Sinema dünyası, her geçen gün farklı coğrafyalardan yükselen yeni seslerle zenginleşiyor. Bu seslerden biri de Kazakistan sinemasının genç yönetmenlerinden Zhannat Alshanova ve onun eleştirmenlerden tam not alan ilk uzun metrajlı filmi 'Becoming'. Locarno Film Festivali'nde sinema eleştirmenlerinin dikkatini çeken bu yapım, festivalin zengin programında yer alan önemli filmlerden sadece biriydi. Zira aynı festivalde, sinema dünyasının yaşayan efsanelerinden Emma Thompson'ın başrolünde olduğu, dul bir balıkçının kaçırılan bir kızı kurtarma mücadelesini konu alan yeni aksiyon-gerilim filmi 'Dead of Winter' da kapalı gişe prömiyeri yaparak büyük ilgi görmüştü. Bu iki farklı coğrafyadan yükselen yapım, Locarno'nun küresel sinemaya sunduğu çeşitliliği gözler önüne sererken, 'Becoming' 17 yaşındaki Mila'nın hayatına odaklanarak, aidiyet arayışı, bağımsızlık mücadelesi ve gençliğin getirdiği karmaşık duygusal dalgalanmaları incelikli bir dille işliyor.
Film, modern Kazakistan'ın kentli orta sınıfından bir genç olan Mila'nın (Tamiris Zhangazinova'nın büyüleyici performansı ile) etrafında dönüyor. Annesinin (Dalida, Assel Kaliyeva) bitmek bilmeyen romantik hayal kırıklıklarından yorgun düşmüş, kız kardeşi Lina (Medina Sagindykova) ile birlikte savrulup duran Mila, dışarıdan dünyaya karşı kayıtsız ve umursamaz bir ergen tavrı sergilese de, içinde derin bir kırılganlık ve güvenlik arayışı barındırıyor. Alshanova, 'Becoming' ile tam da bu noktaya, yani yüzeyde dingin görünen suların altında çaresizce çırpınan ruhlara odaklanıyor.
Gelenekselin Dışında Bir Gençlik Hikayesi
Orta Asya sinemasının uluslararası alanda genellikle kültürel farklılıkları ön plana çıkardığı düşünülürse, 'Becoming'in evrensel bir gençlik deneyimine odaklanması oldukça ferahlatıcı. Mila ve ailesi, akıllı telefonlarına düşkün, şehirli ve geniş ufuklu modern bireyler. Annesinin yeni bir ilişkinin peşinden yurt dışına gitmesi ve kızlarını lüks bir otelde kendi başlarına bırakmasıyla Mila, kendisi için bir yol çizmek zorunda kalıyor.
Otel havuzunda yüzdüğü bir gün, Vlad (Valentin Novopolskij) adında bir yüzme antrenörüyle tanışır. Vlad, bölgesel bir yarışmaya hazırlanan genç bir açık su yüzme takımına koçluk yapmaktadır. Mila, dışarıdan bu sıkı fıkı takıma imrenerek bakar ve Vlad'ın kararlı, otoriter duruşunun, kendi düzensiz ev hayatında eksik olan yapıyı sunabileceğine inanır. Çekingenlik ve arsızlığın tuhaf bir karışımıyla takıma katılmak için girişimde bulunur ve Madina (Enlik Kozyke) tarafından sıcak bir şekilde karşılanır.
Aidiyetten Rekabete, Rekabetten Kimlik Arayışına
Ancak her şey bir havuz partisindeki trajik olayla değişir. Bu olay, Mila'yı hem yıllardır görüşmediği, saygın (ya da korkulan?) eski bir hükümet yetkilisi olan büyükbabasının yörüngesine geri çeker hem de yüzme takımında beklenmedik bir boşluk yaratır. Mila, aniden takım içi hiyerarşide yer edinme mücadelesinin bir parçası olur ve akranları tarafından kabul görme arzusu, kısa sürede daha karanlık ve daha az mütevazı bir rekabete dönüşür. Kızlar arasındaki bu çekişme, gelişen cinsellikleriyle de harmanlanarak Vlad'ın onayını kazanma çabalarına yeni bir boyut katar. Mila'nın bu süreçte ortaya çıkan benmerkezci içgüdüleri, annesinden sandığı kadar farklı olmadığını acı bir şekilde yüzüne vurur.
Alshanova, filmin hızlı ve dinamik 93 dakikalık süresine rağmen, karakterlerin iç dünyasına ve toplumsal dinamiklere dair zengin katmanlar sunuyor. Bu durum, filmi hem etkileyici hem de düşündürücü kılıyor.
Yönetmenlik ve Sinematografik Bir Başyapıt
Zhannat Alshanova'nın 'Becoming'i, yalnızca hikayesiyle değil, aynı zamanda sinematografik yaklaşımıyla da öne çıkıyor. Film, 93 dakikalık akıcı süresiyle yönetmenin disiplinli kurgusunun bir ürünü olarak yorumlanabilir. Kurgudaki bu ekonomi, editör Lila Desiles'in zarif dokunuşlarıyla desteklenirken, Leos Carax'ın daimi görüntü yönetmeni Caroline Champetier'in zengin ama gösterişsiz çekimleri, her bir görüntünün altında gizli derinliklere işaret ediyor. Film, olay örgüsünden ziyade atmosfer ve ritmin bir filmin ivmesine ne kadar katkıda bulunabileceğine dair mükemmel bir örnek teşkil ediyor.
