EV Batarya Pazarı Şaşkın: Üretim Talebi Üç Kat Aştı, Küresel Otomotiv Ticaretinde Yeni Dengeler Kuruluyor

Haber Merkezi

22 August 2025, 23:31 tarihinde yayınlandı

Elektrikli Araç Batarya Üretiminde Küresel Fazlalık: Otomotiv Sektörünü Bekleyen Fırtına mı, Fırsat mı?

Küresel elektrikli araç (EV) pazarında son yılların en dikkat çekici gelişmelerinden biri yaşanıyor: Batarya üretimi, talebi akıl almaz bir hızla geride bırakarak ciddi bir fazlalık oluşturdu. Hatta geleneksel otomotiv devlerinden Ford bile, elektrikli araç pazarındaki beklenenden yavaş büyüme nedeniyle kendi batarya üretim kapasitesiyle başa çıkmakta zorlanarak, bir batarya tedarikçisine dönüşmeyi değerlendirme noktasına geldi. Özellikle Çinli üreticilerin ve Xiaomi gibi teknoloji devlerinin elektrikli araç sektörüne iddialı girişleriyle öncülük ettiği bu yükseliş, sektördeki dengeleri alt üst ederken, ABD ve Avrupa Birliği arasındaki gerilimler de yeni ticari anlaşmalarla yumuşama sinyalleri veriyor. Sen,Nexus olarak bu karmaşık tabloyu, okuyucularımıza değer katan, kapsamlı ve eleştirel bir bakış açısıyla mercek altına alıyoruz.

Elektrikli Araç Batarya Üretimi: Arz, Talebi Üç Kat Aştı

Beş yıl önce 'çok fazla batarya' diye bir kavram yoktu. Ancak bugün, küresel batarya üretim kapasitesi, talepten tam üç kat daha fazla. S&P Mobility'nin Nikkei tarafından alıntılanan verilerine göre, 2024 yılında küresel EV batarya üretim kapasitesinin 3.930 gigawatt saat (GWh) seviyesine ulaşması beklenirken, tahmini talep sadece 1.161 GWh civarında kalacak.

Bu fazlalığın önemli örneklerinden biri de Ford'un Güney Koreli batarya devi SK On ile kurduğu BlueOval SK ortaklığıdır. ABD hükümetinden alınan 9.2 milyar dolarlık devasa krediyle desteklenen Tennessee ve Kentucky'deki batarya fabrikaları, Ford'un hızla büyümesi beklenen elektrikli araç filosunu beslemek üzere planlanmıştı. Ancak elektrikli araç pazarındaki büyüme hızının tahminlerin altında kalması – özellikle Ford F-150 Lightning gibi modellere duyulan umutların beklenen satış rakamlarına ulaşamaması ve federal teşviklerin sona ermesi gibi faktörler – fabrikaların planlanan kapasitesinin Ford'un mevcut ihtiyacını aşmasına neden oldu. BlueOval SK CEO'su Michael Adams'ın da belirttiği gibi, piyasa büyümeye devam etse de bu daha yavaş bir tempoda gerçekleşiyor.

Öne Çıkan Veriler: Batarya Üretim ve Talep Fazlası (2024 Tahmini)

  • Küresel Batarya Üretim Kapasitesi: 3.930 GWh
  • Küresel Batarya Talebi: 1.161 GWh
  • Fazlalık Oranı: Talep, üretimin üçte birinden daha azını oluşturuyor.
  • Not: Bu rakamlara, yapım aşamasındaki ancak kapasitesi henüz açıklanmayan Çinli tesisler dahil değildir.

Bu devasa fazlalığın ardında, dünyanın en büyük batarya üreticisi CATL ve en büyük EV ile plug-in hibrit üreticisi BYD gibi Çinli devler yatıyor. Akıllı telefon devi Xiaomi'nin SU7 ve YU7 modelleriyle Çin iç pazarında kısa sürede yakaladığı büyük başarı ve rekor ön siparişler de bu dinamik değişim ve yeni oyuncuların yükselişinin bir göstergesidir. Bir zamanlar lityum-iyon hücre üretiminde küresel lider olan Japon ve Koreli oyuncular ise pazar paylarını hızla kaybediyor. Batarya üretimindeki bu kapasite artışı sadece bitmiş ürünle sınırlı değil; anotlar, katotlar, ayırıcılar ve elektrolitler gibi temel bileşenlerin üretimi de büyük ölçekte artırılıyor. CATL, BYD ve LG Energy Solution gibi bazı devler, dikey entegrasyon stratejileriyle bu bileşenlerin çoğunu kendi bünyelerinde üretmeye başlarken, birçok firma hala uzman tedarikçilere bağımlı durumda.

