Dünyaca ünlü İranlı yönetmen Jafar Panahi, sinema dünyasının gözlerinin çevrildiği Busan Uluslararası Film Festivali'nde yaptığı açıklamayla, sinemanın en prestijli ödüllerinden biri olan Akademi Ödülleri'nin (Oscar) uluslararası film kategorisi için radikal bir reform çağrısında bulundu. Filmi "It Was Just an Accident"ın Fransa tarafından Oscar'a aday gösterilmesi kararının ardından sahneye çıkan Panahi, mevcut sistemin bağımsız sinemacılar üzerindeki hükümet baskısını gündeme taşıdı. **Aynı festivalde, ünlü yönetmen Park Chan-wook da 30. Busan Uluslararası Film Festivali'nin açılış filmi "Tek Seçenek Yok" (No Other Choice) ile yer alarak, Kore sinemasının geleceği ve yapay zekanın sektöre etkileri hakkında önemli uyarılarda bulundu.** Bu prestijli festival, aynı zamanda Hint sinemasının yükselen yıldızlarından Tribeny Rai'nin ilk uzun metrajlı filmi "Shape of Momo" ve 'Pachinko' dizisinin genç yıldızı Kim Minha'nın başrolünde olduğu Kuzey Koreli mültecilerin dramını konu alan 'Hana Korea' gibi dikkat çeken bağımsız yapımlara, **Cannes ödüllü yönetmen Vimukthi Jayasundara'nın distopik bir gelecekte insanlık ve teknoloji arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alan bilim kurgu draması 'Spying Stars' da dahil olmak üzere** ev sahipliği yaptı. "Shape of Momo" ve Busan'daki bağımsız filmler hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın.
Mevcut Sistemin Eleştirisi: Bağımsız Filmler Hükümet Onayına Muhtaç
Busan'da 'Yılın Asyalı Sinemacısı' ödülünü alan Jafar Panahi, Akademi'nin uluslararası bölümüyle ilgili ciddi bir sorun olduğunu vurguladı. Panahi, "Filmlerimizi yaparken uluslararası festivallere gönderebiliyor ve İran'dan resmi izin alma gibi bir sorunla karşılaşmıyoruz. Ancak konu Akademi'ye geldiğinde, kendi hükümetimizden izin almamız gerekiyor," ifadeleriyle mevcut engeli açıkça ortaya koydu.
Panahi: "Akademi'nin bizim için özel bir programı yok. Uluslararası festivallerde yaşadığımız bağımsızlığı Oscar sürecinde bulamıyoruz; bu durum, birçok 'kapalı ülke'deki yönetmenler için büyük bir engel teşkil ediyor."
Bu durumun yakın zamanda İsrail'de yaşanan bir olayla daha da netlik kazandığı görülüyor. İsrail'in en prestijli sinema ödülleri olan Ophir Ödülleri'nde 'En İyi Film' seçilen ve Batı Şeria'dan Filistinli bir çocuğun Tel Aviv'deki bir plaja gitmek için hayatını riske atmasını konu alan Arapça çekilen "The Sea" filmi, ülkeyi Oscar'da temsil etmeye hak kazanmasına rağmen, İsrail Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar'ın filmin içeriğini "vatanı savunmak için hayatlarını adamış kahraman askerlerimizi karalayıcı" bulması nedeniyle Ophir Ödülleri'ne sağlanan devlet finansmanını kesme tehdidiyle karşılaştı. Bu gelişme, sanatsal ifade özgürlüğü ile hükümet baskısı arasındaki gerilimi somut bir örnekle ortaya koyarak Panahi'nin eleştirilerinin ne denli haklı olduğunu gösteriyor.
Yalnızca İran Değil: "Kapalı Ülkeler" ve Bağımsız Sinemanın Sesi
Panahi, bu sorunun sadece İran'la sınırlı olmadığını, "kapalı ülkeler" olarak tanımladığı birçok milletteki bağımsız film yapımcılarının benzer hükümet engelleriyle karşılaştığını dile getirdi. Yönetmen, bu durumun küresel sinema çeşitliliğini ve sanatsal ifade özgürlüğünü kısıtladığını belirtti.
Çözüm olarak ise Akademi'nin bağımsız sinemacıları hükümetlerine bağlamayacak bir yol bulması gerektiğini savundu. "Bence Akademi, film yapımcılarını hükümetlerine bağlamayacak bir yol bulmalı. Bağımsız tüm film yapımcıları bir araya gelmeli ve filmlerini Akademi'ye sunmak istediklerinde ülkelerindeki hükümetle bu tür bir sorunla karşılaşmamak için bir yol bulmalı," çağrısı yaptı.
İran'ın Resmi Seçimi ve Panahi'nin Yolu
Bu yıl İran'ın resmi Oscar adayı olarak Ali Zarnegar'ın "Cause of Death: Unknown" filmi seçilirken, Jafar Panahi'nin kendi filmi, Les Films Pelléas ile ortak yapım ve Memento ile dağıtım anlaşması sayesinde Fransa'nın adayı olmayı başardı. Bu durum, Panahi'nin dile getirdiği kuralın nasıl aşılabildiğini ancak aynı zamanda ne kadar dolambaçlı bir yol gerektirdiğini gözler önüne seriyor.
