ABD Lityum Madencisi Lithium Americas'a Trump Dokunuşu: Yüzde 10 Hisse Talebi ve Enerji Geçişi Stratejileri

Haber Merkezi

25 September 2025, 09:14 tarihinde yayınlandı

ABD Lityum Madencisi Lithium Americas'a Trump Dokunuşu: Yüzde 10 Hisse Talebi ve EV Çelişkisi

ABD'nin elektrikli araç (EV) pazarının geleceği ve kritik mineral tedarik zinciri stratejileri, dikkat çekici bir gelişmeyle yeniden gündemde. Eski Başkan Donald Trump'ın yönetimi, Batı Yarımküre'nin en büyük lityum madeni olması beklenen Thacker Pass projesini geliştiren Lithium Americas şirketinden yüzde 10'a kadar hisse talep ediyor. Bu talep, 2.26 milyar dolarlık Enerji Bakanlığı (DoE) kredisinin geri ödeme süresinin yeniden müzakere edilmesi karşılığında geldi.

Yeşil Enerjiye Eleştirel Bakış ve Stratejik Yatırım

Trump yönetiminin "yeşil yeni dolandırıcılık" olarak nitelendirdiği enerji dönüşümüne yönelik sert söylemleriyle biliniyor olması, bu lityum madenciliği hamlesini daha da ilginç kılıyor. Beyaz Saray'dan bir yetkili Reuters'a yaptığı açıklamada, "Başkan Trump bu projeyi destekliyor. Başarılı olmasını ve aynı zamanda vergi mükellefleri için adil olmasını istiyor. Ancak bedava para diye bir şey yoktur," ifadelerini kullandı. Bu açıklama, devletin stratejik öneme sahip sektörlerdeki aktif rolünü ve geri dönüş beklentisini vurguluyor.

"Başkan Trump bu projeyi destekliyor. Başarılı olmasını ve aynı zamanda vergi mükellefleri için adil olmasını istiyor. Ancak bedava para diye bir şey yoktur."

Thacker Pass Madeni ve GM'in Rolü

Nevada'da bulunan Thacker Pass madeni, ABD'nin kritik lityum ihtiyacını karşılamada kilit bir rol oynamaya aday. Projenin ilk fazı, yılda 800.000 elektrikli araca yetecek kadar lityum üretme kapasitesine sahip olacak. Trump'ın ilk görev süresinin sonlarına doğru projenin iznini onaylaması ve Biden yönetimi altında DoE tarafından devasa kredinin verilmesi, projenin parti fark etmeksizin stratejik önemini gözler önüne seriyor.

Otomotiv devi General Motors (GM), geçen yıl Lithium Americas'ın yüzde 38'lik hissesini 625 milyon dolara satın alarak bu projeye büyük bir yatırım yaptı. Bu anlaşma, GM'e projenin ilk faz üretiminin tamamını ve ikinci faz üretiminin 20 yıllık kısmını satın alma hakkı tanıdı. Bu sayede GM, önümüzdeki yirmi yıl boyunca toplam 1.6 milyon EV için yeterli lityum tedarikini garantilemiş oldu.

Öne Çıkan Bilgiler:

  • Talep Edilen Hisse: Trump yönetimi, Lithium Americas'tan yüzde 10'a kadar hisse istiyor.
  • Kredi Miktarı: Enerji Bakanlığı'ndan (DoE) 2.26 milyar dolarlık kredi.
  • Madencilik Projesi: Nevada'daki Thacker Pass, Batı Yarımküre'nin en büyük lityum madeni olacak.
  • GM Yatırımı: GM, Lithium Americas'ın yüzde 38'ini 625 milyon dolara satın aldı.
  • Üretim Potansiyeli: İlk faz, yılda 800.000 EV'ye yetecek lityum üretecek.

Çelişkili Politikalar ve Uzun Vadeli Stratejiler

Trump yönetiminin bir yandan elektrikli araçlara geçişi engellemeye çalıştığına dair söylemlerle, diğer yandan GM'den lityum alımlarını garanti etmesini istemesi, ABD'nin enerji ve sanayi politikalarındaki karmaşık yapıyı gözler önüne seriyor. Bu durum, stratejik minerallerin tedarik güvenliğinin, parti çizgilerinin ötesinde bir ulusal çıkar meselesi olduğunu gösteriyor.

ABD hükümetinin Intel ve MP Materials gibi şirketlerde daha önce de hisse alımları gerçekleştirmesi, kritik sektörlerde devletin bu tür doğrudan müdahalelerinin bir emsalini oluşturuyor. Bu tür stratejik yatırımlar, ABD'nin küresel rekabette, özellikle Çin gibi ülkeler karşısında, kendi tedarik zincirlerini güvence altına alma çabasının bir parçası olarak yorumlanabilir.

Geleceğe Yönelik Yorum ve Değerlendirme

Bu hamle, sadece Lithium Americas ve GM için değil, aynı zamanda ABD'nin yerel lityum üretim kapasitesinin artırılması ve elektrikli araç bataryası tedarik zincirinin güçlendirilmesi açısından da büyük önem taşıyor. Küresel enerji dönüşümü hız kazanırken, lityum gibi kritik minerallere olan bağımlılık, ülkeler için jeopolitik bir risk faktörü haline gelmiş durumda. Trump yönetiminin bu adımı, her ne kadar mevcut retoriğiyle çelişiyor gibi görünse de, ulusal güvenlik ve ekonomik bağımsızlık bağlamında değerlendirilmesi gereken pragmatik bir yaklaşım olarak görülebilir. ABD'nin yerel kaynaklara yatırım yaparak dışa bağımlılığını azaltma çabası, uzun vadede ülkenin rekabet gücünü artıracaktır.

Kaynak: TechCrunch