Avrupa sinema endüstrisi, köklü bir değişimin eşiğinde olabilir. İrlanda ve İskoçya'nın genellikle Dublin ve Glasgow gibi büyük şehirlerin gölgesinde kalan bölgeleri, sinema dünyasında yeni bir sayfa açmak için kolları sıvadı. Bu iş birliğinin en somut adımı, Limerick Film Lab girişimi tarafından Edinburgh Uluslararası Film Festivali'nde (EIFF) atılıyor. Festival kapsamında sunulacak olan ortak yapım projeleri, sadece yeni hikayeler anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda film üretiminin coğrafi sınırlarını da yeniden çiziyor.

Bu yaz hayata geçirilen Limerick Film Lab, İrlanda, İskoçya ve Kanada'dan 18 yapımcıyı bir araya getirerek yoğun bir eğitim ve iş birliği platformu sundu. Şimdi ise bu yaratıcı buluşmanın ilk meyveleri, uluslararası finansman, dağıtım ve yapım ortakları bulmak amacıyla sinema endüstrisinin profesyonellerinin karşısına çıkıyor.

Merkezin Hakimiyetine Meydan Okuyan Strateji: Neden Önemli?

Film endüstrisi, uzun yıllardır İrlanda'da Dublin, İskoçya'da ise Glasgow ve Edinburgh gibi merkezlerde kümelenmişti. Bu durum, hem anlatılan hikayelerin çeşitliliğini kısıtlıyor hem de sektördeki yeteneklerin belirli coğrafyalara sıkışmasına neden oluyordu. Limerick Film Lab, bu merkeziyetçi yapıyı kırmayı hedefleyen stratejik bir hamle olarak öne çıkıyor. Amaç, tıpkı İspanya'da Bask, Katalan ve Endülüs bölgelerinin kendi film ekosistemlerini yaratarak ülke sinemasını zenginleştirmesi gibi, bölgesel merkezler oluşturarak endüstriyi bir bütün olarak büyütmek.

Bu tür stratejik hamleler, sinema endüstrisinin küresel çapta çeşitlenmesine yönelik daha geniş bir eğilimin parçası. Benzer şekilde, Hindistan'da da Oscar ödüllü yapımcı Guneet Monga Kapoor öncülüğünde, kadın sinemacıların eserlerini Toronto Film Festivali gibi uluslararası platformlara taşımayı amaçlayan hükümet destekli girişimler, sektördeki anlatı çeşitliliğini artırma ve yeni yetenekleri küresel sahneye çıkarma hedefini paylaşıyor.

Enterprise Ireland'dan Emma Farrell, bu hamlenin önemini, “Bu etkinlik, İrlanda-İskoç ekran sektörü iş birliğini güçlendirmede bir dönüm noktasıdır. Limerick Film Lab'ı uluslararası bir yetenek kuluçkası olarak öne çıkararak, İrlanda'nın yeni nesil küresel hikaye anlatıcılarını beslemeye olan bağlılığını sergiliyoruz.” sözleriyle vurguluyor.

Şeytanın Avukatı: Bölgesel Kalkınma Kusursuz Bir Yol Mu?

Bu girişim heyecan verici olsa da, madalyonun bir de diğer yüzü var. Bölgesel film merkezleri oluşturma hedefi, büyük şehirlerdeki yerleşik altyapı, tecrübeli teknik ekipler ve finansal kaynaklarla rekabet etme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Sektörün en yetenekli isimlerini Dublin veya Glasgow dışına çekmek ve sürdürülebilir bir finansman modeli oluşturmak, bu tür girişimlerin önündeki en büyük sınavlar olacak. Başlangıçtaki heyecanın uzun vadeli bir başarıya dönüşmesi, sadece yaratıcı projelere değil, aynı zamanda sağlam bir endüstriyel stratejiye de bağlı.

Edinburgh'da Vitrine Çıkan Projeler

Festivalde yatırımcı ve dağıtımcı arayacak olan, punk rock'tan folklorik korkuya, yakın gelecek hicvinden psikolojik gerilime uzanan geniş bir yelpazedeki projeler şunlar:

• No Sleep ‘till Belfast (İrlanda): 1980'lerin Kuzey İrlanda'sında, bir punk grubunun konserine yetişmek için araba çalan iki gencin, ailevi sorunlar ve şiddet dolu bir ortamda geçen yol hikayesi.
• Painting Saddam (İrlanda): Gerçek olaylardan esinlenen film, Saddam Hüseyin'in sarayını dekore etmek için işe alınan Kuzey İrlandalı ressamların, Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle rehineye dönüşmesini konu alıyor. Kara komedi ve politik gerilim iç içe.
• Bedsitterland (İrlanda): Şehre yeni taşınan genç bir kadının, yıkık dökük bir pansiyonda paranoya ve tehlikeyle yüzleşmesini anlatan psikolojik bir gerilim.
• The Crier (İrlanda): 1950'ler İrlanda'sında geçen hikayede, gezgin bir kız, kayıp kardeşini ararken hayaletler, gömülü lanetler ve kasabanın inkarcı tavrıyla mücadele ediyor.
• The Singularity (İrlanda): Bilim kurgu ve korkuyu harmanlayan film, kayıp babasını arayan Caitlin'in, kırsal bir bölgede tanrı benzeri bir yapay zekaya tapan bir tarikatı keşfetmesini anlatıyor.
• Authenticity (İskoçya): Turistlerin insan bedenlerini “Airbnb” gibi kiraladığı yakın bir gelecekte geçen film, bu sistemden kaçmaya çalışan bir işçinin hikayesini anlatan bir kara komedi.
• Miracle Season (İskoçya): Özel bir dedektif, cadı ve su ruhu efsanelerinin hala canlı olduğu ücra bir sahil kasabasında kayıp bir genci arıyor.
• The Honey Farm (İskoçya): Katolik yetiştirilme tarzından kaçan genç bir kadın, izole bir sanatçı merkezinde bir zamanlar ünlü olan bir şairin büyüsüne kapılır.
• Riptide (İskoçya): Eski bir dansçı olan Tara, erkek kardeşine bakmak için memleketine döner ve iflas etmiş bir adama yüzme öğretirken beklenmedik bir bağ kurar.
• Gift From God (İskoçya): Sorunlu bir müzisyen, ruh çocuğu olduğuna inandığı bir kızı kaçırarak Romanya dağlarına sığınır. Keder ve efsanelerin iç içe geçtiği bir dram.
• Committed (İskoçya): 30'lu yaşlarındaki eşcinsel Jay, bipolar bir atak sonrası kliniğe yatırılır ancak teşhisini kabul etmeyi reddeder. Ruh sağlığına otantik ve kara mizah dolu bir bakış.

Limerick Film Lab'ın bu ilk adımı, sadece bir dizi film projesinin sunumundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu, İrlanda ve İskoçya'nın yaratıcı endüstrilerinin geleceğine yaptığı bir yatırım ve Avrupa sinemasında bölgesel seslerin ne kadar güçlü olabileceğinin bir kanıtı niteliğinde.

Bu haberde yer alan bilgiler, film ve eğlence sektörünün saygın yayınlarından Variety'de yayınlanan özel bir rapora dayanmaktadır.