Unutulmuş Kasetlerdeki Gazze'nin Kayıp Ruhu: Kamal Aljafari'nin Dokunaklı Filmi Locarno'da Sahne Aldı

Haber Merkezi

07 August 2025, 08:14 tarihinde yayınlandı

Kayıp Kasetlerdeki Gazze: Aljafari'nin Filmi Yıllar Sonra Gün Yüzüne Çıktı

Filistinli yönetmen Kamal Aljafari, 24 yıl önce çektiği ve varlığını tamamen unuttuğu görüntülerle, bir zamanlar hayat dolu olan Gazze'nin ruhunu yeniden canlandırıyor. Yönetmenin, 2001 yılında yaptığı bir geziden kalan MiniDV kasetlerini şans eseri bulmasıyla ortaya çıkan “Hasan’la Gazze’de” (With Hasan in Gaza) adlı filmi, bu yılki Locarno Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünün açılışını yaparak sinema dünyasında derin bir etki yarattı.

Geçmişe Açılan Bir Pencere: Kayıp Kasetlerin Hikayesi

Her şey, Aljafari'nin 2001 yılında yerel bir rehber olan Hasan ile Gazze şeridini baştan başa gezmesiyle başladı. Yönetmenin amacı, 1989'da İsrail'in Nakab Çölü hapishanesinin çocuk bölümünde tanıştığı Abdül Rahim'i bulmaktı. O dönem Almanya'da sinema eğitimi alan Aljafari, hapishane deneyimleriyle ilgili bir proje için araştırma yapıyordu. Ancak Gazze'de çektiği görüntüleri hiçbir zaman kullanmadı ve zamanla bu kasetlerin varlığını tamamen unuttu.

“Bu, benim hiç yapmadığım ilk filmim. Bu kasetleri bulmam bir mucize gibi. Sanki bu an için, anlam kazanacakları bu an için 24 yıl beklemişler. Bir bakıma, bu kendi kendini yapan bir film oldu.”

Yıllar sonra tesadüfen ortaya çıkan bu görüntüler; sahilde oynayan çocuklar, kalabalık pazarlar, hareketli kafeler ve canlı mahallelerle dolu basit ve sıradan bir yaşamı belgeliyor. Ancak Gazze'nin bugünkü yıkımı ve on binlerce insanın hayatını kaybetmesi, bu masum anları yürek burkan bir anıt haline getiriyor.

Bir Belge, Bir Ağıt

Aljafari, filmi izlerken o insanlara ne olduğunu düşünmenin kaçınılmaz olduğunu belirtiyor: “Bu görüntüler, artık var olmayan bir yaşamın belgesi niteliğinde. Ne Hasan'ın ne de filmdeki diğer insanların akıbeti hakkında hiçbir bilgim yok.” Yönetmen, kendi ailesinin de 1948'de Yafa'dan sürülerek Gazze'ye yerleşen üyeleri olduğunu ve her ailenin kayıplar yaşadığını ekliyor.

Zorlu Bir Prömiyer ve Uluslararası Yankı

Filmin prömiyerini yapmanın kendisi için bir “kutlama” olmadığını dile getiren Aljafari, “Bu filmi göstermekten mutlu olmak çok zor, özellikle de Gazze'nin artık var olmadığını bildiğinizde,” diyor. Buna rağmen, filmin Locarno gibi prestijli bir festivalin yarışma bölümünü açmasından memnun. “Artık var olmayan bu hayatı paylaşmak, yapabileceğiniz asgari şeydir,” diye ekliyor.

Film, festival programcıları arasında büyük bir ilgiyle karşılanmış durumda. Şimdiden Kuzey Amerika da dahil olmak üzere 35 uluslararası festivalden davet alan Aljafari için bu durum, umut verici ancak “acı tatlı” bir his. Bu ilgi, insanlığın bu karanlık dönemde Filistinlilerin yanında durma isteğini gösteriyor.

Nostaljiyi Besleyen Melodiler

Filmin kayıp hissini ve nostaljik atmosferini güçlendiren unsurlardan biri de müzikleri. Usta besteci Simon Fisher Turner'ın dokunaklı besteleri ve Nagat El-Sagheera gibi sanatçıların klasik Arapça şarkıları, izleyiciyi geçmişte kalan o günlerin ruhuna taşıyor. Aljafari, Alman fonlarını kullanmak yerine Katar, Fransa, İsviçre ve Kanada'dan destek alarak filmini tamamladı ve şu anda bir sonraki projesi olan “Beyrut 1931” üzerinde çalışıyor.