Hollywood'un 'kötü çocuğu' imajıyla tanınan Charlie Sheen, hayatının en çalkantılı dönemlerini ve kişisel sırlarını, Netflix'te 10 Eylül'de yayınlanacak olan iki bölümlük "aka Charlie Sheen" belgeseliyle kamuoyuyla paylaşıyor. SenNexus ekibinin de mercek altına aldığı bu iddialı yapım, Sheen'in bağımlılıkla mücadelesinden cinsel keşiflerine, kariyerinin dönüm noktalarından ailesi ve dostlarıyla ilişkilerine kadar hiçbir konuyu es geçmiyor. Amacı, kamuoyunun zihninde yer etmiş "kavramsal" Charlie Sheen imajının ötesinde, gerçek ve tüm çıplaklığıyla insani yönünü ortaya koymak.
"aka Charlie Sheen": Bir Hayatın Karanlık Yüzü ve Aydınlanma Anları
Sheen, belgeselde yıllar önce sadece terapistiyle paylaşmaya yemin ettiği kişisel hikayelerini anlatma kararını "özgürleştirici" olarak nitelendiriyor. Hayatının en düşük noktaları arasında, 2011'de "Two and a Half Men" dizisinden kovulmasıyla sonuçlanan ve "kaplan kanı" ve "kazanma" gibi ikonik ifadelerle hafızalara kazınan halka açık çöküşü yer alıyor. Ancak oyuncu, son yedi yıldır ayık olduğunu ve geçmişteki hatalarıyla yüzleşmeye hazır olduğunu belirtiyor. Geçtiğimiz yıl "Two and a Half Men"in yapımcısı Chuck Lorre ile barışarak Lorre'nin "Bookie" adlı komedisinde yer alması, bu yeniden doğuşun bir göstergesi olarak sunulsa da, belgeselin Sheen'in kendi yaşamını 'Eğlence', 'Sorunlu Eğlence' ve 'Sorunlar' olarak üç ana döneme ayırma önerisini göz ardı ederek, yönetmen Renzi tarafından iki bölüme bölünmesi; "Two and a Half Men"den kovulma, "Anger Management" dönemi veya Chuck Lorre ile uzlaşması gibi kritik evrelerin yeterince işlenmemesi eleştirilere yol açıyor. Kimi eleştirmenlere göre, belgesel bu karmaşık hikayeyi anlatmada ya daha kısa ve odaklı bir film ya da daha metodik, uzun soluklu bir dizi arasında sıkışıp kalmış bir his veriyor.
Belgeselde Sheen'e, eski eşleri Denise Richards ve Brooke Mueller'ın yanı sıra, kardeşi Ramon Estevez, çocukluk arkadaşları Sean Penn ve Tony Todd, eski uyuşturucu satıcısı Marco, rol arkadaşları Jon Cryer ve Chris Tucker gibi yakın çevresinden isimler eşlik ediyor. Ancak, babası Martin Sheen ve kardeşi Emilio Estevez'in belgeselde yer almaması büyük bir boşluk yaratırken, özellikle Martin Sheen'in "Kıyamet" (Apocalypse Now) filmindeki zorlu çekim süreci ve bunun Charlie üzerindeki olası etkileri gibi konular onların yokluğunda sadece yüzeysel bir şekilde ele alınıyor. "Two and a Half Men"deki rol arkadaşı Jon Cryer ise, Sheen'in erken yaşta elde ettiği başarının ardından, "hak ettiğini düşündüğüne inanmadığı" için her şeyi kaybetme ve yeniden kazanma döngüsüne girdiğini düşündüğünü ifade ederek en dikkat çekici ve derinlikli analizlerden birini sunuyor. "aka Charlie Sheen" ile birlikte, oyuncunun "The Book of Sheen" adlı anı kitabı da raflardaki yerini aldı.
Belgeselden Öne Çıkan Şok Edici İtiraflar:
Belgesel, Sheen'in HIV teşhisi, Corey Haim hakkındaki cinsel saldırı iddiaları ve kendi cinsel deneyimleri gibi en 'yeni' ve tartışmalı bilgileri sona saklıyor; yönetmen Renzi'nin odayı boşaltmasıyla bu itiraflar aktörün ağzından duyuluyor.
