Enerji tedariki söz konusu olduğunda, özellikle çok binadan oluşan büyük kurumsal kampüsler için mevcut tahsis sistemi oldukça eskidir. Ev kullanıcılarının aksine, bu işletmeler fiilen kullandıkları kadar değil, maksimum kullanım ihtiyaçlarına göre belirlenmiş standart bir aylık kapasite satın alırlar. Bu durum, şirketlerin sadece yoğun bir sezonda nadiren ihtiyaç duyacakları kapasite için bile sürekli ödeme yapması anlamına gelir. İşte COI Energy kurucusu ve CEO'su SaLisa Berrien’i rahatsız eden temel sorun buydu.

25 Yıllık Tecrübe ve Kişisel Bir Motivasyon

Makine mühendisliği ve MBA derecesine sahip olan SaLisa Berrien, kariyerinin 25 yılını PECO, Con Edison ve Exelon gibi büyük kamu hizmeti şirketlerinde ve temiz enerji startup’larında enerji mühendisi olarak geçirdi. Bu alana yönelmesinin kişisel bir nedeni vardı: Çocukluğunda ailesinin elektrik faturasını ödeyemediği zamanlarda sık sık karanlıkta kalması. Bu deneyim, enerjiyi daha verimli, daha uygun fiyatlı ve daha erişilebilir hale getirme arzusunu körükledi.

“Arkadaşlarım ‘Deli misin? Bu, beyaz erkeklerin domine ettiği, durgun bir alan’ dediler. Ama benim için kişiseldi. Hiçbir çocuğun elektriksiz kalmasını istemiyordum.” - SaLisa Berrien

Berrien, yıllarca akıllı şebekeler ve temiz enerji programları üzerinde çalışarak büyük veriyi enerji verimliliğini optimize etmek için nasıl kullanacağını öğrendi. Ancak, sürekli karşısına çıkan temel sorun çözülemiyordu: Şirketler kullandıklarından çok daha fazla enerji kapasitesi ayırıyor ve bunun parasını ödüyordu. Ticari müşteriler sürekli olarak neden fazla ücretlendirildiklerini soruyordu ve Berrien'in cevabı netti: “Neden sadece kullandığınız kadar talep üzerine ödeme yapamayasınız?”

COI Energy Çözümü: Atıl Kapasitenin Ticareti

Bu soruna Berrien’in yanıtı, üç (ve artmaya devam eden) patentle sonuçlandı ve bu teknoloji üzerine kurulu COI Energy'yi hayata geçirdi. COI'nin sunduğu çözüm, aynı kamu hizmeti şirketi kapsamındaki işletmelerin, platformun verileri kendilerine gerek kalmayacağını öngördüğünde, enerji tahsislerinin bir kısmını satabilecekleri bir pazar yeri oluşturmak.

Sistem şu şekilde işliyor: COI, her müşteri sahasına patentli bir enerji ağ geçidi kurar. Bu ağ geçidi, binanın mevcut sistemlerine ve SCADA sistemlerine bağlanır. Donanımdan bağımsız çalışan bu sistem (hardware-agnostic), bir süre veri topladıktan sonra, bir şirketin gerçekten ne kadar elektriğe ihtiyaç duyacağını 90 güne kadar doğrulukla tahmin edebiliyor.

İşletme, tahmin edilen kullanılmayan enerjinin ne kadarını serbest bırakacağına karar verir. COI bu kapasite için işletmelere ödeme yapar ve pazar yerindeki alıcılar da bu enerjiyi COI’den satın alır. Böylece atıl kapasite, hem işletmeler için ek gelir kaynağı olur hem de şebekedeki genel enerji israfı azalır.

Eleştirel Bakış Açısı: Regülasyon ve Entegrasyon Zorlukları

COI Energy'nin getirdiği bu model, enerji verimliliği açısından büyük potansiyel taşırken, uygulamada ciddi zorluklarla karşılaşabilir. Enerji piyasaları, genellikle katı ve bölgesel regülasyonlara tabidir. Bir şirketin bir kamu hizmeti şirketine ait olan kapasiteyi alıp satabilmesi, mevcut enerji sözleşmeleri ve şebeke güvenliği protokolleri açısından karmaşık hukuki ve teknik engeller yaratabilir. COI'nin donanımdan bağımsız olduğunu iddia etmesi büyük bir avantaj olsa da, farklı eyaletlerdeki veya ülkelerdeki enerji dağıtım sistemlerinin kendine özgü işleyiş biçimleri, platformun ölçeklenmesini yavaşlatabilecek potansiyel risklerdir. Yine de, İsviçre gibi ülkelerin ulusal düzeyde bu tür bir paylaşımı teşvik etme planları, COI'nin çözümünün küresel regülatörler tarafından kabul görmeye başladığını gösteriyor.

Kilowatt for Good: Sosyal Sorumluluk Modeli

Çocukluğunda yaşadığı zorlukları unutmayan Berrien, şirketinin sosyal sorumluluk misyonunu da merkeze koymuş durumda. COI Energy, işletmelerin platform aracılığıyla elde ettikleri tasarrufların %1'ini, fatura ödemelerine, yalıtım programlarına veya güneş enerjisi gibi enerji çözümlerine ihtiyacı olan dezavantajlı kişilere yardım eden kar amacı gütmeyen kuruluşlara bağışlıyor. Bu programa “Kilowatt for Good” (İyilik İçin Kilowatt) adını veriyor.

Berrien, bu yaklaşımla hem gezegeni daha iyi hale getirmeyi, hem işletmelerin kar hanelerini artırmayı hem de toplulukları desteklemeyi amaçladığını belirtiyor. COI Energy, atıl kapasiteyi paylaşarak mevcut enerji sistemlerindeki baskıyı azaltmayı hedefleyen yenilikçi bir oyuncu olarak öne çıkıyor ve bu hafta San Francisco'da düzenlenecek olan TechCrunch Disrupt 2025 etkinliğinde de sunum yapacak.

COI Energy gibi verimlilik odaklı çözümler, küresel enerji ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada kritik rol oynuyor. Örneğin, aynı etkinlikte sahne alan bir diğer yenilikçi girişim olan MacroCycle, kimyasal geri dönüşümde çığır açarak enerji verimliliğini üst düzeye taşıyor. Geleneksel yöntemlere göre sıfır polyester üretiminde gerekenden %80 daha az enerji kullanan MacroCycle, plastik ve tekstil atıklarını (küresel olarak üretilen sentetik elyafların sadece %0.5'inin geri dönüştürülebildiği zorlu bir alan) makro döngüler oluşturarak geri dönüştürüyor. Bu sayede, sadece atık sorununa değil, aynı zamanda enerji yoğunluğuna da çözüm sunuluyor. MacroCycle’ın plastik ve tekstil geri dönüşümünde enerji verimli çözümü, COI Energy’nin enerji israfını azaltma misyonuna benzer bir yaklaşımla, ekonomik ve çevresel faydayı birleştiriyor.

Kaynak: Enerji Piyasalarında Dönüşüm: Atıl Kapasiteyi Ticarete Açan COI Energy (https://techcrunch.com/2025/10/27/coi-energy-solves-a-conundrum-letting-businesses-sell-unused-electricity-catch-it-at-techcrunch-disrupt-2025/)