Oyun dünyasının en büyük etkinliklerinden Gamescom, her yıl olduğu gibi bu yıl da pek çok yeni duyuruya ev sahipliği yaptı. Bu duyurular arasında, dikkatli gözlerden kaçmayan ve potansiyeliyle şimdiden heyecan yaratan bir isim öne çıktı: The Killing Stone. Şeytanla pazarlık yapacağınız, sürükleyici bir folk korku anlatısına sahip bu sanal kart ve masa oyunu melezi, oyuncuları karanlık bir dünyanın derinliklerine davet ediyor.
Şeytanla Yüzleşme ve Ölümcül Düellolar: The Killing Stone Nedir?
Question stüdyusu tarafından geliştirilen The Killing Stone, temelinde bir deste inşa etme (deckbuilding) kart savaşçısı olsa da, alışılagelmişin dışına çıkarak masa oyunu elementlerini de bünyesinde barındırıyor. Oyunun merkezinde, üzerinde hareketli figürlerin yer aldığı uzun ve ince bir oyun tahtası bulunuyor. Bu figürlerin Battle Chess'i anımsatan animasyonları, görsel olarak oyuna farklı bir derinlik katıyor. Tahtanın ortasında ise oyunun adı olan "Fanghella" yani "Öldürme Taşı" yer alıyor. Oyuncular, kartlarını ve figürlerini stratejik bir şekilde kullanarak bu taşı hareket ettirebiliyor, büyü yapabiliyor ve hatta rakipleriyle pazarlık edebiliyor.
The Killing Stone, sadece bir kart oyunu olmanın ötesinde, 17. yüzyıldan kalma gizemli bir malikanede geçen kapsamlı bir deneyim sunuyor. Oyuncular, ölen Mariken Svangård'ın ailesinin şeytanla yaptığı karanlık anlaşmanın sırlarını çözmeye çalışacaklar.
Oyun, belirli kuralları henüz tam olarak netleşmese de, 17. yüzyıldan kalma, vefat eden Mariken Svangård'a ait bir malikanede geçiyor. Svangård'ın tüm ailesini şeytanla yaptığı karanlık bir anlaşmaya bulaştırmış olması, oyuncuların çözmesi gereken büyük bir gizem yaratıyor.
Inscryption'dan İlham, Benzersiz Bir Anlatı
Oyunun ruhu, şüphesiz Daniel Mullins'in eleştirmenlerce beğenilen eseri Inscryption'dan, özellikle de onun ilk yarısından yoğun bir şekilde etkilenmiş durumda. The Killing Stone, bu ilhamı alarak kendi özgün folk korku atmosferini yaratıyor. Oyuncular, kart savaşları arasında Mariken'ın ailesiyle ve onların hayvan tanıdıklarıyla konuşma, şeytanın hizmetkarlarıyla iddialaşma fırsatı bulacaklar. Amacınız, ailenin ruhlarını kurtarmak; ancak bunu yapmak için sınırlı sayıda turunuz olacak. Bu zaman kısıtlaması, oyuna gerilimli bir stratejik derinlik katıyor. Oyunun yüksek tekrar oynanabilirliği sayesinde, her denemede yeni yetenekler açarak farklı sonlara ulaşmak mümkün olacak.
Sen,Nexus Editör Yorumu: Değer Katma ve Beklentiler
The Killing Stone'un en çekici yönlerinden biri, sadece bir kart oyunu olmaması. Inscryption'ın sunduğu meta-anlatı ve beklenmedik dönüşler, bu tür oyunları unutulmaz kılıyor. The Killing Stone'un da benzer bir yapıyla, kart düellolarını etkileyen dış dünya olayları ve karakter etkileşimleriyle zenginleşmesi bekleniyor. Özellikle "şeytanla pazarlık" ve "ruhları kurtarma" teması, oyuncuların etik ikilemlerle karşılaşacağı derin bir hikaye vadediyor. Oyunun yüksek tekrar oynanabilirlik vadi, her denemede yeni yetenekler açarak farklı sonlara ulaşma imkanı sunması, oyuncuları uzun süre ekran başında tutabilir.
Ancak, oyunun fragmandan anlaşıldığı kadarıyla mekaniklerinin tam olarak netleşmemesi, ilk çıkışında bazı oyuncular için bir belirsizlik yaratabilir. Bu durum, geliştiricinin ilerleyen süreçte daha fazla oynanış detayı sunması gerektiğine işaret ediyor. Öte yandan, geliştirici Question'ın daha önceki oyunlarındaki yenilikçi ve deneysel yaklaşımı, bu belirsizliği heyecanlı bir bekleyişe dönüştürüyor ve oyunun geleneksel kalıpların dışına çıkabileceğine dair umutları artırıyor.
