İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, Dagens industri sitesine verdiği bir röportajda yaptığı şaşırtıcı bir itirafla ülkenin siyasi gündemini sarstı. Kristersson, siyasi kararlar alırken ChatGPT gibi yapay zeka sohbet robotlarından düzenli olarak "ikinci bir görüş" aldığını açıkladı. Bu itiraf, teknoloji ve siyasetin kesişimindeki tehlikelere dair hararetli bir tartışmayı ateşledi.
Başbakan Kristersson, röportajda yapay zeka kullanımını şu sözlerle savundu: "Bunu oldukça sık kullanıyorum. Başka bir şey için olmasa bile, ikinci bir görüş almak için. Başkaları ne yapmış? Biz tam tersini mi düşünmeliyiz? Bu tür sorular için..."
Ancak bu 'modern' ve 'teknoloji dostu' olarak görülebilecek yaklaşım, uzmanlar ve kamuoyu tarafından büyük bir endişe ve tepkiyle karşılandı. Eleştirilerin odağında ise güvenlik, güvenilirlik ve demokratik meşruiyet sorunları yer alıyor.
"Basit şeyler için yapay zekaya ne kadar güvenirse, sisteme aşırı güvenme riski o kadar artar. Bu, kaygan bir zemindir. Güvenilirliğin garanti edilmesini talep etmeliyiz. Biz ChatGPT'ye oy vermedik."
Uzmanlardan Sert Uyarılar: "Amatörce ve Tehlikeli"
Başbakan'ın açıklamaları, farklı alanlardaki uzmanları harekete geçirdi. Yapay zeka danışmanı Jakob Ohlsson, Kristersson'un yaklaşımını "amatörce" olarak nitelendirerek ciddi güvenlik risklerine dikkat çekti. Ohlsson, "Başbakan, siyasi düşüncelerini anlamadığı bir dil modeline, kontrol etmediği bir şirkete ve sunucularının demokratik geleceği belirsiz bir ülkede (ABD) bulunan bir sisteme yüklüyor," diyerek endişelerini dile getirdi.
Başlıca Eleştiri Noktaları
- Ulusal Güvenlik Açığı: Kristersson'un ofisi "hassas bilgilerin" paylaşılmadığını belirtse de, uzmanlar "yetkin bir analistin küçük ipuçlarından hükümetin stratejik düşüncesini bir araya getirebileceğini" ve bu verilerin ABD merkezli teknoloji devlerinin eline geçeceğini vurguluyor.
- Yanıltıcı Tavsiyeler: Yazar Signe Krantz, sohbet robotlarının doğası gereği "duymanız gerekenden çok, duymak istediğinizi düşündükleri şeyleri yazmaya daha meyilli" olduğu konusunda uyardı. Bu durum, liderlerin teyit yanlılığına (confirmation bias) kapılmasına neden olabilir.
- Uzman Kadronun Göz Ardı Edilmesi: Krantz, Başbakan'ın neden "büyük ve yüksek maaşlı uzman kadrosu" yerine "rastgele sayı üreteçlerine" danıştığını sorgulayarak bu durumu bir itibar sorunu olarak tanımladı.
Sonuç: Teknoloji ve Siyaset Arasındaki İnce Çizgi
İsveç'te yaşanan bu kriz, yapay zekanın mevcut halinin, özellikle devlet yönetimi gibi kritik ve yüksek sorumluluk gerektiren alanlarda güvenilir bir danışman olmaktan ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Henüz emekleme aşamasında olan, hatalara, ön yargılara ve manipülasyona son derece açık olan bu teknolojilerin, seçilmiş liderlerin karar mekanizmalarında yer alması, hem demokratik süreçler hem de ulusal güvenlik için ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Kristersson'un itirafı, yapay zeka çağında liderlerin teknolojiye olan yaklaşımlarının ne kadar dikkatli ve bilinçli olması gerektiğine dair tüm dünya için önemli bir uyarı niteliği taşıyor.