ABD'nin önde gelen çip üreticisi Intel, son dönemde özellikle dökümhane (foundry) iş birimindeki zorluklarla boğuşurken, eski Trump yönetiminden gelen şaşırtıcı bir hamle teknoloji ve ekonomi çevrelerinde geniş yankı uyandırdı. Biden dönemindeki devlet hibe programlarından Intel'e ayrılan paraların, %10'luk bir hisse senedi payına dönüştürülmesi planı, hem yasal belirsizlikleri hem de Intel'in geleceği üzerindeki potansiyel etkileriyle tartışma konusu oldu. Sen,Nexus olarak bu kararın Intel için bir 'kurtarıcı' olup olamayacağını, piyasa uzmanlarının görüşlerini ve olası yansımalarını derinlemesine inceliyoruz.
Intel Foundry'nin Çıkmazı: Büyük Kayıplar ve Stratejik Hatalar
Intel'in ana sorun kaynağı, dış müşteriler için özel yarı iletkenler üreten dökümhane iş birimi Intel Foundry. Bu bölüm, şirket için beklenen verimi sağlayamadı. Reuters'a göre Sony gibi büyük potansiyel sözleşmeleri kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda getirdiğinden çok daha fazlasına mal oldu.
Öne Çıkan Bilgiler: Intel Foundry'nin Mali Durumu
- İkinci Çeyrekte Faaliyet Zararı: Intel Foundry, ikinci çeyrekte 3.1 milyar dolarlık bir faaliyet zararı bildirdi.
- İşten Çıkarmalar: Yıl başından bu yana binlerce kişi işten çıkarıldı, özellikle dökümhane birimi bu durumdan ağır etkilendi.
- Yönetimdeki Çatlaklar: Şirket yönetim kurulu üyesi Lip-Bu Tan'ın Ağustos 2024'te istifası, dökümhane işinin nasıl toparlanacağına dair fikir ayrılıklarından kaynaklandı. Bu durum, içerideki stratejik sorunların büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
Rosenblatt Securities Genel Müdürü Kevin Cassidy, TechCrunch'a yaptığı açıklamada, bu anlaşmanın Intel'in sorunlarını nasıl çözeceğini anlamadığını belirtti. Cassidy'ye göre Intel Foundry'nin sorunu para değil, müşterilere yaklaşımını değiştirmesi gerekiyor. “Müşteri hizmetlerini anlamadılar. Her zaman dahili üretim yaptılar, üretim grubu kraldı. Kendilerinin daha iyi bildiğini düşündüğünüzde müşteri odaklı bir grup olmak zordur” yorumu, şirketin kültürel değişim ihtiyacına dikkat çekiyor.
Hükümet Hamlesinin Perde Arkası: Hisse Senedi mi, Tartışmalı Bir Yatırım mı?
Trump yönetiminin hibe paralarını hisse senedi payına dönüştürme planı, teknoloji devi Intel için ne anlama geliyor? Bu adımın yasal geçerliliği ve uygulanabilirliği dahi net değilken, Intel'in asıl derdi olan dökümhane işindeki istikrarsızlığa ne ölçüde çare olacağı büyük bir soru işareti.
ABD hükümetinin bir şirkette hisse sahibi olması, genellikle özel sektör dinamikleriyle çelişen bir durumdur. Özellikle teknoloji gibi hızla değişen bir sektörde, devletin bir oyuncu olarak devreye girmesi, piyasa güvenini ve esnekliği nasıl etkileyecek merak konusu.
Bu durumun bir başka yüzünde ise, teknoloji devlerinin kendi çıkarları doğrultusunda yasa yapıcıları ve düzenleyici kurumları etkileme çabaları yer alıyor. Örneğin, yapay zeka alanında hızla artan düzenleme tartışmaları sürerken, Meta gibi şirketler Kaliforniya'da "Super PAC"ler kurarak YZ politikalarını kendi lehlerine şekillendirmeye çalışıyor. Bu hamleler, eyaletin YZ inovasyonunu destekleyen, daha hafif düzenleyici bir yaklaşımı benimsemesini sağlamayı hedefliyor ve teknolojinin geleceğini şekillendirme yarışında hükümet-şirket etkileşiminin farklı bir boyutunu ortaya koyuyor. Meta'nın yapay zeka düzenlemelerine yönelik bu hamlesi hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.
Bu stratejik kaymanın bir başka örneği olarak, Alphabet'in yaşam bilimleri alanındaki kolu Verily, tıbbi cihaz geliştirme programını tamamen sonlandırarak bu alandaki birçok çalışanının işine son verdi. Bu radikal karar, Alphabet'in son dönemdeki yapay zeka (AI) yatırımlarına ağırlık verme ve maliyetleri düşürme stratejisinin bir yansımasıdır. Şirket, yapay zeka ve veri altyapısına odaklanmak amacıyla böyle "zorlu bir seçim" yaptığını belirtiyor. Bu tür kararlar, teknoloji devlerinin kaynaklarını yapay zeka potansiyeline yönlendirme konusundaki kararlılığını ve bu alandaki rekabetin yoğunluğunu gözler önüne seriyor. Verily'nin bu dönüşümü hakkında daha fazla bilgi edinmek için Nexus Haber'in ilgili yazısını inceleyebilirsiniz.
Piyasalar ve Uzmanlar Ne Diyor? İyimserlik ve Şüphe Arasında
Intel'in kısa süre önce SEC'e yaptığı bildirimde, bu anlaşmanın yatırımcıları ve müşterileri için potansiyel risklerini kabul etmesi, piyasadaki endişeleri artırdı. Peki, bu adımı kimileri bir kurtarma operasyonu olarak görürken, kimileri neden eleştirel yaklaşıyor?
