Kavurucu Sıcaklar ve Kiralık İnsanlar: Jacqueline Zünd'ün Yeni Filmi 'Don't Let the Sun' İklim Krizinin Gölgesinde İnsan İlişkilerini Mercek Altına Alıyor

Haber Merkezi

08 August 2025, 10:12 tarihinde yayınlandı

İklim Krizi ve Kiralık İlişkiler: 'Güneşin Batmasına İzin Verme' Locarno'da

Belgesel sinemasının tanınan ismi Jacqueline Zünd, ilk kurmaca filmi 'Don't Let the Sun' (Güneşin Batmasına İzin Verme) ile sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. İsviçre'nin prestijli Locarno Film Festivali'nde prömiyer yapacak olan film, küresel ısınmanın getirdiği boğucu sıcakların hâkim olduğu bir dünyada, insan temasının neredeyse imkânsız hale geldiği bir atmosferi tasvir ediyor.

Japonya'dan Doğan Bir Fikir: Kiralık Sosyal İlişkiler

Zünd, bu çarpıcı fikrin temellerinin 2016'da Japonya'da 'Almost There' adlı belgeselini çekerken atıldığını belirtiyor. Yönetmenin ilham kaynağı, oldukça ilginç bir konsept üzerine kurulu bir ajans olmuş.

"Japonya'da her türlü sosyal ilişkiyi kiralayabildiğiniz bir ajans keşfettim. Tatile giderken istasyonda size el sallayacak biri, yanınızda sessizce oturan bir yoldaş, kaybettiğiniz kızınızın yerine geçecek biri veya doğum günü partiniz için bir arkadaş... Bu ajansın konsepti, beni insan ilişkileri ve bu ilişkilerin nasıl değişebileceği üzerine düşünmeye itti."

- Jacqueline Zünd

Bu fikir, yönetmenin küresel sıcaklıkların artmasıyla değişen yaşamı konu alan ve geçici olarak 'Heat' (Sıcak) adını verdiği başka bir projesiyle birleşti. Zünd, bu birleşimi şu sözlerle açıklıyor: "İklim krizimiz gibi dış koşulların etkisiyle insan ilişkilerinin nasıl değiştiğine odaklanmak istedim. Örneğin, hava o kadar sıcak olduğunda, kendi teninizin içinde bile durmak dayanılmazken, başka birine nasıl yakınlaşabilirsiniz?"

Gerçekliğin Sınırında Bir Çekim Deneyimi

Cannes'da Sideral Cinema tarafından ödüle layık görülen filmde, Levan Gelbakhiani'nin canlandırdığı Jonah karakteri, başkasıymış gibi davranan insanlar kiralayan bir ajansta çalışmaktadır. Jonah, Nika (Maria Pia Pepe) adında küçük bir kızın babası rolünü üstlenir. Çekim süreci, filmin atmosferini birebir yansıtan koşullarda gerçekleşmiş.

"Çekimlerden önce sıcaklıkla ilgili birçok egzersiz yaptık, ancak Ağustos ayında Milano'da çekim yaparken hava zaten 40 dereceydi. O kadar sıcaktı ki, artık rol yapmanıza gerek kalmıyordu," diyen Zünd, bu durumun filmin yapısını da etkilediğini ekliyor: "Bu neredeyse sessiz bir film, çünkü her şey o kadar bunaltıcı ki artık konuşmuyorsunuz bile. Kurgu aşamasında birçok diyaloğu çıkardık çünkü her şeyin bir azalmasına tanık oluyorsunuz."

Çekimleri İtalya'nın Milano ve Cenova kentlerinde yapılan filmde, güneşin ağarttığı dış mekanlar için São Paulo'dan ek görüntüler kullanılmış. Karakterlerin sadece güneş battıktan sonra dışarı çıkabildiği uzun gece çekimleri, filmin distopik tonunu pekiştirmiş. Zünd'e göre bu senaryo, uzak bir gelecek değil: "Bu, şu an yaşadığımız gerçeklikten o kadar da uzak değil. Örneğin Emirlikler'deki inşaat işçileri gibi, gündüzleri çok sıcak olduğu için geceleri çalışmaya başlayan insanlar var. Bu benim için bir gelecek kurgusu değil, sadece yanı başımızdaki bir olasılığa atılmış bir bakış."

Belgesel ve Kurmacanın Kesişim Noktası

Zürih doğumlu olan ve Londra Uluslararası Film Okulu'nda eğitim gören Zünd, 2010 yılında uykusuzluk üzerine çektiği belgeseli 'Goodnight Nobody' ile adını duyurmuştu. Yönetmen, 'Don't Let the Sun' filmini çekerken, sıcağın insanları nasıl etkilediğini araştıran 'Heat' adlı bir belgesel üzerinde de paralel olarak çalışıyordu. Bu iki projenin birbirini beslediğini belirten Zünd, kurmaca filmindeki 'soğutma odası' fikrinin, belgesel için New York'ta yaptığı bir araştırmadan geldiğini söylüyor.

Belgesel ve kurmaca arasındaki geçişin kendisi için özgürleştirici olduğunu vurgulayan yönetmen, "Belgesel yaparken her zaman insanların iç dünyalarını yansıtan güçlü mekanlar ararım. Gerçek insanlarla çalışırken, onların hayatlarına ve hikayelerine karşı bir sorumluluğunuz var. İlk kez aktörlerle çalışmak bu yüzden benim için çok özgürleştiriciydi. Ancak yaratıcı olarak bu iki dünya birbirine çok yakın," diyerek iki türün yaratım sürecindeki etkileşimini dile getiriyor.

'Don't Let the Sun', İsviçreli Lomotion ve İtalyan Casa Delle Visioni'nin ortak yapımcılığında, İsviçre devlet televizyonu SRF'nin desteğiyle hayata geçirildi.