Otomotiv dünyasının iki devi, Mercedes-Benz ve BMW arasında olası bir motor iş birliği söylentileri dolaşırken bile, rekabetin ateşi hiç sönmüyor. Bu rekabet, zaman zaman üst düzey yöneticilerin açıklamalarıyla daha da alevleniyor. Son olarak, Mercedes-Benz'in baş tasarımcısı Gorden Wagener, Top Gear dergisine yaptığı çarpıcı açıklamalarla gündeme oturdu. Wagener, BMW'nin yeni iX3 modelinde tanıttığı yenilikçi iç mekan tasarımına ve Audi'nin Concept C modeliyle sergilediği felsefeye yönelik sert eleştirilerde bulundu. Bu eleştiriler, lüks otomobil segmentindeki tasarım yaklaşımları ve ekran entegrasyonu konusundaki derin ayrılıkları gözler önüne seriyor.
BMW iX3'ün Panoramik Vizyonuna Mercedes'ten Eleştiri Okları
Wagener'in hedefindeki ilk isim BMW oldu. Özellikle iX3 modelinde karşımıza çıkan ve aslında bir ekran değil, ön camın tabanına yansıyan bir teknoloji olan "Panoramic Vision" hakkında görüşlerini paylaşırken oldukça net konuştu. Bu sistem, bir A sütunundan diğerine uzanıyor ve sürücünün görüş alanında üç sabit widget ile sağ tarafta altı özelleştirilebilir kutucuk sunuyor. **Yeni nesil iDrive ile birlikte 17.9 inçlik dokunmatik ekran sunan BMW iX3'te, ön camın tabanında sütundan sütuna bir projeksiyonla Panoramik iDrive adı verilen fütüristik bir kabin deneyimi sağlanıyor. BMW'nin tarihinde 'Neue Klasse' ismi, 1960'larda 1500 sedan ve ikonik 2002 gibi modellerle markayı bugünkü prestijli konumuna taşıyan bir dönüm noktasını temsil ederken, iX3 bu mirası yeniden canlandıran ve tamamen elektrikli araçlara özel geliştirdiği devrim niteliğindeki Neue Klasse platformunun temelini oluşturan ilk model olma özelliğini taşıyor. Özellikle iX3 50 xDrive versiyonu, 463 beygir gücü ve 641 Nm tork ile 0'dan 100 km/s hıza sadece 4.7 saniyede ulaşarak 209 km/s azami hıza çıkabiliyor ve yaklaşık 640 kilometre menzil sunması bekleniyor. Yaklaşık 60.000 Dolar'lık başlangıç fiyatı ile rekabetçi bir konumda yer alırken, araç aynı zamanda BMW'nin ilk 800 voltluk mimarisi üzerine inşa edildi ve 400 kilovat'a kadar şarj hızı sayesinde uyumlu bir DC hızlı şarj istasyonunda sadece 10 dakikada yaklaşık 370 kilometre menzil kazanabiliyor. Bu da iX3'ü Amerika'da satışa sunulan en hızlı şarj olan elektrikli araçlardan biri yapıyor. Alman otomotiv devi BMW, uzun süredir merakla beklenen yeni elektrikli amiral gemisi iX3 modelini, Avrupa'nın en büyük otomotiv etkinliklerinden biri olan 2025 Münih Otomobil Fuarı (IAA Mobility) kapsamında, 9-14 Eylül tarihleri arasında düzenlenen dev organizasyonda tüm dünyanın beğenisine sundu. Bu tanıtım, BMW'nin elektrikli araç stratejisinde bir dönüm noktası olarak görülüyor zira iX3, markanın tamamen elektrikli araçlara özel olarak geliştirdiği yeni nesil 'Neue Klasse' platformunu kullanan ilk model olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda Tesla modellerini geride bırakacak bir verimlilik sunacağı, ABD'deki en hızlı elektrikli araçlar kadar iddialı 400 kW hedef şarj kapasitesine sahip olacağı ve tüm araç dinamik sistemlerinin entegrasyonunda devrim niteliğinde bir yaklaşım sergileyeceği vaat ediliyor. BMW'nin elektrikli geleceğe yön veren bu yeni amiral gemisi ve Neue Klasse platformu hakkında daha detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz. Ayrıca BMW iX3'ün tüm özelliklerini, fiyatını ve menzilini keşfetmek için buradaki bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.** Ancak Wagener, bu yaklaşımdan pek hoşlanmadığını belirtti.
