Oyun dünyasının en büyük markalarından Call of Duty'nin beyaz perdeye uyarlanacağı haberi, serinin hayranlarını heyecanlandırmıştı. Ancak bu duyurunun hemen ardından ortaya çıkan bir detay, sinema ve oyun kulislerini adeta sarstı. İddialara göre, projenin yönetmen koltuğu için düşünülen isim, savaş filmleri denince akla gelen ilk isimlerden, efsanevi yönetmen Steven Spielberg'dü. Peki Activision, 'Er Ryan'ı Kurtarmak' gibi bir başyapıta imza atmış bir dehadan neden vazgeçti? Cevap, Hollywood'un en temel güç savaşlarından birinde yatıyor: yaratıcı kontrol.
Spielberg Sadece Bir İsim Değil, Projenin Doğal Sahibiydi
Steven Spielberg'ün bu proje için mükemmel bir seçim gibi görünmesinin birçok sebebi var. Kendisi sıkı bir PC oyuncusu olmasının yanı sıra, Call of Duty serisinin doğuşuna ilham veren Medal of Honor oyununun da yaratıcısı. 1999 yılında, oğlunu Nintendo 64'te GoldenEye oynarken gördükten sonra daha ciddi ve tarihi bir askeri nişancı oyunu konsepti geliştiren Spielberg, Medal of Honor serisinin ilk üç oyununun yapımcılığını üstlenmişti. İşin ilginç yanı, daha sonra Call of Duty serisini yaratacak olan Infinity Ward stüdyosunun kilit isimlerinin, o dönem Spielberg'ün ekibinden ayrılan geliştiriciler olmasıdır.
Yani Spielberg, sadece 'Er Ryan'ı Kurtarmak' veya 'Kardeşler Takımı' gibi yapımlarla savaş türündeki ustalığını kanıtlamış bir yönetmen değil, aynı zamanda Call of Duty'nin DNA'sında parmak izi olan bir isimdi. Bu durum, onu projeye dışarıdan dahil olan herhangi bir yönetmenden çok daha fazlası yapıyordu.
Anlaşmayı Bozan Madde: Tam Kontrol Talebi
Peki, böylesine ideal bir aday neden reddedildi? Hollywood kulislerinden sızan bilgilere göre sorun, 'Spielberg Anlaşması' olarak bilinen ve yönetmenin her projesinde masaya getirdiği standart şartlardan kaynaklandı. Bu anlaşma, yönetmene şu hakları tanıyor:
- Final Cut (Son Kurgu Hakkı): Filmin son halinin nasıl olacağına dair nihai kararı yönetmenin vermesi.
- Tam Prodüksiyon ve Pazarlama Kontrolü: Çekimlerden pazarlama kampanyalarına kadar tüm sürecin denetiminin yönetmende olması.
- Piyasa Üstü Finansal Şartlar: Projeden en üst düzeyde pay alınması.
Microsoft'un sahibi olduğu Activision, milyarlarca dolarlık markasının yaratıcı kontrolünü tamamen devretme fikrine sıcak bakmadı. Bir oyun stüdyosu için, markanın sinematik evreninin oyunlarla uyumlu olması ve marka kimliğinin korunması hayati önem taşır. Spielberg gibi güçlü bir vizyonerin projeyi tamamen kendi istediği yöne çekmesi, Activision için büyük bir riskti. Benzer bir durumda olan Capcom ise yeni Resident Evil filmi için tam tersi bir yol izleyerek, serinin oyunlarına saplantı derecesinde bağlı olan yönetmen Zach Cregger ile anlaştı. Bu sırada Amazon Prime Video gibi platformlar da, duyurusu yeni yapılan Life is Strange dizisi gibi projelerle oyun dünyasına büyük yatırımlar yapıyor. Ancak Activision, bu tür bir yaratıcı devir riskini almak yerine 'güvenli' yolu tercih ederek Paramount ile anlaşmasına yol açtı.
Hayranlar Tepkili: Tarihi Bir Fırsat Kaçtı mı?
Bu kararın duyulmasıyla birlikte, özellikle sosyal medyada büyük bir tartışma başladı. Birçok oyuncu ve sinemasever, Activision'ı tarihi bir fırsatı kaçırmakla eleştirdi.
'Er Ryan'ı Kurtarmak filmini çeken adamı geri çevirip, Halo dizisini yapan stüdyo ile anlaşmaya vardıklarını bir düşünsenize.' - Reddit'teki popüler bir yorum.
Bu yorum, Paramount'un imza attığı ve eleştirmenlerden karışık yorumlar alan Halo dizisine bir gönderme yapıyor. Ancak bu eleştirinin tam olarak adil olmadığını belirtmek gerek, zira Steven Spielberg'ün Halo dizisinde de yönetici yapımcı olarak adı geçiyor. Yine de bu durum, Activision'ın kontrolü elinde tutma arzusunun, potansiyel olarak sinema tarihine geçebilecek bir iş birliğini engellediği gerçeğini değiştirmiyor. Call of Duty filmi şüphesiz çekilecek, ancak Spielberg dokunuşuyla nasıl bir şahesere dönüşebileceği sorusu, sinemaseverlerin aklında bir 'ne olabilirdi' olarak kalacak.
Bu haberde yer alan bilgiler, oyun ve sinema dünyasındaki gelişmeleri aktaran PC Gamer'ın orijinal makalesine dayanmaktadır.