- Cinsel Tercihler ve Keşif: Sheen, hayatında ilk kez erkeklerle olan cinsel deneyimlerini kamuoyu önünde açıklıyor. Bunu "menünün diğer tarafını keşfetmek" olarak tanımlayan oyuncu, deneyimlerin "özgürleştirici" olduğunu ve pişmanlık duymadığını belirtse de, belgeselin yönetmeni Andrew Renzi'nin Sheen'in erkeklerle cinsel ilişki yaşadığını açıkça dile getirmesi, yapımın bu konudaki 'sansasyonel' yaklaşımını gözler önüne seriyor.
- Uyuşturucu Bağımlılığının Zirvesi: Kokain kullanımı sonucu 18 saat süren bir burun kanaması yaşaması ve bir film sahnesini çekebilmek için kalçasına buz küpü sokmak zorunda kalması gibi bağımlılığının ne denli ileri gittiğini gösteren ürkütücü anılar belgeselde dikkat çekici bir yer tutsa da, kimi eleştirmenler yapımın bu tür 'sansasyonel' detaylara aşırı odaklandığına işaret ediyor.
- HIV Durumu ve Ödemeler: Sheen, HIV pozitif olduğunu ortaklarına her zaman açıkça belirttiğini, ancak tanısını gizli tutmaları karşılığında bazılarına 500.000 dolara kadar ödeme yaptığını itiraf ediyor. Kondom kullandığını ve virüsün "saptanamaz" seviyede olduğunu vurgulayarak kimseye virüsü bulaştırmadığını belirtiyor.
- Sarhoş Bir Pilot: Balayında sarhoş haldeyken bir yolcu uçağının kokpitine davet edildiğini ve yardımcı pilotun oto pilotu kapatmasıyla kısa süreliğine uçağın kontrolünü ele aldığını anlatıyor. Bu tehlikeli anlarda 300'e yakın yolcunun hayatını riske attığını itiraf ediyor.
- "Karate Kid" Fırsatı: "The Karate Kid"deki başrol teklifini, babası Martin Sheen'in verdiği sözü tutma ilkesi yüzünden geri çevirmesi. Filmle yıldızlaşan Ralph Macchio'nun kaderini düşündüğünde, Sheen'in "belki de bir kurşunu değil, bir tekme savuşturdum" yorumu, kariyer kararlarının uzun vadeli etkilerine dair düşündürüyor.
Tartışmalı İlişkiler ve Gerilimler: Şeytanın Avukatı Bakış Açısı
Corey Feldman İddiaları ve Sheen'in Sert Reddi:
Corey Feldman'ın, Sheen'in merhum Corey Haim'e cinsel tacizde bulunduğu iddiaları, belgeselde Sheen tarafından sert bir dille reddediliyor. Sheen, bu iddiaları "tamamen saçmalık" olarak nitelendiriyor ve Feldman'a daha fazla itibar kazandırmamak için yasal işlem düşünmediğini belirtiyor. Feldman'ın annesinin de iddiaları reddetmesiyle, bu tür hassas ve doğrulanması güç iddiaların kamuoyundaki yarattığı karmaşa ve zorluk bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Heidi Fleiss ve İhbarcı Damgası:
Sheen'in, "Hollywood Madamı" Heidi Fleiss davasında aleyhine ifade vermesi, Fleiss'in hala ona karşı büyük bir öfke beslemesine neden olmuş. Sheen, bu kararı "pandering" (pezevenklik) suçlamasıyla üç ila beş yıl hapis cezası alma tehdidi altında kaldığı için verdiğini savunsa da, Fleiss onu "ağlak zengin çocuk" olarak nitelendiriyor ve Robert Mitchum örneğini vererek Sheen'in suçu üstlenmesi gerektiğini ileri sürüyor. Bu durum, adaletin ve kişisel çıkarların çatıştığı anlarda verilen zor kararların etik boyutunu gözler önüne seriyor.