“Dürüst olmak gerekirse bunun büyük bir hayranı değilim çünkü o kadar uzakta ki okunması zor. Her şey daha küçük görünecek, bu da dikkat dağıtıcı. Ayrıca dokunmaya duyarlı olmak için çok uzakta olduğu için onu çalıştırmak için bir cihaza ihtiyacınız var, bu yüzden bir dokunmatik ekran koymak zorunda kaldılar. Bence bu ilerleyici olduğunu düşünüyorlar ve sevmeleri gerekir, yoksa yapmazlardı, ama ben buna ikna olmadım.”
Wagener'in bu sonuca varmak için iX3 içinde ne kadar zaman geçirdiği belirsiz olsa da, bu tür yorumlar otomotiv endüstrisinde nadir görülen bir açık sözlülük örneği teşkil ediyor. Ancak bu eleştiriler, Mercedes'in kendi modellerindeki "ekranlaştırma" stratejisiyle bir tezat oluşturmuyor değil. Ayrıca yeni iX3'ün arkadan itişli (RWD) ve dört tekerlekten çekişli (AWD) seçeneklerinin yanı sıra, daha güçlü bir M Sport modelinin de piyasaya sürülmesi planlanıyor. Tüm bu özellikler göz önüne alındığında, BMW iX3'ün pazarda oldukça rekabetçi bir teklif sunduğu söylenebilir.
Peki Mercedes'in Kendi Ekran Felsefesi Ne Durumda?
Mercedes'in tamamen ekranlardan oluşan Hyperscreen paneli, özellikle elektrikli GLC gibi modellerde 39.1 inçlik devasa bir ekran alanı sunarken, Wagener'in bu eleştirileri bazı tartışmaları beraberinde getiriyor. **Ancak, yeni GLC modelinde standart olarak sunulan üçüncü ekranın dokunmatik özellikten yoksun olması önemli bir tartışma konusu yarattı. Araçta 10.3 inçlik sürücü ekranı ve 14.0 inçlik bilgi-eğlence ekranının yanı sıra, ön yolcu tarafında konumlandırılan 'dijital animasyonlu bir trim paneli' bulunuyor. Bu üçüncü panelin standart olarak dokunmatik olmaması, interaktif bir deneyim bekleyen kullanıcılar için hayal kırıklığı yaratabilir. Eğer bu üçüncü ekranın tam işlevsel bir dokunmatik panele dönüşmesi istenirse, markanın 'Superscreen' kurulumuna yükseltme yapmak gerekiyor. Daha da ileri gitmek isteyenler için ise, eski EQC'nin yerini alacak olan ve her şeyi devasa bir ekranda birleştiren GLC EQ Technology modelinde sütundan sütuna uzanan gelişmiş bir Hyperscreen versiyonu sunuluyor. Tam 39.1 inç (99.3 santimetre) köşegen uzunluğa sahip bu ekran, iç mekana hakimiyet kurarak sürücü ve yolculara bambaşka bir dijital deneyim sunuyor. Bin adetten fazla bireysel LED'i bünyesinde barındıran bu ekranın dikkat dağıtıcı olmadığını iddia eden Mercedes, kullanıcıların “görkemli, yüzen ekranın” iki bölümünü dahili kaydırıcılar sayesinde aynı anda ayarlayabildiğini belirtir. Ancak bu mega ekranın opsiyonel bir özellik olduğunu, daha uygun fiyatlı versiyonlarda geleneksel gösterge paneli ve daha az ekran alanı bulunacağını da eklemek gerekir. Bu, teknolojinin herkes için zorunlu olmadığı esnek bir yaklaşımı