Dünyanın en köklü sinema etkinliklerinden biri olan Edinburgh Uluslararası Film Festivali (EIFF), 78. edisyonuna hazırlanırken, festivalin yeni direktörü ve CEO'su Paul Ridd, büyük bir dönüşümün ortasında şaşırtıcı bir sükunet sergiliyor. 2023'ün sonlarında bu önemli görevi devralan Ridd, festivali İskoçya'nın yoğun kültür takviminde yeniden konumlandırmak için stratejik bir vizyonla hareket ediyor.
Ridd, Variety'ye verdiği demeçte, "Geçen yıl temelleri attık ve yeni yapının işleyebileceğini gösterdik. Bu yıl ise gerçek anlamda birinci yılımız. Şimdi bu sağlam zemin üzerinde yükselme zamanı," diyerek festivalin yeni döneminin başlangıcını ilan ediyor.
Büyüme ve Keşif Ruhu: Sean Connery Ödülü Sahneye Çıkıyor
Bu yılki büyüme, programın her alanında kendini gösteriyor. Festival, 18'i dünya prömiyeri olmak üzere 43 yeni uzun metrajlı filmi sinemaseverlerle buluşturuyor. Programın en dikkat çekici yeniliklerinden biri ise, seyirci oylarıyla sahibini bulacak olan 50.000 £ (yaklaşık 67.000 $) değerindeki büyük ödüle sahip Sean Connery Uzun Metraj Film Yapımcılığı Mükemmellik Yarışması.
Bunun yanı sıra, Ben Wheatley'in son filmi "Bulk" gibi yapımların gösterileceği Gece Yarısı Çılgınlığı (Midnight Madness) bölümü geri dönüyor ve Andrea Arnold, Nia DaCosta, Jeremy Thomas, Ken Loach gibi usta isimlerle söyleşiler düzenleniyor. Ridd, festivalin yeni kimliğini şu üç kelimeyle özetliyor: "Keşif, seyirci ve endüstri entegrasyonu."
Yeni Yetenekler İçin Bir Fırlatma Rampası
Festival, yeni yönetmenlerin kariyerinde bir dönüm noktası olmayı hedefliyor. Ridd, geçen yılki yarışma galibi 'The Ceremony' filminin dağıtım anlaşması imzalayarak sinemalarda gösterime girdiğini ve programdaki filmlerin %60'ının dağıtımcı bulduğunu gururla belirtiyor. 4.000'den fazla başvuru arasından seçilen yarışma filmleri için aranan en önemli özelliğin ise "'vay be' dedirten bir etki ve kendinden emin bir yönetmenlik sesi" olduğunu vurguluyor.
Kaosun İçindeki Fırsat: Fringe Festivali ile Sinerji
Festivalin, Edinburgh'un en kalabalık dönemi olan Ağustos ayında, Fringe ve Uluslararası Festival gibi dev etkinliklerle aynı anda düzenlenmesi bir dezavantaj gibi görünebilir. Ancak Ridd, bu durumu tam tersine bir fırsat olarak görüyor.
"Burada zaten yeni eserler keşfetmeye hevesli, maceraperest bir kitle var. Bu ekosistemin bir parçası olmak bize yaratıcı, lojistik ve ticari olarak yardımcı oluyor. Fringe uygulamasından bilet satabilmek ise dönüştürücü bir etki yarattı. Herkesin telefonunda olan bir uygulama üzerinden bize ulaşıyorlar."
Ridd'in hayali, EIFF'de filmini gösteren bir yönetmenin, caddenin karşısında tiyatro yapan biriyle tanışıp yeni bir iş birliğine imza atması. Bu, festivalin disiplinler arası bir buluşma noktası olma hedefini de gözler önüne seriyor.
Büyük Değil, Etkili: Samimi Bir Festival Deneyimi
Büyük festivallerin ezici ölçeğine karşı Edinburgh, daha samimi ve yönetilebilir bir yapı sunuyor. Ridd, "Bizde her film ve her etkinlik nefes alacak alana sahip. Amacımız, film yapımcıları için soyut söylemler yerine 'gerçekten faydalı' anlar yaratmak," diyor. Endüstri programı, pratik paneller ve samimi networking etkinlikleriyle bu felsefeyi destekliyor.
Yerelden Evrensele: İskoç Sineması Küresel Sahnede
Festival, uluslararası kimliğini korurken İskoç sinemasına da güçlü bir platform sunuyor. İskoç yapımlarını uluslararası seçkilerle yan yana sergileyerek yerel yetenekleri dünyaya tanıtıyor.
Gelecek hedefleri sorulduğunda Ridd, niceliksel büyümeden ziyade niteliğe odaklandıklarını belirtiyor: "Film sayısını ikiye katlamak gibi bir hedefimiz yok. Amacımız seyirciyi büyütmek, uluslararası ilgiyi artırmak ve tutarlı kalmak."
Ridd için başarının ölçütü kırmızı halılar veya ünlü isimler değil, sinema etrafında şekillenen diyaloglar. "Günün sonunda en önemli şey topluluktur. İnsanların eserlerle bağ kurması, sonrasında bir barda onu tartışması... Bir festivali canlı kılan işte budur."
