Elektrikli araçlar denince akla gelen ilk konulardan biri genellikle 'menzil endişesi' olur. Şarj istasyonuna ulaşmadan pilin bitmesi ve yolda kalma korkusu, potansiyel EV sahiplerinin kafasındaki en büyük soru işaretlerinden biri. Ancak bir 2024 Kia EV6 sahibinin bir yıllık deneyimi, bu algıyı tamamen değiştirecek nitelikte. Kullanıcı, geleneksel menzil endişesi yerine, aracı o kadar çok sevip kullandığını belirtiyor ki, kiralama anlaşmasındaki kilometre limitini aşma endişesi yaşıyor. Bu durum, özellikle ABD'de Temmuz ayında patlama yaşayan elektrikli araç kiralama piyasasının mevcut dinamikleriyle de örtüşüyor. Edmunds verilerine göre, federal temiz araç kredisinin 30 Eylül'de sona erecek olması beklentisiyle, tüketiciler uygun kiralama fırsatlarına akın etti ve bu durum, elektrikli araçlara geçiş yapmak isteyenler için "yazın en sıcak fırsatı" olarak nitelendiriliyor. Bu konuda daha fazla bilgi için elektrikli araç kiralama trendi hakkında güncel haberimizi inceleyebilirsiniz. Öyle ki, tamamen elektrikliye geçişte bir köprü görevi gören plug-in hibrit modeller dahi, uzun elektrikli menzilleriyle bu endişeyi hafifletiyor; örneğin, yeni nesil Volvo XC70 Plug-in Hibrit Crossover, büyük bataryalı versiyonuyla 200 km'nin üzerinde saf elektrikli sürüş imkanı sunarak, günlük sürüşlerin büyük çoğunluğunu benzin motorunu çalıştırmadan tamamlama olanağı tanıyor.
Bu durum, elektrikli araçların günlük hayata ne kadar kolay entegre olabildiğinin ve benzinli araçlara kıyasla sağladığı sürüş keyfinin çarpıcı bir göstergesi. Sen,Nexus olarak bu benzersiz deneyimi, SEO uzmanı ve kıdemli editör bakış açısıyla, okuyucularımıza değer katacak şekilde ele alıyoruz. Öyle ki, Alman spor otomobil devi Porsche'nin lüks SUV segmentindeki amiral gemisi Cayenne'i tamamen elektrikli bir versiyonla yenileme çalışmaları, sektördeki teknolojik sıçramayı ve elektrikli araçların geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Bu gibi gelişmeler, menzil ve şarj endişelerini tarihe karıştırma potansiyeli taşıyor. Porsche Cayenne Elektrikli gibi yeni modellerin ultra hızlı şarj kapasiteleri ve uzun menzilleri, elektrikli otomobil dünyasında yeni standartlar belirliyor.
Kia EV6 Wind AWD: Teknik Detaylar ve İlk İzlenimler
Yenilikçi E-GMP platformu üzerine inşa edilen Kia EV6, modern tasarımı ve etkileyici özellikleriyle dikkat çekiyor. Bu 800 volt mimarisi, elektrikli araç sektöründe hızla benimsenen ve Porsche Cayenne Elektrikli gibi lüks SUV'larda da kullanılan Premium Platform Electric (PPE) gibi gelişmiş platformların temelini oluşturarak yüksek şarj hızları ve verimlilik sağlıyor. Hatta Çinli Nio ES8 gibi modellerin 900 voltluk mimarileri hedeflemesi, bu alandaki rekabetin ne kadar yoğun olduğunu gösteriyor. Referans alınan deneyimde, kullanıcının tercih ettiği model 2024 Kia EV6 Wind AWD. Çift motorlu dört tekerlekten çekiş sistemine sahip bu versiyon, 77.4 kWh'lik bataryasıyla EPA tarafından yaklaşık 453 kilometre (282 mil) menzil sunuyor. GT-Line veya yüksek performanslı GT kadar donanımlı olmasa da, günlük kullanım için oldukça zengin özelliklere sahip.