temsil ediyor. Bu strateji, temel bir özelliğin bile ücretli bir yükseltmeye tabi tutulmasıyla, 'lüks' tanımını yeniden sorgulatıyor olabilir. Mercedes-Benz GLC'nin üçüncü ekranının dokunmatik olmaması ve lüks deneyim tartışması hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın. Mercedes-Benz'in GLC EQ Technology modelinde sunduğu Hyperscreen dijital kokpit devrimi hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayarak içeriğimizi inceleyebilirsiniz.** Wagener, Mercedes'in bu yaklaşımını savunarak, "Ekranda görsel bir referansa sahip olmak istersiniz ya da belki bir film izlemek istersiniz ve bunun gibi şeyler. Yani evet, büyük ekranlara ihtiyacınız var" ifadesini kullanıyor. Bu durum, farklı markaların "ekran kullanımı" konusunda nasıl farklı felsefeler benimsediğini ve her yaklaşımın kendine göre avantajları ve dezavantajları olabileceğini gösteriyor.
Gelecekteki modellerde, 2026'da gelecek elektrikli C-Serisi dahil olmak üzere bu büyük ekranların yaygınlaşması bekleniyor. Bu da Wagener'in eleştirilerinin, aslında kendi markasının benimsediği yoldan çok farklı olmayan bir noktaya işaret edebileceği yorumlarını güçlendiriyor.
Audi Concept C İç Mekanı: "1995 Yılında Tasarlanmış Gibi"
Mercedes tasarım şefinin hedefindeki tek marka BMW değildi. Audi'nin elektrikli bir spor otomobilin ve yeni bir tasarım dilinin ön gösterimi olan Concept C modeli de Wagener'in beğenisini kazanamadı. Wagener, Audi'nin bu yaklaşımını "o iç mekan 1995 yılında tasarlanmış gibi görünüyor. Biraz fazla bilindik ve çok az teknoloji var" sözleriyle sert bir şekilde eleştirdi. Küçük ekranların yalnızca daha kompakt otomobillerde anlam ifade ettiğini de ekledi.
Audi için Concept C, markanın "TT Moment 2.0" olarak tanımladığı, elektrikli ve iddialı bir spor otomobil konseptidir. **Audi, ikonik TT ve R8 modellerinin üretimden kalkmasıyla oluşan boşluğu doldurmak amacıyla bu iddialı adımı atarken, 2027'de yollara çıkacak üretim versiyonunun konseptle neredeyse aynı olacağını da duyuruyor. Ancak marka, başlangıçtaki iddialı elektrikli araç planlarını gözden geçirerek benzinli motor üretimini en az 10 yıl daha sürdüreceğini de açıklamıştı.** Bu yeni tasarım dili, sadece spor otomobillerle sınırlı kalmayıp gelecekteki sedan, station wagon ve özellikle SUV modellerine de ilham verecek potansiyeli taşıyor. Baş Yaratıcı Yönetici Massimo Frascella liderliğindeki Audi, "az daha çoktur" felsefesiyle radikal bir sadeliği benimseyerek markanın tasarım dilini yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Bu yaklaşım, şirketin geniş kişiselleştirme seçeneklerini azaltarak kritik detaylara ve malzeme kalitesine odaklanma stratejisinin bir parçasıdır.
