Dünyanın önde gelen sosyal medya platformlarından TikTok, ABD’deki operasyonlarının merkezi olan Los Angeles yakınlarındaki Culver City’de ciddi bir güvenlik krizi yaşadı. Şirket çalışanlarına ve merkez ofise yönelik birden fazla çevrimiçi tehdidin ardından, ofis tedbir amaçlı boşaltıldı. Culver City Polis Departmanı (CCPD) tarafından yapılan açıklamaya göre, tehditlerle bağlantılı olduğu iddia edilen 33 yaşındaki bir şüpheli gözaltına alındı.
- Olay Yeri: TikTok Culver City, Los Angeles, ABD.
- Tehdit Şekli: Çeşitli sosyal medya platformları üzerinden birden fazla çevrimiçi tehdit.
- Tahliye: Şirket güvenliği, “ihtiyatın bolluğu” ilkesiyle binayı tahliye etti.
- Şüpheli: 33 yaşındaki Joseph Mayuyo (Hawthorne sakini).
- Yakalanma: Polisle 90 dakika süren müzakerenin ardından şüpheli gönüllü olarak teslim oldu.
Tehditler E-Ticaret Departmanını mı Hedef Aldı?
Culver City Polis Departmanı’nın (CCPD) basın açıklamasına göre, Hawthorne sakini Joseph Mayuyo’nun çeşitli sosyal medya hesapları üzerinden TikTok çalışanlarına tehdit mesajları gönderdiği tespit edildi. Son tehdidin doğrudan merkez ofisi hedef alması üzerine güvenlik alarm seviyesini yükseltti.
Business Insider’ın haberine göre, TikTok çalışanları yaşanan durumu “gerçekten korkutucu” olarak nitelendirirken, bazıları tehditlerin özellikle şirketin hızla büyüyen e-ticaret departmanı olan TikTokShop USA’yı hedef almasından endişe duyduklarını belirtti. Bu iddia, şüphelinin geçmişteki dijital ayak izleriyle örtüşüyor.
Şüphelinin Geçmişi ve Motifi
Tutuklanan Joseph Mayuyo’nun, daha önce Medium platformunda kendi adıyla yayımladığı bir yazıda TikTokShop USA’yı “dolandırıcılık” olarak eleştirdiği ortaya çıktı. Ayrıca, şüphelinin X (eski adıyla Twitter) hesabının da platformun nefret içeriği politikalarını ihlal ettiği gerekçesiyle askıya alındığı bildirildi. Bu durum, tehditlerin ardındaki ana motivasyonun, ticari platforma duyulan kişisel bir husumet olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Polis, şüphelinin evinde arama ve tutuklama emirleri çıkarırken, Mayuyo’nun soruşturma sırasında bile çevrimiçi ortamda ek tehditler yayınladığı, hatta “canlı yakalanmayacağını” iddia eden mesajlar paylaştığı belirtildi. Dedektifler, 90 dakikalık uzun bir müzakere sürecinin ardından şüpheliyi ikna ederek gönüllü teslim olmasını sağladı.
Geniş Resim: Siyasi Çalkantının Ortasında Güvenlik Kaygıları
Bu olay, TikTok’un ABD’deki operasyonlarının Çinli sahibi ByteDance’den ayrıştırılarak yeni bir ortak girişimle devredilme sürecinin hemen ardından gelmesi açısından dikkat çekicidir. Donald Trump’ın bu satışı onaylayan kararnamesinin imzalandığı bir dönemde, şirketin fiziksel güvenliğine yönelik yaşanan bu tehditler, zaten yoğun politik baskı altında olan TikTok için ek bir stres kaynağı oluşturdu.
Bu tip bir güvenlik ihlali, TikTok’un sadece veri gizliliği ve Çin hükümeti ile ilişkileri konusunda değil, aynı zamanda operasyonel güvenilirliği konusunda da ne kadar hassas olduğunu gösteriyor. Neyse ki, Culver City Polis Departmanı, basın açıklamasında TikTok’un güvenlik ekibinin “hızlı hareket etme, işbirliği ve profesyonellik” yeteneğini takdir ettiğini belirterek, şirketin güvenlik protokollerini başarıyla uyguladığını vurguladı.
Bu tür büyük teknoloji platformları, siber güvenlik zafiyetlerinin fiziksel dünyadaki tehlikelere ne kadar hızlı dönüşebileceğini sürekli olarak hatırlatır. Örneğin, popüler sosyal etkinlik planlama uygulaması Partiful'un, kullanıcıların yüklediği fotoğraf ve görsellerdeki GPS konum verilerini (metadata) temizlemeyerek ciddi bir gizlilik ihlaline neden olduğu ortaya çıktı. Bu temel güvenlik hijyeni ihmali sayesinde, basit bir internet tarayıcısı kullanan herkes, bu veriler aracılığıyla fotoğrafın çekildiği kesin konumu (ev veya iş adresi gibi) kolayca tespit edebiliyordu. Bu tür bir fotoğraf metadata ihlali ve GPS konum verisi güvenlik açığının detaylarını öğrenmek için buraya bakabilirsiniz.
While TikTok'un operasyonel güvenliği bu olayda takdir toplasa da, küresel tablo teknoloji devleri için kalıcı tehditlerin varlığını gösteriyor. Örneğin, dijital inovasyonda lider olan Güney Kore'de bile 2025 yılı boyunca neredeyse her ay büyük bir siber güvenlik olayı yaşanmıştır. Bu sistematik başarısızlıklar, kredi kartı şirketlerinden telekomünikasyon devlerine kadar geniş bir yelpazeyi etkileyerek, en gelişmiş altyapıların bile ne kadar kırılgan olduğunu kanıtlamıştır. Güney Kore'deki bu derin siber güvenlik krizinin detaylarına ve 2025'teki aylık veri ihlallerine buradan ulaşabilirsiniz.
Bununla birlikte, teknoloji şirketlerinin karşılaştığı krizler sadece fiziksel tehditler veya veri ihlalleriyle sınırlı değil; bazen de platformun temel yönetim felsefesi üzerine yoğunlaşır. Örneğin, Twitter'a (şimdiki adıyla X) alternatif olarak ademi merkeziyetçi bir vizyonla kurulan sosyal medya platformu Bluesky, son dönemde moderasyon politikaları nedeniyle ciddi bir güven krizi yaşadı. Topluluğun belirli tartışmalı hesapların platformdan uzaklaştırılması yönündeki yoğun talepleri karşısında, CEO Jay Graber'in "Waffles!" şeklindeki yanıtı, platformun ademi merkeziyetçi AT Protokolü idealleri ile kullanıcıların beklediği aktif moderasyon arasındaki derin gerilimi simgeledi. Bluesky'daki bu 'Waffle Krizi'nin, ademi merkeziyetçilik ve moderasyon gerilimi hakkındaki detaylı analize ulaşmak için buraya göz atabilirsiniz.
TikTok ve ABD merkezli teknoloji firmaları, kullanıcı ve veri güvenliğinin ötesinde, fiziksel tesislerine yönelik tehditlere karşı da sürekli teyakkuzda kalmak zorundadır. Bu vaka, çevrimiçi söylemlerin ne kadar hızlı bir şekilde gerçek hayattaki güvenlik risklerine dönüşebileceğinin altını çizmektedir.
Kaynak: TechCrunch