Tam altı yıl... Oyun dünyasında bir ömür gibi hissettiren bu sürenin ardından, efsanevi metroidvania Hollow Knight'ın devam oyunu Hollow Knight: Silksong'u ilk kez deneme fırsatı bulduk. Oyuncuların bitmek bilmeyen umutları, teorileri ve hatta şakalarıyla bir fenomene dönüşen bu bekleyişin ardından akıllardaki tek soru şuydu: Silksong, üzerine binen bu devasa beklentiyi karşılayabilecek mi? 30 dakikalık demo deneyimimizin ardından bu sorunun cevabı netleşmeye başladı: Hem evet, hem de belki de beklediğiniz şekilde değil.

Eve Dönüş Hissi: Hornet ile İlk Anlar

Oyuna başlarken hissedilen gerginlik, Hornet'in kontrolünü elinize aldığınız ilk saniyede yerini tanıdık bir rahatlığa bırakıyor. Sanki aradan altı yıl geçmemiş de dün Hollow Knight oynamayı bırakmışsınız gibi. Ancak bu, oyunun aynı hissettirdiği anlamına gelmiyor. İlk oyundaki sessiz ve ağırbaşlı Şövalye'nin aksine, Hornet inanılmaz derecede çevik, zarif ve hassas bir karakter. Daha hızlı koşusu, zıplama yüksekliği üzerindeki ince kontrolü ve ölümcül dalış saldırısı gibi yetenekleri, oyunun temposunu baştan aşağı değiştiriyor.

Team Cherry, oyuncuya yeni bir karakter sunarken, ilk oyunun temel dilini korumayı başarmış. Kontrollere alışmak saniyeler sürüyor. Haritada anahtar aramak, kestirmeler açmak ve gizli eşyaları bulmak gibi bildiğimiz Hollow Knight dinamikleri yerli yerinde. Ancak bu tanıdık dünyada Hornet'in yetenekleriyle gezinmek, her şeyi taze ve heyecan verici kılıyor.

Savaş Sanatı Yeniden Tanımlanıyor: Akıcı ve Stratejik Dövüşler

Silksong'un dövüş sistemi, sizi hem havayı hem de yeri aktif olarak kullanmaya zorluyor. Örneğin, miğferli düşmanlar yukarıdan gelen saldırıları engellerken, kalkanlı düşmanlar sürekli olarak gard aldıkları yönü değiştirerek sizi hareketli olmaya teşvik ediyor. Bu durum, savaşları basit bir saldırı tuşuna basma eyleminden çıkarıp, adeta bir dansa dönüştürüyor.

Demo, Hornet'in adeta bir yansıması gibi hissettiren bir boss dövüşü ile doruk noktasına ulaşıyor. Tıpkı sizin gibi hızlı, çevik ve ölümcül olan bu düşman, tüm yeteneklerinizi sonuna kadar kullanmanızı gerektiriyor. Doğru zamanda kaçınmak, dalış saldırıları yapmak ve fırlatılabilir bıçaklarla küçük hasar fırsatlarını değerlendirmek, zafer için kritik önem taşıyor. Dövüşün sonunda kaçmayı başaran bu boss'un oyunun ilerleyen kısımlarında daha zorlu bir şekilde karşımıza çıkacağı kesin gibi.

Şeytanın Avukatı: Silksong, Bir Devrim mi, Yoksa Evrim mi?

Burada dürüst olmak gerek. Eğer Hollow Knight: Silksong'un metroidvania türünü baştan yaratacak, daha önce görülmemiş mekaniklerle bir devrim yapmasını bekliyorsanız, bu 30 dakikalık demo bu beklentiyi doğrulamıyor. Oyun, devrimsel bir yenilik peşinde koşmak yerine, zaten kusursuza yakın olan bir formülü alıp onu daha da rafine etmeyi, keskinleştirmeyi ve zenginleştirmeyi hedefliyor. Bu bir eleştiri mi? Kesinlikle hayır. Team Cherry, hayranların neyi sevdiğini çok iyi biliyor ve onlara sevdikleri şeyin daha fazlasını, daha iyisini sunuyor.

Bu haber, PCGamer'da yayınlanan "After 30 minutes with Hollow Knight: Silksong, I'm desperate to play another 100 hours of its refined, needle-sharp action" başlıklı ilk bakış yazısından elde edilen bilgilerle, Nexus Haber editörleri tarafından özgün bir şekilde yorumlanarak ve ek bilgilerle zenginleştirilerek hazırlanmıştır. Orijinal kaynağa bu linkten ulaşabilirsiniz.

Sonuç olarak, 30 dakikalık kısacık bir süre bile Hollow Knight'ın büyülü dünyasına geri dönme isteğini kamçılamaya yetti. Silksong, ilk oyunun ruhunu korurken, yeni kahramanı Hornet ile oynanışa taze bir soluk getiriyor. Altı yıllık bekleyişin sonunda karşımıza çıkacak olan oyun, bir devrim vadetmese de, ustaca işlenmiş, daha rafine ve iğne gibi keskin bir metroidvania deneyimi sunacağının sinyallerini güçlü bir şekilde veriyor. Görünen o ki, bu bekleyişe fazlasıyla değecek.