Yapay zeka teknolojilerinin yükselişiyle birlikte, dev teknoloji şirketlerinin enerji tüketimi rekor seviyelere ulaşıyor. Facebook, Instagram ve Threads'in çatı şirketi Meta da bu yüksek talebi karşılamak için yenilenebilir enerji kaynaklarına dev yatırımlar yapmaya devam ediyor. Şirket, yapay zeka (AI) hedeflerine güç sağlamak amacıyla bu hafta üç yeni anlaşmaya imza atarak yaklaşık 1 gigawatt (GW) kapasiteli güneş enerjisi tedarik etti. Bu yeni eklemelerle birlikte, Meta'nın sadece bu yıl içinde satın aldığı toplam güneş enerjisi kapasitesi 3 gigawatt'ı aşmış durumda.

Güneş enerjisi, nispeten ucuz ve hızlı kurulum avantajları nedeniyle, veri merkezi filolarını hızla büyüten teknoloji devleri için en popüler enerji kaynağı haline geldi. Ancak Meta'nın son alımlarının yapısı, sektördeki ‘yeşil enerji’ iddialarının ne kadar şeffaf olduğu konusundaki eleştirileri de beraberinde getirdi.

Meta’nın Yeni Güneş Enerjisi Anlaşmalarının Detayları

Meta’nın bu haftaki enerji tedarik taahhütleri üç ana projeden oluşuyor:

• Texas Anlaşması (600 MW): Pazartesi günü duyurulan en büyük anlaşma, Teksas, Lubbock yakınlarında kurulacak devasa bir güneş enerjisi santralinden 600 megawatt (MW) kapasitenin satın alınmasını içeriyor. Bu projenin ticari işletmeye 2027 yılında başlaması bekleniyor. Bu santral doğrudan Meta veri merkezlerine bağlanmayacak olsa da, üretilen enerji yerel şebekeye verilerek Meta tesislerinin şebekeden çektiği enerjiyi dengeleyecek.
• Louisiana Anlaşmaları (385 MW): İkinci ve üçüncü anlaşmalar ise Louisiana’da toplam 385 MW kapasite için yapıldı. Bu projelerin iki yıl içinde tamamlanması hedefleniyor. Ancak Louisiana’daki bu anlaşmaların yapısı, Teksas’taki doğrudan enerji alımından farklılık gösteriyor; burada Meta, enerji yerine ‘Çevresel Nitelik Sertifikaları’ (EAC) satın alıyor.

Tartışmanın Odağı: Çevresel Nitelik Sertifikaları (EACs)

Uzmanlar, yapay zekanın elektrik kullanımını hızla artırmasıyla birlikte bu sertifikaların teknoloji şirketlerinin gerçek karbon ayak izini perdelediği yönünde eleştirilerde bulunuyor. EAC’ler, yenilenebilir enerjinin fosil yakıtlara kıyasla daha pahalı olduğu yıllarda, geliştiricileri yeni projeler inşa etmeye teşvik etmek amacıyla tasarlanmıştı. Şirketler, bu sertifikaları satın alarak hem kendi emisyonlarını dengeleyebiliyor hem de yenilenebilir enerji maliyetlerinin yüksekliğini finanse etmeye yardımcı oluyordu.

Ancak günümüzde güneş ve rüzgar enerjisinin maliyeti dramatik ölçüde düştü ve yeni fosil yakıt santrallerinin bile altına indi. Bu durum, EAC’lerin artık eskisi kadar teşvik edici bir rol oynamadığı anlamına geliyor. Uzmanlar, bu sertifikaların ne kadar ek yenilenebilir enerji kapasitesini teşvik ettiğini sorguluyor.