Şeytanın Avukatı: Riskler ve Uluslararası İlişkiler
Bu anlaşma, mevcut hissedarların paylarını seyrelterek ve yönetim haklarını azaltarak tepkilere neden oldu. Trump yönetimi, Intel'in çıkarları doğrultusunda oy kullanacağını belirtse de, mevcut yatırımcı tabanını olumsuz etkileyecek iş kararları, yeni yatırımcı çekme çabalarıyla çelişiyor. Kevin Cassidy, bu duruma “Eğer bir hissedar olsaydım hayal kırıklığına uğrardım. Intel 430 milyon hissesinden vazgeçti ve hisselerimi seyreltti, hem de %20 indirimle satın alabildiler” diyerek tepki gösterdi.
Anlaşmanın uluslararası ticari ilişkiler üzerindeki etkisi de önemli bir soru işareti. Intel'in geçen mali yıldaki gelirlerinin %76'sının ABD dışından geldiği göz önüne alındığında, ABD hükümetine kısmen ait bir şirketle iş yapma konusundaki tereddütler, özellikle mevcut ABD liderliğindeki uluslararası ticaret çalkantıları göz önüne alındığında, kaçınılmaz olabilir.
Umut Işıkları ve Destekleyici Görüşler: Bir Basamak mı?
Herkes bu işlemi 'kıyamet senaryosu' olarak görmüyor. Benchmark Company'den Cody Acree, uluslararası müşterilerin Intel'den uzaklaşmayacağını düşünüyor. Anlaşmanın kusursuz olmadığını kabul etse de, hükümetin Intel'in geleceğine olan bağlılığının, şirkete ihtiyaç duyduğu ivmeyi sağlayabileceğini belirtiyor. Acree'ye göre bu, uzun bir toparlanma sürecinde küçük bir adım olsa bile, hükümetin Intel'i desteklemesi, şirket için cesaret verici bir işaret.
Zacks Investment Research'ten Andrew Rocco da, ABD hükümetiyle yapılacak bir anlaşmanın olumlu olabileceği konusunda hemfikir. Rocco, bu adımın Intel'e, hükümetin yerli yapay zeka (AI) yeteneklerini artırma çabalarında (OpenAI, SoftBank ve Oracle'ın Stargate girişimi gibi) ve yarı iletken üretimini ABD'ye taşıma projelerinde daha büyük bir rol verebileceğini belirtiyor. Piyasanın büyüklüğü göz önüne alındığında, küçük bir pay bile Intel için büyük bir başarı anlamına gelebilir. Rocco, bu durumun 5-10 yıllık bir zaman diliminde olumlu sonuçlar doğuracağını öngörüyor.
ABD Hükümetinin Pasif Yatırımcı Rolü: Gerçek Mi?
Trump yönetimi pasif bir yatırımcı olacağını iddia etse de, katılımının şirket için iş yaratamayacağı anlamına gelmez. Kevin Cassidy, bunun doğrudan bir baskı veya zorlama yoluyla gelmeyeceğini umduğunu belirtse de, kesinlikle olabileceğine dikkat çekiyor. ABD'deki şirketlerin, Trump yönetiminin hedeflerine ve politikalarına uyum sağlama konusunda istekli oldukları, hatta kendi çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) programlarını dahi törpüledikleri biliniyor. Dolayısıyla, Trump yönetimi Amerikan şirketlerine Intel'in çiplerini ve donanımlarını satın almalarını söylerse, ikna etmek için çok fazla çaba sarf etmeleri gerekmeyebilir.
Intel'in Gerçek Sınavı: İç Dinamikler ve 14A Çipi
Her iki analist de, bu anlaşmanın Intel için bir kurtarıcı olmayacağı konusunda uyarıyor. Gerçek ve uzun vadeli bir kurtuluş için Intel'in kendi içine bakması gerekiyor. Acree ve Cassidy'ye göre, Intel'in gerçek sınavı ne bu anlaşma ne de imajı olacak; asıl mesele, şirketin 14A çip üretim sürecine olan ilgiyi artırıp artıramayacağı. CEO Tan, önemli müşteri ilgisi sağlanana kadar 14A çip üretimine başlamayacaklarını belirtmişti.
“Intel'in lider kenarda pazara geri döneceğinin hala garantisi yok. Intel birkaç yıldır nakit yakıyor, bu sadece onlara lider kenara geri dönme formülünü bulmaları için daha fazla zaman kazandıracak bir para mı, bilmiyorum.” - Kevin Cassidy
Sen,Nexus Yorumu: Değişim İçeriden Başlar
ABD hükümetinin Intel'e yönelik bu hamlesi, bir yandan şirkete nefes alma alanı sunarken, diğer yandan stratejik ve operasyonel derin sorunlarını göz ardı etmemek gerektiğini gösteriyor. Müşteri odaklı bir yaklaşımdan uzaklaşan, inovasyon konusunda rakip baskısı yaşayan ve maliyetleri kontrol etmekte zorlanan bir dev için, dışarıdan gelen bir 'enjeksiyon' kısa vadeli bir rahatlama sağlayabilir. Ancak Intel'in gerçek anlamda toparlanması, Foundry işindeki köklü değişimlere, müşteri ilişkilerini yeniden kurmaya ve 14A gibi kritik teknolojilerde pazar liderliğini yeniden yakalamasına bağlı. Aksi takdirde, bu hisse devri, sadece şirket için değil, ABD'nin yarı iletken sektöründeki konumu için de daha büyük belirsizliklere yol açabilir.
Kaynak: Daha fazla detay için TechCrunch'ın Intel ve ABD Hükümeti İlişkisi Üzerine Analizine göz atabilirsiniz.