Ancak Çinli üreticilerin bu denli hızlı yükselişi ve devlet teşvikleriyle sağlanan devasa üretim kapasitesi, iç pazarda ciddi bir doygunluğa yol açtı. Yatırım araştırma kuruluşu Rhodium Group'un raporuna göre, Çin'in iç pazarındaki şiddetli rekabet ve kâr marjlarının erimesi, birçok markayı üretim kotalarını doldurmak için sıfır araçları 'ikinci el' olarak satmak gibi radikal taktiklere itti. Bu durumun bir sonucu olarak, 2024 itibarıyla Çinli EV üreticileri ve tedarikçileri ilk kez kendi ülkelerinden daha fazla yatırımı denizaşırı projelere kaydırdı. Örneğin, akıllı telefon devi Xiaomi de SU7 ve YU7 modelleriyle Çin'de meteorik bir başarı yakalamış olsa da, 2027 yılına kadar Avrupa pazarına girmeyi planlıyor. Bu strateji, Avrupa'nın ABD'ye kıyasla daha esnek gümrük tarifeleri sunması ve yüksek performanslı EV'lere ilgi duyan geniş bir alıcı tabanına sahip olması gibi nedenlerle Çinli markalar için doğal bir tercih haline geliyor. Yurtdışı yatırımları 16 milyar dolara ulaşırken, yurtiçi yatırımları 15 milyar dolarda kaldı ve özellikle batarya üreticileri, yurtdışı yatırımlarının yaklaşık %75'ini oluşturarak otomobil üreticisi müşterilerini hedef pazarlarına kadar takip ediyor. Bu stratejik yönelim, Çin elektrikli araç sektörünün küresel pazarlara açılma çabasının ve dış pazarlarda büyüme arayışının en net göstergesi.

Daha bir yıl önce Great Wall Motors'un uluslararası operasyonlar başkanı Parker Shi, kapasite fazlası iddialarını 'sahte bir konsept' olarak nitelendirmiş olsa da, bugünkü veriler pazarın geldiği doygunluk noktasını ve şirketlerin hayatta kalmak için yeni alanlar aramak zorunda kaldığını gösteriyor.

Bu devasa batarya fazlalığı, ilk bakışta olumlu bir gelişme gibi görünebilir. Daha ucuz bataryalar, elektrikli araç fiyatlarını düşürebilir ve EV dönüşümünü hızlandırabilir. Ancak madalyonun diğer yüzünde, kullanılmayan bataryaların depolanması, ömrünün azalması ve gelecekte hammadde tedarik zincirinde potansiyel aksaklıklar gibi ciddi riskler yatıyor.

Nitekim, bu fiyat baskısı sadece Çin'e özgü bir durum olmaktan çıkıp küresel bir fenomene dönüşmüş durumda. Batı pazarlarında da benzer bir dinamik gözlemleniyor; Tesla gibi devlerin sıfır araçlarda yaptığı agresif indirimler tüm sektörü etkilerken, Çin pazarında Xiaomi gibi yerel devlerin yükselişi, Tesla'yı bile rekabette farklı stratejiler uygulamaya zorluyor. Örneğin, Morgan Stanley analistlerinin 'bir Ferrari veya Aston Martin SUV'u gibi görünen ancak bir Toyota Camry fiyatına sahip' olarak tanımladığı Xiaomi YU7 gibi modeller, Tesla'nın Çin'de Model Y'nin altı koltuklu yeni versiyonu Model YL'yi piyasaya sürme hamlesinin arkasındaki nedenlerden biri olarak gösteriliyor. Son bir yılda ikinci el elektrikli araç fiyatlarının düşmesi ve geleneksel benzinli otomobillerin değer kazanması, piyasadaki bu çetin rekabetin ve değer algısındaki değişimin en net kanıtlarından biri olarak öne çıkıyor.