Bu bağlamda, Baldur's Gate 3 gibi devasa yapımların bile uzun süreli oynanışın ardından bir 'tükenmişlik' hissi yaratabildiği göz önüne alındığında, modlama topluluğunun rolü daha da önem kazanıyor. Örneğin, PC Gamer editörlerinden Robert Jones, Baldur's Gate 3'te yüzlerce saat geçirdikten sonra oyunu silmeyi düşünürken, geliştirici Skirbie'nin Vintage Firearms Pack adlı silah modu sayesinde fantastik dünyaya modern bir dokunuş katarak deneyimini tamamen değiştirdi. Bu tür kullanıcı yapımı içerikler, oyunlara yeni soluklar getirerek hem geliştiricilerin orijinal vizyonunu genişletiyor hem de oyuncuların tekrar tekrar oyuna dönmesini sağlıyor. Bethesda Game Studios'un büyük umutlarla piyasaya sürdüğü uzay RPG'si Starfield da, ilk çıkışında oyun dünyasında geniş yankı uyandırsa da, uzun vadeli oyuncu bağlılığı konusunda beklenen performansı gösterememişti. Birçok oyuncu için 'iyi' bir oyun olsa da, Fallout veya Elder Scrolls serileri gibi 'harika' ve sürekli geri dönülesi bir yapıya bürünemediği eleştirileri sıkça dile getiriliyordu. Ancak, oyun kütüphanelerinde tozlanmaya yüz tutmuş Starfield kopyaları için yeni bir umut ışığı doğdu: Star Wars Genesis adlı kapsamlı bir mod. Bu 'total dönüşüm' projesi, Starfield'ı kökten değiştirerek oyuncuları Rodian, Trandoshan gibi pek çok farklı uzaylı ırkından birini seçmeye, Han Solo'nun ağır blasterı gibi ikonik Star Wars silahlarını kullanmaya ve Millennium Falcon gibi efsanevi uzay gemilerini uçurmaya olanak tanıyor. Bu sayede Starfield, beklentileri tam karşılayamasa bile, Star Wars evrenine ufak bir ilgisi olan herkes için 2025'te yeniden keşfedilmesi gereken bir evren haline geliyor. Starfield'ın Star Wars galaksisine dönüşümünü detaylı incelemek için Starfield Star Wars Genesis Modu: Bethesda Uzay RPG Yeniden Canlanma haberimize göz atabilirsiniz. Baldur's Gate 3'ün oynanışını kökten değiştiren bu silah moduna daha yakından bakmak için Baldur's Gate 3 Silah Modu: Oynanışı Değiştiriyor haberimize göz atabilirsiniz.
Oyun dünyasının her zamankinden daha kalabalık bir arenaya dönüştüğü bu günlerde, sadece 2024 yılında Steam'de piyasaya sürülen yaklaşık 19.000 yeni oyun, bağımsız yapımların dikkat çekme mücadelesini daha da zorlaştırıyor. Bu yoğun rekabet ortamında, özellikle Hollow Knight: Silksong gibi uzun süredir beklenen ve "balina" etkisi yaratan büyük bir bağımsız oyunun çıkışı, diğer "küçük karides" niteliğindeki projelerin lansman stratejilerini yeniden gözden geçirmesine neden oluyor. The Killing Stone gibi iddialı ancak yeni bir yapımın da bu dalgalanmadan etkilenmemesi, doğru pazarlama ve çıkış stratejileriyle mümkün olacaktır. Hollow Knight: Silksong'un bağımsız oyunları nasıl etkilediği hakkında daha fazla bilgi için buradaki haberimize göz atabilirsiniz.
Geliştirici Question ve Jordan Thomas'ın Mirası
The Killing Stone, Bioshock 2'nin baş tasarımcısı Jordan Thomas liderliğindeki Question stüdyosunun imzasını taşıyor. Stüdyonun geçmişinde The Blackout Club gibi iş birliğine dayalı korku oyunları ve The Magic Circle gibi sürükleyici simülasyonlar bulunuyor. Question'ın oyunları genellikle geniş kitlelerin radarına girmekte zorlansa da, her zaman yenilikçi ve ilgi çekici fikirlerle öne çıkmıştır. Örneğin, The Blackout Club'daki "Geliştirilmiş Korku" deneyi, geliştiricilerin oyuncularla doğrudan etkileşime geçtiği ve bu etkileşimlerin diğer oyuncuların deneyimlerini etkilediği eşsiz bir sistem sunuyordu. The Killing Stone'da benzer bir sistem olmasa da, Question'ın bu deneyimlerinin yeni oyunun anlatı tasarımını nasıl etkilediği merak konusu.
Sonuç: Beklentiler Yüksek, Sırlar Peşinde Bir Yolculuk
The Killing Stone, sunduğu folk korku atmosferi, derin anlatısı ve stratejik kart/masa oyunu mekanikleriyle şimdiden oyunseverlerin dikkatini çekmeyi başardı. Inscryption ve Battle Chess gibi kült yapımlardan ilham alması, ancak kendi özgün kimliğini de oluşturma çabası, oyunu merakla beklenenler arasına sokuyor. Gamescom'da ortaya çıkan bu gizemli yapım, oyuncuları şeytani pazarlıkların ve karanlık sırların peşinde sürükleyici bir maceraya çıkarmaya hazırlanıyor. Özellikle Question stüdyosunun geçmişteki deneysel ve cesur yaklaşımları, The Killing Stone'un sadece bir oyun olmaktan öte, derin bir deneyim sunacağının sinyallerini veriyor.
Bu heyecan verici yeni yapım hakkında daha fazla bilgi edinmek için oyunun duyuru fragmanını izleyebilir ve gelişmeleri takip edebilirsiniz. Oyun dünyasındaki son gelişmeler ve daha fazlası için Sen,Nexus'u takipte kalın!
