ABD Federal Havacılık İidaresi (FAA), elektrikli dikey kalkış ve iniş (eVTOL) araçları sektörüne yönelik önemli bir pilot programı duyurdu. Bu program, eVTOL startup'larının tam düzenleyici sertifikasyon almadan önce bazı operasyonel testleri gerçekleştirmesine olanak tanıyarak, havacılıkta yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.
Son yıllarda, eVTOL şirketleri FAA onayı için çalışırken sınırlı test uçuşları yapabiliyordu. Ancak bu yeni program, geliştiriciler için potansiyel olarak büyük bir değişiklik anlamına geliyor; zira operasyonel testlerin erken aşamada başlaması, geliştirme süreçlerini hızlandırabilir ve teknolojik olgunluğa daha erken ulaşmalarını sağlayabilir.
Bu programın sunduğu fırsatlar, teknoloji dünyasında son yıllarda gözlemlenen daha geniş bir trendin parçası. Yapay zeka rüzgarıyla şekillenen teknoloji ortamında, robotik startup'ları da sessiz sedasız devasa bir büyüme yaşıyor. Nitekim, Crunchbase verilerine göre 2025'in ilk yedi ayında robotik startup'larına 6 milyar dolarlık rekor bir yatırım yapıldı. Bu büyüme, yalnızca ani bir trend olmaktan öte, on yıllık bir birikimin, düşen donanım maliyetlerinin ve pazarın olgunlaşmasının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Artık müşteriler, robotik çözümlerin potansiyelinin farkında ve bu teknolojilere yatırım yapmaya daha istekli. Bu robotik startup'larının altın çağı hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Pilot Programın Detayları ve Kapsamı
FAA'nın açıkladığı programa başvurabilmek için eVTOL şirketlerinin eyalet, yerel, kabile veya bölgesel yönetimlerle ortaklık kurması gerekecek. FAA, en az beş projeyi onaylamayı planlıyor ve bu projeler üç yıla kadar sürebilecek.
Programın kapsayacağı operasyon alanları oldukça geniş:
- Kısa menzilli hava taksi hizmetleri
- Daha uzun menzilli sabit kanatlı uçuşlar
- Kargo taşımacılığı
- Acil durum ve tıbbi amaçlar için lojistik ve tedarik
- Otonomasyon güvenliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar
FAA'nın resmi duyuru metninde belirtildiği üzere, kurum, “havacılık endüstrisinden beklenen yüksek güvenlik standartlarına uygun olarak bu projeleri hızlandıracak, çeşitli kuruluşlarla işbirliği yaparak başarılı sonuçlar elde edebilecek başvuru sahipleri” arıyor. Ajans, bu projelerden elde edilecek başarılı sonuçların, ‘ileri hava hareketliliği’ (AAM) sektörünü destekleyecek ve denetleyecek daha geniş düzenleyici çerçeveyi bilgilendirmek için önemli veriler ve dersler sunmasını bekliyor.
Sektörden İlk Tepkiler ve Gelecek Beklentileri
Programın duyurulmasının ardından Joby Aviation ve Archer Aviation gibi önde gelen eVTOL şirketleri, pilot programa başvurmayı planladıklarını açıkladı. Archer Aviation, başvurularında mevcut ortağı ve yatırımcısı olan United Airlines ile birlikte çalışacağını belirtti. Başvurular için son tarih 11 Aralık 2025 olarak belirlenirken, pilot programların 2026 yılı gibi erken bir tarihte başlaması öngörülüyor.
İnovasyon ve Güvenlik Dengesi: Eleştirel Bir Bakış
Bu program, eVTOL teknolojisinin ticarileşmesini hızlandırma potansiyeli taşısa da, ‘tam sertifikasyon öncesi operasyon’ tanımının sınırları ve bu operasyonların güvenliğinin nasıl sağlanacağı merak konusu. Hava taşımacılığında güvenlik her zaman en yüksek öncelik olmuştur. FAA'nın bu programla hem inovasyonu teşvik etmesi hem de kamunun beklediği yüksek güvenlik standartlarından taviz vermemesi kritik bir denge unsuru.
Bu bağlamda, yakın zamanda ortaya çıkan ve Federal Havacılık İdaresi'ne (FAA) sunulan bir başka drone projesi de benzer güvenlik endişelerini gündeme getirmiştir. Rainmaker Technology adlı bir startup'ın dronelar aracılığıyla bulut tohumlama yaparak yapay yağmur yağdırma planı, Hava Yolları Pilotları Birliği (ALPA) tarafından 'aşırı güvenlik riski' taşıdığı gerekçesiyle şiddetle reddedilmiştir. Pilotlar, küçük dronelerin yasaklı tehlikeli maddeler (alevli fişekler) taşımasını, yolcu uçaklarının kullandığı 15.000 fit irtifaya kadar çıkabilme ve kontrollü hava sahasına girme potansiyelini, belirsiz operasyon planlarını, fırlatılabilir fişek kovanlarının yabancı cisim enkazı (FOD) oluşturma ve kırsal alanlarda yangın çıkarma riskini ve çevresel etki analizi eksikliğini vurgulamışlardır. Bu durum, teknolojinin vaatleri ile hava sahası güvenliği arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gözler önüne sermektedir. Pilotların drone ile yağmur yağdırma planına karşı çıkışını ve hava güvenliği risklerini detaylıca incelemek için buraya tıklayın.
Özellikle federal otoriteler ile yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin ne kadar sorunsuz ilerleyeceği, farklı eyalet ve bölgelerin farklı önceliklere sahip olabileceği göz önüne alındığında, projelerin başarısı için kilit bir faktör olacaktır. Ayrıca, halkın bu yeni hava araçlarına olan güveni ve adaptasyonu, teknik testlerin ötesinde daha geniş bir toplumsal kabul süreci gerektirecektir.
FAA'nın bu girişimi, geleneksel havacılığın uzun ve maliyetli sertifikasyon süreçlerine kıyasla eVTOL'ler için daha esnek bir yol haritası sunarken, nihai onayın hala kapsamlı testlere ve elde edilen verilere dayanacağı aşikardır. Elde edilecek veriler ve öğrenilen dersler, geleceğin 'ileri hava hareketliliği' vizyonunun nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları sunacaktır.