Popüler bilim kurgu dizisi Black Mirror, 7. sezonunu, 4. sezondan hafızalara kazınan 'USS Callister' bölümünün devamı niteliğindeki 'USS Callister: Into Infinity' ile taçlandırdı. Hiperuzay yolculukları, nefes kesen bir uzay savaşı ve klonlama gibi temaları işleyen 90 dakikalık bu destansı bölüm, klasik bilim kurgu eserlerine yaptığı göndermelerle de dikkat çekiyor.
Bölüm, Nanette (Cristin Milioti) ve klonlanmış mürettebatının maceralarını konu alıyor. İlk bölümden birkaç ay sonrasında geçen hikayede, USS Callister gemisindeki hayat kasvetlidir ve öfkeli oyuncuların gemiyle karşı karşıya gelmesiyle büyük bir uzay savaşı patlak verir. Bu görsel şölenin arkasında ise tam 669 görsel efekt (VFX) shot'ı bulunuyor. Prodüksiyon VFX süpervizörü James MacLachlan'a göre bu, "bir bölüm için oldukça fazla bir sayı."
İlham Kaynağı: Top Gun, Star Wars ve Kağıt Uçaklar
Bölümün en can alıcı sahnelerinden biri olan uzay savaşının planlama süreci oldukça ilginç. MacLachlan ve ekibi, işe en temelden başlayarak ofiste kağıttan uçaklar yapıp etrafa fırlatmışlar. Bu anları bir iPhone ile kaydederek sahnenin temel dinamiklerini ve kamera hareketlerini görselleştirmişler.
Sahnenin nihai halinde ise zengin bir ilham kaynağı listesi göze çarpıyor. MacLachlan, "Bolca 'Star Trek' vardı," diyor ve ekliyor: "Ayrıca 'Top Gun', 'Star Wars', 'Rush' filmi ve hatta II. Dünya Savaşı savaş uçağı görüntülerinden de yararlandık. Bu materyalleri tarayarak kamera hareketlerinin ve nesnelerin nasıl tepki verdiğini inceledik. Amacımız, sahnelerin yoğunluğunu bilerek mümkün olduğunca vurucu olmak ve enerji seviyesini sürekli doğru noktada tutmaktı."
Bir Oyuncu Dokunuşu: Savaş sahnesini oyun dünyasına sadık kılmak isteyen ekip, ünlü "World of Warcraft" anısı 'Leeroy Jenkins'e de bir gönderme yapıyor. MacLachlan, "Tam kalkış yaptıkları sırada 'Leeroy Jenkins' diye bir bağırış duyuluyor," diyerek bu eğlenceli detayı paylaşıyor.
Sahnenin kurgusu ise iki farklı atmosfer arasında gidip gelerek gerilimi tırmandırıyor. Bir yanda Daly'nin (Jesse Plemons) garajındaki gergin bekleyiş, diğer yanda ise uzaydaki lazer ışıkları ve patlamalarla dolu aksiyon. Bu iki dünya arasındaki dengeyi bulmak, kurgu aşamasının en zorlu görevlerinden biriydi.
Hiperuzay, Işınlanma ve Klonlama Sırları
Hiperuzay (Hyperspace) tasarımı, Callister markasının imzası olan mor ve camgöbeği renklerine sadık kalarak oluşturuldu. MacLachlan, "Bu sahnenin büyük bir boşluk gibi değil, bir tünel gibi hissettirmesi gerekiyordu. Bir noktadan diğerine gittiğinizi hissetmeliydiniz," diyor. Bu tasarımın ilhamı ise oldukça sıradışı bir yerden geliyor: Diskolardaki duman makineleri. Lazer ışıklarının dumanla birleşerek oluşturduğu o yeşilimsi doku, hiperuzay tünelinin temelini oluşturmuş.
Işınlanma ve klonlama sahnelerinde ise teknoloji ve pratik zeka bir araya geldi. Ekip, oyuncuları ofise toplayıp iPhone kameralarıyla farklı çekim açıları denemiş. Işınlanma efektinde, ışık ekibinin ışınlayıcının ışıklarını belirli anlarda senkronize edebileceği bir sistem kuruldu. Klonlanmış karakterlerin olduğu sahneler için ise 'motion control' adı verilen bir teknoloji kullanıldı. Bu teknik sayesinde, aynı oyuncunun (Cristin Milioti) hem sandalyede oturduğu hem de ayakta durduğu farklı çekimler yapılarak kusursuz bir şekilde birleştirildi.
Sonuç olarak, 'USS Callister: Into Infinity', sadece hikayesiyle değil, aynı zamanda her karesine işlenmiş muazzam emek ve yaratıcılıkla da Black Mirror evreninde özel bir yer ediniyor. 669 görsel efekt, dizinin sınırları ne kadar zorladığının en büyük kanıtı.