Norveç'in pitoresk Haugesund kentinde, Norveç Uluslararası Film Festivali'ne paralel olarak gerçekleşen New Nordic Films (NNF) etkinliği, İskandinav ve Baltık sinema dünyasının nabzını tuttu. Sektör temsilcileri, iki gün süren yoğun programın ardından, gelecek vadeden projeler ve artan iş birliği ruhuyla dolu pozitif bir atmosferde ayrıldı. Fiyort turları, dinamik paneller ve güçlü ağ kurma fırsatları, etkinliğin sadece bir pazar olmaktan öte, ilham verici bir buluşma noktası olduğunu gösterdi.
Ortak Yapımların Yükselişi ve Finansman Gerçekleri
Etkinliğin yöneticisi Gyda Velvin Myklebust'un ifadeleriyle, 300'ün üzerindeki katılımcı sayısının 'kaliteli sohbetler için ideal bir maksimum boyut' olduğu belirtildi. NNF'nin en sıcak segmentlerinden biri haline gelen Nordic Ortak Yapım Pazarı (NCPM), İskandinavya'daki kamu fonlarının azalması ve bağımsız film finansmanının genel zorlukları nedeniyle kritik bir öneme sahip. Rekor başvuru sayısına ulaşan 92 proje arasından seçilen 21 geliştirme aşamasındaki proje ve 16 yapım aşamasındaki eser, pazarın dinamizmini ortaya koydu.
Sydney Film Festivali direktörü Nashen Moodley, NNF'deki ilk deneyiminden oldukça memnun kaldığını belirterek, 'Pazar, birkaç gün içinde bu kadar çok materyali izlemek için harika bir yerdi. Nordiklerde son bir yılda neler yapıldığına dair iyi bir genel bakış sundu,' yorumunda bulundu. İspanyol yapımcı Paco Poch ise NNF'nin 'iyi işleyen ve hassas bir organizasyon' olmasını övgüyle karşıladı ve 2026'da geri dönmeyi umduğunu ifade etti.
Fransa'dan Superbe Films'in yapımcısı Guillaume Benski de Haugesund'daki ilk ziyaretinden oldukça etkilendi. İskandinav ülkelerini tek bir marka olarak algılarken, şimdi her bir ülkenin film yapım tarzını daha iyi anladığını belirtti. Benski, özellikle NCPM'deki proje sunumlarının kalitesini ve yapımcıların beklentilerini net bir şekilde ifade etmelerini takdir etti.
Genre Filmleri ve Sanatsal Denge: Pazarın Yeni Yönü
Katılımcı satış acenteleri, NNF'nin sunduğu projelerin sanatsal festival filmleri, yüksek konseptli/tür odaklı filmler ve aile/gençlik filmleri arasında sağlıklı bir dengeye sahip olduğunu vurguladı. Picture Tree International'dan Yuan Sui, birçok projenin pazarın farkında olduğunu, sanatsal filmlerin bile güçlü temalar (mitoloji, yükseltilmiş tür, sosyal konular) üzerine inşa edildiğini belirtti. Bu, filmlerin uluslararası pazarda daha geniş bir kitleye ulaşma potansiyelini artırıyor.
Bu küresel trend, sadece İskandinav sinemasına özgü olmayıp, Hint bağımsız sinemasının küresel arenada elde ettiği başarılarla da açıkça görülmektedir. Örneğin, Buffalo 8 Distribution gibi bağımsız dağıtımcılar, Samman Roy'un psikolojik halk korkusu 'The Exile' ve Thinesh'in diyalogsuz politik hicvi 'Hucch' gibi filmlerin dünya çapındaki dağıtım haklarını alarak, özgün hikayelerin evrensel bir izleyici kitlesine ulaşmasına olanak tanımaktadır. Bu, farklı coğrafyalardan çıkan filmlerin, güçlü tür öğeleri ve evrensel temalar aracılığıyla uluslararası alanda nasıl yankı bulabileceğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Değer Katma: Genre Filmler Neden Yükselişte?
Günümüzde 'soft money' olarak bilinen devlet destekleri ve kültürel fonlara erişimin zorlaşması, yapımcıları finansmanı daha kolay olan genre (tür) filmlerine yöneltiyor. Gerilim, korku, fantastik gibi türler, genellikle daha belirgin gişe potansiyeline sahip olduğu için özel sektör yatırımcıları ve satış acenteleri için daha çekici hale geliyor. Bu, sanat ve ticareti bir araya getiren yenilikçi hikaye anlatımı fırsatları yaratırken, öte yandan saf sanatsal ifadelerin finansmanını daha da zorlaştırabilir.