Eleştirel Bakış: Politik Bağlam ve Bireysel Çatışmalar
Filmdeki tek eksik nokta, belki de büyükbaba-torun ilişkisinin biraz daha derinlemesine işlenebilecek olmasıydı. Ancak bu kısıtlı çerçevede bile, özellikle bir akşam yemeği sahnesi, Sovyet sonrası Kazakistan'ın otoriter politikaları hakkında düşündürücü bir bağlam sunuyor. Alshanova, yeni nesil Kazak gençliğinin devralınan toplumsal yapılara karşı mücadelesini doğrudan bir alegoriye dönüştürmekten ziyade, bunu Mila'nın kişisel yolculuğuna entegre etmeyi tercih ediyor. Bu, bazı izleyiciler için politik göndermelerin daha belirgin olmasını arzulayabilirken, diğerleri için ise filmi daha evrensel bir gençlik draması haline getiriyor. Yönetmen, politik yorumu incelikle dokuyarak, bireysel gelişim ve toplumsal kısıtlamalar arasındaki gerilimi daha nüanslı bir şekilde yansıtıyor.
Öne Çıkanlar: Yapım ve Festival Bilgileri
- Filmin Adı: Becoming
- Yönetmen: Zhannat Alshanova
- Başrol: Tamiris Zhangazinova (Mila)
- Diğer Oyuncular: Valentin Novopolskij, Assel Kaliyeva, Medina Sagindykova, Enlik Kozyke
- Festival Gösterimi: Locarno Film Festivali (Cineasti del Presente), 10 Ağustos 2025 tarihinde incelendi.
- Süre: 93 dakika
- Ortak Yapım Ülkeleri: Fransa, Kazakistan, Hollanda, Litvanya, İsveç
- Yapım Şirketleri: Films de Force Majeure, Accidental Films, Volya Films, M-films, Kjellson & Wik
- Kurgu: Lila Desiles
- Görüntü Yönetmeni: Caroline Champetier
Sonuç olarak, 'Becoming', aidiyet arayışındaki yalnız bir genç kadının dokunaklı portresini çizerken, aynı zamanda ait olmaktan kurtulma arzusunu da keşfetmesini konu alıyor. Film, yüzme çabası ne kadar büyük olursa olsun, bazı dip akıntılarından kaçmanın imkansız olduğunu acı bir dersle öğretiyor. Tamiris Zhangazinova'nın performansının filmi taşıdığı ve Zhannat Alshanova'nın ilk uzun metrajıyla sinema dünyasına güçlü bir giriş yaptığı bu yapım, Kazakistan sinemasının uluslararası alanda ne kadar çeşitli ve evrensel hikayeler anlatabileceğini bir kez daha kanıtlıyor.
Bu başarı hikayesi yalnızca Kazakistan ile sınırlı değil; Asya sinemasının farklı coğrafyalarında da benzer küresel yükselişler yaşanıyor. **Bu akım aslında yeni değil; 1988 yapımı Oscar adayı “Salaam Bombay” gibi kült filmler, Hindistan'ın sokak gerçeklerini cesurca yansıtarak dünya çapında yankı uyandırmıştı. Bu mirasın ne kadar canlı olduğunun bir kanıtı olarak, “Salaam Bombay”in ödüllü senaristi Sooni Taraporevala'nın, yine o filmin yarattığı vakıf sayesinde hayata tutunan sokak fotoğrafçısı Vicky Roy'un ilham verici hikayesini beyaz perdeye aktaracak olması, sinemanın toplumsal etkisinin ve döngüselliğinin de altını çiziyor.** Örneğin, Sundance Film Festivali'nde Büyük Jüri Ödülü'nü kazanan ilk Hint kurgu filmi unvanını alan Rohan Parashuram Kanwade'nin yönettiği Marathi dilindeki 'Cactus Pears', 'Baahubali' serisinin yıldızı Rana Daggubati'nin Spirit Media şirketi tarafından Hindistan dağıtım hakları alınarak geniş kitlelere ulaştırılmasıyla uluslararası başarıyı yerel bir destekle birleştiriyor. **Bu çerçevede Hint bağımsız sinemasının küresel arenadaki yükselişi de dikkat çekiyor; örneğin, Santa Monica merkezli bağımsız film dağıtımcısı Buffalo 8 Distribution, AK Studios’un imzasını taşıyan iki dikkat çekici Hint filmi "The Exile" ve "Hucch"in dünya çapındaki dağıtım haklarını alarak bu akıma önemli bir katkı sağladı.** Bu tür örnekler, bağımsız ve bölgesel filmlerin ana akım figürleri tarafından desteklenerek küresel sahnedeki yerini sağlamlaştırmasına olanak tanıyor. Ayrıca, gişe rekortmeni 'Parazit' filminin yapımcısı Barunson E&A'nın Endonezyalı korku yönetmeni Joko Anwar ile yaptığı stratejik anlaşma gibi iş birlikleri, Asyalı yapımcıların kendi kültürel hikayelerini dünya çapında doğrudan yayarak Batı sineması hegemonyasına karşı güçlü bir alternatif oluşturduğunun da kanıtı.
Bu haberin hazırlanmasında Variety.com kaynağından faydalanılmıştır.