Öne Çıkan Özellikler (2024 Kia EV6 Wind AWD)
- Batarya Kapasitesi: 77.4 kWh
- EPA Tahmini Menzil: Yaklaşık 453 km (282 mil)
- Motor ve Çekiş: Çift motorlu, dört tekerlekten çekiş (AWD)
- 0-100 km/s Hızlanma: 5.1 saniye (0-60 mil/s)
Şarj Deneyimi: Uzun Beklemelere Elveda
Elektrikli araçlarda şarj süresi, menzil kadar kritik bir faktördür. Kia EV6'nın temelini oluşturan Hyundai E-GMP platformu, bu konuda sınıf lideri konumunda. Kullanıcı deneyimi de bu iddiayı destekliyor:
350 kilovatlık DC hızlı şarj istasyonlarında bu araçlar, %10'dan %80'e sadece 18-20 dakikada şarj olabiliyor. Maksimum şarj hızı ise 225 kW civarında. Bu rakamlar, Kia EV6'yı Porsche ve Lucid gibi premium markalarla aynı lige taşıyor.
Ancak elektrikli SUV segmentindeki rekabet, şarj hızlarını daha da ileri taşıyor; örneğin, tamamen elektrikli Porsche Cayenne, 800 voltluk gelişmiş PPE mimarisi ve 108 kWh'lik devasa batarya kapasitesiyle 400 kW'a kadar şarj gücüne ulaşarak %10'dan %80'e dolumu sadece 16 dakikada tamamlamayı hedefliyor. Bu, Lucid Air Grand Touring'in 300 kW veya 1000V şarj cihazıyla 400 kW'a ulaşabilen Lucid Gravity gibi mevcut hızlı şarj liderlerini dahi geride bırakan iddialı bir performans. Hatta plug-in hibrit (PHEV) modeller dahi bu alanda çığır açıyor; yeni nesil Volvo XC70, bir PHEV için nadir görülen DC hızlı şarj kapasitesiyle, bataryası tamamen boşken sadece 23 dakikada %80 doluluğa ulaşarak uzun yolculuklarda bile elektrikli menzilden tam verim alınmasını sağlıyor. Ayrıca, şarj altyapısı da bu hızlara ayak uydurmak için gelişiyor; Electra gibi şirketler Avrupa'da 400 kW'a kadar güç sunan istasyonlar kurarak sürücülere anlık fiyatlandırma ve ünite bilgisi gibi kolaylıklar sağlıyor. Elektrikli Cayenne'de bulunan ve Taycan'dan farklı olarak aracın arkasına konumlandırılmış çift şarj portu da şarj kolaylığına katkıda bulunuyor. Evde şarj imkanı olan kullanıcılar için hızlı şarj istasyonlarına nadiren ihtiyaç duyulsa da, uzun yolculuklarda bu hız hayati önem taşıyor. Deneyimli bir elektrikli araç sürücüsü için 'saatlerce şarj beklemek' artık geçmişte kalmış bir algı. Rota planlama sistemleri de oldukça başarılı; varış noktasına göre otomatik olarak şarj durakları öneriyor ve alternatif hızlı şarj noktaları sunuyor.
Sen,Nexus'tan Eleştirel Bakış: Şarj Hızı Bir Teknoloji Gösterisi Mi, Yoksa Gerçek Bir İhtiyaç Mı?
