileri bölgelere göre ayırmaktan kaçınmayı ve bunun yerine 'zamanımız için gerçekten ne tür filmlerin gerekli olduğuna – dünyanın şu anda ne tür hikayelere ihtiyacına' odaklanmayı hedefliyor. Bu küresel vizyon, Fransız sinemasının özgün yönetmenlerinden Yann Gonzalez'in de paylaştığı bir bakış açısı. Gonzalez'in, Cannes'da prömiyer yapan "Knife + Heart" filminin yıldızları Vanessa Paradis ve ünlü müzik grubu M83'ün beyni Anthony Gonzalez'i yeniden bir araya getirdiği gotik drama türündeki "I'll Forget Your Name" filmi, bu yılki prestijli Venedik Gap-Financing Market'e seçilerek uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekti. Bu başarı, Fransız görsel-işitsel sektörünün uluslararası gücünü yansıtırken, dünya sinemasının ortak paydada buluşan hikayelere olan ihtiyacını da gösteriyor. Yann Gonzalez'in Venedik'te ses getiren "I'll Forget Your Name" filmi hakkında daha fazla bilgiye Nexus Haber'den ulaşabilirsiniz.

Parasite'ın Yapımcısından Uluslararası Destek

'Parasite' filminin yapımcısı Barunson E&A'nın filmin sunumunu üstlenmesi ve dünya çapında satışlarını yapması, Yoon Ga-eun'u filminin uluslararası erişimi konusunda oldukça iyimser kılıyor. Yönetmen, filmin geniş bir izleyici kitlesine ulaşmasını içtenlikle umduğunu ve Barunson E&A gibi büyük bir yapım ve dağıtım şirketiyle ortaklık kurmaktan büyük onur duyduğunu belirtiyor. Benzer uluslararası destekler, Yann Gonzalez'in "I'll Forget Your Name" filmi için de dikkat çekiyor. Paris merkezli Pan Cinema'nın yapımcılığını üstlendiği, Kinology'nin global satışlarını yaptığı ve hatta Chanel'in filmin ana kostümlerini sağladığı bu proje, uluslararası ortaklıkların ve büyük markaların sinema projelerine olan ilgisinin bir başka örneğini teşkil ediyor.

Yoon Ga-eun, sinemanın benzersiz hikaye anlatma yeteneklerine odaklanmaya devam edeceğini ve bir medya olarak sinemanın hangi hikayeleri anlatabileceği, bu hikayeleri aktarmak için yeni sinematik dilleri nasıl keşfedip geliştirebileceği üzerine daha fazla düşüneceğini ifade ediyor.

Kaynak: Bu haberin detaylı orijinal içeriği ve Yönetmen Yoon Ga-eun ile yapılan röportaj için Variety'nin ilgili makalesine göz atabilirsiniz.