Sürgündeki Yönetmen Muhammed Resulof'un Zorlu Kararı: Sanat mı, Vatan Borcu mu?

Haber Merkezi

11 August 2025, 19:37 tarihinde yayınlandı

Sürgündeki Yönetmen Muhammed Resulof'un İkilemi: Evrensel Sanat mı, Vatan Sorumluluğu mu?

İran sinemasının en cesur seslerinden biri olan ve ülkesindeki baskıcı rejim tarafından sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra İran'dan kaçmayı başaran yönetmen Muhammed Resulof, fiziksel olarak Avrupa'da olsa da zihninin ve kalbinin anavatanında olduğunu söylüyor. Yakın zamanda Locarno Film Festivali tarafından ilk kez verilen 'Barış Şehri Ödülü'ne layık görülen usta yönetmen, bir sonraki projesi için her şeyin hazır olduğunu belirtse de, kendisini sanatsal bir yol ayrımında buluyor: Özgür bir dünyada evrensel bir film mi çekmeli, yoksa mücadelesine ülkesinin hikayelerini anlatarak mı devam etmeli?

Öne Çıkanlar

  • Zorunlu Sürgün: Resulof, 'Kutsal İncirin Tohumu' filmi sonrası aldığı 8 yıllık hapis cezasının ardından İran'ı terk etmek zorunda kaldı.
  • Tarihi Ödül: Locarno Film Festivali'nin bu yıl ilk kez verdiği 'Barış Şehri Ödülü'nün sahibi oldu.
  • Büyük İkilem: Yönetmen, Batı'da film yapmak için tüm imkanlara sahip olmasına rağmen, ülkesine karşı duyduğu sorumluluk ile evrensel sanat yapma arzusu arasında kaldığını ifade ediyor.
  • Güçlü Mesaj: Resulof'un durumunu özetleyen en çarpıcı cümlesi: "Fiziken buradayım ama zihnen oradayım."

Bir Yönetmenin Kavşağı: 'Ben Kimim ve Mücadeleme Nerede Devam Edeceğim?'

Variety'ye verdiği röportajda Resulof, Batı'da yeni bir film projesine başlamanın teknik olarak önünde hiçbir engel olmadığını vurguluyor. "Şu an Avrupa'da ya da Batı'da bir film yapmak istesem, her şey hazır," diyen yönetmen, asıl meselenin ne zaman başlayacağı değil, çok daha derin ve kişisel olduğunu belirtiyor: "Beni daha çok ilgilendiren soru şu: 'Ben kimim? Ben olmak ne anlama geliyor? Mücadeleme nerede devam ediyorum?' Bir sonraki çalışmamı bu sorular şekillendirecek."

Yabancı bir ülkede ve dilde film yapmanın, o toplumu derinlemesine anlamak için zaman gerektirdiğini belirten Resulof, kendi yaratıcılığının temelinin travmatik ve zorlu kişisel geçmişinden beslendiğini ifade ediyor. Bu durum, onu sürekli olarak İran'a ve orada yaşananlara geri döndürüyor.

"Tanıdığım insanlar hapisteyken ve o hapishane bir füzeyle vurulurken, nasıl olur da hayatın varoluşsal soruları üzerine düşünebilirim? Burada oturup halkımı düşünmeden edemem. Su içiyorum ve Tahran'da rejimin ihmalkarlığı yüzünden insanların suya erişimi olmadığını hatırlıyorum. Sürekli olarak özel hayatımda bile İran'a fırlatılıyorum."

Bu Ne Anlama Geliyor? Baskı Altındaki İran Sinemasının Küresel Yükselişi

Muhammed Resulof'un yaşadığı bu sürgün ve sanatsal ikilem, aslında İran sinemasının genel durumunun bir yansıması. Ülkedeki tüm baskı ve sansüre rağmen, İranlı yönetmenler uluslararası alanda ses getirmeye devam ediyor. Resulof'un 'Kutsal İncirin Tohumu' filminin yankıları sürerken, bir diğer usta isim Cafer Panahi'nin Cannes'da ödül alması ve Soheil Beiraghi'nin Karlovy Vary'de başarı kazanması, bu direnişin en somut örnekleri. Resulof, bu durumu görmezden gelmenin imkansız olduğunu belirtse de, sinemanın tek başına toplumsal bir değişimi tetikleyemeyeceğinin altını çiziyor. Ona göre sinema, toplumsal değişimden beslenir ve "İran toplumu baş döndürücü bir hızla ilerliyor."

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Muhammed Resulof neden İran'dan kaçtı?

Resulof, son filmi 'Kutsal İncirin Tohumu'nun Cannes Film Festivali'ndeki gösterimi öncesinde, İran rejimi tarafından 'ulusal güvenliğe karşı gizli anlaşma' suçlamasıyla sekiz yıl hapis, kırbaç ve para cezasına çarptırıldı. Bu cezanın ardından ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

Locarno Barış Şehri Ödülü nedir?

Bu ödül, Locarno şehri ve film festivali işbirliğiyle iki yılda bir verilecek şekilde oluşturulmuştur. Amacı, kültür alanında barışı, diplomasiyi ve halklar arasında diyaloğu teşvik etme konusunda öne çıkan isimleri onurlandırmaktır. Resulof, bu ödülün ilk sahibi oldu.

Resulof'un bir sonraki filmi ne hakkında olacak?

Bu sorunun cevabı henüz belirsiz. Yönetmenin kendisi de bu soruyla boğuşuyor. Elinde birkaç hikaye olduğunu ancak önceliğinin ne olması gerektiğine karar vermeye çalıştığını belirtiyor: Evrensel bir tema mı, yoksa ait olduğu yere karşı 'borcunu ödemek' mi? Bu karar, bir sonraki projesinin temelini oluşturacak.

Sonuç olarak, Muhammed Resulof'un kişisel yolculuğu, özgürlük ve yaratıcılık arasındaki karmaşık ilişkiyi gözler önüne seriyor. Kendisine sorulan "Özgürlüğe kavuşunca sanatsal yaratıcılığınızı kaybeder misiniz?" sorusuna net bir cevap veriyor: "Bu ikisi arasında bir seçim yapmak zorunda olmamalısınız." Yönetmenin bir sonraki adımı, sadece kendi kariyerini değil, aynı zamanda baskı altındaki bir ulusun sanatla nasıl nefes aldığını da gösterecek.

Kaynak: Bu haber, Variety'de yayınlanan orijinal metinden elde edilen bilgilerle, yeniden yorumlanarak ve ek içeriklerle zenginleştirilerek hazırlanmıştır.