Oyun dünyasının son dönemdeki en hararetli tartışmalarından biri olan ve sunucuları kapatılan çevrimiçi oyunların oynanabilir kalmasını savunan 'Stop Killing Games' (Oyunları Öldürmeyi Durdurun) hareketi, beklenmedik bir isimden felsefi bir yorum aldı. Gearbox Software'in tartışmalı ama bir o kadar da vizyoner CEO'su Randy Pitchford, konuya dair yaptığı açıklamalarla tartışmayı dijital haklardan varoluşsal bir düzleme taşıdı.
Ubisoft'un The Crew sunucularını kapatarak oyunu tamamen erişilemez kılmasıyla fitili ateşlenen 'Stop Killing Games' kampanyası, 1.4 milyondan fazla imza toplayarak oyuncuların dijital mülkiyet ve oyunların korunması konusundaki hassasiyetini gözler önüne serdi. Peki, bir oyun stüdyosunun başındaki isim bu konuya nasıl yaklaşıyor? Pitchford, alışılmışın dışında bir cevap veriyor.
Bu durum, ne yazık ki sektörde tekil bir örnek değil. Benzer bir kaderi, 2020 yılında sunucuları EA tarafından kapatılan metin tabanlı bir başyapıt olan Dragon Age: The Last Court da yaşadı. Fallen London'ın geliştiricileri tarafından yaratılan bu eşsiz oyun, sunucularının kapatılmasıyla dijital dünyadan tamamen silindi ve geriye sadece onu oynayabilen şanslı azınlığın anıları kaldı. Bu gibi kayıplar, oyuncuların 'Stop Killing Games' hareketine neden bu kadar tutkuyla sarıldığını daha anlaşılır kılıyor.
Aktivizme Saygı ve 'Canlı Hizmet' İkilemi
Randy Pitchford, The Gamer'a verdiği demeçte, öncelikle aktivistlerin tutkusuna saygı duyduğunu belirtti. 'Oyunlarımı kaybettim ve bu duygusal bir deneyim, bu yüzden aktivizme hayranım' diyen Pitchford, oyuncuların hissettiği kaybı anladığını ifade etti. Ancak madalyonun diğer yüzüne de dikkat çekti.
'Bu garip ve zorlu bir sorun. Eğer samimi canlı hizmet oyunlarına sahip olacaksak, yaşayan bir şeyin ölmesine izin verilememesi karşılıklı olarak dışlayıcı görünüyor. Bunun üstesinden nasıl gelineceğini bilmiyorum.'
Pitchford, 'canlı hizmet' (live service) modelindeki oyunları yaşayan bir organizmaya benzetiyor. Ona göre, yaşayan her şeyin bir sonu olması doğaldır ve bu oyunları sonsuza dek yaşatmaya çalışmak, modelin doğasına aykırı. Bu yorum, geliştiricilerin karşılaştığı operasyonel ve finansal zorluklara işaret ediyor: Sürekli güncellenen, sunucu masrafı olan bir oyunu kârlı olmadığı halde ne kadar süre daha hayatta tutabilirsiniz?
Oyunlardan Hayata, Hayattan Evrenin Sonuna
Pitchford'un açıklamaları bu noktadan sonra felsefi bir derinlik kazanıyor. Konuyu hayatın ve evrenin kaçınılmaz sonuna bağlayan CEO, kişisel korkularını ve düşüncelerini paylaşıyor:
'Bu, sanırım hayat için bir metafor. Bir gün değer verdiğim insanların burada olmayacağı gerçeğinden nefret ediyorum ve bir gün ben de burada olmayacağım. Bundan cidden nefret ediyorum.'
Pitchford'a göre 'Stop Killing Games' kampanyasının arkasındaki arzu, tıpkı kendi içindeki arzu gibi, değerli deneyimlerin sonsuza dek var olmasını istemekten kaynaklanıyor. Bu mücadeleci ruhu takdir ettiğini belirten Pitchford, konuyu daha da ileri taşıyarak evrenin 'ısıl ölümü' teorisine değindi. Hatta bu konseptin, stüdyonun ticari olarak başarısız olan ancak konsept olarak sevilen oyunu Battleborn'un ana teması olduğunu hatırlattı. Battleborn, evrendeki son yıldız sönmeden önceki mücadeleyi anlatıyordu.
Bu felsefi yaklaşım ve geçmişteki ticari başarısızlıklardan alınan dersler, stüdyonun geleceğe yönelik adımlarını da şekillendiriyor gibi görünüyor. Nitekim Gearbox, bir sonraki büyük projesi olan ve merakla beklenen Borderlands 4 için global bir çıkış stratejisi benimseyerek, dünyanın dört bir yanındaki oyunculara eş zamanlı ve adil bir başlangıç sunmayı hedefliyor. Bu hamle, stüdyonun oyuncu deneyimine verdiği önemi ve büyük lansmanlara ne kadar odaklandığını gösteriyor.
Eleştirel Bakış: Samimi Bir Düşünür mü, Usta Bir PR Hamlesi mi?
Pitchford'un varoluşsal açıklamaları şüphesiz ilgi çekici. Ancak 'şeytanın avukatlığını' yapmak gerekirse, bu felsefi yaklaşımın zorlu bir iş sorusunu ustaca savuşturma yöntemi olup olmadığını sorgulamak gerekir. Bir oyunun sunucularını kapatma kararı, genellikle evrenin sonuyla değil, bilançodaki rakamlarla ilgilidir. Oyuncular, yüzlerce saat ve para harcadıkları bir ürüne erişimlerini kaybettiklerinde, bu durum onlar için felsefi bir problemden çok, somut bir kayıptır.
Değerlendirme: Tartışma Büyüyor
Randy Pitchford'un bu derin ve soyut yorumları, 'Stop Killing Games' tartışmasına yeni bir boyut ekledi. Bir yanda oyunların birer ürün olarak kalıcılığını savunan oyuncular, diğer yanda ise bu oyunları 'yaşayan hizmetler' olarak görüp bir ömür biçen geliştiriciler var. Pitchford'un açıklamaları, bu karmaşık denklemin sadece teknik veya yasal değil, aynı zamanda felsefi ve duygusal yönleri olduğunu da hatırlatıyor. Ancak günün sonunda, evrenin kaderi ne olursa olsun, oyuncular satın aldıkları oyunlara erişmeye devam etmek istiyor ve bu sorun, sektörün somut çözümler bulması gereken bir başlık olarak önemini koruyor.
Bu haberde yer alan bilgiler, PCGamer'da yayınlanan bir makaleden derlenmiştir.