Audi'nin 'Minimalist' Dokunuşuna Farklı Bakış
Ancak Wagener'in bu yorumlarına karşıt bir görüş de mevcut. Concept C'de kullanılan 10.4 inçlik ekran, 2025 standartlarına göre bile "küçük" sayılabilecek bir boyut değil. Dahası, bilgi-eğlence sisteminin kullanılmadığında gösterge paneline düzgünce katlanması, minimalist bir estetik sunarken, Audi'nin iç mekan kalitesini artırma ve "daha az ama daha iyi" felsefesiyle fiziksel tuşları geri getirme kararlılığını da yansıtıyor. Bu durum, "her şeyin ekrandan ibaret olmadığı" bir iç mekan felsefesini temsil ediyor olabilir. Nitekim, bazı otomobil tutkunları için 1995 Audi TT konseptinin gösterge paneli mükemmelliğe yakın bir tasarımdı. Belki de Audi, geçmişin ikonik tasarımlarından ilham alarak, modern teknolojiyi daha entegre ve göz yormayan bir şekilde sunmayı hedeflemiştir.
Dijital tasarımcı Luca Serafini'nin Concept C'nin tasarım dilini bir SUV gövdesine uyarladığı render'lar, bu radikal yaklaşımın mevcut Audi SUV modellerinden çok daha keskin ve modern bir görünüm sunduğunu gösteriyor. Concept C tasarımının SUV modellerine nasıl yansıyabileceğine dair daha fazla bilgi ve geleceğe dair vizyon için Audi Concept C SUV Tasarımı: Gelecek Vizyonu içeriğimize göz atabilirsiniz.
Otomotiv Sektöründe Tasarım Savaşları ve Gelecek
Üst düzey bir yöneticinin bu kadar açık sözlü olması nadir görülen bir durumdur ve Wagener'in bu "iki taraflı" eleştirisi, Münih ve Ingolstadt'ta (BMW ve Audi'nin merkezleri) kesinlikle gerilime yol açacaktır. Bu açıklamalar, lüks otomobil üreticilerinin iç mekan tasarımında izlediği farklı yolları ve "ekran çağı"nda kullanıcı deneyimi ile estetik dengesini bulma çabasını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Mercedes büyük ekranların geleceği olduğunu düşünürken, BMW farklı bir dijital deneyim sunuyor ve Audi daha entegre, belki de daha minimalist bir yolu tercih ediyor. Nihayetinde, en iyi tasarımın ne olduğu, kullanıcı beklentilerine ve kişisel tercihlere göre değişkenlik gösterecektir.
Ancak lüks performans segmentinde elektrikli araçlara yönelik ilk büyük heyecanın ardından bazı zorluklar ortaya çıkmaya başladı. Örneğin, Lamborghini tamamen elektrikli modelinin gelişini 2029'a erteledi ve Lotus da elektrikli spor otomobil lansmanını beklemeye aldı. Rimac CEO'su Mate Rimac gibi sektör liderleri, üst düzey alıcıların pahalı elektrikli araçlardan uzaklaştığını gözlemleyerek, bu durumu 'istemediğimiz şeyleri dayatan düzenlemelere' bağlamıştı. Tüketici talepleri, şarj altyapısı yetersizlikleri ve batarya teknolojisindeki maliyet engelleri, üreticileri hibrit çözümlere yöneltiyor. Bu bağlamda, BMW'nin Neue Klasse platformuna yaptığı bu denli güçlü yatırım, sektördeki genel eğilimin aksine dikkat çekiyor ve sadece teknik özellikler değil, aynı zamanda yazılım deneyimi, otonom sürüş kabiliyetleri ve servis ağı gibi unsurlar da tüketicilerin tercihinde belirleyici olacak. BMW'nin bu bütünsel yaklaşımı ne denli başarılı uygulayacağı, iX3'ün pazar başarısını doğrudan etkileyecek. Toyota Yönetim Kurulu Başkanı Akio Toyoda'nın saf elektrikli araçlar yerine hibritlere öncelik veren "çoklu yol" stratejisi ve Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) Başkanı Ola Källenius'un AB'nin 2035 içten yanmalı motor yasağını gözden geçirme çağrısı, sektördeki denge arayışını ve hibritlerin gelecekteki önemini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bu dinamik ortamda, bazı