Ailesel Mesafe: Martin Sheen ve Emilio Estevez'in Yokluğu:
Babası Martin Sheen ve kardeşi Emilio Estevez'in belgeselde yer almayı reddetmeleri, dikkat çeken bir başka detay. Charlie Sheen, ailesinin kendisine olan desteğini hissettiğini ancak geçmişteki uyuşturucu bağımlılığının ve hatalarının onlara verdiği acıyı yeniden yaşamalarını beklemediğini, bu kararlarını anlayışla karşıladığını belirtiyor. Bu durum, bağımlılığın ve ünlü olmanın aile dinamikleri üzerindeki derin ve kalıcı etkilerine dair önemli bir gösterge.
Jon Cryer'ın Çekinceleri:
"Two and a Half Men"deki rol arkadaşı Jon Cryer'ın belgesele katılma konusundaki kararsızlığı, Sheen'in hayatındaki "yıkım ve yeniden doğuş" döngüsünden duyduğu endişeyi yansıtıyor. Cryer, Sheen'i ne övmek ne de yermek istediğini, sadece bu döngünün bir parçası olmak istemediğini dile getirerek, karmaşık bir karakterin sürekli iniş çıkışlarla dolu yaşamına dair değerli ve tarafsız bir dış gözlem sunuyor.
Bağımlılıkla Mücadele ve Kurtuluş Yolculuğu
Slash'in Kritik Müdahalesi:
1998'deki aşırı doz ve felç olayının ardından, babası Martin Sheen'in onu tutuklatma girişimiyle yüzleşen Charlie Sheen, ülkeyi terk etmeyi düşünürken bir dönüm noktası yaşar. Guns N' Roses gitaristi Slash, Sheen'in durumunu "Daha önce kimseyi bu halde görmemiştim" diyerek tarif eder ve onu rehabilitasyona girmeye ikna eder. Bu an, Sheen'in bağımlılıkla mücadelesinde dışarıdan gelen güçlü bir desteğin ne kadar hayati olabileceğini gösteren kritik bir anı olarak öne çıkıyor.
Marco'nun Alışılmadık Yardımı:
Sheen'in eski uyuşturucu satıcısı ve arkadaşı Marco'nun hikayesi ise bağımlılıkla mücadelede alışılmadık bir yöntem sunuyor. Marco, bir doktorun tavsiyesiyle, çatırdatılmış kokainin (crack) etkisini zamanla azaltarak Sheen'in bağımlılıktan kurtulmasına gizlice yardımcı olur. Sheen'in o dönemde farkında olmadığı bu "kutunun dışında düşünme" yaklaşımı, dostluk ve bağımlılık tedavisinin sınırlarını zorlayan ilginç bir detayı ortaya koyuyor.
Charlie Sheen'in "aka Charlie Sheen" belgeseli, sadece bir ünlünün skandallarına ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda bağımlılığın yıkıcı etkileri, kurtuluş mücadelesi ve Hollywood'un karmaşık ahlaki kodları üzerine derin bir inceleme sunuyor. Ancak, SenNexus ekibinin de belirttiği gibi, yapım çoğu zaman aktörün en bilinen sorunlu anlarının ötesine geçme iddiasında bulunsa da, derinlemesine bir psikolojik analiz yerine yer yer sansasyonel detaylara odaklanması, aktörün nihai olarak alkol ve uyuşturucuyu bırakma kararı gibi dönüm noktalarını hızlıca geçiştirmesi eleştirilere neden oluyor. Bu durum, belgeselin daha kapsamlı ve dengeli bir anlatımı kaçırdığı hissini uyandırıyor. Okuyuculara, kamuoyunda "kötü çocuk" imajıyla anılan bir ismin, aslında ne kadar katmanlı ve çelişkili bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor. Bu belgesel, Sheen'in kendi deyimiyle, sadece "bir anlık kavram" olmaktan çıkıp, insani yönleriyle anlaşılma çabası olsa da, karmaşık portreyi tam anlamıyla yansıtmada zorlanıyor.
Netflix'te yayınlanacak "aka Charlie Sheen" belgeseli hakkında daha fazla bilgi ve orijinal haberi okumak için Variety'nin haberine buradan ulaşabilirsiniz.