Broadway sahnelerini kasıp kavuran ve bir kültür fenomenine dönüşen Lin-Manuel Miranda imzalı başyapıt Hamilton, 10. yılını kutluyor. Bu özel dönüm noktası şerefine, müzikalin yıldız kadrosunda yer almış dört önemli isim, gösterinin kalıcı mirasının bir parçası olmanın ne anlama geldiğini konuşmak için bir araya geldi.
Beklentilerin Gölgesinde Sahneye Çıkmak
Müzikalin ulusal turnesinde Eliza karakterini canlandıran Hannah Cruz, o günleri anımsarken hissettiği baskıyı gizlemiyor: “Daha önce hiç bu kadar büyük bir baskı hissetmemiştim. Herkesin, orijinal albüm kaydının nasıl olduğuna ve yeni oyuncuların nasıl performans göstereceğine dair bir beklentisi var. Bu yüzden böyle bir gösteriyi devralmak dürüst olmak gerekirse korkutucu ve zordu.”
Bu baskıyı hisseden bir diğer isim de turnede ve Broadway'de Alexander Hamilton rolünü üstlenen Edred Utomi. Ancak Utomi, yeni oyuncuların rollere kendi damgalarını vurmaya teşvik edildiğini belirtiyor. Bu noktada kendi kişisel deneyimlerinden nasıl ilham aldığını şu sözlerle açıklıyor:
“Ailem Nijeryalı göçmenler. Lin-Manuel Miranda, Hamilton'ı canlandırırken Porto Riko göçmen deneyiminden nasıl yararlandıysa, ben de daha çok Nijerya göçmen deneyiminden yararlandığımı düşünüyorum. Rolümü, ailemin, kardeşlerimin ve hayatımdaki insanların Hamilton'ın yaşadıklarına benzer şeyler yaşamış olabilecek deneyimlerinden süzerek yorumladım.”
Değişen Seyirci, Değişmeyen Etki
Halen gösteride yer alan tek orijinal Broadway kadrosu üyesi olan Thayne Jasperson ise müzikalin ilk günlerini özlemle anıyor. “Henüz kimsenin şarkı sözlerini bilmediği Off-Broadway zamanlarını özlüyorum. İnsanlar koltuklarında oturur, her kelimeyi adeta içlerine çekerlerdi,” diyor. Ancak bugünkü manzaradan da bir o kadar keyif aldığını ekliyor: “Şimdi dışarı bakıp insanların bütün gösteriyi baştan sona söylediğini görmeyi seven azınlıktan biri olduğumu itiraf etmeliyim!”
Alexander Hamilton rolünü Chicago ve Broadway'de toplam 2,013 performansla herkesten daha fazla canlandıran Miguel Cervantes, gösterinin politik temalarının yıllar içinde nasıl farklı şekillerde yankı bulduğunu gözlemlemiş. Cervantes, bu durumu derin bir analizle özetliyor:
Tarihin Aynasında Günümüz Siyaseti
“Hamilton, inanılmaz bir stres ve yaratıcılık anında yaşayan gerçek insanlar hakkında. Ve onlar mükemmel insanlar değildi! Anayasanın ve ülkenin yaratılışını, neyin doğru neyin yanlış olduğunu çözmeye çalışan kusurlu insanların gözünden görmek... Bunu günümüzdeki siyasi hayatımıza yerleştirebilirsiniz. Şu an yönetimde olan insanlar da kusurlu ve tarihi gerçek zamanlı olarak yaratıyorlar. Sonuçların gözümüzün önünde gerçekleştiğini izliyoruz.”
Sahne Arkası Anıları ve Tatlı Gaflar
Panelde sadece ciddi konular konuşulmadı. Oyuncular, ünlü ziyaretleri, sahnede yaşanan komik hatalar, beklenmedik düşüşler ve yırtılan pantolonlar gibi eğlenceli anılarını da paylaştı. Jasperson'ın kahkahalarla söylediği gibi, “Hatalar bizim favorimiz!” Bu samimi itiraflar, sahnedeki büyünün arkasında yaşayan, nefes alan ve zaman zaman hata yapan insanların olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Sonuç olarak, Hamilton'ın 10 yıllık serüveni, sadece bir müzikalin başarısını değil, aynı zamanda tarihin, göçmenliğin ve insan kusurlarının evrensel hikayelerle nasıl birleşerek zamana meydan okuyan bir sanat eserine dönüştüğünü kanıtlıyor.