Tribeca Film Festivali programcısı ve ortak yapım pazarı jüri üyesi Casey Baron, birçok projenin 'gerçekten evrensel bir çekiciliğe ve kitleye ulaşma potansiyeline' sahip olduğunu dile getirdi. Baron, İskandinav hikaye anlatıcılarının insan doğasına ve bizi harekete geçiren, üzen veya tanımlayan şeylere dair doğal bir sezgiye sahip olduğunu ve bu alanı keşfetme konusunda olağanüstü bir hassasiyet gösterdiğini belirtti.
Öne Çıkan Projeler ve Yetenekler
NCPM'de öne çıkan projeler arasında, ödüllü Norveçli belgesel yapımcısı Benjamin Ree'nin ('Ibelin'in Olağanüstü Hayatı') yönettiği ve yetenekli bir sihirbazın ailesel travmalarını konu alan 'The Greatest Illusion' dikkat çekti. Finlandiya'dan Viivi Huuska'nın yükseltilmiş vampir filmi 'Blood – The Devil in Helsinki' de sıra dışı konusuyla ('Vampirler neden Finlandiya'ya gelmediler? Güneşimiz yok, insanları sevmeyiz, tuhafız ve kimse umursamaz!') büyük ilgi gördü. Diğer beğeni toplayan projeler şunlardı:
- 'God is Tango' (Annika Grof, Finlandiya): Arjantin tangosunu savaşın yıktığı dört ülkede rahatlama yolu olarak keşfeden belgesel.
- 'Klara' (Björn Hlynur Haraldsson, İzlanda): İzlandalı aktör ve yönetmen Björn Hlynur Haraldsson'un yeni filmi Klara, uluslararası crossover potansiyeli olan sanatsal bir proje olarak dikkat çekti. Netflix'in The Witcher dizisindeki Eist Tuirseach rolüyle ve Lamb filmindeki performansıyla küresel bir tanınırlığa ulaşan Haraldsson'ın, Oscar adayı senarist Sjón ile birlikte kaleme aldığı bu doğaüstü ve romantik trajedi, 1940'ların Reykjavik'inde geçiyor. Gerçek bir vakadan esinlenen film, karısının ölümünün ardından yasa boğulmuş bir polis dedektifine, öteki dünyadan haberler getirebileceğini vaat eden Klara adında bir medyumun hikayesini ele alıyor. 5.8 milyon dolarlık bütçesiyle dikkat çeken yapım, inanç, aldatmaca ve yas gibi evrensel temaları işleyerek sinemanın yoğun duygusal ve görsel deneyimini geri getirmeyi hedefliyor.
- 'Dark Ocean' (Baldvin Z, İzlanda): Baltasar Kormákur ve Ólafur Darri Ólafsson gibi A list oyuncularla toksik erkekliği işleyen gerilim draması. Ünlü yönetmen Baltasar Kormákur'un yeniden oyunculuk koltuğuna oturduğu bu film, İzlanda'nın Glassriver yapım şirketinin yeni film departmanının ilk büyük projesi olarak dikkat çekiyor. Kuzey Atlantik'te bir balıkçı teknesinde geçen klostrofobik ve içsel bir gerilim vadeden yapım, hiper-erkek egemen bir dünyada hayatta kalmanın bedelini ve erkeklerin travma karşısındaki duygusal bastırma kültürünü sorguluyor.
- 'Into the Ice' (Nicolai Cleve Broch, Norveç): Bir gemide geçen klostrofobik bir yapım, yayın platformları için güçlü bir teklif olarak görüldü.
- 'How to Steal a Bike' (Johan Fasting, Norveç): Evrensel konusu ve mizahi sunumuyla beğenilen komedi.
Baltık Focus bölümünden 'Silverwhite' (Martti Helde, Estonya) 7.000 yıllık bir zaman dilimine yayılan iddialı hikayesiyle, Letonya'dan 'Sorcerer’s Eye' (Aik Karapetian) ise zekice kurgusu ve canlı aksiyon/animasyon karışımıyla dikkat çekti.
İskandinav Animasyonunda Altın Çağ
Haugesund'da ilk kez düzenlenen Nordic Animasyon Vitrini, bölgedeki animasyon sektörünün gücünü ortaya koydu. Norveç'te animasyon filmlerinin 'altın çağını yaşadığı' vurgulanırken, birçok yeni ve heyecan verici proje tanıtıldı:
- 'Coco Banana and the Dinosaur' (Kristine Knudsen, Norveç): 2025'te yapımına başlanacak 3D film.
- 'Pesta' (Tonje Skar Reiersen, Norveç): Kara Ölüm döneminde Norveç'te geçen bir gençlik aşk hikayesi, 2028 teslim tarihi hedefleniyor.
- 'Millie and the Secret of the Crocodile' (Petter Lindblad, İsveç): Ödüllü yönetmen Esben Toft Jacobsen'in yeni 3D animasyon projesi, 2027 başında tamamlanması planlanıyor.
