İsviçre'nin Locarno kentinde düzenlenen ve sektörün nabzını tutan StepIn etkinliği, bağımsız sinemanın geleceğine dair çarpıcı tartışmalara sahne oldu. Sektörün önde gelen isimleri, dijital platformların yükselişi, finansman zorlukları ve dağıtım krizleri ekseninde mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu vurgularken, en provokatif çıkış AGC Studios'un başkanı ve CEO'su Stuart Ford'dan geldi. Ford'un "şişkin bağımsız piyasaya Ozempic lazım" şeklindeki benzetmesi, sektörün acil bir dönüşüme olan ihtiyacını net bir şekilde ortaya koydu.
Stuart Ford: "Piyasaya Zayıflama İlacı Lazım!"
Locarno'daki panelin en çok ses getiren konuşmacılarından Stuart Ford, bağımsız sinema pazarının "boom" yıllarından kalma verimsiz alışkanlıklarla dolu olduğunu savundu. Ford'a göre, ortalıkta çok fazla vasat senaryo ve kırılgan yetenek anlaşması dolaşıyor. Çözüm için ise üç maddelik bir reçete sundu:
"Amerikalı distribütörler ön alım modeline geri dönmeli, dijital platformlar ise gösterim sonrası dönemler için daha adil lisans ücretleri ödemeye başlamalı. Şişkin bağımsız piyasaya ise biraz Ozempic lazım!"
Ford, yapay zekâ destekli veri analizlerinin artık yapımcılara bir filmin adil piyasa değerinin ne olması gerektiğini gösterdiğini ve oyun alanını eşitlediğini belirtti. Ford, "Başkalarının parasıyla üretilmiş ve pazarlanmış filmler için makul lisans ücretleri ödemek, kârlılığa odaklanan platformlar için mantıklı bir adımdır," diyerek dijital devlere çağrıda bulundu.
Locarno'dan Çıkan 3 Kritik Çözüm Önerisi
- Daha Yalın Bir Pazar: Verimsiz projelerin ve kırılgan anlaşmaların elendiği, ticari olarak daha bilinçli bir yapımcı ve finansör çekirdeğinin oluşturulması.
- Adil Finansal Model: Dijital platformların, sinemada pazarlanmış filmler için adil lisans bedelleri ödemesi ve distribütörlerin risk alarak ön alım modeline dönmesi.
- Güçlü Kamu Desteği: Özellikle dağıtım, gösterim ve proje geliştirme aşamalarına yönelik akıllı kamu yatırımlarının artırılarak Avrupa sinemasının kendi büyük bütçeli filmlerini üretebilmesi.
Tuttle ve Guiney: "Kamu Desteği ve Avrupa Vizyonu Şart"
Panelin diğer önemli isimlerinden Berlin Film Festivali Direktörü Tricia Tuttle ise kamu yatırımının önemine dikkat çekti. "Programladığımız filmlerin %95'i sinemalara girmekte, doğru bir dağıtım bulmakta ve seyirciye ulaşmakta zorlanıyor," diyen Tuttle, filmleri yapmanın, izleyiciyle buluşamadığı sürece bir anlamı olmadığını belirtti. Tuttle'a göre, özellikle dağıtım ve gösterim kanallarını destekleyecek akıllı kamu politikaları hayati önem taşıyor.
"Poor Things" ve "Normal People" gibi başarılı yapımların yapımcısı Ed Guiney ise odağı Avrupa'ya çevirdi. Guiney, "Avrupa'daki büyük yönetmenlerimizin çoğu Amerika'da çalışmak zorunda kalıyor çünkü onlara burada yeterli altyapıyı sunamıyoruz," dedi. Çözümün, proje geliştirme aşamasına çok daha fazla kamu kaynağı aktarmak ve Avrupa'nın kendi büyük bütçeli, iddialı filmlerini finanse edecek bir ekosistem yaratmaktan geçtiğini savundu. Bu sayede özel yatırımcılar için de cazip paketler oluşturulabileceğini ve yapımcıların daha bağımsız hale geleceğini ekledi.
Sonuç: Sancılı Ama Kaçınılmaz Bir Dönüşüm
Locarno'daki tartışmalar, bağımsız film endüstrisinin artık eski yöntemlerle yoluna devam edemeyeceğini açıkça gösteriyor. Sektör, daha yalın, ticari olarak daha akıllı ve finansal olarak daha adil bir yapıya doğru sancılı ama kaçınılmaz bir dönüşümün eşiğinde. Gelecek, bu yeni dalgayı yakalayabilen çevik, yenilikçi ve cesur yapımcıların, finansörlerin ve politikacıların ellerinde şekillenecek.