Porsche Cayenne Elektrikli'nin 400 kW'lık şarj hızı, kağıt üzerinde muazzam bir başarı. Ancak bu hızın gerçek dünya kullanımında ne kadar erişilebilir olacağı önemli bir soru işareti. Türkiye ve dünya genelindeki mevcut DC hızlı şarj altyapısı, henüz bu denli yüksek güç çıkışlarını her istasyonda sunabilecek kapasitede değil. Çoğu istasyon 150 kW veya 350 kW seviyesinde kalıyor. Bu da demek oluyor ki, araç bu hıza teknik olarak ulaşabilse de, kullanıcılar her zaman bu gücü veren bir şarj istasyonu bulamayabilir. Öyle ki, ABD'deki ulusal parklar gibi popüler ve doğayla iç içe olması beklenen destinasyonlarda dahi, 2023 yılında 332 milyon ziyaretçiye rağmen 63 parkta sadece yaklaşık 100 elektrikli araç şarj istasyonu bulunmakta olup, bunların çoğu daha yavaş Seviye 2 tipindedir. Parkların uzaklığı, mevsimsel ziyaretçi akışı ve yüksek altyapı maliyetleri gibi faktörler, bu alanlarda şarj ağı kurulumunu yavaşlatmaktadır. Bu konudaki detaylı analizimize ABD Ulusal Parkları Elektrikli Araç Şarj Sorunu haberimizden ulaşabilirsiniz. Ayrıca, batarya ömrü, şarj döngüleri ve batarya sıcaklığı gibi faktörler de optimum şarj hızını etkileyen dinamiklerdir. Örneğin, diğer elektrikli araç markaları Tesla Supercharger gibi yaygın ağlara erişim sağlasa dahi, üretici onaylı adaptör eksikliği ve garanti riskleri gibi sorunlarla karşılaşabilmektedir. Bu durum, şarj altyapısının sadece hızıyla değil, aynı zamanda uyumluluk ve güvenlik standartlarıyla da bir bütün olarak gelişmesi gerektiğini göstermektedir. Bu konudaki detaylı incelememizi Jaguar I-Pace ve Tesla Supercharger Erişim Garanti İkilemi başlıklı haberimizde bulabilirsiniz. Bu yüksek güç, elbette uzun yolculuklarda kritik zaman kazandıracak ancak günlük kullanımda sıkça ihtiyaç duyulmayabilir veya mevcut altyapı tarafından tam desteklenmeyebilir. Dolayısıyla, Porsche'nin bu iddialı adımının pratik faydalarını görmek için şarj altyapısının da eşzamanlı olarak gelişmesi büyük önem taşıyor.
Peki ya NACS (Tesla) Şarj Portu?
Yeni nesil elektrikli araçların Kuzey Amerika Şarj Standardı (NACS) portuna geçişi devam ederken, EV6'nın standart şarj portu kullanıcının deneyiminde büyük bir eksiklik yaratmamış. Çoğu zaman bir NACS adaptörü ile bu durumun kolayca aşılabildiğini belirtiyor. Bu da, mevcut altyapıdaki farklılıkların adaptörlerle pratik bir şekilde yönetilebileceğini gösteriyor.
Menzil Tahminleri: Öznel Bir Gerçeklik
Kia EV6'nın menzil göstergeleri, diğer bazı elektrikli araçların aksine, sürüş koşullarına ve alışkanlıklarına göre değişiklik gösterebiliyor. Kışın 386 km (240 mil), yazın ise 482 km (300 mil) menzile kadar ulaşabildiği gözlemlenmiş. Bu değişkenlik, hava durumu, hız ve yolculuk tipi gibi faktörlere bağlı. Kullanıcı, ılıman havalarda EV6'nın çift motorlu olmasına rağmen tek şarjla 480 kilometrenin (300 mil) üzerine çıkabildiğini vurguluyor. Bu durum, menzil endişesinin gerçekten de abartıldığına dair güçlü bir kanıt sunuyor. Hatta, Volvo XC70 gibi yeni nesil plug-in hibrit crossover'lar da 200 km'yi aşan elektrikli menzilleriyle, sürücülere benzin motoruna nadiren ihtiyaç duyma konforu sunarak bu algıyı pekiştiriyor.
Araç verimliliği de oldukça etkileyici. Kış aylarında kilovat saat başına 2.5 ila 3.0 mil (1.5 - 1.8 km/kWh), yaz aylarında ise 4.0 milin (2.4 km/kWh) üzerine çıktığı belirtiliyor. Bu değerler, aracın enerji yönetimindeki başarısını gözler önüne seriyor.
Bakım ve Tasarım: Benzinli Araçlara Veda
Elektrikli araç sahipliğinin en büyük avantajlarından biri, düşük bakım maliyetleridir. Bir yıl içinde yapılan tek 'bakım', iki lastik rotasyonu ve cam sileceği sıvısının tamamlanması olmuş; toplamda 150 doların altında bir maliyet. Bu, benzinli araçlardaki periyodik motor bakımları, yağ değişimleri ve karmaşık motor arızaları düşünüldüğünde devasa bir fark yaratıyor.
Yakıt tasarrufu konusunda da EV6 iddialı. Recurrent'ın verilerine göre, bir yıl içinde yaklaşık 2.510 litre (663 galon) benzin tasarrufu sağlanmış. New York'ta benzinin litre fiyatı göz önüne alındığında, bu da 2.000 dolardan fazla bir tasarrufa işaret ediyor. Hızlı şarj istasyonlarında yapılan harcamalar ise yılda yaklaşık 250 dolar civarında kalmış. Bu da ev tipi şarj cihazının (ChargePoint Home Flex Level 2) kurulum maliyetini de kısa sürede karşıladığını gösteriyor.
