Yenilik Rüzgarı: Roguelike Deste Kurma Türünü Baştan Yaratan Oyunlar

Haber Merkezi

08 August 2025, 16:21 tarihinde yayınlandı

Tür Yorgunluğuna Son: Roguelike Destelerini Yeniden Sevdiren 3 Oyun

Bir oyun türüne karşı cephe almanın ne kadar zorlu bir iş olduğunu kimse takdir etmez. Kendimi sık sık harika bir oyun hakkında heyecanla konuşan sevimli insanların yanında buluyorum ve onların bu anın tadını çıkarmasına izin vermek istiyorum. Ama yapamıyorum. Ben en kötü türden biriyim ve onlara bu oyunun aslında ne kadar sıkıcı olduğunu anlatmak zorundayım. Ben mutsuzum ve herkesi de mutsuz etmeliyim. Bu gerçek bir yük.

Ama bu, bir kefaret hikayesi.

Bir zamanlar roguelike ve deste kurma oyunlarından keyif alırdım. Bazen birlikte, bazen ayrı ayrı. Fakat bir süre sonra yorgunluk baş gösterdi. Her gün gelen ve bir diğerinin neredeyse aynısı olan erken erişim duyuruları, türe karşı olan tüm hevesimi alıp götürdü. Bu bıkkınlık, roguelike mekaniklerinin farklı türlerle harmanlanmaya başlamasıyla yavaş yavaş değişti. Strateji, yönetim ve şehir kurma gibi unsurlarla zenginleşen yeni oyunlar, şikayetlerimi yerini tatmin edici mırıltılara bıraktı. İşte benim fikrimi değiştiren ve türe olan inancımı tazeleyen üç oyun.

9 Kings: Hızlı, Eğlenceli ve Bağımlılık Yapan Krallık

Erken erişimde olan 9 Kings, kelimenin tam anlamıyla bir harika. Küçük bir ızgara üzerinde krallığınızı kurarak başlıyorsunuz. Kartları kullanarak birimler ve binalar yerleştiriyor, sizi yok etmek isteyen diğer huysuz hükümdarlara karşı minik tacınızı koruyorsunuz. Savaşçılarınızı ve binalarınızı güçlendirmek için aynı kartın bir kopyasını üzerine yerleştirmeniz yeterli. Bazı binaların komşuluk bonusları sayesinde sürekli olarak yerleşim planınızı optimize etmeye çalışıyorsunuz. Turlar hızlı, mekanikler basit ama oyunun sunduğu derinlik neredeyse kusursuz bir dengeye sahip.

The King is Watching: Stresli Ama Zekice Bir Mücadele

The King is Watching hakkında hislerim biraz daha karmaşık. Yüzeyde 9 Kings'e benzese de, çok daha az zarif ve daha zorlayıcı bir deneyim sunuyor. Turlar çok uzun sürebiliyor ve kayıt özelliği olmaması büyük bir eksiklik. Ayrıca, şans faktörü (RNG) bazen acımasız olabiliyor; size güçlü bir kart verip onu kullanmak için gereken başka bir kartı asla sunmayabiliyor.

Tüm bunlara rağmen, oyunda beni çeken bir şeyler var. Merkezi mekaniği ise şeytani derecede zekice: Binalarınız, sadece sizin 'bakışınızın' (ekranda vurgulanan bir alan) üzerlerindeyken çalışıyor. Bu durum, kaynak yönetimini ve savunmayı inanılmaz derecede stresli ama bir o kadar da ödüllendirici kılıyor. Gerçek zamanlı ve acımasız düşman dalgaları, zorluk arayan oyuncular için oyunu daha çekici hale getiriyor.

Drop Duchy: Tetris Krallığı

Drop Duchy, kadim bir soruna çözüm arıyor: Zaten mükemmel olan Tetris'e daha ne eklenebilir? Cevap, onu bir krallık kurma roguelike oyununa dönüştürmekmiş. Krallığınızı, destenizden gelen sevimli tetrominolarla inşa ediyorsunuz. Ormanlar, nehirler ve binalar kaynak üretirken, birbirleriyle şaşırtıcı şekillerde etkileşime giriyorlar.

Önemli Bir Detay

Bu oyundaki en kritik mekaniklerden biri, rakibinizin taşlarını da sizin yerleştirmeniz. Yani karşılaştığınız her zorluk, doğrudan kendi eylemlerinizin bir sonucu. Kendi kendinizin en büyük düşmanısınız.

Klasik Tetris'in aksine, bir sırayı tamamladığınızda taşlar yok olmuyor; bunun yerine size kaynak bonusu kazandırıyor. Bu, hem tanıdık bir tatmin hissi yaratıyor hem de krallığınızı güçlendirmek için somut ödüller sunuyor.

Sonuç: Yeniden Kazanılan Bir Aşk

Bu üç mükemmel deste kurma oyunu, en benzer görünen oyunların bile ne kadar farklı deneyimler sunabileceğini bana hatırlattı. Her biri belirli konseptlerin birleşimi olsa da, sonuçta ortaya çıkan şey tamamen özgün ve yeni. Sonsuz yeni oyunun çıktığı bu çağda, özellikle de bir tür doygunluğa ulaştığında, umutsuzluğa kapılmak çok kolay. Ama en azından bu örnekte, ben daha iyiye gidiyorum. İyileşme yolundayım. Hatta zevk için birkaç roguelike deste kurma oyunu daha oynayabilirim!