Üretim Fazlasının Şimdiki ve Gelecekteki Etkileri

Mevcut fazla kapasite, batarya üreticilerini projeleri ertelemeye veya rafa kaldırmaya itiyor. Panasonic, yeni Kansas fabrikasında tam kapasite üretime 2027'ye kadar ulaşamayacak. Ana müşterisi Tesla'dan gelen talebin zayıflaması bu ertelemenin önemli bir nedeni. Benzer şekilde, LGES geçen yıl Michigan'daki batarya fabrikasının inşaatını yavaşlattı.

Ancak uzun vadede, bu fazlalık farklı bir tehdit oluşturabilir: 2030 sonrası EV talebinin yeniden artması öngörülürken, mevcut batarya fazlası, hammadde çıkarımını yavaşlatarak tedarik zincirinde tıkanıklıklara yol açabilir. Ayrıca, piyasaya çıkan aşırı üretim nedeniyle kullanılmayan bataryaların akıbeti de belirsizliğini koruyor. Bu bataryalar fabrikalarda veya depolarda ne kadar bekleyecek? Zamanla eskime ve kapasite kaybı sorunları nasıl ele alınacak? LG Energy Solution gibi firmalar, bu soruna çözüm olarak odağını lityum-demir-fosfat (LFP) bataryaları şebeke ölçekli depolama sistemleri için yerel olarak üretmeye kaydırıyor. Megawatt-saat ölçeğindeki bu büyük batarya paketleri, iletim şebekelerini ve yapay zeka veri merkezlerini desteklemek için kullanılıyor.

Bu bağlamda, Ford gibi büyük üreticiler de mevcut batarya fazlasını değerlendirmek için yeni stratejiler geliştiriyor. Şirket, elindeki üretim fazlası bataryaları diğer otomobil üreticilerine, şebeke ölçekli enerji depolama şirketlerine ve hatta yeterli bütçesi olan herhangi bir kurumsal müşteriye satmayı ciddi olarak değerlendirerek, ABD'nin yerli üretim batarya tedarikçisi konumuna gelmeyi hedefliyor. Bu durum, batarya üretim kapasitesinin sadece otomotiv devlerinin kendi iç ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, daha geniş bir ekosisteme hizmet edebileceğinin de bir göstergesi.

Küresel Gümrük Savaşları Yumuşuyor mu? Japon ve Avrupalı Otomobil Üreticileri İçin Yeni Tarifeler

Batarya pazarındaki bu çalkantılar sürerken, otomotiv sektörünün başka bir cephesinde, küresel ticaret savaşları da yeni bir dönemece giriyor. Özellikle Çin'den gelen elektrikli araçlara yönelik ABD ve Avrupa Birliği'nin getirdiği ve getirmeyi planladığı yüksek gümrük vergileri, Çinli üreticileri bu ticaret duvarlarını aşmak için üretim tesislerini doğrudan hedef pazarlarda kurmaya yöneltiyor. Bu bağlamda, Xiaomi gibi yeni nesil devler, Avrupa'nın ABD'ye kıyasla daha esnek gümrük tarifeleri sunması ve yüksek performanslı EV'lere ilgi duyan geniş bir alıcı tabanına sahip olması nedeniyle Avrupa pazarını stratejik bir hedef olarak belirlemiş durumda. Şirketin agresif fiyatlandırma stratejisiyle Avrupa'daki rakiplerinin altına inmesi ve pazarda kendine sağlam bir yer edinmek için yoğun çaba harcaması bekleniyor. Bu durum, küresel tedarik zincirlerini ve yatırım rotalarını yeniden şekillendiriyor.

Bu küresel rekabet ve gümrük engelleri, otomotiv devlerinin stratejilerini yeniden gözden geçirmesine neden oluyor. Örneğin, Amerikalı otomotiv devi Ford bile elektrikli araç stratejisinde radikal bir değişikliğe giderek, yüksek fiyatlı modeller yerine kitlelere hitap edecek uygun fiyatlı bir elektrikli kamyonet geliştirdiğini açıklamasının yanı sıra, kendi batarya üretim kapasitesi fazlası nedeniyle bir batarya tedarikçisine dönüşme yolunda adımlar atmaya başladı. Ford'un otomobil devinden ABD'nin batarya tedarikçisine dönüşme potansiyeli, sektördeki bu çarpıcı değişimin en somut örneklerinden biri. Şirketin yaklaşık 30.000 dolarlık elektrikli kamyoneti için kendisine Çinli rakibi BYD'nin küresel pazardaki en başarılı silahı olan Atto 3 modelini referans alması, küresel otomotiv dünyasındaki güç dengelerinin ne denli değiştiğinin en net göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Japon Otomobil Üreticileri Tarifeleri Tüketiciye Yansıtmaya Başladı