- 'Lotte & Totte' (Claus Toksvig Kjær, Danimarka): Danimarka'da 50.000'den fazla izleyiciye ulaşarak son 20 yılın en büyük okul öncesi çocuk filmi oldu.
- 'Ploey-the Legend of the Wind' (Haukur Sigurjónsson, İzlanda): 70'ten fazla ülkeye satılan 'Ploey-You Never Fly Alone' filminin 2027'de vizyona girecek devam filmi.
- 'Fleak' (Anima Vitae, Finlandiya): 'Niko' serisiyle tanınan stüdyonun yeni filmi, Annecy'de prömiyer yaptı ve bu sonbaharda yerel ekranlarda olacak.
Baltık Ülkeleriyle Artan İş Birliği Fırsatları
NNF ve Baltık film ajanslarının ortak girişimi olan Baltık Odak, Estonya, Letonya ve Litvanya'dan 30'dan fazla yapımcı ve fon sağlayıcısının İskandinav meslektaşlarıyla bir araya gelmesini sağladı. Panelde konuşan Baltık temsilcileri, bölgelerinin rekabetçi nakit iadelerini (cash rebate), yetenekli profesyonel havuzunu ve iş yapma kolaylıklarını vurguladılar. Özellikle Estonyalı yapımcılar için Fin projelerinin 'ekmek kapısı' olduğu belirtilerek, İsveçli, Danimarkalı ve Norveçli yapımcılar daha fazla iş birliğine davet edildi.
Göteborg Festivali'nden Josef Kullengård, Baltık projelerinin 'yüksek kaliteleri ve Nordikler ile Baltıklar arasındaki paylaşılan hikaye anlatımı ve kültürel yakınlıkları sayesinde genel İskandinav seçkisine çok iyi entegre olduğunu' ifade etti.
Norveç Sinemasının Çift Yüzü: Küresel Başarı, Yerel Mücadele
Norveç Uluslararası Film Festivali ve New Nordic Films süresince, Norveç filmleri küresel çekiciliklerini bir kez daha kanıtladı. Lilja Ingolsdóttir'in 'Loveable' ve Dag Johan Haugerud'un 'Sex-Love-Dreams' üçlemesi ulusal Amanda Ödülleri'ni kazanırken, Haugerud'un Berlin Altın Ayı ödüllü eseri Nordic Konseyi Film Ödülü'ne de aday gösterildi. Norveç Film Enstitüsü'nden Hanne M. Okstad, son dört yılda 55 benzersiz Norveç filminin uluslararası alanda desteklendiğini ve 165 küresel dağıtım yapıldığını belirterek, her bölge için sağlanan 24.400 dolarlık hibenin dağıtımcılar için hayati önem taşıdığını vurguladı.
Ancak, Norveç sineması yurt içinde pandemi öncesi rakamlara dönmekte hâlâ zorlanıyor. Film & Kino başkanı Espen Pedersen, yerel gişe gelirlerinin %15 düştüğünü, bunun ana Norveç filmlerinin eksikliğinden ve yaz aylarındaki sıcak havadan kaynaklandığını belirtti. Pedersen, yıl sonunda toplam 9.5 milyondan fazla izleyiciye ve Norveç filmleri için yaklaşık %25'lik bir pazar payına ulaşmayı umut ediyor.
Eleştirel Bakış: Yerel Pazarda Neden Zorlanıyorlar?
Norveç filmlerinin uluslararası alandaki takdirine rağmen, yerel pazarda beklenen ilgiyi görememesi düşündürücü. Küresel başarı elde eden birçok film, yerel izleyiciyle aynı bağı kurmakta zorlanabiliyor. Bu durum, yerel hikayelerin evrensel çekiciliğini korurken, aynı zamanda kendi kültürel bağlamında daha büyük bir etki yaratma potansiyelini nasıl optimize edebileceği sorusunu gündeme getiriyor. Belki de Hollywood gişe rekorları kıran yapımlarının yoğun rekabeti veya yerel tanıtım stratejilerinin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor.
New Nordic Films 2024, İskandinav sinemasının hem zorluklarla yüzleştiği hem de büyük bir potansiyel taşıdığı bir döneme işaret etti. Ortak yapımların ve uluslararası iş birliklerinin artması, genre filmlerinin yükselişi ve animasyon sektöründeki atılımlar, bölgenin sinema dünyasındaki yerini daha da sağlamlaştıracağının sinyallerini veriyor. Finansman engelleri ve yerel pazar dinamikleri zorlayıcı olsa da, İskandinav hikaye anlatımının özgünlüğü ve küresel çekiciliği, geleceğe dair umutları canlı tutuyor.
Bu haber için referans alınan detaylı bilgilere Variety'nin ilgili makalesinden ulaşabilirsiniz.