Editörün Notu: Elektrikli araç almanın tek amacı yakıt tasarrufu olmamalıdır. Yüksek başlangıç maliyeti ve şarj altyapısına yapılan yatırım gibi ek giderler göz ardı edilmemeli. Ancak, uzun vadede işletme maliyetlerinin belirgin şekilde düşmesi, elektrikli araçları cazip kılan önemli bir faktördür.
V2L Teknolojisi: Elektriğin Yeni Tanımı
Kia EV6'nın en dikkat çekici özelliklerinden biri olan Vehicle-to-Load (V2L) teknolojisi, aracı bir güç kaynağına dönüştürüyor. Kullanıcının kışın yaşanan bir elektrik kesintisinde arabasıyla kahve yapması, bu özelliğin günlük hayattaki pratikliğini gözler önüne seriyor. Yeni nesil Volvo XC70 Plug-in Hibrit Crossover gibi modeller de bu trendi takip ederek V2L teknolojisine sahip olup, kamp aktivitelerinden acil durumlara kadar birçok senaryoda harici cihazlara güç sağlayarak aracın çok yönlülüğünü artırıyor. Bu özellik, acil durumlarda veya kamp gibi dış mekan aktivitelerinde büyük kolaylık sağlıyor.
Kia EV9 gibi modellerin, doğru ekipmanla bir evi üç güne kadar besleyebilecek şekilde tasarlanması, V2L teknolojisinin gelecekteki potansiyelini gösteriyor. Arabanın sadece tekerlekleri döndüren bir araç olmaktan çıkıp, çok yönlü bir enerji kaynağına dönüşmesi, elektrikli araç devriminin en heyecan verici yönlerinden biri.
Performans: Benzinli Rakipleri Geride Bırakan Güç
EV6 Wind AWD modeli, 0'dan 100 km/s (0-60 mil/s) hıza sadece 5.1 saniyede ulaşabiliyor. Bu, kullanıcının bugüne kadar sahip olduğu en hızlı araçlardan biri ve günlük kullanımda sunduğu anlık tork ile sollama manevralarında eşsiz bir deneyim sunuyor. Sport moduna geçildiğinde yolcuların hissettiği ani hızlanma, elektrikli motorların üstünlüğünü açıkça ortaya koyuyor. Benzer fiyat etiketine sahip benzinli bir aile crossover'ının bu performansa yetişmesi oldukça zor. Üst düzey elektrikli SUV'larda ise performans çıtası daha da yükseliyor; örneğin, elektrikli Porsche Cayenne Turbo gibi modeller 805 HP güç üreterek 0'dan 100 km/s hıza 3 saniyeden kısa sürede ulaşabiliyor.
Teknoloji: Parlayan Yönleri ve Gelişime Açık Alanlar
EV6'nın teknolojik altyapısı, bazı yönleriyle oldukça başarılıyken, bazı alanlarda gelişim ihtiyacı gösteriyor:
- Sesli Kontroller: Ses tanıma, navigasyon komutlarını somut adreslere dönüştürme ve genel olarak istenileni yapma konusunda oldukça başarılı.
- EV Odaklı Özellikler: Şarj yönetimi, şarj istasyonu bulma ve rota planlama gibi elektrikli araca özel özellikler sorunsuz çalışıyor.
- Bilgi-Eğlence Sistemi: Bazı yeni nesil Android Automotive veya Google Built-In sistemlere (Polestar 2, Volvo EX40, Chevrolet Equinox EV gibi) kıyasla hız, kişiselleştirme ve uygulama çeşitliliği açısından geride kalıyor.
- Sürüş Destek Sistemleri: Şeritte tutma asistanlı adaptif hız sabitleyici iyi olsa da, General Motors'un Super Cruise veya Ford'un BlueCruise gibi gelişmiş otonom sürüş sistemleriyle rekabet edemiyor. Bu alanda Kia ve Hyundai Motor Grubu'nun daha fazla yatırım yapması bekleniyor.