Akademi'nin Sistemine Eleştirel Bir Bakış ve Panahi'nin Çağrısının Yankıları
Akademi'nin Uluslararası Uzun Metraj Film kategorisi için ülke onayına dayalı mevcut sistemi, temelde ulusal sinema endüstrilerinin bir temsilini sunma ve uluslararası diplomatik ilişkileri sürdürme amacı taşır. Bu yaklaşım, bir ülkenin sinemasının resmi olarak tanınmasını ve o ülkenin kültürel kimliğinin Akademi sahnesinde sergilenmesini sağlamayı hedefler. Ancak Jafar Panahi'nin de işaret ettiği gibi, bu durum, sanatsal özgürlükleri kısıtlayıcı hükümetlerin olduğu ülkelerde bağımsız seslerin Oscar yarışından dışlanmasına neden olabilmektedir.
Panahi'nin önerisi, sinema dünyasında uzun süredir tartışılan bir konuyu yeniden gündeme taşıyor: Sanatın siyasi sınırlamalardan ne kadar bağımsız olabileceği? Eğer Akademi, hükümet onayını devre dışı bırakırsa, bu durum daha fazla çeşitliliğe ve siyasi baskılardan arınmış filmlere kapı aralayabilir. Ancak diğer yandan, her ülkeden birden fazla bağımsız filmin aday adayı olması gibi lojistik zorluklar, bir ülkenin "gerçek" temsilcisinin kim olduğu sorunu ve hatta politik propaganda amaçlı filmlerin Akademi platformuna sızma riski gibi potansiyel sorunlar da göz ardı edilmemeli. Akademi'nin, böylesine karmaşık bir yapıyı dengeleyerek hem sanatsal bağımsızlığı teşvik edip hem de yarışmanın prestij ve şeffaflığını koruyacak yeni bir mekanizma geliştirmesi gerekeceği açıktır.
Jafar Panahi'nin Busan'daki bu çarpıcı çıkışı, yalnızca İranlı sinemacılar için değil, dünya genelindeki bağımsız sinema yapımcıları için de bir umut ışığı olabilir. Akademi'nin bu çağrıya nasıl bir yanıt vereceği, gelecekte uluslararası sinemanın Oscar'daki temsilini derinden etkileyecek bir gelişme olarak yakından izlenecek.
Park Chan-wook'tan Yapay Zeka ve Kore Sineması İçin Gelecek Uyarıları
Busan Uluslararası Film Festivali'nin açılış filmi olan "Tek Seçenek Yok" (No Other Choice) basın toplantısında konuşan ünlü yönetmen Park Chan-wook, filminin derin temalarını günümüzün teknolojik kaygılarıyla ilişkilendirerek Kore sinemasının geleceği hakkında endişelerini dile getirdi. Yönetmen, filmin uzun yıllardır çalıştığı bir kağıt fabrikasından işten çıkarılan bir adamın hikayesine odaklanmasını, "Kaybolan kağıt ticareti, sinema sektöründe yaşadığımız durumdan pek de farklı değil," sözleriyle yorumladı ve her iki endüstrinin de bir zamanlar vazgeçilmez kabul edilirken şimdi varoluş mücadelesi verdiğini belirtti.
Yapay Zeka: Sinema Sektörünün Yeni Korkusu mu?
Özellikle yapay zekanın (YZ) yükselişine dikkat çeken Park Chan-wook, "Yapay zeka sorunu filmin son perdesinde işleniyor ve hepimizin içten içe paylaştığı bir korkuyu yansıtıyor," ifadelerini kullandı. YZ'nin gelişim hızının öngörülemez olduğunu vurgulayan yönetmen, "Gelecekte neler olacağını kimse kesin olarak bilemiyor," şeklindeki uyarılarıyla sinema dünyasının bu yeni tehdide karşı duyduğu endişeyi açıkça ortaya koydu.
Park Chan-wook: "Yapay zeka sorunu, filmin son perdesinde dile getiriliyor ve hepimizin paylaştığı bir korkuyu yansıtıyor. Henüz sektörümüzü dönüştürmemiş olsa bile, gelişim hızı ölçülemez. Yakın zamanda ne olacağını kimse bilmiyor."
Kore Sinemasının Zorlu Dönemi ve Büyük Ekranın Önemi
Park Chan-wook, sadece yapay zeka tehdidine değil, aynı zamanda Kore film endüstrisinin genel durumu hakkında da endişelerini dile getirdi. "Şu anda sektörümüz büyük zorluklar içinden geçiyor," diyen yönetmen, özellikle sinema salonlarının film yapımcılığından bile daha büyük meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu vurguladı. "Tek Seçenek Yok" filminin özellikle büyük ekran için tasarlandığının altını çizen Park, izleyicilerin sinema salonlarına geri dönerek bu eşsiz keyfi yeniden keşfetmesinin sektörün toparlanması için hayati önem taşıdığını belirtti. Başrol oyuncusu Lee Byung-hun da, "Filmi ikinci ve üçüncü kez izlediğimde bile her defasında yeni detaylar keşfettim... Oyunculukların incelikleri ve mizansenin tüm büyüsü ancak büyük ekranda tam olarak hissedilebiliyor," diyerek sinemada izleme deneyiminin altını çizdi. Park Chan-wook'un yapay zeka, Kore sinemasının geleceği ve Busan Film Festivali'ndeki uyarıları hakkında daha fazla bilgi edinmek için Nexus Haber'in özel içeriğini okuyun.
Kaynak: Daha fazla bilgi için Variety haberini inceleyebilirsiniz.