markalar elektrikli geleceğe yönelik stratejilerini yeniden şekillendirirken, bazıları da hibrit çözümlere odaklanıyor. Örneğin, Audi, başlangıçtaki iddialı elektrikli araç planlarını gözden geçirerek benzinli motor üretimini en az 10 yıl daha sürdüreceğini açıklarken, 'Concept C' adını verdiği tamamen elektrikli spor otomobil konseptini 2027'de yollara çıkaracağını duyurdu. Marka, 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda (IAA Mobility) amiral gemisi SUV'si yeni Q7'nin lansmanını yapabilir; ayrıca plug-in hibrit aktarma organına sahip RS6 Avant ve elektrik motorlu V6'ya sahip RS5 gibi performanslı modellerini de sergileyecek. Mercedes-Benz de 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak, içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıkladı. Ancak bu geri adıma rağmen marka, 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda tamamen yeniden tasarlanmış ve tamamen elektrikli aktarma organına sahip yeni nesil GLC'yi, 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX'i ve elektrikli/hafif hibrit seçeneklerle CLA Shooting Brake modellerini halka açık ilk kez gösterecek. Markanın CEO'su Ola Källenius, AB'nin 2035 yılı itibarıyla içten yanmalı motora sahip yeni araçların satışını yasaklama kararının yeniden gözden geçirilmesi çağrısıyla sektördeki gerçekçi zorlukları dile getirmişti. Mercedes CEO'su Källenius'un AB'ye 2035 içten yanmalı motor yasağını gözden geçirme çağrısı hakkında daha fazla bilgi edinin. Porsche de 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda tamamen elektrikli Cayenne'in prototipini sergileyecek olsa da, benzinli Cayenne'in üretimine en az 2030'a kadar devam edeceği belirtiliyor. Jaguar ise 'Type 00' adını verdiği ultra lüks elektrikli coupe modeliyle dönüşümünü sürdürürken, test sürüşlerinde yapay V8 motor sesiyle geleneksel spor otomobil deneyimini elektrikli çağa taşımaya çalışıyor. Smart, efsanevi iki kişilik ForTwo modelini tamamen elektrikli Smart #2 adıyla 2026 yılı sonunda yeniden canlandırıyor. Ford Mustang, benzinli üretimini 2030'lu yıllara kadar sürdüreceğini net bir şekilde belirtirken, 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda EcoSport'un halefi olarak hem hibrit hem de tamamen elektrikli güç aktarma organları sunacak yeni bir kompakt SUV ile dikkat çekebilir. Volkswagen ise 'Halkın Otomobili' felsefesiyle elektrikli araçlara erişimi genişletme misyonunu sürdürürken, 'ID. Polo' adını vereceği 25.000 Euro altı fiyat etiketli elektrikli hatchback ve ID.1 adını vereceği 20.000 Euro altı şehir otomobiliyle piyasaya girmeye hazırlanıyor. Bu segmentte, 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda resmi tanıtımı yapılabilecek yeni Twingo EV gibi güçlü rakiplerle karşılaşacak olan marka, fuarda ayrıca yeni hibrit motor seçeneğiyle gelecek kompakt SUV T-Roc'u da sergileyecek. Türkiye'nin yerli ve milli otomobili Togg da, Avrupa pazarına açılma hedefleri doğrultusunda 2025 Münih Otomobil Fuarı'nı, pazar büyümesini ve ürün yelpazesini genişletme planlarını duyurmak için ideal bir sahne olarak görüyor.
Unutmamak gerekir ki, her tasarım felsefesinin kendine göre bir hedef kitlesi ve estetik anlayışı bulunur. Wagener'in eleştirileri, bu felsefelerin keskin ayrılıklarını vurgulasa da, otomotiv dünyasındaki yenilikçiliğin ve farklılaşma arayışının bir göstergesidir.
Kaynak: Bu haber, Motor1.com'daki orijinal makaleden derlenerek hazırlanmıştır.
```