Her yıl televizyon dünyasının en prestijli ödülleri olarak kabul edilen Emmy Ödülleri, sadece kırmızı halı ışıltısından ve dokunaklı kabul konuşmalarından ibaret değil. Sahne arkasında, adayların ve stüdyoların zafer için yürüttüğü, adeta bir satranç oyununu andıran incelikli bir strateji savaşı yaşanıyor. Bu savaşın en kritik cephesi ise 'bölüm gönderimi' (episode submission) olarak biliniyor. Bir oyuncunun tüm sezonluk emeği, jürinin izleyeceği tek bir bölüme sığdırılmak zorunda. Peki bu kritik seçim, bir adayın kaderini nasıl etkiliyor?

Geçmişte, küçük jüri gruplarının gönderilen tüm bölümleri izlemek zorunda olduğu bir sistem vardı. Bu durum, Tatiana Maslany gibi daha az bilinen bir isimlerin 'Orphan Black' ile dev bütçeli yapımları geride bırakarak sürpriz zaferler kazanmasına olanak tanıyordu. Ancak 2015'te Akademi'nin oylama sistemini değiştirmesiyle oyunun kuralları da yeniden yazıldı. Artık tüm üyelere açılan oylama, popülerlik ve tanınırlığı ön plana çıkardı. Yine de, özellikle başa baş giden yarışlarda, akıllıca seçilmiş bir bölüm hala dengeleri değiştirebilecek güce sahip.

Takım Oyunu mu, Bireysel Yıldızlaşma mı? İki Zıt Strateji Çarpışıyor

Bu yılki adaylar arasında iki ana stratejinin öne çıktığını görüyoruz: kolektif hareket ve dağınık yaklaşım. Apple TV+'ın büyük beğeni toplayan dizisi “Severance”, adeta bir ders niteliğinde bir takım oyunu sergiliyor. Başrol oyuncusu Adam Scott, karakterinin çözülme anlarını içeren sezon finalini seçerken, diğer yardımcı oyuncular da birbirini tamamlayan ve karakterlerinin parladığı kilit bölümleri jüriye sundu. Bu, seçmenlerin dikkatini belirli, yüksek etkili anlara çekmek için tasarlanmış bilinçli bir kampanya. Dizinin başarısı sadece oyunculuklarla sınırlı değil; özellikle anıları ve gerçekliği mono ve stereo ses kullanımıyla ayıran yenilikçi ses tasarımı gibi teknik unsurlar da dizinin gücünü pekiştirerek Emmy şansını artırıyor.

Benzer bir birliktelik HBO'nun fenomen dizisi “The Last of Us” ekibinde de görülüyor. Pedro Pascal, karakterinin en ham ve duygusal performanslarından birini sergilediği bölümü seçerek risk almaktan çekinmedi. Ancak bu stratejinin bir de karşı tezi var.

Şeytanın avukatlığını yapacak olursak; tüm ekibin farklı bölümleri seçmesi, oyları bölme riski taşısa da, jüri üyelerini sezonun geneline göz atmaya ve dizinin bütünsel kalitesini takdir etmeye teşvik edebilir. Bu da bir kumar olsa da, bazen işe yarayabilir.

Bu dağınık yaklaşımın en iyi örneklerinden biri ABC'nin sevilen komedisi “Abbott Elementary”. Dizinin yaratıcısı ve başrolü Quinta Brunson bir bölüm seçerken, diğer oyuncular bambaşka bölümleri tercih etmiş. Bu durum, dizinin 22 bölümlük sezonunun zenginliğine duyulan bir güveni de işaret ediyor olabilir.

Komedi Arenasındaki Riskli Seçimler ve Beklenmedik Hamleler

Komedi kategorisindeki stratejiler daha da ilginç bir tablo sunuyor. FX'in gözdesi “The Bear” ekibi, karakterlerini en iyi tanımlayan, dönüm noktası niteliğindeki bölümleri seçerek “Severance” benzeri bir uyum yakalamaya çalışıyor. Ancak Apple TV+ dizisi “The Studio” ise tam bir kaos stratejisi benimsemiş görünüyor. Özellikle yardımcı erkek oyuncu adayı Ike Barinholtz'in, karakterinin adının sürekli tekrarlandığı ve büyük sükse yapan bölüm yerine daha sakin bir bölümü seçmesi, sektörde şaşkınlık yarattı. Bu hamlenin, “Shrinking” dizisindeki performansıyla övgü toplayan efsane aktör Harrison Ford karşısında ona pahalıya patlayabileceği konuşuluyor.

Emmy'ye giden yol her zaman tek bir bölüm seçimiyle sınırlı kalmıyor. Bazen, zafer için gereken strateji, bir programın kendini baştan aşağı yeniden icat etmesidir. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, 25. yılında adeta küllerinden doğarak En İyi Yarışma Programı da dahil olmak üzere birden fazla dalda adaylık kazanan efsanevi yarışma Survivor oldu. Programın yaratıcısı Jeff Probst, pandemi sonrası şovun tonunu bilinçli olarak değiştirerek acımasız rekabet yerine ilham verici ve macera dolu bir aile şovuna dönüştürdüklerini belirtiyor. Bu 'yeni dönem' felsefesi, klişe karakterler yerine daha derin ve özgün 'gerçek insanlar'a odaklanan casting anlayışıyla birleşince, Survivor'ı yıllar sonra yeniden Emmy radarına sokmayı başardı.

Peki Kimler Kazanacak? İşte Variety'nin Emmy Tahminleri

Stratejiler ve taktikler bir yana, herkesin aklındaki soru aynı: 14 Eylül'de düzenlenecek 77. Emmy Ödülleri'nde kimler evine ödülle dönecek? İşte sektörün nabzını tutan Variety dergisinin önde gelen kategorilerdeki tahminleri:

• En İyi Dizi (Drama): “Severance” (Apple TV+)
• En İyi Dizi (Komedi): “The Studio” (Apple TV+)
• En İyi Mini Dizi: “Adolescence” (Netflix)
• En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Noah Wyle, “The Pitt” (HBO Max) - Performansı, bir acil servisin kaotik atmosferini ve karakterinin zihinsel çöküşünü yansıtan yoğun ses tasarımıyla da öne çıkıyor.
• En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Kathy Bates, “Matlock” (CBS)
• En İyi Erkek Oyuncu (Komedi): Seth Rogen, “The Studio” (Apple TV+)
• En İyi Kadın Oyuncu (Komedi): Jean Smart, “Hacks” (HBO Max)
• En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Drama): Tramell Tillman, “Severance” (Apple TV+)
• En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Drama): Carrie Coon, “The White Lotus” (HBO Max)
• En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Komedi): Harrison Ford, “Shrinking” (Apple TV+)
• En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Komedi): Catherine O’Hara, “The Studio” (Apple TV+)

Sonuç olarak, Emmy ödülünü kazanmak yalnızca yetenekli bir performans sergilemekle bitmiyor. Bu, aynı zamanda doğru zamanda doğru hamleyi yapmayı gerektiren psikolojik ve stratejik bir süreç. Adayların yaptığı bu seçimler, onların kendi çalışmalarına nasıl baktıklarını ve kazanmak için ne kadar risk almaya istekli olduklarını da gözler önüne seriyor. Komedyen Nate Bargatze'nin sunumuyla gerçekleşecek törende, hangi stratejinin zafere ulaşacağını hep birlikte göreceğiz.

Bu haberde yer alan stratejiler ve tahminler hakkında daha detaylı bilgi için Variety'de yayınlanan orijinal analizi inceleyebilirsiniz.