- Kablosuz Yazılım Güncellemeleri (OTA): Tesla veya Rivian gibi markaların sunduğu sürekli yeni özellikler ekleyen OTA güncellemeleri konusunda Kia geride kalıyor. EV6 sahipleri genellikle navigasyon ve hata düzeltmeleriyle yetinmek zorunda kalıyor.
- Kia Connect Aboneliği: Bir yıl sonra sona eren abonelik, uzaktan araç başlatma, kilitleme, klima kontrolü gibi özellikleri devre dışı bırakıyor. Yıllık 200 dolarlık maliyeti ve uygulamanın yavaşlığı nedeniyle kullanıcı bu aboneliği yenilememe kararı almış.
Kullanıcı Deneyimindeki Bazı Küçük Kusurlar
Her araçta olduğu gibi, EV6'nın da bazı küçük ergonomik ve fonksiyonel eksiklikleri bulunuyor:
- Klima Kontrol Paneli: Havalandırma deliklerinin altındaki çift işlevli düğme sırası (klima ve navigasyon kısayolları), kullanım alışkanlığı gerektiren bir tasarıma sahip.
- Cam Sislenmesi: Özellikle kış aylarında, otomatik modda bile ön camların buğulanması ciddi bir sorun olarak belirtilmiş. Bir forum kullanıcısının '50 yıllık sürüş hayatımın en sisli aracı' yorumu, bu problemin yaygınlığını gösteriyor.
- Kapı Kolları: Verimlilik ve aerodinamik nedenlerle gövdeye gömülü olan kapı kolları, kullanıcının modelinde otomatik olarak açılmıyor (GT veya GT-Line olmayan modellerde). Bu, araca binmek için kapı kollarını sertçe itmeyi veya elle çekmeyi gerektiren, pratiklikten uzak bir detay. Neyse ki, Kia bu sorunu yeni nesil EV6'larda otomatik açılan kapı kollarıyla çözmüş durumda.
Karar: Amerika'nın En Az Bilinen Elektrikli Aracı mı?
Kullanıcı, bir yılın sonunda Kia EV6'yı 'Amerika'nın en az bilinen elektrikli aracı' olarak nitelendiriyor. Aynı donanımı Hyundai Ioniq 5 ile paylaşmasına rağmen, EV6'nın satış rakamlarında belirgin şekilde geride kalması dikkat çekici. Bunun nedeni, belki de EV6'nın sıra dışı, station wagon benzeri tasarımı ya da Tesla şarj portlu yeni versiyonunun pazara geç çıkması olabilir. Oysa genel elektrikli araç pazarı, özellikle kiralama segmentinde büyük bir ivme kazanıyor. Cox Automotive verilerine göre, Temmuz ayında elektrikli araç satışları önemli bir artışla 130.082 adede yükselerek bir önceki aya göre %26,4, bir önceki yıla göre ise %19,7 artış kaydetti ve pazar payı %9,1'e ulaştı. Edmunds'un verilerine göre ise, Temmuz ayında elektrikli araç işlemlerinin tam %70'i kiralama yoluyla gerçekleşti; bu oran, 2022'deki %10'luk paya kıyasla dramatik bir artışı temsil ediyor. Bu yükselişin ana nedeni, federal vergi kredisinin (7.500 dolara kadar) işleyişindeki "kiralama boşluğu" olarak adlandırılan yöntemden kaynaklanıyor. Bu yöntem, aracın veya bataryanın nerede üretildiğine bakılmaksızın müşterilerin krediden faydalanmasına olanak tanıyor.
Edmunds içgörü başkanı Jessica Caldwell, vergi kredisinin 30 Eylül'de sona erecek olması nedeniyle otomobil üreticilerinin şu an mümkün olduğunca çok kiracı çekmek için yüksek motivasyona sahip olduğunu belirtiyor. Caldwell'e göre bu sadece envanteri eritmekle kalmıyor, aynı zamanda ilk kez EV kullanan müşterileri kazanarak EV benimsenmesi arttıkça onları markalarına bağlı tutmayı hedefliyor. Caldwell, "Gerçek şu ki, elektrikli araç kiralamaları otomobil alıcıları için yazın en sıcak anlaşması; eylül sonu geldiğinde bunları bulmak çok daha zor olacak" ifadelerini kullanıyor. Ancak Caldwell önemli bir noktaya dikkat çekiyor: Pek çok alıcı, bu kadar iyi fırsatların varlığından hala habersiz. Piyasadaki cazip kiralama teklifleri arasında Hyundai Ioniq 5'in 24 ay için ayda 149 dolar (5.000 dolar peşinatla) ve Chevy Equinox EV'nin 24 ay için ayda 249 dolar (3.000 dolar peşinatla) gibi seçenekler bulunuyor. Ayrıca Lucid ve Polestar gibi markalar da Tesla müşterilerini çekmek için binlerce dolarlık indirimler sunuyor.