Trump yönetiminin uygulamaya koyduğu gümrük vergilerine ilk başlarda direnen Japon otomobil üreticileri, maliyetleri daha fazla absorbe edemeyecek noktaya geldi. Nikkei'nin bildirdiğine göre, başlangıçta ABD perakende fiyatlarını sabit tutmak için ihracat fiyatlarını düşüren veya ürün karmasını değiştiren firmalar (daha az pahalı büyük araç, daha fazla küçük ve orta boy araç), artık bu maliyetleri tüketiciye yansıtmaya başladı. Toyota Motor, Temmuz ayında ABD'deki model fiyatlarına ortalama 270 dolar zam yaptı.

Neyse ki, Japon otomobil ithalatına uygulanan %27,5'lik tarife %15'e düşürüldü. Bu indirimin ne zaman yürürlüğe gireceği henüz net olmasa da, üreticiler çalkantılı bir yılın ardından bir nebze istikrar umuyor.

ABD ve AB Arasında Tarife İndirimi Geliyor

Benzer şekilde, ABD ve Avrupa Birliği de ticari ilişkilerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Washington ve Brüksel, Avrupa'dan ithal edilen araçlara uygulanan mevcut %27,5'lik tarifeyi %15'e indirmek için bir anlaşma üzerinde çalışıyor. Reuters'a göre, bu anlaşma karşılığında AB, belirli ABD sanayi mallarına uyguladığı kendi tarifelerini düşürecek ve Amerikan deniz ürünleri ile tarım ihracatına “tercihli pazar erişimi” sağlayacak. Her iki taraf da yeni oranların 1 Ağustos itibarıyla yürürlüğe girmesini hedefliyor.

Bu indirim, özellikle BMW, Mercedes-Benz, Volvo ve Audi gibi lüks markalar için büyük önem taşıyor. Bu markalar, ABD'ye gönderilen araçlarının çoğunu doğrudan Avrupa'dan sevk ediyor. %15'lik tarife bile otomobil üreticilerine milyarlarca dolara mal olsa da, bu indirim darbeyi hafifletecek ve Amerikan tüketicileri için potansiyel fiyat artışlarını bir nebze frenleyecektir.

Sonuç: Sektör Karmaşık Bir Dönemeçte

Elektrikli araç batarya üretimindeki fazlalık, küresel otomotiv sektörünü hem teknik hem de ekonomik açıdan karmaşık bir dönemece sokuyor. Bir yandan batarya fiyatlarını aşağı çekme potansiyeliyle EV benimsemesini hızlandırabilirken, diğer yandan hammadde tedarik zinciri ve depolama sorunları gibi riskleri barındırıyor. Eş zamanlı olarak, ABD'nin Japonya ve AB ile tarifeler konusunda attığı adımlar, küresel ticaret dinamiklerini yeniden şekillendirerek, hem üreticiler hem de tüketiciler için belirsizlikleri azaltma potansiyeli taşıyor.

Çin'in iç pazardaki doygunluk nedeniyle Xiaomi gibi teknoloji devlerinin küresel pazarlara yönelik bu yatırım stratejisi, yeni fırsatlar ve aynı zamanda yerleşik üreticiler için daha çetin bir rekabet anlamına geliyor. Sadece Çin değil, Hindistan gibi gelişmekte olan pazarlardan da Mahindra gibi oyuncuların uygun fiyatlı elektrikli SUV konseptleriyle küresel oyunda iddialı bir rol üstlenmeye başlaması, bütçe dostu elektrikli araç segmentindeki rekabetin çok kutuplu bir hale geleceğinin sinyallerini veriyor.

Bu gelişmeler, elektrikli araç devriminin sadece teknolojik ilerlemelerle değil, aynı zamanda ekonomik stratejiler ve uluslararası ticaret politikalarıyla da şekillendiğini gösteriyor. Sektörün önündeki en büyük zorluk, bu arz fazlasını akıllıca yönetmek ve potansiyel tehditleri, sürdürülebilir büyüme için bir fırsata dönüştürmek olacak.

Kaynak: Bu haberin derlemesi, InsideEVs'in "EV Battery Production Is Going Ballistic" başlıklı makalesinden alınmıştır. Detaylı bilgi için InsideEVs'i ziyaret edebilirsiniz.