ABD'deki hükümetin kapanması, ülkenin finansal düzenleyici otoritesi Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nu (SEC) beklenmedik ve tartışmalı bir adım atmaya zorladı. Perşembe günü yapılan duyuruya göre, SEC, personelinin büyük bir kısmının izne ayrılması nedeniyle (yaklaşık %90) şirketlerin Halka Arz (IPO) süreçlerine, normalde tercih edilmeyen bir 'otomatik onay' mekanizması üzerinden devam etmelerine olanak tanıdı. Bu acil durum kararı, piyasalardaki belirsizliği azaltmayı amaçlasa da, beraberinde ciddi şeffaflık sorunlarını getiriyor.
Olağanüstü Durumda Otomatik Onay Mekanizması Nasıl İşleyecek?
Halka arz başvurusunda bulunan şirketler için 20 günlük otomatik onay süreci her zaman mevcuttu. Ancak bu yol, şirketler tarafından nadiren kullanılırdı, zira şirketler, SEC personelinin halka açılmadan önce yasal açıklamalarını titizlikle incelemesini tercih ederdi. Bu, hem şirketlerin kendilerini güvence altına alması hem de yatırımcıların korunması için kritik bir adımdı.
Hükümetin kapanmasıyla birlikte durum değişti. Personel eksikliği nedeniyle manuel inceleme yapılamadığı için, şirketler artık evraklarını otomatik onaya sunabilecek. Bu süreçte kritik bir istisna tanındı: SEC, şirketleri, kapanma süresi boyunca fiyatlandırma bilgilerini veya 'fiyata bağlı diğer bilgileri' sunmadıkları için cezalandırmayacak. Bu muafiyet, normalde kaçınılan otomatik onay yolunu şirketler için cazip hale getiriyor.
SEC'nin aldığı bu karar, halka arz başvurusunda bulunan şirketlerin süreçlerini aksatmamalarını sağlarken, piyasa şeffaflığı açısından önemli bir geri adım olarak görülüyor.
Asıl İnceleme Yatırımcı Satın Aldıktan Sonra Başlayacak
SEO ve editoryal perspektiften bakıldığında, bu kararın en tartışmalı yönü, yatırımcı koruma mekanizmasının fiilen tersine çevrilmesidir. Normal şartlarda SEC incelemesi, halka arzdan önce, yani perakende yatırımcılar hisse senedi satın almadan önce yapılır. Amaç, şirketlerin açıkladığı bilgilerin eksiksiz ve doğru olduğundan emin olmaktır.
Yeni otomatik onay sürecinde ise, özellikle fiyatlandırma gibi hassas bilgilerin denetimi, yatırımcılar hisseleri satın aldıktan sonra gerçekleştirilebilecek. Başka bir deyişle, denetim hala mevcut, ancak bu denetim, paranın el değiştirmesinden sonra gerçekleşecek. Birçok uzman, yatırımcı korumasının paralar el değiştikten sonra daha iyi çalıştığını varsaymanın pek de iyi bir durum olmadığını belirtiyor. Bu durum özellikle küçük yatırımcılar için yüksek risk teşkil ediyor, zira düşük şeffaflık ortamında ani fiyat dalgalanmaları veya beklenmedik düzeltmelerle karşılaşma ihtimalleri artıyor.
Hayır. Şirketler, yasal açıklamalarından hala hukuken sorumlu olmaya devam ediyor. SEC, kapanma sona erdikten sonra bile, sunulan evrak ve açıklamalarda hatalar veya eksiklikler tespit etmesi halinde, halka açılmış olsalar bile, şirketlerden düzeltme talep etme hakkına sahip. Bu da, otomatik onay sürecini kullanan şirketlerin gelecekte ağır hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalma riskini taşıdığı anlamına geliyor.
Piyasa Dinamikleri İçin Ne Anlama Geliyor?
SEC'in bu kararı, bir yandan hükümet kapanmasının Wall Street üzerindeki etkisini hafifletirken, diğer yandan yatırımcı güvenini sarsabilecek bir emsal teşkil ediyor. Bu süreç, start-up'ların ve büyük şirketlerin halka arz planlarını ertelememesine yardımcı olabilir, ancak piyasa analistleri, inceleme ve şeffaflıktan taviz vermenin uzun vadede yatırımcı davranışlarını olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor.
Bu gelişmeyle ilgili daha detaylı bilgilere ulaşmak için, konunun orijinal kaynağı olan TechCrunch'taki bu makaleyi inceleyebilirsiniz.