Ancak tüm bu küçük kusurlara rağmen, EV6'nın performans, menzil, şarj hızı ve aileye uygunluk konularında doğru dengeyi sağladığı belirtiliyor. Kullanıcının yaşadığı ana sorunlar (cam sislenmesi, kapı kolları ve yavaş akıllı telefon uygulaması) elektrikli araçlara özgü değil, herhangi bir benzinli araçta da karşılaşılabilecek genel kullanıcı deneyimi sorunları. Bu da elektrikli araçlara geçenlerin neden geri dönmediğini açıklayan önemli bir nokta. Ayrıca iSeeCars verilerine göre, geçtiğimiz yıla oranla ikinci el bir EV'nin ortalama değeri %4.8 düşerken, benzinli otomobillerin ortalama fiyatı %5.2 artış gösterdi. Bu durum, elektrikli araçlara geçişin maliyet avantajları açısından uzun vadede daha cazip olabileceğini gösteriyor.
Geleceğe Yönelik Yorumlar
Kiralama süresi sona erdiğinde EV6 ile ne yapılacağı sorusu, elektrikli araç piyasasının dinamiklerini de gündeme getiriyor. Elektrikli araçların amortisman (değer kaybı) oranları, satın alma fiyatını piyasa değerinin altına çekebilir. Bu, yeni bir elektrikli araç almayı düşünenler için hem bir fırsat hem de mevcut sahipleri için bir endişe kaynağı olabilir. Ancak federal teşviklerin sona ermesiyle birlikte, piyasanın nasıl bir dengeye oturacağı merak konusu. Analistler, bu kredi olmaksızın ABD'de elektrikli araç talebinin %27'ye kadar düşebileceğini öngörüyor. IRS (ABD Gelir İdaresi), yakın zamanda güncellediği rehberlikte, 30 Eylül'e kadar imzalanan bağlayıcı bir sözleşmenin, teslimat daha sonra gerçekleşse bile vergi kredisi için geçerli olacağını doğruladı. Yani alıcıların aracı Eylül sonundan önce teslim alması gerekmiyor, sadece evrakları imzalaması ve peşinatı yatırması yeterli. Bu süreçte sektörün öncü markalarından Tesla'nın on yılı aşkın süredir geleneksel otomobil üreticilerine sattığı ve şirkete yaklaşık 11.8 milyar dolar kazandıran regülatif kredileri kaybetmesi, şirketi karlılığını tamamen araç satış performansına dayandırmak zorunda bırakacak ve genel EV pazarının gelecekteki dinamiklerini önemli ölçüde etkileyebilir. Örneğin, Tesla'nın Cybertruck'ın yüksek performanslı Cyberbeast versiyonunun fiyatını, zorunlu bir "Luxe Package" eklenmesiyle 15.000 dolar artırarak 117.235 dolara yükseltmesi, bu modelin 7.500 dolarlık federal vergi kredisinden yararlanma eşiğinin üzerine çıkmasına neden oldu. Ancak kullanıcı, bu karar için henüz zamanı olduğunu ve Kia'sının her kilometresinden keyif almaya devam edeceğini belirtiyor.
Bu uzun soluklu inceleme, Kia EV6'nın genel olarak güçlü bir elektrikli araç olduğunu, şarj, menzil ve performans konularında beklentileri karşıladığını, ancak yazılım ve bazı ergonomik detaylarda gelişim potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Elektrikli araç dünyasına adım atmayı düşünenler için, bu samimi deneyim değerli bir kılavuz niteliğinde. Tamamen elektrikli modellerin yanı sıra, Volvo XC70 gibi uzun menzilli plug-in hibrit araçlar da, elektrikli mobiliteye geçiş sürecindeki kullanıcılar için önemli bir köprü oluşturarak sektördeki çeşitliliği ve erişilebilirliği artırıyor.